İnşaat Dünyası Dergisi Kahramanmaraş’taki 7,7 ve 7,6’lık depremler sonrası Mart-Nisan 2023 sayısında “Deprem Özel Sayısı” hazırladı. Sektör paydaşlarına ve bilim insanlarına depreme dirençli kentler ve binalar için görüş ve önerilerini sorduk. “Mimar yönetmelikleri çok iyi bilerek yapıları deprem bilinçli tasarlayabilmelidir” diyen Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi Öğretim Görevlisi Rukiye Çalış Samancı, “Yapı tasarımında mimarın deprem bilinci mimarlık eğitiminde başlayarak meslek hayatı boyunca artarak devam etmektedir” dedi.
Deprem yerkabuğu içinde biriken enerjinin ani ve bilinmeyen bir süreçte ortaya çıkması ile oluşan titreşimin, dalgalar halinde yayılarak yeryüzüne yansıması olayıdır. Bu dalgalar niteliği değişen zeminler içinde farklı yayılarak ve ulaştığı her yeri etkisinde bırakarak, kırılmalara yol açar. Yerkabuğunun deprem şiddetine bağlı olarak içinde yer alan yapıları doğrudan etkilemesi, bu olayın kuvvet derecesine ve süresine bağlı olarak yapı hasarlarının oluşumuna neden olurlar. Deprem büyük kayıplara yol açan doğal bir afettir.
6 Şubat 2023 tarihinde Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü verilerine göre 1 Sofalaca-Şehitkamil-Gaziantep’te yerel saatle 04.17’de 7.7 büyüklüğünde bir deprem meydana gelmiştir. Aynı tarihte saat 13.24’te Ekinözü-Kahramanmaraş merkezli 7.6 büyüklüğünde bir deprem daha yaşanmıştır. Depremler yaklaşık 5 km derinlikte sığ odaklı olup; Güneydoğu Anadolu, Doğu Anadolu İç Anadolu ve Akdeniz Bölgelerini kapsayan geniş bir alanı etkilemiş ve hissedilmiştir. Raporun düzenlendiği 20 Şubat 2023 tarihinde Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü verilerine göre 2 Büyükçat-Samandağ-Hatay’da yerel saatle 20.04’te 6.4 büyüklüğünde bir deprem meydana gelmiştir. Yaklaşık 8 km derinlikte sığ odaklı olan deprem Akdeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde hissedilmiştir (TMMOB Mimarlar Odası 6 Şubat 2023 Depremleri Tespit ve Değerlendirme Raporu).
Depremler bölgenin depremin merkez üssüne ve aktif faylara yakınlığına, bölgenin jeolojik durumu ve zemin yapısına, toprak cinsi, zemin katmanları ve yer altı su seviyesine, arazi kullanım kararlarına, doğal ve yapılı çevre verilerine göre alt ve üst yapıların yoğunluk, mimari tasarım, taşıyıcı sistem kararları, malzeme seçimi ve uygulama kalitesine bağlı olarak çeşitli seviyelerde hasarlar ve can kayıplarına neden olmaktadır.
Aktif bir deprem bölgesi olan ülkemizde mimari planlamalar, taşıyıcı sistem tasarımları ve malzeme seçiminin deprem yönetmeliğine uygun olarak yapılması gerekmektedir. Yönetmeliklere uygun olmayan tasarımlar ve uygulamalar geçmişte olduğu gibi gelecekte de farklı boyutlarda hasarlar ve can kayıplarına neden olan yıkımların temelini oluşturacaktır.
Taşıyıcı sistem kararlarında, mimar ve mimarinin etkinliği tasarımla başlar. Mimari proje üretiminin ilk adımı olan mimari plan tasarım süreci depreme dayanıklı yapı üretiminde en alt kademeyi oluşturmaktadır. Mimari planlaması bitmiş bir çalışmaya mimarların projenin mimari tasarım kararlarını da göz ardı etmeyerek deprem bilinci ile projeye uygun bir taşıyıcı sistem kurgusu oluşturması önem arz etmektedir.
Deprem dalgalarının özelliklerine bağlı olarak yapının üzerinde bulunduğu zemin tehlikeli davranışlar oluşturacağı için yapının oturacağı zemin özelliklerine uygun taşıyıcı sistem kararlarının alınması gerekmektedir. Tasarım ve projelendirme aşamalarında yönetmeliklere uygun olan çalışmalar için yapının yer alacağı arsaya ilgili mühendisler tarafından hazırlanan zemin etüd raporlarının sonuçlarına göre inşaat mühendisleri tarafından taşıyıcı sistemin taşıyıcılık kapasitesi, elemanların boyutları netleştirilmektedir.
Dolayısıyla bir yapının yer alacağı zemin durumu ve buna uygun temel ve taşıyıcı sistem seçimi yapı oluşturma sürecinde tasarımın en önemli mimari ve mühendislik iş birliği ile oluşturulacak kararlarıdır. Mimar ve mühendis iş birliği içinde sonuçlandırılan taşıyıcı sistem kurgusu, taşıyıcı elemanların boyutları ve malzeme seçimleri denetimli uygulama ile kaliteli bir yapım sürecini gerektirmektedir. Deprem anında yapının zarar görmemesi veya bu zararın minimum seviyede kalması için uygulama sonrası süreçte taşıyıcı ve taşıyıcı olmayan tüm yapı elemanlarına gerekli bakım ve gerekiyorsa onarımların yapılması gerekmektedir.
