TÜRKİYE- RUSYA- İRAN’ın ANKARA ZİRVESİ MUTABAKATLA SONUÇLANDI

Haftalardır tartışmaları süren ve gündemin önemli maddelerinden biri olan Türkiye-Rusya-İran’ın katıldığı üçlü Suriye Zirvesi Ankara’da yapıldı. Kazakistan’ın başkenti Astana’nın ev sahipliği yaptığı sürecin üç garantör ülkesi olan Rusya, Türkiye ve İran’ın liderlerini bir araya getiren Ankara’daki üçlü zirvenin birincisi 22 Kasım 2017’de Soçi’de gerçekleştirilmişti. Üçlü̈ Suriye Zirvesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Devlet Başkanı Hasan Ruhani’nin katılımıyla 4 Nisan günü Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirildi. Ayrıca Zirve kapsamında Cumhurbaşkanı Erdoğan ve İran Devlet Başkanı Ruhani arasında ikili bir görüş me yapıldı. Üçlü Suriye Zirvesi Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Putin ziyaret kapsamında Akkuyu Nükleer Güç̧ Santrali’nin resmi temel atma töreni de gerçekleştirildi. Yine ziyaret kapsamında, Türkiye- Rusya Üst Düzey İş birliği Konseyi’nin yedinci toplantısı da, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Putin’in Eş Başkanlıklarında ilgili bakanların da katılımıyla Ankara’da düzenlendi. Toplantıda, Türkiye-Rusya ikili ilişkileri bütün yönleriyle kapsamlı şekilde ele alındı. Ayrıca bölgesel ve uluslararası meseleler hakkında da görüş̧ alışverişinde bulunuldu. Ankara’da Toplanan Türkiye- Rusya-İran Zirvesi’nin Sonucu Suriye’deki çatışmaların sona erdirilmesi için yürütülen “Astana Barış Süreci”nin üç garantör ülkesinin liderleri Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Ankara’da yapılan Üçlü Suriye Zirvesi’den sonra ilk açıklama Ruhani’nin ofisinden geldi. Yapılan açıklamada, “Üç ülke, bölgedeki gerilimi azaltmak için ortak çalışmalarını sürdürecek ve sivillerin korunması için elinden geleni yapacaktır” ifadesi dikkat çekti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleştirilen ve 1 saat 10 dakika süren kritik Suriye Zirvesi sonrası ortak açıklama yaptı. Ortak açıklamada Liderler, Türkiye, Rusya ve İran’ın, Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması için ‘terörle mücadele kisvesi altında sahada yeni gerçeklikler yaratılmasına dair’ her türlü girişimi reddettiği vurgulandı. Üç liderin 22 Kasım 2017’de Rusya’nın Soçi kentinde düzenlenen ilk zirveden sonra Suriye’de meydana gelen gelişmeleri değerlendirdiği kaydedilen açıklamada, üç ülkenin girişimiyle Ocak 2017’de Kazakistan’ın başkenti Astana’da başlatılan sürecin Suriye’deki krizin çözümüne olumlu katkılarından memnuniyet ifade edildi. Ortak açıklamada “Suriye genelinde şiddetin azaltılmasına yardımcı olmak ve Suriye ihtilafına kalıcı siyasi çözüm bulunması için Cenevre sürecine ivme kazandırmak suretiyle Suriye’de barış ve istikrara katkı sağlamak bakımından tek etkili uluslararası girişimin Astana formatı olduğu” ifade edildi. Ankara Zirvesi’nde üç liderin, çatışan taraflar arasında kalıcı ateşkes sağlanması ve Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararıyla öngörülen siyasi süreçte ilerleme kaydedilmesi amacıyla yürüttükleri aktif işbirliğini sürdürmekteki kararlılıklarını teyit ettikleri de kaydedildi. Suriye’nin egemenliğine, bağımsızlığına, birliğine, toprak bütünlüğüne ve belli bir fraksiyon temelinde olmayan yapısına kuvvetle bağlı olduklarını da yineleyen üç lider, “kim tarafından gerçekleştirildiğine bakılmaksızın, atılacak adımların hiçbirinin, ilgili BM kararları ve Suriye toplumunun tüm kesimlerinin temsilcilerinin iradesi tarafından tasdik edilen ilkelere halel getirmemesi gerektiğini” vurguladıklarını belirtti. Üç liderin “terörle mücadele kisvesi altında sahada yeni gerçeklikler yaratılmasına dair her türlü girişimi reddettiği, Suriye’nin egemenliği ve toprak bütünlüğü ile komşu ülkelerin ulusal güvenliğini zayıflatmayı amaçlayan ayrılıkçı gündemlere karşı durma kararlılıklarını“ ifade