Velayetin kaldırılması davası nedir? Çocuğun gelişmesi ve menfaati tehlikeye düştüğü zaman baba ve anne duruma çare bulamaz ya da buna güçleri yetmez ise hâkim, çocuğun korunması için uygun önlemleri almaktadır. Çocuğun zihinsel ve bedensel gelişmesi tehlikede olur ya da çocuk manevi anlamda terk edilmiş kalırsa hâkim, çocuğu baba ve anneden alarak bir aile yanına ya da kuruma yerleştirebilir. Çocuğun aile içinde kalması ailenin huzurunu onlardan katlanmaları beklenmeyecek şekilde bozuyor ise ve durumun gereklerine göre farklı çare de kalmadı ise baba ve anne ya da çocuğun istemi üzerine hâkim aynı tedbirleri alabilmektedir.
Çocuğun korunması hususunda bu önlemlerden netice alınamaz veya bu tedbirlerin yetersiz kalacağı önceden anlaşılır ise hâkim şu hallerde velayetin kaldırılmasına karar verebilmektedir:
Baba ve annenin deneyimsizliği, rahatsızlığı, başka bir yerde olması ya da benzeri nedenlerden biriyle velayet görevini gerektiği şekilde yerine getirememesi hali.
Baba ve annenin çocuğa yeteri kadar ilgi göstermemesi ya da ona karşı yükümlülüklerini ağır şekilde savsaklaması.
Velayet baba ve annenin her ikisinden kaldırılır ise çocuğa bir vasi atanmaktadır. Kararda aksi söz edilmediği sürece velayetin kaldırılması doğacak ve mevcut tüm çocukları kapsamaktadır. Velayetin kaldırılmasını gerektiren neden ortadan kalkmış ise hâkim, resen veya anne ya da babanın istemi dahilide velayeti geri verebilir.
Velayetin kaldırılması durumunda baba ve annenin çocuklarının eğitim ve bakım giderlerini karşılama yükümlülükleri devam etmektedir. Baba ve anne ile çocuğun ödeme gücü bulunmuyorsa bu giderler devlet tarafından karşılanmaktadır. Nafakaya ilişkin hükümler ise saklı olmaktadır. Velayetin kaldırılması davası son derece mühim bir dava türüdür. Bundan dolayı deneyimli bir avukat desteği alınması önem arz etmektedir.
Çocuğun velayetini alabilmek amacıyla açılacak olan velayet davasında görevli mahkeme Aile Mahkemesi olmaktadır. Bu mahkemelerin olmadığı yerlerde görevli olan kurum ise Asliye Hukuk Mahkemesidir. Farklı bir mahkemede dava açılması durumunda ilgili mahkeme görevsizlik kararı ile davayı reddeder. Vasi atanması durumunda ise görevli olan mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesi olmaktadır.
Bu davalarda yer yönünden yetkili mahkeme kesin yetkili mahkeme değildir. Yetkili mahkeme, genel yetkili kurumdur. Davalının yerleşim yerindeki ilgili mahkemedir. Aynı zamanda velayetin değiştirilmesi davasında, davacının kendi oturduğu yerde de dava açabilme hakkı vardır. Velayetin düzenlenmesi istemi çekişmesiz bir yargı işidir. Bundan dolayı bu davalarda bireyin ya da ilgilinin oturduğu yer mahkemesinde dava açılmaktadır.
Velayetin değiştirilmesi davası basit yargılama usulüne tabidir. Basit yargılama usulüne tabi davalar, ifadeden de anlaşılabileceği üzere diğer yargılama türlerine oranla daha hızlı sonuçlanmaktadır. Dava dilekçesi ve cevap dilekçesinin mahkemeye sunulmasının ardından taraflara mahkemece verilen duruşma günü bildirilir. Duruşmada dilekçe eklerinde sunulmamış deliller ve tanıklar dinletilebilmektedir. Şayet deliller eksiksiz toplanmış ise en fazla 2 duruşma yapılarak karara bağlanabilir nitelikte bir davadır. Velayet davaları bilindiği üzere kamu düzenine ilişkin davalar olup re’sen araştırma ilkesi çerçevesindedir.
İşbu hal, hakimin delilleri kendisinin araştırabilmesi anlamına gelmektedir. Taraflarca sunulan delillerin haricinde hakim kendi araştırmaları sonucunda edindiği delillere göre hüküm kurabilir. Bununla birlikte hakimin, dosyayı sosyal inceleme uzmanına göndererek incelenip görüş bildirmesini de talep edebilir. Velayetin değiştirilmesi davası hakkında değinilmesi gereken diğer bir konu ise velayetin değiştirilmesi davalarında Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararların temyiz edilemeyeceğidir.
