Vekil vasıtası ile takip edilen işlerde, kural olarak tebligatların vekile yapılması gerekmektedir. Çünkü tebligatın muhatabı artık asil değil vekildir. Asile yapılan tebligat bu açıdan geçerli sayılmamaktadır. Kişinin birden çok vekili olması halinde, vekillerden birine yapılan tebligat geçerli sayılacaktır. Eğer tebligat birden çok vekile yapılmış ise, bunlardan ilkine yapılan tebligat tarihi asıl tebliğ tarihi olarak değerlendirilecektir. Bu kural yanında kanunlar ile bazı durumlarda (isticvap veya yemin gibi) tebligatın mutlaka asile yapılması emrediliyorsa, tebligat mümessile veya vekile değil bizzat asile yapılmalıdır.
Kural olarak tebliğ, adına tebliğ çıkarılan kişiye 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre PTT Genel Müdürlüğü veya memur vasıtasıyla yapılır.
7201 sayılı Tebligat Kanunu, tebligatın aracı adına çıkarılarak aracı eliyle yapılmasını öngörmemiştir. O halde aracın adına çıkarılıp “… eliyle” ibaresini taşıyan tebligat evrakı Tebligat Kanunu hükümlerine aykırı olduğundan, kanunun tebliğe bağladığı hukuki sonuçları doğurmaz.
Muhatap adına çıkarılan tebliğ, istisnai hallerde, adli tebligatı muhatap adına kabule kanunen yetkili olan kişiye yapılır.
Muhatabın kendisini bir vekil ile temsil ettirmesi halinde yapılacak tebliğlerin yasal muhatabı müvekkil değil, vekildir.
Kanunun, bir sürenin işlemeye başlamasını icra işleminin tebliğine değil de öğrenilmesine tabi kıldığı hallerde, o icra işlemi tebliğ edilmişse tebliğ ile öğrenilmiş olacağından süre, tebliği takip eden günden itibaren işlemeye başlar. Tebliğ edilmemişse, icra işleminin herhangi şekilde öğrenilmesi ile süre işlemeye başlar.
Yargıtay
12. Hukuk Dairesi
Esas : 2020/2554
Karar : 2020/3909
Karar Tarihi : 05.06.2020
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davalı ihale alıcısı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Şikayetçi borçlu vekilinin, sair fesih iddiaları ile birlikte vekil varken asile yapılan satış ilanı tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürerek, 14/05/2018 tarihli taşınmaz ihalesinin feshi istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, ilk derece mahkemesi kararı ile satış ilanı tebliğ işleminin usulüne uygun olduğu gerekçesiyle şikayetin reddi ile % 10 para cezasına hükmedildiği, borçlu vekili tarafından ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurulduğu, Bölge Adliye Mahkemesince, borçlu vekiline satış ilanı tebliğ edilmediği gerekçesi ile borçlu vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b-3. bendi gereğince mahkeme kararının kaldırılmasına, şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verildiği anlaşılmıştır.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 11 ve Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 18. maddeleri gereğince vekil ile takip edilen işlerde, tebligatın vekile yapılması zorunludur.
Emredici nitelikteki bu düzenlemelerden kaynaklanan yasal zorunluluğa aykırı olarak, vekili varken asile gönderilen satış ilanı tebligatı yok hükmünde olup sonuç doğurmaz. Şu hale göre, vekil ile takip edilen işlerde vekile tebligat zorunlu olduğundan, asile yapılan tebligatın usulüne uygun olup olmaması da sonuca etkili değildir.
Somut olayda, … 2. İcra Müdürlüğünün 2015/5405 E. sayılı dosyasının incelenmesinde; satış ilanı tebligatının borçlu vekili olan Av. K. K’a 11.04.2017 günü bizzat tebliğ edildiği, öğrenme tarihi ile satışın yapıldığı 22.05.2017 tarihleri arasında geçen sürenin makul süre olduğu, şikayet dilekçesinde borçlu vekiline yapılan tebligatın usulsüz olduğu ya da imzanın sahteliği yönünde bir iddianın da bulunulmadığı görülmüştür.
O halde mahkemece, Bölge Adliye Mahkemesince 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca şikayetçi borçlunun istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Davalı ihale alıcısının temyiz itirazlarının kabulü ile, … Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi’nin 28.11.2019 tarih ve 2019/1086 E. – 2019/1179 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/2. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 05.06.2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.
Bu konu hakkındaki benzer makalelerimiz için tıklayın