ettiği vurgulandı. Soçi’de 30 Ocak’ta yapılan Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’nin “siyasi sürecin önünü açan önemli bir kilometre taşı” olduğuna değinilen ortak açıklamada, Kongre’de kararlaştırılan Anayasa Komitesi kurma sürecinin en kısa zamanda BM’nin yardımıyla başlamasına destek verileceğine yönelik taahhüt aktarıldı. Suriyelilere ülkelerinin birliğini yeniden tesis etmeleri için destek verileceğinin vurgulandığı açıklamada şöyle denildi: “Suriye halkının desteğini alacak bir anayasayla sonuçlanmak üzere, Suriye halkının özgür iradesi temelinde Suriyelilerin öncülüğünde ve sahipliğinde yürütülecek kapsayıcı, özgür, adil ve şeffaf bir süreç ve katılmaya ehil tüm Suriyelilerin BM’nin uygun şekilde gözetimi altında oy kullanacağı serbest ve adil seçimler vasıtasıyla ihtilafa siyasi çözüm bulmalarında yardımcı olma gerekliliğini yinelemiştir.’’ Türkiye, Rusya ve İran liderlerinin IŞİD, Nusra Cephesi ve El Kaide veya IŞİD’le bağlantılı tüm diğer bireyler, gruplar, teşebbüsler ve oluşumların ortadan kaldırılması için birlikte çalışmaya devam edileceğine dikkat çeken açıklamada, şu vurgulandı: “Liderler Terörle mücadelede, yukarıda belirtilen terör örgütlerinin ateşkes rejimine katılmış ve katılacak olan silahlı muhalif gruplardan ayrıştırılmasının sivil zayiatın önlenmesi bakımından büyük önem arz ettiğinin altını çizmiştir.” Suriye’de ablukadaki bölgelerin de ele alındığı ortak açıklamada, “Liderler Doğu Guta, Yermük, Fua ve Kefraya, İdlib ili, Hama ilinin kuzeyi, Rukban ve Rakka dâhil olmak üzere tüm Suriye’deki vahim insani duruma tepki olarak alınan BM Güvenlik Konseyi’nin 2401 sayılı kararını memnuniyetle karşılamış, çatışan taraflara, ateşkes ihlallerinden kaçınma da dâhil olmak üzere, söz konusu kararın hükümlerine uymaları konusunda güçlü çağrıda bulunmuştur” denildi. Gerginliği azaltma bölgelerinde sivillerin korunması ve bu bölgelere hızlı, güvenli ve kesintisiz insani erişim sağlanmasını kolaylaştırma çabalarına hız vermeye de değinen açıklamada, gerginliği azaltma bölgelerinin geçici nitelikte olduğu bir kez daha vurgulandı. “Liderler, ilave insani yardım göndermek, insani mayın temizliği faaliyetlerini kolaylaştırmak, sosyal ve ekonomik tesisler de dâhil olmak üzere temel altyapı unsurlarını eski haline getirmek ve tarihi mirası korumak suretiyle Suriye’ye yapılan yardımı artırmaları için başta BM ve insani yardım ajansları olmak üzere uluslararası topluma güçlü çağrıda bulundu” ifadelerine yer verilen ortak açıklamada, alıkonulanların ya da kaçırılanların serbest bırakılması, cenazelerin teslimi ve kayıp şahısların tespiti çalışma grubunun Astana’daki son toplantıda ilk kez biraraya gelmesi ve faaliyetlerinin memnuniyetle karşılandığı belirtildi. Ortak açıklamayla İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin daveti üzerine bir sonraki toplantıların İran’da yapılacağı belirtildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Yaptığı Konuşmada Şu Hususların Altı Çizildi: Cumhurbaşkanı Erdoğan, Üçlü Zirve sonrası yaptığı açıklamada, “Bugün önümüzdeki döneme ışık tutacağına inandığımız istişareler gerçekleştirdik ve atılacak adımları belirledik. Gerginliği azaltma konusunda Türkiye olarak sorumluluklarımızın gereğini hassasiyetle yerine getiriyoruz. İdlib’de kısa süre önce tesis ettiğimiz 8. gözlem noktamızla bu konudaki kararlılığımızı gösterdiğimize inanıyoruz. Şu husus tüm dünya tarafından dikkate alınmalı. Suriye’nin toprak bütünlüğü, tüm terör örgütlerine aynı mesafede olunmasına bağlıdır. Türkiye, Rusya ve İran kalıcı ateşkes için aktif işbirliğinin sürmesi konusunda kararlılığını teyit etmiştir. Suriye’nin egemenliği ve toprak bütünlüğü ile komşu ülkelerin egemenliğini zayıflatmayı amaçlayan güçlere karşı durma karalılığı teyit edilmiştir. Suriye’nin toprak bütünlüğünün sağlanabilmesi, bütün