22.11.2001 tarih ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun Üçüncü Kitabı “Miras Hukuku” başlığını taşır. Mirasçılar başlıklı Birinci Kısımın İkinci Bölümünde Ölüme Bağlı Tasarruflarda (Vasiyetname – Miras Sözleşmesi) Tasarruf Ehliyeti, Tasarruf Özgürlüğü, Ölüme Bağlı Tasarrufların Çeşitleri ve Şekilleri, Vasiyeti Yerine Getirme Görevlisi ile İptal ve Tenkis hükümleri açıklanmaktadır.
Onbeş yaşını doldurmuş, aklı başında herkes vasiyette bulunabilir.
Miras sözleşmesi yapabilmek için ise 18 yaşını doldurmuş olmak ve hakkında kısıtlılık kararı (vesayet gibi) olmaması gerekir.
Miras bırakan kişinin yanılma (hata), aldatma (hile), korkutma (ikrah) veya zorlama (cebir-tehdit) etkisi altında yaptığı vasiyet veya miras sözleşmesi geçersizdir. Ancak, bu geçersizliğin öğrenildiği ya da korkutma veya zorlamanın etkisinden kurtulunduğu andan itibaren bir yıl içinde bu tasarruftan dönülmediği takdirde tasarruf geçerli sayılacaktır.
Geride mirasçı olarak çocuk – torun, anne – baba veya eş kalıyorsa, miras bırakan, saklı pay (mahfuz hisse) dediğimiz kısım dışında kalacak şekilde ölüme bağlı
tasarrufta (vasiyet veya miras sözleşmesi) bulunabilir. Geride mirasçı olarak çocuk – torun, anne – baba veya eşten hiçbiri kalmadığı takdirde (örneğin; büyük anne, büyük baba veya sadece kardeşler kalıyorsa) mirasa konu mal varlığının tümü üzerinde tasarruf edilebilinir.
dokunulmaz (üzerinde tasarrufta bulunulamaz) Saklı Pay dır.
Saklı pay sahibi bir mirasçının mirasçılıktan çıkarılarak, mirastan mahrum edilmesi için aşağıdaki koşullardan en az birinin gerçekleşmesi gerekir:
Yukarıdaki koşullardan birinin varlığına rağmen, miras bırakan vasiyette bulunarak mirastan ıskat (mirasçılıktan çıkarma) iradesini, sebebiyle birlikte ortaya koymadığı takdirde kendiliğinden miras hakkı ve mirasçılık sıfatı ortadan kalkmaz.
Vasiyet yoluyla mirasçılıktan çıkarılan kişi ne mirastan pay alabilir ne de tenkis davası açabilir. Mirasçılıktan çıkarmaya ilişkin vasiyette aksi belirtilmediyse, mirasçılıktan çıkarılan kimsenin miras payı, varsa alt soyuna (çocuk veya torunlara), yoksa diğer yasal mirasçılara kalır. Mirasçılıktan çıkarılan kişi miras bırakan kişiden daha önce ölmüş gibi hem miras payı hem de eğer varsa saklı payı isteme hakkı çocuklarına ve torunlarına geçer.
Mirasçılıktan çıkarma (mirastan ıskat), çıkarma sebebi vasiyette açıkça belirtilmişse geçerlidir. Mirasçılıktan çıkarılan kişinin itirazı halinde, belirtilen bu sebebin varlığını ispat yükü, çıkarma nedeniyle daha fazla pay alan diğer mirasçılara veya eğer varsa diğer vasiyet alacaklılarına aittir. Çıkarma sebebinin varlığı ispat edilemediği veya vasiyette hiç belirtilmediği hallerde, çıkarılan mirasçının saklı payını isteme hakkı bakidir.
Aleyhinde borç ödemeden aciz belgesi (icar takibi neticesi tahsil edilemeyen alacak tutarı için düzenlenen aciz vesikası) bulunan çocuk ve torunların, saklı payının yarısı için mirasçılıktan çıkarılması ve bu yarının mirasçılıktan çıkarılanın doğmuş ve doğacak çocuklarına bırakılması mümkündür.
Aciz nedeniyle mirasçılıktan çıkarılan kişi talep etmediği müddetçe çıkarma işlemi iptal edilemez. Miras açıldığı zaman (miras bırakanın öldüğü tarihte) borç ödemeden aciz belgesinin hükmü kalmamışsa veya belgenin kapsadığı borç tutarı mirasçılıktan çıkarılanın miras payının yarısını aşmıyorsa, mirasçılıktan çıkarılanın istemi üzerine çıkarma işlemi iptal olunabilir.
