TÜRKİYE’DE 1 KİTABI 6 KİŞİ OKUYOR

Kitap, kitaptan bahsetmek, yerel veya yabancı ülkelerdeki kitap fuarlarını konuşmak beni en çok mutlu eden konular başında gelir.

Muayenehane hekimliği yaptığım yıllarda cumartesi günleri saat 14’e kadar çalışırdım muayenehanemde. Acil bir vaka, acil bir ameliyat olmazsa saat 14’ten sonra çalışmazdım. Çalışmazdım, çünkü muhakkak cumartesi günleri öğleden sonra oğlumla beraber Beyazıt ’ta şair Can Yücel ’in Çınaraltı’ ndan başlayıp kapalı çarşı girimine kadar devam eden sahaflar çarşısını gezerdik.

Kitapları tanımasını, mürekkep kokusunu almasını kitap sevgisini aşılamayı hedeflemiştim. Bunu da başarmıştım. Çünkü ergenlik çağında ve sonrasında gözlemlediğim kadar ile oğlumun cebinde sigara, çakmak yoktu fakat prezervatif  ve kitap devamlı vardı. Bunda katkım olduğu için çok mutluyum.

Hiç a şk kitabı okuduğunu görmedim oğlumun. Yaşına göre büyük, felsefi kitaplar okurdu. Yazlıkta iken yemek ve havuzda yüzmenin haricinde devamlı okurdu. Keşke biraz da aşk kitapları da okusaydı diyorum bu gün.

Aşkı kitaplarda da okusa, aşkı yaşasa, aşkı geliştirse idi bu günkü onarılması güç tabloyu yaşamazdı. Her beraber olduğu bayana sırılsıklam aşık olmazdı. Sonunda aşık olduğunu zannettiği personalite bozukluğu olan, toplumda asla yeri olmayan, meslekle yakından uzaktan ilgisi bulunmayan zavallı ve psikoparanoyak kadınla beraber olmaz, evlendiklerini internet ten öğrendiğim, beş yıl evlilikten sonra kadının kendini temize çıkarmak için gelinlikli, duvaklı beş yıldız otellerde şiddetle karşı çıkmama rağmen düğün yapmazdı.

Kocasına ailesinin de iaşe ve ibadesi sağlatan, eşini ödemesi mümkün olmayan borca sokan kadın aşktan ne anlar ki? Bu nedenle medeni kanunda değişikliğe giderek ülkemizde evlenecek çiftlerden sadece kan grubu, ağız ve diş muayenesi değil tam kapsamlı hem de heyet raporu tarzında psikiyatrik rapor istenmeli.

Silah ruhsatı alacak bireylerden psikiyatri muayenesi istenmektedir. Silah ruhsatı sahibi cinnet geçirse en fazla bir kişiyi vurur öldürür. Ama psikoparanoyak bir kadın ın birçok değerleri hem de her gün vurup öldürmesine devlet olarak yardımcı olunmuyor mu? Evlilikte psikiyatrik muayene istememekle.

Evet, 14/11/2016 Cumartesi günü Beylikdüzü ’nde TÜYAP ’taki kitap fuarına gittim. İki değerli meslektaşımın ayni zamanda imza günü idi. Çok mutlu oldum. Her gün İstanbul trafiğinde sinirlenme katsayımızın arttığı malum.

Trafikte her zaman bu şehirde trafikten dolayı yaşanmaz diyen ben dün o sıkışık hem de durma noktasında olan trafikte bir mutlu oldum, anlatamam.

İlk defa Avcılardan başlayan TüYAP ’a kadar sürüp giden sıkışıp kalan trafiği yaşadım. Trafik sıkışıklığı nın nedenini soracak kimse yoktu. Derhal büyük şehir trafik kontrol merkezini aradım ve sıkışıklığının nedenini sordum. TÜYAP ’taki kitap fuarından deyince telefondaki görevli durmadan ardı ardına görevliye teşekkür etmişim, sanki müsebbip o imiş gibi.

Görevli trafiği ben sıkıştırmadım(!) fuara gidenlerin çokluğu trafiği bu hale getirmiş beyefendi deyince kendime geldim. Bir anda halkımızın kitap okuduğunu, okuma sevgisinin tavan yaptığını düşündüm. Trafik artsın, hatta kitlensin diye dua ettim.

Trafik sıkışınca kitap okuyanların sayısı nın artacağını düşündüm bir an. Çok güzeldi fuar alanı. İçerisi tıklım tıklım idi. Herkes kitap alıyor, kitap imzalatıyordu. Kitaplarımı aldım, arkadaşlarımı tebrik ettim o güzel havayı teneffüs ederek insanlara sürtünerek çıktım. Ama o izdiham dan rahatsız olmadım. Ne güzeldi o elinde kitaplarla dolaşan insan seli, o kalabalık. Uzun sürmedi bu mutluluğum.

Eve gelince fuara katılımın bu yıl beş yüz bin civarında olacağı bildiriliyordu. On sekiz milyonluk bir şehir için dokuz günde bu rakamın komikliği bir anda içimi burktu. Çünkü beni utandırıp üzen gerçek, günde Türk insanımız 6 saatini T.V izlemeye, 3 saatini internete girmeye, kitap okumaya ise sadece 1 dakikasını ayırıyormuş.

Ülkemizin kitap okuma oranı nın dünya ülkeleri arasında seksen altıncı sırada olması da üzücü değil mi? Aralarına girmek için büyük çabalar sarf ettiğimiz Avrupa Birliğinde de kitap okumada, % 21oranı ile İngiltere ve Fransa yer alırken, bu ülkeleri sırası ile Japonya % 14, Amerika % 12, İspanyanın % 9 ile takip ettiği gerçeği beni çok üzdü.

Çünkü ülkemizde kitap okuma oranı %01 (binde bir). Bir yılda Norveçli kitaba 137 $, Alman 122 $ Belçika ve Avustralyalı 100 $, Güney Kore 39 $ ayırıyormuş. Ülkemizde ise bu rakam sadece 0.45 $. Türkiye’miz de 570 000 kahvehaneye karşı 1412 adet kütüphanenin olmasına ne denir?

Özel günlerde çocuklarımıza kitap hediye etmekte dünyada 180 ülke içerisinde ülkemizin yeri maalesef 140’ıncı sırada. Üzücü değimli?

Nüfusu 7 milyon olan Azerbaycan ’da kitaplar ortalama yüz bin tirajla basılırken 73 milyonluk ülkemizde bu rakam iki-üç bin civarında kalıyormuş.

Bir yıl içinde Japonya’da kişi başına düşen kitap sayısı 24, Fransa da 14, Yunanistan da 10, Ülkemizde ise bu sayı, BİR KİTABA 6 kişi düşüyor. Biz evde 6 kişiyiz (!)Yılın bitmesine bir ay kaldı.

Evde okunmakta olan kitap halen dördüncü kişinin elinde.

Merak ediyorum yıl sonuna kadar sıra bana gelecek mi?

Kalın sağlıcakla…

Prof. Dr. Rehat Faikoğlu

www.heykadin.com.tr