terör örgütlerine aynı mesafede olunmasına bağlıdır. Çevre ülkelere ve tüm bölgeye tehdit oluşturan terör örgütlerinin dışlanması çok ama çok önemlidir. Türkiye, DEAŞ’a karşı en etkin mücadeleyi veren ülkedir. Zeytin Dalı Harekâtı ile de aynı mücadeleyi bir başka terör örgütü olan PYD/ YPG’ye karşı veriyoruz. Şu ana kadar 4 bin kilometrekarelik bir alanı teröristlerden temizledik. Teröristlerden temizlediğimiz bölgeleri temizlemekle kalmıyoruz, altyapı ve üstyapısı ile kontrol altına aldığımız yerleri Suriyeli kardeşlerimiz için yaşanabilir hale getiriyoruz. Ülkemizde 3.5 milyon Suriyeliyi konuk ediyoruz. Cerablus ve El Bab bölgesine şu ana kadar 160 bin Suriyeli kardeşimiz geri döndü. Afrin’e de yüzbinlerce Suriyeli kardeşlerimizin döneceğini düşünüyoruz. Münbiç başta olmak üzere PYD/YPG’nin kontrolündeki tüm bölgeleri temizlemeden, tüm bölgeleri güvenli hale getirene kadar durmayacağımızı tekrarlamakta fayda görüyorum, durmayacağımızı bir kez daha söylemek istiyoruz. Tel Rıfat için Rusya ve İran ile Türkiye birlikte çalışmaya hazırız. Suriye’nin toprak bütünlüğünün temin edilmesi, kanlı çatışmaların önüne geçilmesi ve ülkenin geleceğinin yeniden inşası konusunda anlayış birliği içerisindeyiz. Suriye huzur bulmadan, Türkiye huzur bulamaz. Ne Suriye’nin, ne de bölgemizin geleceğinin üç beş terör örgütünün tasallutu altında kararmasına izin vermeyeceğiz. Garantör ülkeler olarak, mutabık kaldığımız hedeflere kararlı bir şekilde yürümeyi sürdüreceğiz. Bu konuda uluslararası topluma da önemli görevler düşüyor. Uluslararası toplumu, Suriye’deki sorunun siyasi çözüme kavuşturulması gayretlerine destek olmaya çağırıyoruz. Tel Abyad tarafından yani Doğu Guta’dan gelen yaralılara yönelik bir adım atılması hususunda bizler süratle, gerek Silahlı Kuvvetlerimiz, Rus Silahlı Kuvvetleriyle bir dayanışma içerisinde, orada bir Sahra Hastanesi kurmak suretiyle yaralılara ilk müdahalelerin yapılmasını temin edelim istiyoruz. Putin ve Ruhani’ye şöyle bir teklifim var; güvenli bölgede konut inşası temin edelim. Bu konut inedilmesişasını yapmak suretiyle bu insanları çadırlardan kurtaralım. Bu insanlar artık bu yaşam koşullarından kurtulsun. 500’er metrekarelik bir arsaya yerel mimariyle yapılacak konutlar kendilerine imkânlar sağlasın. Böyle bir adımla onları normal yaşantısına kavuşturalım. Bu konuda bazı ülkelerin bazı taahhütleri var. Böyle bir adım atarsak faydalı olacağını düşünüyoruz. Türkiye’nin hem içeride hem sınır ötesinde terörle bir mücadele sorunu vardır. Bu sorun bitene kadar yolumuza devam edeceğiz. Önümüzde zor ama başarı ışığı kuvvetlenen bir yol var. Ne Suriye, ne de bölgemizin geleceğinin 3-5 terör örgütü tarafından karartılmasına izin vermeyeceğiz. Mutabık kaldığımız hedeflere kararlılıkla yürüyeceğiz. Uluslararası toplumu, sorunun adil çözümüne destek olmaya çağırıyoruz. Yaptığımız istişarelerin ve aldığımız kararların Suriye için hayırlara vesile olmasını istiyorum. Kıymetli dostum Putin ve Ruhani’ye teşekkür ediyorum.” İran Cumhurbaşkanı Ruhani’nin konuşmasında dikkat çeken hususlar; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ardından söz alan İran Cumhurbaşkanı Ruhani, sözlerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’a teşekkür ederek başladı. Ruhani, “Biz özellikle Suriye’nin toprak bütünlüğünün, milli egemenliğinin herkes tarafından dikkate alınması, tanınması gerektiğini vurguluyoruz ve bu tabii ki Suriye halkının da isteğidir.” dedi. Ruhani, süreç içinde çeşitli acı ve umut verici gelişmelerin yaşandığına dikkati çekerek, bugün Suriye halkının umudunun düne nazaran bugün daha çok olduğunu, barışa kavuşma ümitlerinin daha çok olduğunu görmekten çok memnun olduğunu belerterek Suriyeli mültecilerin de bugün geçmişe nazaran evlerine dönmek için daha çok umutlu olduklarını ifade etti. Bölgenin son senelerde