31 Mayıs “Dünya Tütünsüzlük Günü” dolayısıyla yazılı bir açıklama yapan Antalya Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Çiler Akın Akdeniz “Sağlığı seçin, tütünü değil” dedi.
Tütün kullanımının önlenebilir hastalık ve ölümlere yol açan en önemli zararlı olduğuna dikkat çeken Dr. Çiler Akın Akdeniz“Tütün ve mamulleri halen günümüzde dünyada her yıl 8 milyondan fazla insanın ölümüne yol açmaktadır; bu sayı AIDS, sıtma ve tüberkülozdan her yıl ölenlerin sayılarının toplamından çok daha fazladır“ vurgusu yaptı.
31 Mayıs’ın, 1987 yılından bu yana Dünya Sağlık Örgütü (WHO) üyesi ülkelerde Dünya Tütünsüzlük Günü olarak kutlandığını hatırlatan Dr. Çiler Akın Akdeniz “DSÖ/WHO bu amaçla her yıl bir tema ön plana çıkararak konuya değişik açılardan yaklaşmaktadır; bu yılın teması da “Tütünün çevremize/dünyamıza/evrene tehditi” olduğunu hatırlattı.
Hekimlerin sorumluluğu
Sigara ve tütün dumanına maruziyetin birçok organ ve dokularımıza zararları olduğu yapılan bilimsel çalışmalarda gösterilmesine rağmen, sigara kullanımı hızla artmakta” uyarısında bulunan Dr. Çiler Akın Akdeniz tütün kullanımının önlenmesinin bir hekim sorumluluğu olduğuna vurgu yaptı.
Toplumun geniş kesimlerini ilgilendiren sigara bağımlılığının azaltılmasını ve yeni bağımlıların oluşmasını engellemek amacıyla hepimiz üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmeliyiz. Biz hekimler önlenebilir bir sağlık sorunu olan sigara bağımlılığının tedavisinde üzerimize düşeni yapmalı, uzmanlıklarımız hangi branştan olursa olsun sigaranın zararları ve bırakıldığı takdirde sağlanabilecek yararları hastalarımıza anlatabilmek için yeterince zaman ayırmalıyız.
Küresel salgın
Büyük bir küresel pandemi olan tütün ve mamulleri salgınına yönelik yapılması gerekenler bellidir. Küresel tütün salgınına ciddi önlemlerle yaklaşılmalı. Bu salgının artık halk sağlığını tehdit edici boyutunun ortadan kalkması gerekiyor. Hükümetlerin buna yönelik ciddi önlemler almaları yaşamsal zorunluluktur.
Tütün kullanımı önlenebilir hastalık ve ölümlere yol açan en önemli zararlıdır. Tütün ve mamulleri halen günümüzde dünyada her yıl 8 milyondan fazla insanın ölümüne yol açmaktadır; bu sayı AIDS, sıtma ve tüberkülozdan her yıl ölenlerin sayılarının toplamından çok daha fazladır.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ-WHO) küresel tütün epidemisinin yol açtığı önlenebilir hastalıklara ve bunlara bağlı erken ölümlere dikkat çekmek için 1987’den beri her yıl 31 Mayıs ’ı üye tüm ülkelerle beraber “ Dünya Tütünsüzlük Günü (World No Tobacco Day (WNTD) ” olarak ilan etmiştir. Bu vesileyle birtakım etkinlikler düzenlemekte dünya halklarını tütün ve mamullerinin zararları konusunda sürekli uyarmaya çalışmaktadır. DSÖ/WHO bu amaçla her yıl bir tema ön plana çıkararak konuya değişik açılardan yaklaşmaktadır; bu yılın teması da “ Tütünün çevremize/dünyamıza/evrene tehditi ”dir. Tütünün yaşam döngüsünün her evresi, dünyadaki her şeyde, herkeste bir yıkıma yol açmaktadır. Tütün üretimi dünyamızı ormansızlaştırarak katastrofik karbon emisyonlarına yol açmakta, doğal yaşamdaki biyoçeşitliliği bozmakta, gezegenimizdeki su kaynaklarını kirletmekte, toprağın verimliliğini yok etmekte, sera gazı etkisini arttırarak küresel ısınmaya, ciddi iklim değişikliğine yol açmakta, sularda ciddi kirliliğe sebep olmakta, dokunduğu her şeye bir çok toksik ve kimyasal maddeyle nüfuz ederek ciddi hasarlara yol açmaktadır.
Tütünün geçeğenimizde oluşturduğu bu tehdidin boyutlarıyla ilgili birkaç somut veri:
-Tütün üretimi için her yıl dünyamızda 3.5 milyon hektar alan harap edilmektedir.
