İçerikte Neler Var ?
“Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak imal, ithal veya ihraç eden kişi, yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis ve ikibin günden yirmi bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.”
“Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
Uyuşturucu Madde Ticareti Suçları, yukarıda belirtilen kategoriler çerçevesinde TCK 188.madde ile düzenlenir. Bu kapsamda belirtilen suçların işlenmesi durumunda kişi, ”10 yıldan az olmamak üzere hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası” ile cezalandırılır. Ancak ağırlaştırıcı nedenlerin dahil olması verilecek cezayı etkileyecektir. Ticarete dahil olan maddeler, Eroin, Kokain, Morfin, Sentetik Kannabinoid ve türevleri veya Bazmorfin ise belirtilen ceza yarı oranında artırılacaktır. Bunun yanında, Uyuşturucu maddenin verildiği ya da satıldığı kişi çocuksa, maddeyi veren ya da satan kişiye verilecek cezanın alt sınırı 15 yıl olacaktır.
Uyuşturucu maddeyi kişisel kullanım için satın alma ve bulundurma gibi suçlar ise TCK’nun 191. maddesi ile düzenlenmektedir. Herhangi bir şekilde, uyuşturucu maddeyi kabul etmek, bulundurmak, kullanmak bu suçların kapsamına dahildir ve buna göre cezalandırılması öngörülür. Bu suçun işlenmesi durumunda kişi, ”2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası” ile cezalandırılacaktır. Ayrıca bu suçtan dolayı başlatılacak bir soruşturmada, şüpheli hakkında beş yıl süre ile kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilecektir. Bu beş yıllık süreç boyunca, şüpheli kişi, kullanım amacı ile aynı suçu işlerken yakalanır ise hakkında kamu davası açılır.
1 – Birinci kriter, failin bulundurduğu uyuşturucu maddeyi başkasına satma, devir veya tedarik etmek hususunda herhangi bir davranış içine girip girmediğidir.
2 – İkinci kriter, uyuşturucu maddenin bulundurulduğu yer ve bulunduruluş biçimidir. Kişisel kullanım için uyuşturucu madde bulunduran kimse, bunu her zaman kolaylıkla erişebileceği bir yerde bulundurur. Örneğin, genellikle evinde veya işyerinde bulundurmaktadır. Buna karşın uyuşturucu ev veya işyerine uzakta, çıkarılıp alınması güç ve zaman gerektiren depo, mağara, gibi bir yere gizlenebilir. İşte bu durum uyuşturucunun kullanma dışında bir amaçla bulundurulduğunu gösterebilir.
Yine, uyuşturucunun çok sayıda özenli olarak hazırlanmış küçük paketçikler halinde olması, her paketçiğin içine hassas biçimde yapılan tartım sonucu aynı miktarda uyuşturucu madde konulmuş olması, uyuşturucu maddenin ele geçirildiği yerde veya yakınında, hassas terazi ve paketlemede kullanılan ambalaj malzemelerinin bulunması, kullanım dışında bir amaçla bulundurulduğu hususunda önemli bir belirtidir.
3 – Üçüncü kriter de, bulundurulan uyuşturucu maddenin çeşit ve miktardır. Uyuşturucu madde kullanan kimse genelde bir ya da benzer etki gösteren iki değişik uyuşturucu maddeyi bulundurur. Değişik nitelikte ve farklı etkileri olan eroin, kokain, esrar, amfetamin içeren tabletlerin birlikte bulundurulması bunların satmak amacıyla bulundurulduğunu gösterebilir.
Kişisel kullanım için kabul edilebilecek miktar, kişinin fiziksel-ruhsal yapısıyla uyuşturucu veya uyarıcı maddenin niteliğine, cinsine ve kalitesine göre değişiklik gösterebilir. Adli Tıp Kurumunun mütalaalarında esrar kullananların her defasında 1-1,5 gram olmak üzere günde üç kez esrar tüketebildikleri bildirilmektedir.
Esrar kullanma alışkanlığı olanlar bu durumu göz önünde bulundururlar. Bu nedenle birkaç-aylık ihtiyaçlarını karşılayacak miktarda esrar maddesini ihtiyaten yanlarında veya ulaşabilecekleri bir yerde bulundurabildikleri adli dosyalara yansıyan bir husustur.
Buna göre, esrar kullanan faillerin olağan sayılan süre içinde kişisel olarak kullanıp tüketebilecekleri miktarın üzerinde esrar maddesi bulundurmaları halinde, bulundurmanın kişisel kullanım amacına yönelik olmadığı kabul edilmelidir. Buradan anlaşılacağı üzere uyuşturucu maddeyi satın alma, kabul etme, bulundurma eylemi kişisel kullanım amacıyla gerçekleştiriliyorsa bu durumda uyuşturucu madde ticareti suçu değil; kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçu ( TCK m. 191) oluşacaktır.
