Uyku Örüntüleri: İlkel ve Modern Yaşam Arasındaki İlginç Farklar

Ampul veya termostatsız bir dünyada yaşayan avcı-toplayıcılar ve tarım köylüleri, geceleri akıllı telefon kullanan şehir insanlarından biraz daha az uyuyordu.

UCLA psikiyatristi ve uyku araştırmacısı Jerome Siegel, “Geleneksel bilgeliğin aksine, elektriksiz toplumlardaki insanlar bizimki gibi endüstriyel toplumlardaki insanlardan daha fazla uyumuyorlardı” diyor.

Batı tipi yeni uyku modelinin olası sağlıksız sonuçlarına işaret eden Duke Üniversitesi‘nden evrimsel biyolog David Samson, farklı insan gruplarının birbirinden oldukça farklılık gösteren uyku ve uyanıklık döngülerine dikkat çekerek, insanda uykunun evrimine dair önemli noktaların altını çiziyor. Diğer primatlarla karşılaştırıldığında insanda uykunun evrimi, daha kısa zaman dilimlerinde daha derin uyumaya doğru kaymaya yönelmiş ve bu da kültürlerin gelişmesine paralel olarak, yeni beceri ve bilgileri öğrenmek için daha fazla zaman kazandırmayı sağlamış görünüyor. İnsanlar ayrıca günlük çalışma programlarına ve sıcaklık gibi çevresel faktörlere dayalı olarak uyku programlarını revize etme yeteneğini geliştirmiş ve çeşitlendirmiş sıra dışı bir tür olarak karşımıza çıkıyor.

Dr. Samson ve ekibi, Amerikan Fiziksel Antropoloji Dergisi’nde yayınlanan araştırmaları, farklı insan gruplarının uyku döngüleri hakkında ilginç bilgiler veriyor. Çalışmada Hadza avcı-toplayıcıları, Madagaskarlı köylüler, günümüz tipik batılı çalışan insanların uyku döngüleri ve sanayi devrimi öncesi batı toplumlarında rapor edilmiş uyku verileri karşılaştırılıyor. Bu sonuçlara göre Hadza avcı toplayıcılarının ve Madagaskarlı köylülerin gecede yaklaşık olarak ortalama 6,5 saat uyudukları ortaya çıkmış durumda. Bu sonuçlar, daha sade bir yaşam süren söz konusu toplulukların bireylerinin ortalama Amerikalı yetişkinlerin yaklaşık yedi saatlik ortalamasından daha az uyuduklarını gösteriyor. Çeşitli aile ve grup üyeleriyle birlikte uyuyan avcı-toplayıcılar ve köylüler, gece boyunca tipik bir batılı uykusuna göre daha sık aralıklarla uyanıyorlar. Ayrıca çalışmaya katılan deneklerin uyku sırasında kaydedilen beyin faaliyetleri de batılılara kıyasla daha kısa süreli yavaş dalga ve hızlı göz hareketi uykusu gibi belirtilerle, nispeten daha hafif uykuya dair biyolojik işaretleri görmemizi sağlıyor. Bunun yanı sıra Hadza ve Madagaskarlı bireyler, genellikle gündüz saatlerinde bir veya iki kestirme ile gece uykularını destekliyor görünüyorlar. Kestirme molaları Hadza’lar için ortalama 47.5, köylüler için ise ortalama 55 dakika olarak kaydedilmiş. Samson ve ekibinin en önemli bulgusu belki de avcı-toplayıcıların ve köylülerin, batılılara göre daha tutarlı günlük uyku ve uyanıklık döngülerine sahip olmaları. Hadza yetişkinleri, gece yarısından kısa bir süre sonra ve öğleden sonra yatağa – ya da daha yaygın olarak “mindere” – yatma eğilimi gösteriyorlar. Geceleri iki aşamalı bir uyku uyuyor ve gece yarısından kısa bir süre sonra yaklaşık bir saat boyunca uyanıyorlar. Bu gece uyanmalarının da prolaktin hormonunun normalden daha fazla salgılanmasına neden olduğu ve bir sonraki gün daha yüksek düzeyde bir dikkat ve uyanıklığa yardımcı olduğu biliniyor. Tarihsel kayıtlar, 500 ve 200 yıl önce Batı Avrupalılar arasında da benzer bir uyku düzeninin varlığını düşündürüyor.Ayrıca tropikal nem miktarının düşmesinin, daha derin ve daha az parçalanmış uykuyu da beraberinde getirdiği çalışmanın sonuçlarından bir tanesi.