büyük ve çok önemli bir sorun olan terörizmle karşılaştığına dikkati çeken Ruhani, bu teröristlerin bazı ülkeler tarafından eğitildiğini, finansal kaynak sağlandığını ve modern silahların temin edildiğini kaydetti. Ruhani, “Bu teröristler Suriye halkına ait petrolü satabiliyor, Suriye halkına ait tarihi eserleri götürüp pazarlarda satabilen teröristler. Bazı büyük dünya güçleri ve Amerika, DEAŞ ve El Nusra gibi terör örgütlerinin bizim bölgemizde uzun yıllar aracı olarak kalsın ve değerlendirilsin istiyorlar” dedi. Suriye sorununa askeri çözüm seçeneğinin olmadığını vurgulayan Ruhani, hep birlikte Suriye’deki savaşın durması için yardımcı olunması ve barışçıl çözüm yolunun takip edilmesi gerektiğini belirtti. Terörizmle mücadele edilmesinin elzem olduğunun altını çizen Ruhani, “Suriye halkı, seçime katılarak, anayasa reformu isteyerek ve özgür bir seçime katılarak kendi geleceklerine karar verebilirler. Hiçbir ülke Suriye’nin geleceği için karar verme hakkına sahip değildir. Suriye’nin geleceği sadece Suriye halkını ilgilendiriyor ve sadece Suriye halkına aittir “ diye konuştu. Ruhani, “Astana’da 15 ay önce bir toplantı yapıldı. Bu sayede Suriye’de kısmi bir ateşkes ve dört bölgede krizin azalması sağlandı. Bu gelişmeler umut vericiydi ve ben bugün Suriye halkının barışa yönelik umudunun arttığını görmekten çok mutluyum. Suriyeli mülteciler de evlerine dönmek için artık daha çok umutlular. Bugün çok mutluyum ki üç ülke liderleri Ankara’da üçüncü zirveyi gerçekleştirdiler. Üç ülkenin liderleri Suriye’deki mazlum halka yardım için mutabık kaldı. Umarım ki pratikte de bunu uygulayalım ki Suriye’deki yaralılar ve mazlum halka daha çok yardımımız dokunsun. İran açısından ki biz her zaman bunu vurgulamışızdır, Suriye’deki sorunun askeri bir çözümü yoktur. Barış gereklidir ve mazlum halk evlerine dönmelidir. Bizim için Suriye’nin toprak bütünlüğü en önemli şeydir. Terör örgütleri bölgeden temizlenmeli ve kalıntıları yok edilmelidir. Bizim üstümüze düşen Suriye’nin geleceği için destek olmaktır. Kimsenin Suriye’nin geleceğiyle ilgili söz söyleme hakkı yoktur. Bu kararı halk verecektir ve bunu seçimle yapacaktır. Bizler Astana sürecinin garantörü üç ülke olarak bu çabalarımıza devam edeceğiz. Suriye halkı en kısa sürede özgür bir seçim yapacak ve kendi geleceğine karar verecektir.” Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in konuşmasında ise dikkat çeken noktalar şunlar olmuştur: “Bugünkü görüşmelerimiz son derece yapıcı bir havada gerçekleşti. Suriye’deki durumun temel yönleri ele alındı. Suriye’de kalıcı bir çözüm için görüş alış verişinde bulunduk. Önemli mutabakatlar sağladık ve bunlar görüşmenin sonunda imzaladığımız ortak bildiride yer aldı. Astana formatı verimli olduğunu birçok kez kanıtladı. Rusya, Türkiye ve İran’ın işbirliği sayesinde teröre önemli darbe indirdik. İç ve dış sığınmacıları evlerine dönüyor. Astana’daki müzakerelerde öncelik siyasi çözüme verilecek. Rusya, İran ve Türkiye, Suriye’nin toprak bütünlüğünün sağlanmasından yanadır. Rusya, Türkiye ve İran, Suriye’nin Toprak Bütünlüğüne Bağlılığını teyit etti. Astana formatı verimli olduğunu birçok kez kanıtladı. Rusya, Türkiye ve İran’ın işbirliği sayesinde teröre önemli darbe indirdik. IŞİD Suriye’de yenilgiye uğratıldı. İç ve dış sığınmacılar evlerine dönüyor. Müzakerelerde öncelik siyasi çözüme verilecek. Bazıları mezhepsel ve etnik çatışmaları körüklemeye ve çatışma potansiyelini artırmaya çalışıyor. Biz üçlü iş birliğimizi artırmaya karar verdik. Daha önce Astana’da aldığımız kararlar sonrası ülkedeki çatışmalar azalırken, Suriyeli vatandaşlar ilk kez evlerine dönmeye başladı. Suriye içerisinde diyaloğun ilerletilmesi önceliğimizdir. Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’nin sonuçları da çok önemlidir. Bugün itibarıyla Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’nin alternatifi yok. İranlı ve Türkiyeli meslektaşlarımızla Soçi görüşmelerinin hayata geçirilmesi kısmını da ele aldık. BM’nin de bu konuda uygulamaları var. Bu sayede Suriye’de yaşayanlar geleceklerini kendileri belirleyebilecek. İnsani yardım konusuna gelirsek, bu durum siyasallaştırılmaması gerekir ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararı bir an önce hayata geçirilmeli. Doğu Guta’da yüz binlerce sivilin kurtarılması için benzeri olmayan bir operasyon gerçekleştirdik. Çatışma bölgelerine devamlı olarak insani yardım gönderiliyor. Rusya, Türkiye, İran dışında kimse adım atmıyor, Suriye’deki insani yardım yeterli değil. Suriye’deki militanların zehirli maddeler kullanarak provokasyon hazırladığına dair kanıtlara sahibiz. Bu bağlamda terörle mücadelede üçlü koordinasyonu geliştirme ve istihbarat değişimini artırma konusunda anlaşmaya vardık. Rusya, Türkiye ve İran, durumu istikrarsızlaştırma girişimlerine son vermeyen, barış sürecinin teşvikine yönelik çabaları engellemeye çalışan Suriye’deki teröristlerin yok edilmesini ortak stratejik hedef olarak görüyor. Rusya-Türkiye ve İran terörle mücadele konusunda da iş birliğini güçlendirecek. Kurulan çalışma grubunda sivillerin serbest bırakılması, cenazelerin alınması gibi faaliyetler sürdürülecek. Sığınmacı sorununu, ancak insanların evlerini terk etmelerine neden olan çatışmaları sonlandırarak çözebiliriz. Sadece çatışmalara son vermemiz gerekiyor, o zaman sığınmacı kalmaz. Suriye’nin sosyal ve ekonomik altyapısını da kalkındıracağız. Teröristlerin bir zamanlar kol gezdiği bölgelerde bu projeler gerçekleşecek. Sahadaki barış sürecini sürdürmemizi engellemeye çalışıyorlar. Zehirli maddelerle provokasyon yapıyorlar. Bu noktada da iş birliğimizi sürdüreceğiz. Sayın Erdoğan Suriye’de acil insani yardım yapılması teklifinde bulundu. Bence bu teklif çok isabetlidir. Erdoğan’ın Suriyelilere insani yardım sunulması konusunda Rusya, Türkiye ve İran’ın çabalarının birleştirilmesi önerisini doğru buluyorum. Rusya, Türkiye ve İran olarak Suriye’nin yeniden inşasına özel önem gösteriyoruz. Suriye’nin yeniden inşası için çabalarımızı birleştirme konusunda mutabakat sağladık. Öncelikle sosyal tesislerin ve altyapı tesislerinin inşası üzerinde duruyoruz. Rus şirketler, bu çalışmada hali hazırda yer alıyor. Hatta bazı çalışmalar, kısa süre öncesine kadar militanların hüküm sürdüğü bölgelerde yapılıyor. Putin: Sözde Değil, Somut Bir Şekilde Adım Atsınlar Yapılan görüşmelerin ardından üç lider daha sonra basın mensuplarının sorularını cevapladı. Bir gazetecinin, “Defalarca Suriye’nin siyasi süreçten bahsediliyordu. Şu anda ekonomik süreçle ilgili soru sormak istiyorum. Rusya yılbaşında yol haritası imzaladı enerji altyapısının kurulmasına yönelik. Şu anda Suriye’nin ekonomik ve enerji altyapısının kurulmasıyla ilgili bir proje var mı? Buna yönelik diğer ülkeler de adım atıyor mu?” sorusuna, Putin verdiği cevapta, “Ben tam olarak anlayamadım ne sorduğunuzu. İnsanların normal yaşam koşullarını sağlamak lazımdır. Dışarıdan yatırım olmadan bu sağlanamaz. Bütün ülkelere de sesleniyorum. Sözde değil somut bir şekilde adım atsınlar ama Rusya, İran ve Türkiye’den başka kimse adım atmıyor. Çok kısıtlı insani yardım miktarları gönderiliyor. Herkes Suriye’nin altyapısını, üst yapısını tesis etmeye katılmalıdır.” Ruhani: Barışı Destekleyen Ülkelerin Hedeflerine Ulaşmasını İstiyoruz Bir diğer gazetecinin Ruhani’ye yönelik, “İran ve Türkiye’nin resmi hükümetlerinin sabotajlara karşı tutumları nasıl olacak?” sorusuna Ruhani verdiği cevabında; “Bizim bugüne kadar gördüğümüz şudur ki, Amerikalılar ve İsraillilerin başarılı olamadıklarıdır. Teröristleri hâkim etmek istiyorlardı. Kendi menfaatlerini güdüyorlardı. Bugüne kadar her ne kadar ki Suriye halkı için büyük sorunlar