Varlık Fon Üzerine – Dr. Ali Tigrel

2021 yılının ilk yazısının konusu olarak Varlık Fonunu seçtim.

Neden derseniz açıklayayım.

Türkiye Ekonomisinin kaynaklar-harcamalar dengesinin kurulması, kamu yatırımlarının ekonomik ve sosyal kalkınma hedefleriyle uyumlu olarak gerçekleştirilmesi konularında etkili olmuş eski bir müsteşar olarak, para ve maliye politikalarının etkinliği ve mali disiplin bağlamında, Türkiye Varlık Fonu ve bunun şeffaf olmayan yönetim biçimi beni çok endişelendiriyor.

Önce Varlık Fonlarının ne anlama geldiğine kısaca bakalım.

Türkiye Varlık Fonuna gelince özellikle şu hususların altını çizmek gerekir. Türkiye Varlık Fonunun portföyü çok geniştir:

Özetle Türkiye Varlık Fonu bugün için faaliyet raporları ve mali tabloları paylaşıma açık olmayan, Sayıştay denetimine tabi olmayan ve şeffaflıktan uzak bir borçlanma fonu görünümündedir. Bu görüntünün ise ciddi bir devlet anlayışı ile hiçbir şekilde bağdaştırılamayacağı ortadadır.

Osmanlı Devleti’nin yıkılıp gitmeden önceki son 90 yıl boyunca girdiği savaşlar gölgesinde kalan ekonomik ve mali durumuna ve izlediği borçlanma politikasına kısa bir bakış bile Türkiye Varlık Fonunun, mevcut yapısıyla, ülke ekonomisinin üzerinde nasıl ciddi bir risk potansiyeli taşıdığını anlamaya yardımcı olacaktır. Değerli dostum Dr. Mahfi Eğilmez’in hesaplarına göre Osmanlı Devleti’nin toplam borcunun 2013 yılına getirilmiş değeri 500 milyar doları buluyordu. Bu borcu büyük Atatürk önderliğinde doğan Türkiye Cumhuriyeti ödemiştir. Bu gerçeği kimse unutmamalıdır.

Açıkçası, ülke ekonomisinin bugünkü durumu ve yapısı ile Türkiye Varlık Fonu Türkiye Ekonomisi için ciddi bir potansiyel risk olarak karşımızda durmaktadır.