TMMOB Mimarlar Odası 6 Şubat 2023 Depremleri Tespit ve Değerlendirme Raporuna göre kent merkezlerinde hasarlı ve yıkılan yapılara ilişkin gözlem ve değerlendirmelerde yapısal hasar ve yıkımların nedenlerine ilişkin çeşitli uygulama ve kararların etkili olduğu anlaşılmıştır. Bunlar; afet verileri dikkate alınmaksızın yapılan imar planları ve plan tadilatları, İmar affı yoluyla kaçak yapılaşmanın teşvik edilmesi, imar kurallarına aykırı proje ve uygulamalar, kaçak yapılar, Tarım arazilerinin ve taşıma kapasitesi düşük zeminlerin yapılaşmaya açılması, Nitelikli mimarlık, mühendislik ve planlama hizmetlerinin yapı üretim ve denetim sürecinden dışlanması, Mesleki uzmanlık alanlarında teknik eleman yetersizliği ve denetim eksikliği, Yapı-zemin ilişkisinin kurulamaması, yapının yüküne uygun olmayan zeminlerde inşaat yapılması, Yüksek katlı yapılarla yapı yükünün artırılarak zemin-yapı ilişkisinin bozulması, Zemin sıvılaşması, Uygun temel seçimi yapılmamasından kaynaklanan hasarlar, Sismik yükleri dikkate almayan mimari ve taşıyıcı sistem tasarımlarının yapılması, Hatalı malzeme seçimi, işçilik ve uygulamalar, Düşük beton kalitesi, Düz donatı kullanımı ve yetersiz donatı sayısı, Gereken önlemler alınmadan asmolen ve kirişsiz döşemelerin kullanılması, Kullanım sürecinde yapılan müdahalelerden oluşan hasarlar, Yapıların giriş-zemin katlarında yer alan ticari fonksiyonlar (market, galeri, ofis vb işlevler) nedeniyle yapılan tadilatlar, geniş açıklıklar, asma katlar ve farklı kat yükseklikleri nedeniyle yumuşak kat ve kısa kolon etkisinin oluşması, Bitişik yapı düzeninde gerekli düzenlemelerin yapılmaması nedeniyle çekiçleme etkisinin ortaya çıkmasıdır.
Yapı tasarımında mimarın deprem bilinci mimarlık eğitiminde başlayarak meslek hayatı boyunca artarak devam etmektedir. Mimarlık eğitimi süresince mesleki bilgiler, uygulama bilinci ile verilmekte ve yapılan tasarımlar uygulamaya yönelik değerlendirilmektedir. Mimar gerek eğitim döneminde gerek meslek içi dönemde mühendislik dalları ile etkileşim halinde olarak özellikle zemin etüd raporu ile statik proje ve raporunu okuyabilmeli, yorumlayabilmeli ve hatta öneri sunabilmelidir.
Zemin etüd raporuna göre tasarlayacağı yapıyı taşıyacak olan zeminin özelliklerini, sağlamlığını anlayabilmeli ve bu önemli bilgilerin hem seçilen temel türüne hem de taşıyıcı sistem tasarımına etki edeceğini bilmelidir. Mimarlık mesleği sadece mekân ve cephe tasarlayan bir meslek değildir. Mimar yapı ve yapım bilgisi, detay elamanlara dair yapı malzemeleri bilgisi ve taşıyıcı elemanlara ait malzeme bilgisi ve taşıyıcı sistem tasarımı bilgisine hâkim olmalı ve bunun paralelinde uygulama detayları üretilebilmelidir. Betonarme karkas yapılar, Çelik Yapılar, Ahşap yapılar, Yığma kagir yapılar, Hafif yapılar, Geniş açıklık geçen yapılar malzeme ve taşıyıcı sistem özellikleriyle mimarlar tarafından da teknik ve uygulamalı olarak bilinmelidir.
Mimar yönetmelikleri çok iyi bilerek yapıları deprem bilinçli tasarlayabilmelidir. Mimari planlamaya ek olarak disiplinler arası çalışarak mimari tasarıma uygun taşıyıcı sistem tasarımı yapabilmelidir. Tasarımdaki kütle hareketleri, açık ve kapalı çıkmalar ve döşemelerdeki dengesiz boşluklar mimar tarafından son derece bilinçli yaklaşımlarla çözümlenmeli ve bu sayede sonradan yapılacak tadilatlara ihtimal vermemelidir. Doğal ve yapma çevre verileri, tasarım kaygısı, taşıyıcı sistem seçimi, üretim yöntemi, maliyet, kullanıcı ihtiyaç ve istekleri temelde olan birçok etkene göre doğru malzeme seçimleri yapabilmeli ve uygulamada tüm teknik detaylara hâkim olmalıdır.
Deprem bilinçli tasarlanmış yapıların sismik yük ve strüktür hesapları yapılmalı, sismik izolasyon ve enerji sönümleyici sistemler mümkünse kullanılmalı ve en önemlisi de doğru malzeme ile yapılmış kaliteli bir inşaat süreciyle yapı oluşturmalıdır.
Ülkemizde, depremle birlikte yaşama ve tüm yapıları depreme dayanıklı tasarlamak ve inşa etmek mimarın disiplinler arası bir anlayışla deprem bilincine ve eğitim süreciyle başlayan meslek pratikleri ile devam eden bir yetkinliğe sahip olması gerekmektedir.