Miras bırakan kişi, yukarıda açıklanan tasarruf özgürlüğünün sınırları içinde kalmak kaydıyla, mal varlığının tamamını veya bir kısmını vasiyetname ya da miras sözleşmesi yoluyla dağıtabilir. Miras bırakanın başkalarına bırakmadığı mal varlığı doğal olarak yasal mirasçılarına kalacaktır.
Vasiyetname veya miras sözleşmeleri belli koşullara veya yükümlülüklere bağlı olarak da yapılabilir. İlgili her hangi biri, vasiyette veya miras sözleşmesinde yazılı şartın veya yükümlülüğün yerine getirilmesini isteyebilir.
Hukuka veya ahlâka aykırı şart ve yükümlülükler o tasarrufu geçersiz kılacaktır. Bir anlamı olmayan veya yalnızca başkalarını rahatsız edici nitelikte olan koşul ve yükümlülükler yok hükmünde olup hiç yazılmamış sayılır.
Miras bırakacak kişi, mirasının tamamı veya belli bir oranı için bir veya birden çok kişiyi mirasçı olarak atayabilir. Bir kişinin, kalacak mirasın tamamını veya belli bir oranını almasını içeren her türlü ölüme bağlı tasarruf, mirasçı atanması hükmündedir. Yasal mirasçılar dışında mirasçı olarak belirlenen atanmış (mansup) mirasçı sıfatını alır.
Miras bırakacak kişi yukarıdaki gibi mirasın tamamı veya belli bir payı için bir mirasçı atamak yerine ona belirli bir taşınır veya taşınmaz mal bırakma yoluyla da kazandırmada bulunabilir.
Belirli mal bırakma (eski adıyla muayyen mal vasiyeti), ölüme bağlı tasarrufla bir kimseye terekedeki bir malın mülkiyetinin veya terekenin tamamı ya da bir kısmı üzerinde intifa hakkının kazandırılmasına yönelik olabileceği gibi; bir kimse lehine tereke değeri üzerinden bir edimin yerine getirilmesinin, (bir gelirin) iradın bağlanmasının veya bir kişinin belli bir borçtan kurtarılmasının, mirasçılar veya belirli mal bırakılanlara yükletilmesi suretiyle dahi olabilir.
Bırakılacağı belirtilen bu mal terekede aynen bulunmadığı takdirde, tasarruftan aksi anlaşılmadıkça, ölüme bağlı tasarrufu yerine getirmekle yükümlü olanlar bu borçtan kurtulurlar.
Birine bırakılan belirli bir mal, mirasın açılması anındaki (miras bırakanın öldüğü andaki) durumuyla teslim edilir; o mala her türlü hasar ve yarar, mirasın açılması anı itibariyle kendisine belirli mal bırakılana geçer.
Tasarrufu yerine getirme ile yükümlü olan kişi, mirasın açılmasından itibaren bu belirli mal için yaptığı harcamalar ile mala verebileceği tüm zararlardan dolayı, vekâletsiz iş görme hükümlerine göre hak ve borç sahibi olur.
Tereke mevcudunu veya tasarrufu yerine getirme yükümlüsüne yapılan kazandırmayı ya da saklı payı zedeleyen tasarrufların orantılı olarak tenkisi istenebilir.
Tasarrufu yerine getirme yükümlüsü olarak belirlenen kişi, mirası reddettiği ya da miras bırakan kişiden önce ölmüş olsa bile vasiyetin yerine getirilmesi gerekir. Bu durumda vasiyeti yerine getirme borcu, diğer yasal veya atanmış mirasçılara geçecektir. Yasal veya atanmış mirasçı, mirası reddetmiş olsa bile lehine olan vasiyetin yerine getirilmesini isteyebilir.
Miras bırakan kişi, atadığı mirasçının kendisinden önce ölmesi veya mirası reddetmesi ihtimalini düşünerek onun yerine geçmek üzere bir veya birden çok kişiyi yedek mirasçı olarak da atayabilir. Aynı kural belirli mal vasiyetinde dahi uygulanır.