-Bir ağaçtan 300 adet sigara üretildiği gerçeğinden hareket ettiğimizde ve üretilen sigara sayısı göz önüne alındığında yılda yaklaşık 600 milyon ağaç kesilmektedir.
-Her yıl üretimi yapılan 6 trilyon sigara 84 milyon ton CO2 emisyonuna yol açmaktadır; başka bir ifadeyle tütün üretiminden salınan zararlıların miktarı yılda 3 milyon transatlantik uçuşunun verdiği zarara eş değerdir.
-Sigara tüketimiyle çevreye yayılan duman kesin kanser yaptığı bilinen en az 70 kanserojen içermektedir.
-Sigara içiminin yıllık ekonomik maliyeti 1436 milyar dolar olarak hesaplanmaktadır.
-Sigara izmaritleri günümüzde çöplerdeki en önemli kirleticidir: her yıl en az 4.5 trilyon izmarit çöpü oluşmaktadır.
-Sigaranın her aşamasından insan ve çevre için en az 7 bin toksik madde yayıldığı bilinmektedir
-Önümüzdeki en önemli tehditler gıda yokluğu-iklim krizidir: tütün ekimi patates ya da domates ekim alanlarının 2-3 misliden fazla yer tutmaktadır dahası tütün bitkisi üretim aşamasında patates ya da domates üretimiyle harcanan suyun 5-8 misline gereksinim duymaktadır
-Tütün üretiminin çoğu (>%90) artık gelişmekte olan ülkelerde gerçekleşmektedir. Tütün endüstrisi, yukarıdaki gerçekleri çarpıtarak yeşil dostu bir ürün olduklarını iddia ederek, karlarını katlamak için her türlü yalan-yanlış bilgiye başvurmaktadır. Bir an önce tütün üretimi en alt düzeye düşürülüp buna yoğunlaşan çiftçiler desteklenerek daha faydalı alanlara yönlendirilmelidir.
Dünyada tütün karşıtı tüm çabalara rağmen tütün ve mamullerinin tüketimi hala çok yüksek oranlardadır. Aşağıdaki şemada DSÖ’nün Avrupa bölgesi için küresel tütün kullanımıyla ilgili en son verisi şematize edilmiştir.
Görüldüğü gibi Avrupa bölgesinde sigara tüketimi %8-30’lerde olup ülkemiz de %20-29.9 kategorisiyle yüksek oranda sigara tüketimi olan ülkeler arasında yer almaktadır.
Burada tütün ve mamullerinin hepsinden tıbbi dille bahsetmeye gerek yoktur çünkü artık sokaktaki vatandaş da çok iyi bilmektedir. Sigara sadece içenleri değil, dumanına maruz kalan herkesi (pasif içici/ikinci el içim) hastalandırmaya sebep olmaktadır. Çoğu çocuk olmak üzere yılda 1.2 milyon insan pasif sigara maruziyetinin yol açtığı hastalıklar(astım, solunum enfeksiyonlar vb.) nedeniyle kaybedilmektedir. DSÖ 2017 yılında , 5 yaş altındaki çocuk ölümlerinin %16.4’ünün bu pasif sigara içiminin yol açtığı alt solunum yolu enfeksiyonları nedeniyle olduğunu hesaplamıştır. Hamile kadınların %10’undan fazlasının gebelikleri sırasında da sigara içmeye devam ederek düşük doğum ağırlıklı, gelişme yetersizliği, enfeksiyonlara yatkın bebeklerin doğmasına neden oldukları da önemli bir gerçekliktir maalesef…
Ülkemizde tütünle mücadele alanında yürütülen çalışmalar arasında çocuklar ve gençler başta olmak üzere toplumun tamamının tütün dumanından pasif maruziyetinin önlenmesi yer almaktadır. Kapalı alanlardaki sigara içim yasaklarının nedeni budur ancak maalesef son yıllarda bu durum değişik derecelerde suiistimale uğratılmakta, yetersiz denetimlerle pasif maruziyetin önü alınamamaktadır. Sigara dumanına maruz kalma olarak tanımlanan “pasif maruziyet” kişi sigara içmese bile sigara dumanından yoğun olarak etkilenmesi olarak tanımlanmaktadır. Aktif içicilik ve ikinci el maruziyet (pasif maruziyet) kanıtlanmış çok büyük riskler içermektedir. İkinci el sigara dumanı; lösemi, lenfoma, santral sinir sitemi tümörleri ve karaciğer kanserine sebep olmaktadır. Yapılan araştırmalara göre, pasif maruziyet de akciğer kanseri riskini arttırdığı ortaya çıkmıştır.