yaratmış olsalar da başarılı olduklarını söyleyemeyiz. Bölgemizin haritası hiçbir şekilde değişmemeli ve halkların, düşünceleri ve istekleri kendi ülkelerinin geleceğini şekillendirmek için yol göstermelidir. Biz aynı ilkeleri savunuyoruz. Çabamız bölgemizin düşmanlarının, bölgenin bölünmesi amaçlarında başarılı olmamalarıdır. Biz yakın zamanda bölgenin güvenliğinin sağlandığını görmek istiyoruz ve barışı destekleyen bütün dünya ülkeleri ve başta bugün burada bulunan üç ülkenin hedeflerine ulaşmalarını diliyoruz” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan: Suriye’nin Toprak Bütünlüğü Bizim Olmazsa Olmazımızdır Ruhani’ye sorulan soruya Cumhurbaşkanı Erdoğan ise şu şekilde cevap verdi: “Suriye’nin toprak bütünlüğü bizim olmazsa olmazımızdır. Birilerinin kendilerine göre yapmış olduğu parselasyonlar bize göre değildir. Biz bu toprak ameliyatlarına sıcak bakmıyoruz. Fakat bütün bunlarla beraber terörizmin bunu bir fırsata dönüştürüp, Suriye’nin ülkemize tacizde bulunmasına da özellikle fırsat vermeyi asla kabul etmemiz mümkün değil. Çünkü burada bizim durumumuzda olan bir ikinci ülke yok. Biz Suriye’ye sınır bir ülkeyiz. Dolayısıyla bütün tacizler bugüne kadar ülkemize yapılmıştır. Bunda durmak bilmemişlerdir ve 100’ü aşkın roket atışı yapılmıştır, 100’ü aşkın vatandaşımız şehit olmuştur. Biz hep sabır sabır, artık yetti demişizdir ve ondan sonra da teröristlere karşı önce Cerablus, ondan sonra da Zeytin Dalı harekâtı ile bölgedeki bu harekâtı gerçekleştirmek zorunda kaldık. Şunun bilinmesini özellikle istiyoruz: Bu bir inşa ve ihya hareketidir. Bölgede gerek Rusya gerek İran Astana sürecinin garantörleri olarak başlayan sureci de emin adımlarla yürüteceğiz. Astana’yı hiçbir zaman Cenevre’ye alternatiftir demektir. Alternatifidir diyorlarsa ona da söyleyeceğimiz sözümüz yok. Ama bizim netice alma mecburiyetimiz var. Burada insanlar ölüyor. En son Doğu Guta’da meydana gelenleri gördük. Yavruların nasıl acımasızca öldürüldüğünü gördüm. Ben kucağıma 6 aylık çocuğu aldığımız zaman bizim yüreklerimiz parçalanıyor, biz babayız. Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanıyız, buna dayanabilmek için herhalde insan olmamak gerekir diye düşünüyorum.” Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir gazetecinin “Yeni operasyonlar beklemeli miyiz? Olası operasyonları liderler zirvesinde ele alma imkânınız oldu mu?” sorusuna ise verdiği cevapta, “Teröristle mücadele, terörle mücadele zamanlaması yapılan bir süreç değildir. Yok olduğu zaman zaten huzura erersiniz ama terörün olduğu, teröristin olduğu bir yerde de devlete düşen görev tüm güvenlik güçleriyle mücadeleyi sürdürmektir” dedi. Ruhani’den ABD’nin Suriye’den Çekileceği İddiasına Yanıt “Amerikalı yetkililer Suriye’den çıkacaklarını söylediler. Amerika’nın oradaki varlığı bu zirveyi etkileyeceğini düşünerek, Amerika’nın oradaki varlığını nasıl değerlendiriyorsunuz? Çekilmeleri mutluluk kaynağı olabilir mi?” sorusuna Ruhani şöyle cevap verdi: “Amerikalılar her gün bir şey söylüyor. Mevcut Amerikan hükümetinin ne sözlerine ne de vaatlerine güvenebiliyoruz. Çünkü onlar kendilerinden belli bir görüntü gösterdiler. Biz Suriye’den çıkmak istiyoruz dediler ama daha sonra anlaşıldı ki onlar para peşindeler. Arap ülkelerine diyorlar ki; bize para verirseniz Suriye’de kalacağız. Anlaşılıyor ki, Suriye’de kalacaklar ve para alacaklar.” Astana’dan Sonra Ankara Üçlü Zirvesi Suriye krizinin başlamasından ve ağır bir iç savaş niteliği kazanmasından sonra olumlu yönde ve barış umutlarını artıran, Suriye’de terör örgütlerinin kökünü kazıyacak en önemli gelişme Astana mutabakatının sağlanması sürecinin başlatılması olmuştur. Türkiye, Rusya ve İran, Suriye’deki krize farklı açılardan baksalar da Suriye’deki iç savaşın sona ermesi ve terör örgütleriyle mücadele için Ocak 2017’den beri