Askerlik, her Türk gencinin damarlarını kabartan kutsal bir görevdir. Tabi bu benim düşüncem. Özellikle askerliğimi komando olarak yapmam, ne olursa olsun ayrı bir gurur kaynağım olacak.
Okulumdan cuma günü mezun oldum, pazartesi soluğu askerlik şubemde aldım. Tüm resmi işlemleri bitirip belgeyi elime aldığımda şok olmuştum. Çünkü sülüs belgemde komando ibaresi vardı. Gözlerime inanamadım bir daha baktım. Sevinçten arabaya gelene kadar kendi kendime gülüyordum. Yaklaşık iki yıl önce askerlikle ilgili erteleme işlemleri sırasında görevli hanımefendi “Komando olmak istiyor musunuz?” diye sorduğunda “Evet” demiştim. O da gülümsemişti, sanki bu boy ve kiloyla almazlar der gibi. Şimdi o aklıma geliyor da ben gülüyorum. Tabi askere gidebilmek için spor yaptığımı ve sıkı bir diyete girdiğimi bilmiyordu. Neyse, sevinçle babama durumu bildirdim. Babam da en az benim kadar şaşırmıştı. İki yıl önceki geldiğimde sülüste yedek subay (asteğmen) yazarken şimdi komando olmak varmış nasibimde. 27 yaşımı doldurduğumda asteğmen olarak gidemeyeceğimi anlayıp yaşadığım üzüntünün yerini 30 yaşımda yeni bir heyecan ve sabırsızlık alıyordu.
Acemi birliğime 5. kişi olarak teslim olmuştum. İçeriye girdiğimde herkeste gergin bir bekleyiş hakimdi. 6 numaralı badim Ömer ile tanıştım. Kendisi de Ankaralı. Gurbette toprağınla badi olmanın verdiği ayrıcalık anlatılmaz yaşanır. Acemi birliğinde aldığımız eğitimler sebebiyle birbirimizde zaman geçirmeye pek dermanımız kalmıyordu. Hepimiz akşam ağzımız açık yatıyorduk yataklarımıza. Eğitim sırasında aynı koğuşta kaldığımız tüm arkadaşlarımın ciddi yardımları oldu, bu sebeple öncelikle Fırat olmak üzere tüm koğuş arkadaşlarımdan Allah razı olsun. Ayrıca acemi birliğimdeki takım çavuşum Ali Osman çavuşumdan da Allah razı olsun, bana çok yardımı oldu.
Dağıtım zamanı usta birliklerimiz açıklanıyordu ve ben yine aynı tugayda farklı bir birlikte kalmıştım. İşte burası bizim görev dağılımlarımızın yapıldığı yerdi.
Usta birliğimde “Yazıcı” olarak görev aldım. Burada belli bir disiplin ve kurallar mevcuttu. Ben de ilk geldiğim andan itibaren tecrübeli olan arkadaşlarımdan yardım istedim. Özellikle kıdemli yazıcı Tarık’ın bana çok yardımı dokundu. Burada 12’li devre olarak geldik ve şimdiye kadar ki en kalabalık devreydik. O yüzden hem beklentiler yüksekti, hem de düzenin bozulması ihtimaline karşı bir endişe vardı. Devrelerimin hepsinin belirli görevleri vardı, kimse belirgin olmayan işlerde görev almadı.
Usta birliğimde de yaşımdan dolayı herkesten anlayış ve saygı gördüm. Açıkçası askere gelirken beklentim bu değildi, yaşımın hiçbir etkisinin olmaması gerektiğini düşünüyor ve bekliyordum. Ama komutanlarım dahil gerçekten, birliğimdeki herkesten büyük bir anlayış gördüm. Buna rağmen, “Eğitimde merhamet vatana ihanettir.” düsturunu esas alarak elimden gelenin en fazlasını vermeye çalıştım.
Tarık gittiğinde ve yazıcı odasında tek kaldığımda işlerim ciddi anlamda yoğunlaştı. Yazıcı odası dediğim aslında astsubay odasıydı ama iki yedek astsubayımız da üst katta Astsubay Kıdemli Başçavuşumuzun odasında kalıyordu. Artık tüm listeler, görevler, resmi evraklar ve önem gerektiren işler beni bekliyordu. Aslında yazıcıların görev listesi hazırladığı ve kendilerinin listeye yazılmadığı bilinir. Fakat ben bu yazılı olmayan kuralı dinlemedim ve kendimi hem temizlik listelerine hem yemek listelerine yazdım. Komutanımız bunu gördüğünde şaşırmış ve adaletli davrandığım için beni tebrik etmişti. Fakat dışarıda çalışma olduğunda ben yazıcı odasında kalıyordum. Çünkü üst yazılar ve sürekli olarak hazırlanan bazı belgeleri yapmakla uğraşıyordum. Komutanımızın güvenini sağlamış olmalıyım ki kendisi de dışarı çıkarak çalışmalara katılıyordu. Komutanımızın dışarı çıktığı ilk gün onunla birlikte dışarı çıktığımda bana içerideki işleri bitir, senin işin o evraklar dedi ve bu sözünden sonra bir daha dışarı çıkma teklifinde dahi bulunamadım. Çünkü komutanımız disiplin abidesi ve çok kararlı kişiliği olan bir komutandı. Tüm askerler ondan korkardı. Usta birliğimi de acısıyla tatlısıyla ifa ettim ve kendi terhis belgemi kendim hazırladım. Üstün çalışmalarımızdan dolayı komutanımız tarafından da üç gün erken terhis almıştım. Ben ve devrelerimin başarısıydı bu. Kış mevsiminde gelip yaz mevsiminde çıktığım bu süre o kadar hızlı geçmişti ki, geriye bakıp düşündüğümde ve o zorluklar aklıma geldiğinde yüzümde hep bir tebessüm oluşuyor.
Aslında bu başlık altında gerçekten bir kitap kadar fazla anı çıkar ama tadında bırakmak gerekli diye düşünüyorum. Yazımın sonunda; Komutanlarıma, çavuşlarıma, koğuş arkadaşlarıma, devrelerime ve aynı yemeği yiyip aynı birimi paylaştığım tüm arkadaşlarıma saygılarımı sunuyorum. Cennet vatanımın her karış toprağından, farklı farklı kültürlerden gelen insanları tanımaktan ve onlarla ortaklaşa bir amaç uğruna çalışmaktan dolayı gurur duyuyorum.