Miras bırakan kişi, ölüme bağlı tasarrufuyla ön mirasçı olarak belirlediği bir kişiyi mirası art mirasçı olarak belirlediği diğer bir mirasçıya devretmekle yükümlü kılabilir. Ancak aynı şekilde bu yükümlülük art mirasçı olarak belirlenen kişiye de yüklenemez. Aynı kural belirli mal vasiyetinde de caridir.
Vasiyette art mirasçıya geçiş anı özel olarak belirtilmemişse, bu miras, ancak ön mirasçının ölümüyle kendisinden sonra gelen art mirasçıya geçer. Vasiyette mirasın veya belirli bir malın art mirasçıya geçiş anı gösterilmiş olduğu halde ön mirasçının öldüğü tarihte bu an henüz gelmemişse miras, ancak teminat gösterilmesi koşuluyla ön mirasçının mirasçılarına teslim edilir. Hangi nedenle olursa olursa olsun mirasın art mirasçıya geçmesine imkan yoksa bu kez miras, ön mirasçıya; ön mirasçı da ölmüşse onun mirasçılarına kesin olarak kalır.
Ön mirasçı olarak belirlenen kişiye geçen miras için sulh mahkemesince defter tutulur. Miras bırakan akis açıkça belirtilmediği müddetçe, mirasın ön mirasçıya teslimi teminat koşuluna bağlıdır. Mirasa konu taşınmaz mallarda bu güvence yerine mirası geçirme yükümlülüğünün tapu kütüğüne şerh verilmesi de mümkündür.
Ön mirasçı kendisinden istenen teminatı göstermez veya art mirasçının beklenen haklarını tehlikeye düşürecek davranışlarda bulunursa, mirasın resmen yönetimine karar verilir.
Miras bırakan, terekesinin tasarruf edilebilir kısmının tamamını veya bir bölümünü özgülemek suretiyle bir vakıf da kurabilir. Vakıf, ancak ilgili kanun hükümlerine uyularak hazırlanmış bir vakıf senedi varsa tüzel kişilik kazanacaktır.
Miras bırakan, sağlığında yapacağı bir miras sözleşmesiyle mirasının tamamını veya bir bölümünü veya belirli bir malını sözleşme yaptığı mirasçı (veya mirasçılara) ya da üçüncü bir kişiye bırakma yükümlülüğü altına girebilir.
Bu ihtimalde miras bırakan, mal varlığı üzerinde aynen eskiden olduğu gibi serbestçe mülkiyet haklarını kullanır; ancak, miras sözleşmesindeki her hangi bir yükümlülük ile çelişen başkaca vasiyet veya miras sözleşmelerine veya yapacağı karşılıksız kazandırmalara (bağışlamalara) itiraz etme imkanı vardır.
1. Genel olarak: Vasiyet;
2. Resmî vasiyetname
a. Düzenlenmesi
Resmî vasiyetname düzenlenebilmesi için en az iki tanığın hazır bulunması şarttır. Resmi olabilmesi için “resmi memur” tarafından düzenlenmelidir. Kanunda “Resmi Memur” olarak tanımlanan bu kişi, sulh hakimi, noter veya kanunla kendisine bu yetki verilmiş diğer bir kamu görevlisi olabilir.
b. Memurun işlevi
Miras bırakacak kişi, tam olarak ne istediğini resmi memura (çoğunlukla Noter veya yetkili Noter Katibine) bildirir. Bunun üzerine memur, vasiyetnameyi kendisi yazar veya yazdırır ve tekrar okuması için vasiyetname düzenletmek isteyen kişiye verir.
Vasiyetname, okunup iradesine uygun olduğu anlaşıldıktan sonra vasiyetçi tarafından imzalanır. Memur, vasiyetnameyi tarih ve saati de belirterek imzalar.
c. Tanıkların katılması
Vasiyetnameye tarih ve imza konulduktan hemen sonra vasiyetnamede bulunan kişi, vasiyetnameyi okuduğunu, bunun son arzularını içerdiğini ve iradesine uygun olduğunu memurun huzurunda iki tanığa beyan eder.
Tanıklar, sadece bu beyanın gözleri önünde yapıldığını ve vasiyetçiyi tasarrufa ehil gördüklerini vasiyetnameye kendi el yazılarıyla yazarak veya yazdırarak altını imzalarlar.