Astana barış süreci kapsamında ortaklaşa çalışmaları Ankara Üçlü Zirvesi’nde teyit ettiler. Astana süreci kapsamında Suriye’de gerilimi azaltma bölgeleri oluşturulmasıyla Suriye’deki terör ve iç çatışmalarda görülen ciddi azalmanın devamı ve tamamen son bulması açısından yapılan teyit son derece önemli ve ileriye dönük umutları güçlendiren bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Bölgedeki gelişmeleri değerlendiren konu ile ilgili uzmanlar Ankara’daki Zirve’nin, Suriye’nin Başkenti Şam’ın hemen doğusunda yer alan Doğu Guta’nın kontrolünü 2012’den beri elinde tutan cihatçı grupların buradan tahliyelerinin tamamlanmak üzere olduğu bir döneme rastlamış olmasına dikkat çekiyorlar. Üçlü Zirve’de Suriye’nin Toprak Bütünlüğü Mutabakatı ABD’nin Orta Doğu’da devletlerin toprak bütünlüğüne yönelik bölünmeleri esas alan Büyük Orta Doğu Projesi (BOP), Genişletilmiş Orta Doğu Projesi (GBOP) gibi projeleri bağlamındaki uygulamaları ve PKK/YPG-DEAŞ gibi “proje terör örgütleri” aracılığıyla Suriye’nin bölünmesine, toprak bütünlüğüne dönük eylemleri sonucunda bölgede kanlı terör eylemleri tırmandırılarak barış ve istikrar bozulmuş, yüzbinlerce insan yaşamını kaybetmiş, şehirler, köyler tamamen yıkılmış, tahrip edilmiş, milyonlarca insan güvenli bölgelere zorunlu göç etmiştir. ABD marifetiyle yaratılan insanlık dışı koşulları sonlandırmak, terör örgütlerinin yarattıkları katliamlara, işkencelere son vermek ve Suriye krizini sona erdirmek için öneriler geliştiren, olağanüstü çaba harcayan Türkiye’nin girişimlerinin sonuç vermesiyle Türkiye, Rusya ve İran arasında başlayan Astana süreci Ankara’da gerçekleştirilen Türkiye-Rusya-İran Üçlü Zirvesi ile yeni bir evreye girmiştir. Suriye krizinin sona erdirilmesi, terör örgütlerinin bölgeden tamamen çıkartılması için yürütülen Astana Barış Süreci’nin üç garantör ülkesinin liderleri olan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin ve İran Devlet Başkanı Ruhani 4 Aralık 2018 tarihinde Ankara’da bir araya geldiler. Liderler gerçekleştirdikleri Üçlü Zirve’de bölgede devletlerin siyasi coğrafyalarını değiştirme, Irak ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü parçalayarak terör örgütleri kontrolünde sözde “yeni devletler” kurma planına karşı net bir cevap verdiler. Türkiye- Rusya-İran Zirve’de Suriye’nin toprak bütünlüğüne net ve kararlılıkla vurgu yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan “Toprak ameliyatlarına sıcak bakmıyoruz” sözleriyle net ve kesin tavrını ortaya koyarken, Putin insani yardımın öneminin altını çizdi; Ruhani de ABD’yi sert biçimde eleştirdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin Ankara’da 4 Nisan günü katıldığı ‘Türkiye-Rusya-İran Üçlü Zirvesi’nde alınan Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması kararı Zirve’nin dünyada yaptığı en önemli yankılanma oldu. Soçi’de ilki 22 Kasım 2017’de yapılmış olan üçlü Zirve’nin ikincisi Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleştirildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ev sahipliğinde 4 Nisan 2018 günü saat 13.20’de başlayan Zirve, çalışma yemeği ile beraber 1 saat 40 dakika saat sürdü. Zirve’ye Türkiye heyetinden Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan da katıldı. Putin: İngiltere’den hiçbir şey beklemiyoruz Eski Rus ajan Sergey Skripal konusunda, İngiltere’den özür beklentisinin olup olmadığı sorulan Putin, “Aslında hiçbir şey beklemiyoruz. Sağduyunun hâkim olacağını ümit ediyoruz ve uluslararası ilişkilerimize bu kadar verilen zararın daha devam etmeyeceğini bekliyoruz” dedi. Putin, AB’nin Türkiye ile yaptığı sığınmacı anlaşmasındaki yükümlülüklerini yerine getirmemesiyle ilgili bir soruyu ise şöyle yanıtladı: “Uluslararası toplumdaki katılımcılardan herhangi birinin vaatlerini yerine getirmesini veya getirmemesini ilgili taraflara