VAY BEE!
-
2 hırsız, 2017 yılında Adana’nın Ceyhan ilçesinde 72 yaşındaki teyzemiz Kudret Yener’in evine girerek, boğazını kesti yani hayatını çaldı… Üstüne bir de eşyalarını çalmayı ihmal etmediler. Öğrendik ki, bu sanıklar, yakalanmışlar ama adli kontrol şartıyla serbest bırakılmışlar… İyi hal indirimi almışlar… Yazık! İyi hal indirimi, kanımca tam bir adalet istismarı. Bir ceket ve kravat, vahşice insan katledenlerin adaletten kolay sıyrılmalarına gerekçe olmamalı… Özür dileriz Kudret Teyze! Hakkını savunamadık…
-
Bolu’muzun Mudurnu ilçesinde sadece Arapların alabilecekleri şato tarzı devasa villaların yapıldığı bir proje varmış… Proje’nin adı ise Burj Al Babas imiş. 2011’de yapımına başlanan ve 732 villa, AVM, otel ve 2 kongre merkezinin yer aldığı proje kapsamındaki villalardan 350’si, inşaat çalışmaları devam ederken Katar, Bahreyn, Kuveyt, Dubai ve Suudi Arabistan’daki müşterilere çoktan satılmış bile… Ah, ah! Doğrusu ben bir dünya vatandaşlığı taraftarıyım. Ancak dünyada hiçbir ülkede henüz bu şekilde bir kabul yokken, ülke olarak vatandaşlığımızın da, topraklarımızın da böyle kim vurduya getirilmesi beni derinden üzüyor. En çok da Kurtuluş Savaşı şehitlerimiz için üzülüyorum… Yazık! Onlardan da özür diliyorum, zira sus pus kabul ediyoruz her şeyi…
-
İzmir’de deprem oldu, geçmiş olsun, Allah bir daha yaşatmasın… Güzel İzmir’imizin ağırlıklı olarak Bayraklı ve Seferihisar ilçeleri etkilendi bu depremden… Ülke olarak seferber olduk tabii. İlginç olan, Kızılay’ın bu sefer de yardım istemesi oldu… Heyhat! Bir İstanbul depremini düşünemiyorum. Hani İstanbul’un çok hazırlıksız olduğu o ünlü depremi. O gün geldiğinde, kim kimden yardım isteyecek acaba? Kim İstanbul’a yetebilecek?
-Organize suç örgütü liderliğinden hüküm giymiş olan Alaattin Çakıcı, ülkenin ana muhalefet partisi liderine yani Kemal Kılıçdaroğlu’na, “ulan dü**ü” diye başlayan bir mektup yazmış ve “akıllı ol” çağrısında bulunmuş… Vay vay… Sonra da gel, muz cumhuriyeti neresi diye sor! Al sana muz cumhuriyeti muhabbeti.
– Eski Güzelbağ Belediye Başkanı MHP’li Mehmet Kula, nesli tükenmekte olan bir kızıl geyiği avlayıp fotoğrafını da yayınlamış… Tepkiler hemen gösterildi tabii. Kula da kendisini yasal kota sınırları dahilinde avlandığını söyleyerek savunmuş… Sorun yok öyleyse! …. mi? ….. Kotalı da olsa, nesli tükendiği bilinen bir hayvanı avlamak, doğru mu? Ne diyebilirim ki? Kelimeler yetmiyor… Bunu hele milletin gözü önündeki bir siyasinin yapıyor olması…
– Ülkenin Hazine ve Maliye Bakanı;
-
a) İstifasını sosyal medya üzerinden duyuruyor,
-
b) Bu istifa saatlerce doğrulanmıyor,
-
c) Üstelik bu istifa – eleştirilmeyecek gibi değil- yazım hatalarıyla dolu… Ne yazık ki, resmi kurumlarda da durum böyle: Türkçe kullanımında seviye yerlerde… Ne tezat! Sen yok Uluslararası Türkçe Olimpiyatları vesaire vesaire düzenleyip durmuş ol yıllarca ve yok yabancılar Türkçe öğreniyor diye milletçe sevinelim. Hatta bunun için sonradan tu kaka olan, bilmem ne örgütlerini bile göklere çıkarmış olalım ama sonra yani uygulamaya gelince, sen Türkçenin içine et, gençlere kötü örnek ol… Yazık!
– Cumhurbaşkanı Erdoğan, damadı Berat Albayrak’ın istifası sonrasında yaptığı bir konuşmada, “Yaşadığımız kritik dönemin ruhuna uygun şekilde, gerekiyorsa devlet ve millet olarak fedakârlık yapmaktan, acı da olsa doğru reçeteleri uygulamaktan kaçınmayacağız.” dedi… Açlık ve yoksulluk sınırının altında maaş alan milyonlar zaten acı reçete ile yaşıyorlar yıllardır… Ah, ah… Bankomatlar ve kredi kartları olmasa, herkesin hali harap. Bu iktidarın her bir dibe batışta, yeni bir “vatan, millet, Sakarya” edebiyatıyla sanki seçimi yeni kazanmış da, iş başına gelmiş çiçeği burnunda kadrolar gibi algı yaratmasına pes doğrusu! Vallahi de pes, billahi de pes!
Bu ülkede “vay bee” denilecek o kadar çok şey var ki.
Kalın sağlıcakla!