Waldorf Okulları, Waldorf eğitim sistemi

Waldorf yaklaşımı ilk olarak Rudolf Steiner tarafından 1919 yılında Almanya’da ortaya çıkmıştır. Steiner çocukların hem fiziksel hem de psikolojik olarak belirli gelişimsel aşamalardan geçtiğini savunmuştur. O, bu gelişim aşamalarında farklı yetenek, ilgi ve problemler ortaya çıktığını belirtmiş ve her yeni aşamanın çok büyük önem teşkil ettiğini desteklemiştir. Her çocuğun farklı bireysel ihtiyaçları, karakteri, düşünce, duygu ve hareket kapasitesi vardır. Dolayısıyla her çocuk için özel ilgi gösterilmesi gerekmektedir.

Waldorf programının temel amacı çocuğu bütünüyle eğitmektir; “ beyin , kalp ve eller ” bu programın temel felsefesini oluşturmaktadır. Waldorf Okulları programını bu anlayış üzerine inşa edilmiştir (Astley ve Jacson, 2000).

Steiner’ın, Waldorf okullarında, kendi eğitim yaklaşımı ve felsefesiyle ilgili şu görüşlerinin, onun eğitim yaklaşımını temellendirdiğini söylemek olanaklıdır (Gürkan & Ültanır, 1994):

“Çocukta kavrama eylemini gerçekleştirmek istiyorsan vücutta nelerin oluştuğuna bir bak! Vücut yapısı, bedenin hareketleri ve ruhsal düzenleme arasındaki ilişkiyi gözle! Şayet bir kimse, insanın yapılandırılması ve organize edilmesi gibi bir anlayışla, insanı eğitecek olursa bu gerçekten, en verimsiz eğitim olacaktır ve kesinlikle bu tavır değerlerle alay etmektir.”

Steiner, Molt, Hanh ve Stockmeyer Waldorf okulunun kuruluş ilkeleri ile okulun idari yapısını, eğitim felsefesini, ekonomik yapısını ve öğretim disiplinini belirlemişlerdir. Steiner’in düşünceleri doğrultusunda Waldorf okullarının yapılanması için aşağıdaki temel ilkeler belirlenmiştir (Waterson, 2006; Nicholson, 2000; Lopata, 2000; Oberman, 1997; Hutchingson, & Hutchingson, 1993; Harrington, 1993; Barnes, 1980).

Bu ilkeler doğrultusunda oluşturulan eğitimin amacı benlik bilincinin oluşturulmasıdır. Benlik kavramı, kalıtım ve çevre ile birlikte insanın doğasını belirleyen üç kavramdan biridir. Benlik sağlıklı ve dengeli bir şekilde geliştirilirse yaşamda belirleyici bir rol oynar. Benlik bilincini geliştirerek çocuğun gerçek potansiyelini özgür bırakmak, böylece çocuğun potansiyelinin en üst aşamasına gelerek insanlığın ve dünyanın yararlı bir unsuru haline gelmesi Waldorf eğitiminin en genel amacıdır (Schmitt-Stegman, 1997).

Waldorf Okullarında Eğitim Ortamı-Öğretim Yöntemleri ve Materyalleri: Waldorf okullarındaki öğretmenlerin amacı çocuğun kendi yaşamının ruhsal ve maddesel gerçekleriyle ve dünyasal varoluşuyla uyumlu hale gelerek bunları en zengin şekilde kullanabilmesine yardımcı olmaktır (Ogletree, 1996). Bunu sağlayabilmesi için öğretmenin çocuğu bütün olarak kavraması gerekmektedir.

Waldorf öğretmenleri insanların sadece beyinden ibaret olmadıklarını düşüncenin olduğu kadar duyguların ve iradenin de insan yaşamında etkin olduğunu bilirler (Barnes, 1991). Sınıf ve okul ortamının oluşumunda yapı ve çevre ve bunların bütünsel eğitime olanak verecek şekilde düzenlenmesi kadar, sınıf ve okul içinde yaratılan atmosfer de önemlidir.

Waldorf okullarında hiyerarşi yoktur. Bir öğretmen diğerinden veya bir öğrenciden üstün değildir. Öğretmenler okulu kendileri yönettikleri için okulda yönetici otoritesi ya da baskısı da yoktur. Her öğretmen öğrencilerini bir topluluk olarak değil her birini farklı farklı bireyler olarak tanımaya çalışır. Veliler de okulun bir parçasıdırlar okulun yönetimine katılırlar etkinliklerde okula katkıda bulunurlar bazı dersler için gerekli yetenek ve becerilere sahip velilerden destek alınır (Hutchingson, & Hutchingson, 1993). Bu sebeple Waldorf Okulu çocuğun sadece eğitim ve öğretim aldığı bir yer değil aynı zamanda bütün yaşamını kapsayan büyüdüğü olgunlaştığı, benlik bilincini kazanarak yetişkin haline geldiği bir kurumdur.

Kaynak: Eğitim Felsefesi, s. 88-89, T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 3661 AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 2489