Vasiyetname içeriğinin tanıklara bildirilmesi zorunlu değildir. Tanıklar sadece vasiyetin özgür irade ile aklı başında olarak yapıldığına şahitlik etmektedir.
d. Mirasbırakan tarafından okunmaksızın ve imzalanmaksızın düzenleme
Miras bırakacak kişinin okuma yazması yoksa veya vasiyetnameyi bizzat okuyacak veya imzalayabilecek durumda değilse, memur vasiyetnameyi iki tanığın önünde ona okur ve vasiyetnamenin son arzularını içerdiğine ilişkin sözlü beyan ve onayını alır.
Bu ihtimalde iki tanık, hem beyanın kendi önlerinde alındığını ve vasiyetçiyi tasarrufa ehil gördüklerini; hem de vasiyetnamenin kendi önlerinde memur tarafından okunduğunu ve vasiyet bırakan kişinin son arzularını içerdiğini sözlü olarak beyan ettiğini vasiyetnameye bizzat yazarak veya yazdırarak altını imzalarlar.
e. Düzenlemeye katılma yasağı
Resmi vasiyetname düzenlenirken hazır bulunan ve imzaları alınan memur ve tanıkların fiil ehliyetine sahip olması, kısıtlı veya bir ceza mahkemesi kararıyla kamu hizmetinden yasaklı olmaması, okur yazar olması, vasiyette bulunan kişinin eşi, akrabası, kardeşi veya bu kişilerin eşi olmaması gerekir.
Resmi vasiyetnamede imzası olan kişilere (memur veya tanık) ve kan bağı olmasa bile bunlarla akrabalığı olan kişilere o vasiyetname ile herhangi bir şekilde kazandırmada bulunulamaz.
f. Vasiyetnamenin saklanması
Resmi vasiyetnameyi düzenleyen memur, vasiyetnamenin ıslak imzalı aslını saklamakla yükümlüdür.
3. El yazılı vasiyetname
Vasiyetnamenin, vasiyet bırakanın kendi el yazısıyla yazıldığı “El yazılı vasiyetname”de vasiyetnamenin yapıldığı yıl, ay ve gün gösterilerek başından sonuna kadar bizzat vasiyetçinin kendi el yazısıyla yazılmış ve imzalanmış olması zorunludur.
El yazılı vasiyetname, saklanmak üzere açık veya kapalı bir zarf içinde notere, sulh hakimine veya bir başka yetkili memura bırakılabilir.
4. Sözlü vasiyet
a. Son arzuları anlatma
Sözlü vasiyet; yakın ölüm tehlikesi, ulaşımın kesilmesi, hastalık, savaş gibi olağanüstü durumlar yüzünden resmi veya el yazılı vasiyetname yapılamayan durumlar söz konusu olduğunda son arzuların hazır bulunan iki tanığa anlatılması ile olur.
Sözlü vasiyette, vasiyette bulunan kişi son arzularını iki tanığa anlatır ve onlara bu beyanına uygun bir vasiyetnameyi kendilerinin yazmasını veya yazdırmalarını ister.
Resmi vasiyetname düzenlenirken tanıklar için aranan okur yazar olma dışındaki tüm şartlar ve tanıklara ilişkin yasaklar, sözlü vasiyetteki tanıklar için de geçerlidir.
b. Belgeleme
Sözlü vasiyette en az iki tanıktan biri vasiyetçinin kendilerine anlattığı son arzularını, yer, yıl, ay ve günü de mutlaka belirterek hemen yazar, bu belgeyi imzalar ve hazır bulunan diğer tanığa veya tanıklara imzalatır. Yazılan bu vasiyetnamenin ilk fırsatta hiç vakit geçirmeksizin bir sulh veya asliye mahkemesine verilmesi ve vasiyette bulunan kişiyi vasiyetname yapmaya ehil gördüklerini, onun son arzularını içinde bulunduğu olağanüstü durum içinde kendilerine anlattığını hakime beyan ederler.
