Uyuşturucu Davasında Gizli Soruşturmacının Olması Zincirleme Suç Hükmü

Uyuşturucu ticareti davalarında kimi zaman usulüne uygun gizli soruşturmacı tedbirine başvuru yapılabilmektedir. Bu yazıdaki Yargıtay kararında gizli soruşturmacının failden farklı zamanlarda uyuşturucu madde almasının Türk Ceza Kanunun 43. maddesinin uygulanmamasına ilişkin gerekçesi yer almaktadır. Bu kararın oldukça yerinde ve isabetli olduğunu söylemeliyim.

Madde43-( 1) Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır.

Gizli soruşturmacının görevi failin, deliller ile tespit edilemeyen bir suç şüphesinin varolması durumunda uyuşturucu ticareti suçunu işleyip işlemediğini açığa çıkarmaktır. Bu işlemi yaparken failin suç iradesi yok iken faile suç işlemeye teşvik edecek hiçbir işlem yapmadan iradeyi etkilemeksizin olması gerekir. Gizli soruşturmacı failin uyuşturucu ticareti yaptığını tespit ettikten sonra farklı zamanlarda yine bu kişiden uyuşturucu madde almasının artık ceza arttırım yapılmasının bir anlamı da bulunmamaktadır. Gizli soruşturmacı deşifre olmamak adına farklı zamanlarda uyuşturucu satın alabilir ancak bu hükümde dikkate alınmamalıdır.

İlgili Makaleler:

20. Ceza Dairesi         2019/1298 E.  ,  2020/821 K.

“İçtihat Metni”

Mahkeme : GEBZE 2. Ağır Ceza Mahkemesi
Suç : Uyuşturucu madde ticareti yapma
Hükümler : Mahkûmiyet

Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemlerin sanıklar tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemlere uyan suç tipi ile yaptırımların aşağıda belirtilenler dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1)Dosya içeriğinden, sanıklardan, CMK’nın 139. maddesi uyarınca gizli soruşturmacı olarak görevlendirilen kolluk görevlilerinin birden fazla kez uyuşturucu madde satın aldığı anlaşılmakla;
Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 28/04/2015 tarih, 2014/462 Esas, 2015/135 Karar ve 2014/848 Esas, 2015/136 Karar sayılı Kararlarında da açıklandığı üzere; gizli soruşturmacıların , farklı tarihlerde adı geçen sanıklardan suç konusu uyuşturucu maddeleri satın almaları üzerine, sanıkların ”satmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçu belirlenmiş ve bu suçun delili elde edilmiştir. Buna rağmen, gizli soruşturmacıların sanıklardan farklı tarihlerde tekrar uyuşturucu madde satın alması gereksiz olduğu gibi görevleri kapsamında da değildir. Öte yandan, gizli soruşturmacıların asıl görevi ” uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak” değil, ”suçu ve failini belirlemek, suçla ilgili delilleri elde etmekten ibarettir.” Bu nedenlerle gizli soruşturmacılar tarafından sanıklardan birden çok kez uyuşturucu madde satın alınması, ayrıca suç oluşturmayacağı ve gerçek anlamda bir ”alım – satım” söz konusu olmadığı gözetilmeden atılı suçun zincirleme olarak işlendiği kabul edilerek, sanıklar hakkında hükmedilen cezaların, TCK’nın 43. maddesi uyarınca artırılması suretiyle fazla ceza tayin edilmesi,
2)Dosya kapsamına göre “ uyuşturucu madde ticareti yapma” eylemini, 12/07/2013 tarihinde sanık … ile birlikte, 12/09/2013 tarihinde sanıklar … ve Sezgin ile birlikte TCK’nın 37. maddesi anlamında “fail” konumunda gerçekleştirdiği anlaşılan sanık … hakkında, TCK’nın 39 maddesinin 1. fıkrası uyarınca indirim uygulanarak, yazılı şekilde eksik ceza tayin edilmesi,
3)Hükümden sonra Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarih ve E.2014/140; K.2015/85 sayılı kararının 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK’nın 53. maddesiyle ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
4)İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarınca ele geçen uyuşturucu maddelerden alınan tanık numunelerin de müsaderesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı, sanıklar … ve Gökhan ile sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin BOZULMASINA, 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesi uyarınca sanık …’ın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 23/01/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.