Nitekim Yargıtay 2. Hukuk dairesinin 2019/3013 esas ve 2019/4091 karar sayılı ilamında;
“Velayet değiştirme davasının çekişmesiz yargı işi olarak düzenlenmesinin bir sonucu da Bölge Adliye Mahkemesince çekişmesiz yargı işlerinde verilen kararlar üzerinedir. Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararları kesin niteliktedir, bu kararlara karşı temyiz yoluna başvurulamaz. Bu sebeple, davalı-davacının bu yöne ilişkin temyiz dilekçesinin reddi gerekir.”
şeklinde karar verilmiştir.
Velayetin diğer eşten alınıp kendisine verilmesini talep eden eş Aile Mahkemelerine başvurmalıdır. Aile Mahkemelerinin olmadığı illerde ise görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleridir. Davanın görevsiz mahkemede açılması halinde mahkeme görevsizlik kararı vermek suretiyle davayı reddedecektir. Velayetin değiştirilmesi davasında kesin yetkili mahkeme bulunmamaktadır.
Yargıtay çeşitli kararlarında davanın davacı eşin yerleşim yerinde açılabileceği konusunda hüküm kurulmuştur. Velayetin değiştirilmesi çekişmesiz yargı kapsamında olduğundan kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça talepte bulunan kişinin veya ilgililerden birinin oturduğu yer mahkemesinin yetkili olduğu kabul edilmiştir. Söz konusu hüküm Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 384’te hüküm altına alınmıştır. Nitekim Yargıtay 20. Hukuk dairesinin 2019/2220 Esas ve 2019/4091 Karar sayılı ilamında;
- “Velayetin değiştirilmesi davasında kesin ve özel yetki kuralı bulunmaz. Ancak davalılar tarafından bu hususun ilk itiraz olarak ileri sürülmesi durumunda yetki hususu dikkate alınır. Hâkim, yetkinin kesin olmadığı hallerde, bu durumu resen nazara alamaz.”
Şeklinde hüküm kurarak velayetin değiştirilmesi davasında kesin yetki kuralı olmadığını belirtmiştir.
Velayetin değiştirilmesi davası, velayet hakkı kendisine verilmeyen anne veya babanın, velayet sahibi tarafın değişen koşulları nedeniyle çocuğun üstün menfaatlerinin zarar gördüğünü düşünmesi veya başka haklı nedenlerle velayetin kendisine verilmesini talep ettiği bir dava türüdür. Çocuğun velayetine ilişkin davalar ve boşanma davaları sonucunda verilen velayet kararları kesin karar niteliğinde olmadığından, çocuğun üstün yararının gerektirdiği durumlarda ve kanunun belirttiği bazı durumlarda velayetin değiştirilmesi davası açılabilir.
Velayetin değiştirilmesi davası belli bir süreye tabi değildir. O halde, koşulların değişmesi ( TMK m.183, 349, 351/1 ) veya velayetin değiştirilmesini gerektiren haklı bir sebebin bulunması halinde mahkemece velayetin değiştirilmesine karar verilebilir. Kanunda çocuğun velayetinin değiştirilmesini gerektirebilecek bazı durumlar sayılmıştır. Şöyle ki;
TMK 183. Md: ” Ana veya babanın;
Madde metninde sayılan olgular yalnızca örnek olarak düzenlenmiştir. Bu sebepler dışında, velayet hakkının kötüye kullanılması, velayet sahibi olmayan taraf ile çocuğun kişisel ilişki kurması engelleniyorsa, çocuğun fiziksel, ruhsal ve sosyal gelişimi için velayetinin değiştirilmesi gerektiğine dair haklı sebepler ve bu sebeplerle ilgili inandırıcı ve ciddi deliller bulunuyorsa velayetin değiştirilmesi davası açılabilir. Velayetin değiştirilmesine yönelik istem incelenirken ebeveynlerin istek ve tercihlerinden ziyade çocuğun üstün yararının göz önünde tutulduğu unutulmamalıdır.
Evlilik birliği devam ederken eşlerden birinin ölmesi halinde çocukların çocukların velayeti kanunen sağ kalan eşe geçerken, boşanma davası ile velayet verilen eski eşin ölmesi halinde, velayet kendiliğinden sağ kalan eşe geçmeyecektir. Bu durumda sağ kalan eş çocukların velayetini almak istediğini mahkemeye bildirerek yani dava yoluyla velayet hakkını elde edebilecektir.