Eğer imkan varsa tanıklar, önce yazılı belge düzenlemek yerine, vakit geçirmeden mahkemeye başvurup yukarıda yazılı hususları beyanla vasiyetçinin son arzularını bir tutanağa geçirtebilirler. Sözlü vasiyet yoluna başvuran bu kişi eğer askerlik hizmetinde bulunuyorsa, teğmen veya daha yüksek rütbeli bir subay; Ülke sınırları dışında bir gemi veya uçakta seyahat ediyorsa kaptan; sağlık kurumlarında tedavi görüyorsa sağlık kurumunun en yetkili yöneticisi (örneğin başhekim) mahkeme hakimi yerine geçer.
c. Hükümden düşme
Olağan üstü durumlar için öngörülerek yapılmasına imkan tanınan sözlü vasiyet bu olağan üstü durumun ortadan kalktığı tarihten itibaren bir ay geçince hükümden düşer.
1. Yeni vasiyetname ile
Birden fazla vasiyet halinde son vasiyet geçerli olup kendisinden önce yapılmış tüm vasiyetler geçersiz hale gelir. Bu nedenle, kanunun aradığı şekillerden birine uymak suretiyle yeni bir vasiyetname yapılması halinde vasiyet bırakanın önceki vasiyetinden döndüğü anlaşılır. Vasiyetnamenin tamamından veya bir kısmından yeni ve geçerli bir başka vasiyetle her zaman dönülebilir.
2. Yok etme ile
Vasiyetçi vasiyeti yok etmek suretiyle de vasiyetnameden dönebilir. Kaza sonucunda veya üçüncü kişinin kusuruyla yok olan ve içeriğinin aynen ve tamamen belirlenmesine olanak bulunmayan vasiyetname de zayi nedeniyle hükümsüz kalır. Bu durumda ilgililerin tazminat isteme hakkı saklıdır.
3. Sonraki tasarruflar
Mirasbırakan, önceki vasiyetnamesini ortadan kaldırmaksızın yeni bir vasiyetname yaparsa, kuşkuya yer bırakmayacak surette önceki vasiyetnameyi tamamlamadıkça, sonraki vasiyetname onun yerini alır.
Belirli mal bırakma vasiyeti de, vasiyetnamede aksi belirtilmedikçe, mirasbırakanın sonradan o mal üzerinde bu vasiyetle bağdaşmayan başka bir tasarrufta bulunmasıyla ortadan kalkar.
Miras sözleşmesi sadece resmî vasiyetname şekil şartlarına uyularak düzenlenebilir.
Sözleşmenin tarafları, ne istediklerini resmî memura birlikte ve aynı zamanda bildirirler ve karşılıklı ve birbirine uygun iradelerine uygun olarak düzenlenen sözleşmeyi resmi memurun (Noterin) ve iki tanığın önünde imzalarlar.
1. Sağlararasında
a. Sözleşme veya vasiyetname ile
Miras sözleşmesi, tarafların yazılı anlaşmasıyla yani yeni bir sözleşmeyle her zaman ortadan kaldırılabilir.
Miras sözleşmesiyle mirasçı atanan veya kendisine belirli mal bırakılan birinin, kendisine miras bırakacak kişiye karşı mirasçılıktan çıkarma sebebi oluşturan bir davranışta bulunduğu ortaya çıktığı takdirde; miras bırakacak kişi, miras sözleşmesini tek taraflı olarak, vasiyetnameler için kanunda öngörülen şekillerden birine uymak koşuluyla ortadan kaldırabilir.
b. Sözleşmeden dönme yolu ile
Miras sözleşmesinde kararlaştırılan edimlerden birini miras bırakan henüz sağken isteme hakkı bulunan taraflardan biri, bu edimin sözleşmeye uygun olarak yerine getirilmemesi veya uygun bir teminata bağlanmaması halinde Borçlar Hukuku’nun genel hükümlerine göre sözleşmeden dönebilir.
2. Mirasbırakandan önce ölme
Yasal mirasçılar arasında olmadığı halde mirasçı olarak atanan veya kendisine belirli mal bırakılan kişi kendisine miras bırakacak kişiden önce ölmüşse, miras sözleşmesi hükümsüz hale gelerek kendiliğinden ortadan kalkar. Bu kişinin mirasçıları, aksi yazılı olarak kararlaştırılmadıysa, ölüme bağlı tasarrufta bulunandan, miras sözleşmesi gereği bir zenginleşmesi söz konusuysa bunu isteyebilir.
Miras sözleşmesi veya vasiyetnameyle yapılan ölüme bağlı kazandırmalar, tenkise tabi olup mal varlığında azalma gibi nedenlerle miras bırakanın sağlığında özgürce tasarruf edebileceği payın azalması tek başına hükümsüzlük nedeni değildir.