Araştırmacılara göre, avcı-toplayıcıların ve köylülerin, batılılara göre en büyük avantajı bol miktarda doğrudan güneş ışığına maruz kalmaları. Zira çok sayıda çalışma, tutarsız uyku-uyanıklık döngülerinin, yaygın iltihaplanma ve kalp problemleri de dahil olmak üzere çeşitli sağlık sorunlarının; güneşe yeterince maruz kalmama ile bağlantılı olduğunu gösteriyor. Samson, modern toplumlardaki insanların gün boyunca daha çok güneş ışığına maruz kalmaya çalışmalarının yanı sıra; karanlık çöktükten sonra mavi dalga boyuna sahip ışığa maruziyeti azaltarak ve sıcaklıkları da gece saatlerinde birkaç derece düşürerek bu araştırmadan faydalı bir ders çıkartabileceklerini söylüyor. Artık hemen herkesin bildiği gibi, akıllı telefonlar ve diğer dijital cihazlar, melatonin üretimini baskılayabilen ve uyku kalitesini ciddi oranda bozan mavi dalga aralığında ışık yayıyorlar ve bu ışık özellikle uyuma saatlerinde uyku düzenimizi çok olumsuz yönlerde etkiliyor.

Chicago Northwestern Üniversitesi Feinberg Tıp Fakültesi’nden biyomedikal antropolog Kristen Knutson, tutarsız uyku düzenlerinin veya çok az uykunun sağlık üzerindeki etkilerinin kültürlere ve bölgelere göre değişiklik gösterdiğine işaret ediyor. Mesela bazı çalışmaların da önerdiği gibi, gece altı saatten daha az uyumak yemek yeme isteğini artırarak özellikle fast-food yiyeceklerle kuşatılmış ve uykudan mahrum kalmış ofis çalışanları gibi insanlar, sınırlı bir gıda ile karşılaşan fiziksel olarak aktif bir avcı-toplayıcılardan çok daha fazla aşırı kilo, obezlik ve fazla yeme ile ilgili diğer sağlık problemleri gibi sıkıntıları yaşayabiliyorlar.

Samson’un araştırması, Knutson tarafından yapılan ve elektriksiz yaşayan kırsal Haitililerin gece ortalama yedi saat uyuduğuna dair önceki kanıtlarla uyumlu sonuçlar vermiş. Ayrıca Siegel’in ekibi yakın zamanda Hadza da dahil olmak üzere üç farklı avcı-toplayıcı toplulukta gece uykusunun ortalama 5.7 ila 7.1 saat olduğunu bildiriyor.

UYKU RİTİMLERİNDEKİ FARKLILIKLAR

Renkli olarak işaretlenmiş alanlar, Hadza avcı-toplayıcıları, sanayi öncesi Batı Avrupalıları, 9-5 işte çalışan günümüz Batılıları ve Madagaskar’daki elektriksiz köylüler için tipik uyku ritimlerini ve ortalama sürelerini gösteriyor. Bilim insanlarına göre, uyku düzenleri insan topluluklarının yaşadığı yerel ortamlar ve grupların geçimini sağlama biçimleriyle şekilleniyor.

  1. Samson et al. Hadza sleep biology: Evidence for flexible sleep-wake patterns in hunter-gatherers . American Journal of Physical Anthropology . Published online January 7, 2017. doi:10.1002/ajpa.23160.
  2. Samson et al. Segmented sleep in a non-electric, small-scale agricultural society in Madagascar. American Journal of Human Biology , in press, 2017.