188.madde;
öngörmektedir. Uyuşturucu ticareti cezası bu sebeple en ağır suç tiplerindendir.
Türk Ceza Kanununda suç tipleri düzenlenmekte ve bu suçlara ilişkin cezalar tayin edilmektedir. TCK bazı hallerde failden veya fiilden kaynaklanan nedenler ile ceza sorumluluğunda bir ağırlaştırma düzeni öngörmektedir. Bu suç tipinde de korunan menfaat göz önüne alınarak suçun aşağıda sayılan şekilde işlenmesi halinde cezasının ağırlaştırılması öngörülmüştür.
Ağırlaştırıcı nedenler TCK madde 188/3 vd. fıkralarında düzenlenmiştir. Buna göre;
Son fıkra için bir parantez açmamış gerekli. Burada yarı oranında artırım yoluna gidilmesinin sebebi bu kişilerin maddelere ulaşım imkanının daha kolay olmasıdır. Kaldı ki ; bu kişilerin meslekleri gereği diğer bireylerin hayatlarını korumaları gerekir.
Uyuşturucu davalarında görevli mahkemeler ceza mahkemeleridir. Ancak suç tipine göre görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemeleri yahut Ağır Ceza Mahkemeleri olacaktır. Örneğin uyuşturucu veya uyarıcı madde imal veya ticareti suçlarında görevli mahkeme Ağır Ceza Mahkemeleriyken, kullanma suçlarında görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemeleri olacaktır.
Uyuşturucu davalarında yetkili mahkeme suçun gerçekleştiği yer mahkemesidir. Örneğin Erzincan’da gerçekleşen bir uyuşturucu ticareti suçunda uyuşturucu davası Erzincan Ağır Ceza Mahkemelerinde görecektir.
Uyuşturucu ticareti suçundan hakkında dava açılmış kişi muhakkak çalışmalarını ceza hukuku alanında yoğunlaştırmış ve uyuşturucu davaları ile ilgilenen bir avukata başvurmalıdır. Genellikle soruşturması ve dosyası olan kişiler avukatları telefonla arayıp uyuşturucu ticaretinden dosyam var ne kadar ceza alırım şeklinde sorular sormaktadır. Ancak bu çok sağlıklı bir yöntem değildir.
Her avukatın dosyaya bakış açısı ve çalışma prensibi farklıdır. Avukatları tek tek arayıp olayı anlatıp bilgi almaya çalışmak kişilerin sadece kafasını daha çok karıştıracaktır. Bu sebeple bu kişilerin kendilerine en uygun avukatı seçerek bir an önce sürecin takibine başlamalarını öneririz.
Uyuşturucu Suçlarında Etkin Pişmanlık, Türk Ceza Kanunu’nun 192. Maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre;
Yargıtay , TCK m.192/3’de düzenlenen etkin pişmanlık müessesesinin uygulanabilmesi için şu koşulların birlikte gerçekleşmesini aramaktadır :
“1. Fail 5237 sayılı TCK’nin 188 ve 191. maddesinde düzenlenen suçlardan birini işlemiş olmalıdır.
2. Hizmet ve yardım bizzat şahıs tarafından yapılmalıdır.
3. Hizmet ve yardım soruşturma ya da kovuşturma makamlarına yapılmalıdır.
4. Hizmet ve yardım, suçun resmi makamlar tarafından haber alınmasından sonra, ancak mahkemece hüküm verilmeden önce gerçekleşmelidir. 5271 sayılı CMK’nin 158. maddesinde gösterilen, bir suç hakkında soruşturma yapmakla yetkili olan adli ve idari merciler, Adalet ve İçişleri Bakanlıkları, savcılıklar, emniyet ve jandarma teşkilatı, suçları savcılıklara iletmekle yükümlü olan vali ve kaymakamlıklar, elçilikler ve konsolosluklar resmi makamlar kapsamında değerlendirilmelidir.
5. Fail kendi suçunun ya da bir başkasının suçunun ortaya çıkmasına önemli ölçüde katkı sağlamalı, bilgi aktarımı ile suçun meydana çıkmasına ya da diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım etmelidir.