Tütün ve mamulleri kullanımı her aşamasında devletler için vergi geliri kaynağı olarak görülüp kişilerin gıda ve zorunlu giderlerine ayırdıkları paralardan daha fazla bir maliyete yol açmaktadır. Bunun yerine maalesef devletler tütün ekimini yasaklama ve bu alanların daha farklı ve yararlı üretim alanlarına dönüşmesi için çalışmamaktadır.
Sigara tüketimi kadınlarda da giderek yaygınlaşmaktadır; bunun sonucudur ki bazı Avrupa ülkelerinde kadınlarda akciğer kanseri görülme sıklığı meme kanseri sıklığını geçmiştir.
Dünyada tütün ve mamullerinin yılda 8 milyondan fazla erken ölüme yol açmasının yanında tütün ve mamullerinin yol açtığı hastalıkların maliyeti de yılda 1 trilyon doları geçmektedir; bazı ülkelerde sağlık harcamalarının %8’inden fazlasının sigaranın yol açtığı hastalıklara gittiği hesaplanmaktadır. Bunun da ötesinde sigaranın insan yaşamının en az 20 üretken yılının kaybına yol açtığı da önemli bir gerçekliktir.
Sigara tüketimi dezavantajlı gruplarda daha yaygın olduğundan bunlardaki mediko-sosyal sorunların daha da yoğun bir şekilde artmasına, çözümsüz hale gelmesine yol açmakta, erkenden malul insanlar ordusu yaratmaktadır.
500 yıllık geçmişi olan tütün bitkisi günümüzde artan dozlarda insan, hayvan, bitki, doğa, çevre, ekositeme ciddi zararlar vermeye devam ediyor.
Tütün ve mamullerinden rant elde edenler klasik sigara üretimin aşikar bu tahribatlarını örtbas etmek için sürekli yeni yalanlara, aynı etkinlikteki değişik zararlılara (elektronik sigara, dumansız sigara, nargile vs) yönelerek kar maksimizasyonlarını sürdürmeye devam ederek yaşam kalitesi ve süresinin ciddi şekilde etkilenmesine yol açmaya devam etmektedir. Devletler de bu bitkinin her aşamasından ciddi karlar elde ettiği için bunların her dediğine boyun eğmektedir.
Ülkemizde gençler arasında tütün salgını elektronik sigara-nargile vb şekilde giderek artmaktadır. Yasaklanmış olmasına rağmen tütündeki mentol vb. özendirici kimyasallar değişik şekilde hala kullanılmaktadır.
Büyük bir küresel pandemi olan tütün ve mamulleri salgınına yönelik yapılması gerekenler aslında bellidir:
-Tütün ekimin artık tamamen yasaklanması: bu alanların insan ve doğa yaşamı için daha faydalı üretimlere açılmasının teşvik edilmesi
-Nikotin bağımlılığı (nikotinmanlık) hastalığının eroin ve diğer bağımlılıklardan (eroinmanlık) hiçbir farkı olmaması hatta yaygınlığı nedeniyle daha da riskli ve zararlı olması gerçeğinin artık kabul edilmesi; her türlü bağımlılık yapıcı unsura eşit şekilde yaklaşılarak bu konuda ciddi önlemlerin alınması
-Gerçek hastalığın nikotinmanlık/tütün ve mamullerinin kullanımı olduğu gerçeğinden hareketle “sigara bıraktırma” değil, hastalıktan kurtulma “sigaradan kurtulma” temasını içselleştirici eylem ve söylemlerin geliştirilmesi bunun halk katmanlarına yaygınlaştırılması.
Hipokrattan beri hekimliğin ana unsuru “ önce zarar verme -primum non nocere ” ilkesidir.
Bizler her gün klinik pratiğimizde tütün ve mamullerinin insanlarımızda yol açtığı kalıcı-geri dönüşümü neredeyse olanaksız kronik hastalıklarla (KOAH, Kalp-damar-serebral enfaktlar, inmeler vd) sonuçsuz boğuşmaktan yorulduk; gerçek hastalık “sigara kullanımı – nikotin bağımlılığı hastalığıdır” gerçeğini biliyoruz; günlük pratiğimizde bu gerçek hastalığın ağır ve yıkıcı komplikasyonları/yan etkileri ile uğraşmak çaresizliğini daha da fazla yaşamak istemiyoruz. Bu nedenle küresel tütün salgınına ciddi önlemlerle yaklaşılması bu salgının artık halk sağlığını tehdit edici boyutunun ortadan kalkması gerektiğini; hükümetlerin buna yönelik ciddi önlemler almalarının yaşamsal zorunluluğunu bir kez daha hatırlatıyoruz.
Antalya Tabip Odası
Yönetim Kurulu
Bu konudaki bazı önemli kaynaklar