sorun. Bir dizi dış partnerlerimizin aksine, biz vaat ettiğimiz her şeyi yerine getirmeye çalışıyoruz. Eğer yerine getiremiyorsak, bunu neden yapamadığımızı ve ne zaman yapacağımızı açıklıyoruz.” Trump’tan Yeni Suriye Açıklaması: Artık Eve Dönme Zamanı İran Cumhurbaşkanı Ruhani’yi haklı çıkaran yeni ABD açıklaması Trump’tan geldi. Çok kısa bir süre önce (bir kaç gün gibi) Suriye’den askerlerini çok yakında üstüne basa basa çekeceğini açıklayan Trump, Suudi Arabistan’ın kalmaları talebine para karşılığında kalabilecekleri yönündeki açıklamasından sonra 3 Nisan’da yaptığı yeni açıklamasında Suriye’den çekilmek istediğini, ancak henüz bu konuda alınmış bir karar olmadığını belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan: Toprak Ameliyatlarına Sıcak Bakmıyoruz Üçlü Zirve toplantısının ardından soru-cevap kısmında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz bu toprak ameliyatlarına sıcak bakmıyoruz. Sabır, sabır, sabır, artık yetti. Afrin Harekâtını gerçekleştirmek zorunda kaldık. Oradaki altyapı çalışmalarını yine bizler yapıyoruz. Çadırkenlerde kalan bölge halkı geri dönmeye başladı. Afrin’de de yine Türkiye’de kamplarda kalan dostlarımız topraklarına, evlerine inşallah döneceklerdir. Onun da hazırlıklarını yapacağız. Ancak şunun bilinmesini özellikle istiyoruz. Bölgede gerek Rusya, gerek İran, Soçi’de başlayan süreci de Türkiye ve Tahran ile birlikte emin adımlarla yürüteceğiz. Astana’yı hiçbir zaman Cenevre’ye alternatif olarak görmedik. Bizim için asıl olan netice almaktır çünkü netice alma mecburiyetimiz var, burada insanlar ölüyor. Biz babayız, yüreklerimiz parçalanıyor” ifadelerini kullandı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in yardımcısı Yuriy Uşakov, Üçlü Zirve’nin ardından gazetecilere yaptığı kısa açıklamada, Putin, Erdoğan ve Ruhani’nin üçlü görüşmelerinde, Türkiye’nin, Suriye’nin kuzeyinde yer alan Afrin’de düzenlediği Zeytin Dalı Harekâtı’nın konuşulup konuşulmadığı sorusuna verdiği cevapta, “Konuşuldu. Fakat bu konuşmanın bir tür iş görüşmesi havasında geçtiğini, olumsuz herhangi bir şey olmadığını söyleyebilirim” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Üçlü zirvede bütün arzumuz, gayretimiz bir an önce barışın egemen olduğu bir Suriye’yi yeniden inşa ve ihya edebilmek” dedi. Türkiye-Rusya-İran Ankara Zirvesi’nin Önemi Suriye sorununa çözüm konusunda 2016 sonundan beri çaba içerisinde olan Türkiye Cumhurbaşkanı, Rusya ve İran Cumhurbaşkanlarının sürdürdüğü çabalar Ankara Zirvesi mutabakatlarıyla önemli bir aşamaya geldi. Ankara Zirvesi’ni önemli kılan bir diğer nokta ise Astana toplantısı ile başlayan süreçte Suriye krizini sonlandırmak amacıyla Türkiye, Rusya ve İran arasında sürdürülen görüşmeler sonucunda Türkiye’nin Suriye topraklarında terör örgütlerine karşı yürüttüğü operasyonların ve harekâtların zeminini ve koşullarını yaratmıştır. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtlarının gerçekleştirilmesinde Rusya ile yürütülen diplomasi sonucu, Rusya’nın etkili hava savunma sistemleriyle kontrol ettiği Suriye hava sahasını açmasının önemi büyüktür. Ankara’daki Suriye Zirvesi Alman Basınında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin ortak açıklamalarıyla son bulan tarihi Zirve, dünya medyası tarafından yakından izlendi edildi. Suriye’de yıllardır devam eden iç savaşın sonlandırılması için harekete geçen Türkiye, Rusya ve İran’ın Ankara’da gerçekleştirdiği tarihi Zirve Almanya medyasında “Ürkütücü İttifak” başlıklarıyla yer aldı. Suriye için tarihi bir önem taşıyan zirve, Almanya’da yayın yapan Der Spiegel’de de geniş yer buldu. Alman basını üç liderin bir araya gelmesini “Ürkütücü İttifak” başlığıyla okuyucularına duyurdu. Kristina Gnirke’ın imzasıyla çıkan haberin detaylarında, üç liderin bölgede artan hâkimiyetinin günden güne arttığı ifade edildi.