Ulusalcılara ekonomi dersi

Bu ayın başında Suriye’nin başkenti Şam’da ‘Ulusal Ekonomi Forumu’ yapıldı. Suriye’nin devlet ajansı SANA’nın geçtiği habere göre, Şam’daki ‘milli’ ekonomi forumuna, iş dünyasından, sendikalardan, akademik ve sosyal çevrelerin il temsilcilerinden oluşan 300 kişi iştirak etmiş. Şimdi SANA’nın geçtiği bu haberi resmi Baas dilinden değil de gerçek olandan okuyalım, işin gerçeği şöyle: Baas Partisi’nin, dışarıya karşı ekonomi yolunda kampanyası çerçevesinde düzenlediği ekonomi forumuna, partinin iş âlemindeki ileri gelenleri, partinin sendikaları, partinin akademisyenleri ve partinin il temsilcileri katıldı. Şu ifadeye bakar mısınız; ‘sosyal çevrelerin il temsilcileri’ burada SANA’nın ‘sosyal çevre’ diye geçtiği çevreler partinin o yereldeki teşkilatları.

Şimdi bu ‘sosyal çevreler’ son bir haftadır yabancı elçilikleri yağmalıyor ve Esad’ın katliamları durdurmasını söyleyen ülkelerin bayraklarını yakıyor.

Ama biz yine şu Ulusal Ekonomi Forumu’na dönelim bakalım neler konuşulmuş ve ne kararlar alınmış. Katılımcılar, sınaî hareketliği ve ekonomiyi geliştirmek için, çimento, kiremit, tarımsal sulama projeleri vb alanlarda teşvik ve vergi affının gündeme gelmesini, tekstilde korumacılığın arttırılmasını ve sınır bölgelerinde artezyen kuyularının açılmasını tavsiye etmişler. Tabii ki forumun en önemli kararı, kamusal sanayinin daha da ileriye taşınması, milli ekonominin geliştirilmesi doğrultusunda tüm sektörlerde korumacılığın artırılması olmuş. Şaka gibi değil mi; ama gülmeden önce bir kere durun ve düşünün Baas Partisi’nin bu gerçek dışı dünyasını bizde özleyen, katliamcı Baasçılara ‘yanınızdayız’ turları düzenleyen bir ‘tek partimiz’ bugün var mı; var. Ama yalnız bununla kalsa iyi; bu tek parti ideolojisini bugün savunan, buna karşı çıkanları hala ‘vatan hainliği’ ile suçlayan ulusalcı-faşist-hayli kalabalık- bir güruh var mı, var. O zaman lütfen yukarıda SANA’dan aktardığım ekonomi haberine gülmeyin; düşünün. Biz, hep birlikte nasıl bir tehlike atlatmışız; bir düşünün.

Şimdi işin gerçeğine gelelim: CIA’nın sitesinde Suriye ekonomisi için şu özet geçiliyor:

‘Son iki yıldır Esad, özel bankacılık, menkul kıymetler borsasının kurulması, mali piyasalarının ve bunlara bağlı faiz oranlarının oluşması doğrultusunda mali reformlar yapmaya çalıştı. Hazine ve Merkez Bankası’nın tahvil ihracı kararnamelerini çıkardı. Ancak yine de, Suriye ekonomisi çok önemli ölçüde devletin kontrolündedir ve bu, düşen üretim, azalan petrol üretimi, artan işsizlik, artan çevre kirliliği, tarımsal alanların yok edilmesi, çarpık yetersiz endüstrileşme olarak kendini belli etmektedir. Ayrıca giderek artan bütçe açıkları, hızlanan nüfus baskısı gündemdedir.’

Gördüğünüz gibi, SANA’nın aktardığı ekonomi ile CIA’nın beklentileri çok farklı. CIA, ekonomi deyince sonuna kadar açık ve derinleşen mali piyasalar, tümüyle kayıtlı ve açık bir reel alan anlıyor. Tabii gerçek ya da olması gereken bu da değil. Suriye’de tam bir oligarşik ekonomi yapısı var. Her ne kadar geri çekildiği söylense de, bütün stratejik sektörlerde piyasa dışı bir denetim sağlayan ve Esad ailesinden olan Rami Mahluf gibi unsurlar bu ekonominin belkemiğini oluşturuyor. Petrol ihracatı resmi yollardan yapılmıyor; sermaye, Baas partisi etrafında kümelenmiş kişi ve ailelerde toplanıp paylaştırılıyor. Bu yapının küresel ortakları var tabii. Bugün Suriye’den ithalatı, özellikle petrol ithalatını durduralım kampanyalarına ‘demokratik’ batı, bundan dolayı ve silah cirosu yüzünden pek yüz vermiyor.

Hain misiniz, aptal mı; bilelim!

O zaman haritamıza bakalım. Bir yanı Çin’e bir yanı Türkiye üzerinden Akdeniz ve Doğu Avrupa’ya dayanan çok büyük bir hinderland var karşımızda. Amerika gücünü, görece olarak, Ortadoğu’dan çekiyor ama Afganistan üzerinden Asya’ya dönüyor. Çünkü Hazar dâhil Çin ve Avrupa arasındaki tüm enerji hatları buradan geçiyor. Ceyhan’a ve genel olarak Türkiye’nin konumuna dikkat edelim.

Enerji ve piyasa; işte bu coğrafyanın yarınını belirleyecek iki sihirli sözcük. Şimdi bu haritaya bakın ve düşünün: ‘Kamusal sanayiyi daha da geliştirelim, sınırlarda artezyen kuyuları açalım, korumacılık yapalım’ diyen üstelik bunu tek parti diktatörlüğü ile yapmaya çalışan bir rejimin bu haritada yeri olabilir mi? Ama ülkesi için böyle bir rejimi isteyene ne denir? Hain mi, aptal mı; siz karar verin!