Yargıtay kararları ışığında çocuğun velayetinin değiştirilmesine neden olan bazı örnekleri inceleyelim;
(YHGK E. 2017/2-2069 K. 2018/1179 T. 6.6.2018)
Çocuğa uygulanan cinsel istismar nedeniyle velayetin değiştirilmesi talebi
“… mahkemece, velayet hakkına sahip annenin eve erkek arkadaşlarını davet ederek birlikte kaldıkları, çocuğun anne ve erkek arkadaşı ile birlikte aynı yatakta uyutulduğu, bu sırada annenin erkek arkadaşının çocuğa cinsel istismarda bulunduğu, çocuğun beyanına göre babasında kalmak istediği gerekçeleriyle velayetin değiştirilmesine karar verildiği hâlde, kişisel ilişki düzenlemesinde çocuğun beyanına itibar edilmeyerek çocuk ile anne arasında yatılı şekilde kişisel ilişki tesis edilmiştir. Müşterek çocuk T.’nin dava tarihi itibariyle idrak çağında olduğu, uzmanlarla yapılan görüşmelerde “annemde kalmak istemiyorum, ben babamı istiyorum” dediği anlaşılmıştır. Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler karşısında kişisel ilişki noktasında da idrak çağında olan çocuğun beyanına üstünlük tanınarak, davalı anne ile çocuk arasında yatılı olmayacak şekilde uygun süreli bir kişisel ilişki düzenlemesi gerekmektedir.
(Y2.HD. 2019/906 E. 2019/1745 K. 27.2.2019 T.)
Velayet sahibi babanın son 6 yıldır uyuşturucu kullandığı ve bu sebeple tedavi gördüğü nedeniyle, çocuğun fiilen babaanne ve büyükbaba ile yaşaması, velayet sahibi babanın yeni eşi ve yeni çocuklarıyla başka evde yaşaması nedenleriyle velayetin değiştirilmesi talebi
“Tanık beyanlarından ve mahkemece alınan sosyal inceleme raporlarında geçen beyanlardan; velayeti davalı babada bulunan ortak çocuğun fiilen babaanne ve büyükbaba ile birlikte yaşadığı, davalı babanın yeni eşi ve yeni eşinden olma çocukları ile birlikte yaşadığı eve arada sırada gittiği, davalı babanın sosyal inceleme raporunu düzenleyen bilirkişiye son 6 yıldır uyuşturucu madde kullandığı ve bu sebeple tedavi gördüğüne ilişkin beyanda bulunduğu, davalı babanın davaya konu çocuğa karşı ilgisiz olduğu anlaşılmaktadır. Davacı anne hakkında yapılan sosyal inceleme raporunda ise, annenin velayet görevini üstlenmesine engel bir durumun bulunmadığı rapor edilmiştir. Gerçekleşen bu duruma göre; ortak çocuğun, velayet görevinin gereklerini fiilen yerine getirmeyen, çocuğa ilgi göstermeyen ve uzun süreli olarak uyuşturucu madde kullanan davalı baba yanında kalması, onun fiziksel ve ruhsal gelişimini olumsuz etkileyecek nitelikte olup, kardeşlerin bir arada yaşamalarının gelişimlerine sağlayacağı olumlu katkılar ile çocuğun üstün yararı gerektirdiği takdirde görüşlerinin aksine de karar verilebileceği dikkate alındığında, yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde davanın kabulüyle dava konusu ortak çocuğun velayetinin değiştirilmesine karar verilmesi gerekirken, babanın son dönemde uyuşturucu madde kullandığının tespit edilemediği gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.”
(Y2HD. 2014/4891 E. 2014/11100 K. 13.5.2014)
Boşanma kararı ile babaya verilen velayetin değiştirilerek anneye verilmesi talebi
“Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, tarafların anlaşmalı olarak boşandıkları, kararın boşanma ve velayet yönünden 23.12.2011 tarihinde temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır. Davacı anne tarafından velayetin değiştirilmesine ilişkin dava 12.3.2012 tarihinde açılmıştır. Davacı, boşanma tarihinden dava tarihine kadar geçen çok kısa süre içerisinde velayetin yeniden düzenlenmesini gerektirecek yeni bir maddi olgunun varlığını kanıtlayamamış, baba yanında kalan müşterek çocuklar, baba ile birlikte kalmaktan mutlu olduklarını ve babaları ile birlikte yaşamak istediklerini beyan etmişlerdir. Babanın çocuklara kötü davrandığı ve velayet, görev ve sorumluluğunu ihmal ettiği kanıtlanmadığı gibi, kardeşlerin de birbirlerinden ayrılmaması onların üstün yararınadır. Bu durum karşısında davanın müşterek çocuk Hamza ..’ın velayetinin değiştirilmesi talebi yönünden de reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.”
Bu konu hakkında benzer makaleler için tıklayın