6. Failin verdiği bilgiler doğru, yapılan hizmet ve yardım sonuca etkili ve yararlı olmalıdır”.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun yer verdiği kıstaslar yol gösterici olmakla birlikte, bu kıstaslardan 4. maddenin ilk cümlesinde belirtilen, “hizmet ve yardım, (…) ancak mahkemece hüküm verilmeden önce gerçekleşmelidir” açıklamasının madde metnine yansımadığını, buna yönelik açıklamaya sadece madde gerekçesinde yer verildiğini, madde gerekçesinin 3. paragrafının son cümlesinde “Etkin pişmanlıktan yararlanabilmek için, bunun en geç hüküm verilmeden önce gerçekleşmesi gerekir.” açıklaması bulunmakla beraber, malvarlığına karşı bazı suçlar açısından getirilen ve TCK m.168/2’de düzenlenen etkin pişmanlık halinden farklı olarak, “hüküm verilmezden önce” ibaresinin TCK m.192 metninde yer almadığını, bu nedenle hizmet ve yardımın mahkemece hüküm verilmeden önce gerçekleşmesi gerektiği yönündeki düşünceye katılmadığımızı ifade etmek isteriz.
Doktrinde ise; failin etkin pişmanlıktan yararlanabilmesi için, adli makamlara hizmet ve yardımın, ilk derece mahkemesi tarafından hüküm kuruluncaya kadar yapılması gerektiğini ifade etmekte, kanun yolu aşamasında yapılan hizmet ve yardımın TCK m.192/3 uyarınca indirime konu olmayacağını belirtmektedir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararı ve TCK m.192 gerekçesinde bahsedilen “hüküm” ibaresinden anlaşılması gerekenin, CMK m.223/1’e göre beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkumiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşme kararları olduğunda şüphe bulunmamaktadır. Baskın görüş uyarınca da; Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararı ve madde gerekçesine göre hizmet ve yardımın hüküm verilmeden önce gerçekleşmesi gerektiği görüşüne itibar edildiği durumda artık, kanun yolunda yapılan hizmet ve yardımın TCK m.192/3’e göre indirim nedeni olamayacağı açıktır.
Ancak kanunun sistematiği açısından, TCK m.168/2’de yer bulan “hüküm verilmezden önce” ibaresinin TCK m.192/3’de yer almaması, “suçta ve cezada kanunilik” ilkesi ve gerekçenin bağlayıcı olmaması karşısında, kanun yolunda da etkin pişmanlık hükümlerinin tatbikinin gerektiği kanaatindeyiz. Kanaatimizce; her iki görüş yönünden, failin lehine olması ve maddi vaka inceleme yetkisine sahip olması sebebiyle, bölge adliye mahkemesi ceza dairelerince yapılan istinaf kanun yolu aşamasında da etkin pişmanlığın kabulü mümkün olmalıdır.
Yeri gelmişken; etkin pişmanlığın hükümden önce kabulü gerekirken uygulanmadığı veya yetersiz gerekçeyle tatbik edilmediği halde, gerek istinaf ve gerekse temyiz incelemelerince TCK m.192/3’ün tatbikinin gerekip gerekmediğine dair şartlar bakımından inceleme yapılabilir ki, bu hususun tartışma konumuzla bir ilgisi de bulunmamaktadır.
Ceza Genel Kurulunun 20.12.1993 gün ve 301–338 sayılı kararı şu şekildedir:
Uyuşturucu madde ticareti suçları ile korunan hukuki yarar genel kamu esenliğidir. İştirakçilerin kimliklerinin veya uyuşturucu maddelerin saklandığı yerin bu suçu işleyen failler tarafından bildirilmesi genel kamu esenliğini korumaya yöneliktir. Bu nedenle uyuşturucu madde temini suçuyla mücadeleye katkıda bulunan bu suç faillerine tayin edilecek cezadan indirim yapılması öngörülmektedir.
Benzer suçlarla ilgili uygulamada en çok karşılaşılan hal, sanığın eylem yetkili mercii tarafından haber alındıktan sonra etkin pişmanlıkta bulunmasıdır. Buna göre,
Uyuşturucu ve uyarıcı madde imal veya ticareti eylemine iştirak etmiş olan veya kullanmak için uyuşturucu ve uyarıcı maddeyi satın alan, kabul eden veya bulunduran kimsenin, suçun işlendiğinin yetkili makamlar tarafından öğrenilmesinden sonra,
Suçun meydana çıkmasına ya da fail ve suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım etmesi verilen cezadan indirim nedeni olup, etkin pişmanlığın bu hali aynı maddenin 1. ve 2. fıkralarında düzenlenen cezasızlık halinden zaman itibarıyla ayrılır.
Cezasızlık durumunda yetkili merciler tarafından haber alınmadan önce ihbar ve yardım yapılması gerekirken, 3. fıkrada düzenlenen ve indirim nedeni olarak kabul edilen etkin pişmanlıkta resmi makamlarca haber alınmasından sonra işbirliği aranmaktadır.
Daha fazla makale için tıklayınız.
Ceza Muhakemesinde (Yargılamasında) Görevsizlik Kararı Nedir?
Hükümlünün ve Tutuklunun Avukatı ile Görüşme Hakkı Nedir?
Hakkı Olmayan Yere Tecavüz Suçu ve Cezası Nedir?