Yardım veya Bildirim Yükümlülüğünü Yerine Getirmeme Suçu TCK 98’de düzenlenen ve Kişilere Karşı İşlenen suçlar başlığı altında incelenen suç tipidir. TCK 98’de yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi haline TCK 98/2’de ise nitelikli haline yer verilmiştir. Yardım veya bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeme suçu pek çok şekilde karşımıza çıkabilir. Haberlerde sıkça rastladığımız trafik kazası halinde insanların birbirine yardım etmemesi veya yaralı bir kişiye yardım edilmemesi gibi durumlarda TCK 98’e yani yardım veya bildirim yükümlülüğünü yerine getirilmeme suçuna başvurulur.
Yardım veya bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeme suçunun oluşması için öncelikle bir kimsenin yaşı, hastalığı veya yaralanması dolayısıyla ya da başka herhangi bir sebeple kendini idare edemeyecek durumda olan kimse olması gerekmektedir. Bunun dışında bu durumun farkında olan, bakımla yükümlü olan veya gören kişilerin, hal ve koşulların elverdiği ölçüde yardım etmemesi ya da durumu derhal ilgili makamlara bildirmemesi gerekmektedir. Yardım veya bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeme suçunun (TCK 98) konusu, yaşı, hastalığı veya yaralanması dolayısıyla başka herhangi bir nedenle kendini idare edemeyecek durumda olan kimselerdir. Suçun faili yani suçu işleyen, hayatın olağan akışı içerisinde bildirmesi gereken bir durumu ilgililere bildirmeyen herhangi bir kişi olabilir.
Ancak şunu belirtmekte fayda var ki yaşı, hastalığı veya yaralanması dolayısıyla kişilerin kendilerini idare edemeyecek durumda olduğunu gören kimseler, bu kişilerle ilgilenen yetkilileri görmüşse veya yardım veya bildirim yükümlülüğünü olayı gören bir başka kişinin yerine getirdiyse burada bu kişinin yardım veya bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeme suçunu işlediğini söyleyemeyiz. Buradan yola çıkarak da yardım veya bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeme suçu (TCK 98) özgü bir suç değildir.
Belirtilen bu yardım veya bildirim yükümlülüğü durumlarında bir kimseye karşı yardım yükümlülüğünün yerine getirilmemesi halinde, bu su oluşacaktır. Ancak, belirtilen durumlarda bulunan kişilere gerekli müdahalenin yapılabilmesine yönelik olarak bir teşkilatlanmanın olduğu yerlerde kişilerin yardım etmek için bir şeyler yapmamaları halinde bu suç (TCK 98) oluşmayacaktır. Ancak ilgili makamların veya kişilerin haberdar olmaması halinde kişilerin durumu derhal bildirme yükümlülüğü vardır.
Yardım veya Bildirim Yükümlülüğünü Yerine Getirmeme Suçunun Manevi Unsuru
Yardım veya bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeme suçunun manevi unsuru kasttır. Yani yardıma ihtiyacı olan kimseye yardım etmeyen veya bu durumda bildirim yükümlülüğü olduğunu bilmesine rağmen olayı ya da durumu yetkililere bildirmeyen kimseler yardım veya bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeme suçunun manevi unsurunu gerçekleştirmiş olur. Burada TCK 98’de belirtilen suçu işleyebilecek olan hareketlerden birinin işlenmesi cezalandırma için yeterlidir. Yani TCK 98’de belirlenen bu suç seçimlik hareketli bir suçtur.
Yardım veya bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeme suçunun nitelikli halleri TCK 98/2’de belirtilmiştir. Buna göre yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi durumu sonucu mağdurun ölmesi halinde TCK 98/2 hükmünce fail yani yardım veya bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeyen kişi suçun nitelikli haline göre ceza alacaktır.
Yaşı, hastalığı veya yaralanması dolayısıyla ya da başka herhangi bir nedenle kendini idare edemeyecek durumda olan kimseye hal ve koşulların elverdiği ölçüde yardım etmeyen ya da durumu derhal ilgili makamlara bildirmeyen kişi, 1 yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Bunun dışında TCK 98/2’de bu suçun nitelikli haline yer verilmiştir. TCK 98/2: ‘’Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi dolayısıyla kişinin ölmesi durumunda, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.’’ Yani örnek verecek olursak trafik kazasını gören bir sürücü bunu ilgililere bildirmemesi ve daha sonra bu kaza sonucu kaza geçirenlerden birinin ölmesi halinde yardım etmeyen veya durumu ilgililere bildirmeyen kimseye mahkeme tarafından 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası verilecektir.
Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi halinde bu suç tipinde TCK 98/1 gereği ceza adli para cezasına çevrilemez iken TCK 98/2’de belirtilen hale göre adli para cezası verilmesi mümkündür.
Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçu halinde verilecek olan cezada mahkeme Hükmün Açıklanmasının Geriye Bırakılması Kararı (HAGB) verebilecektir.
Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçu nedeniyle mahkeme ceza ertelemesi kararı verebilecektir.
Yardım veya bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeme suçunda zamanaşımı süresi TCK 98’de değil TCK 66 hükümlerince belirlenir. Buna göre TCK 66/e maddesine göre kamu davası açılmasında 5 yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adli para cezaları halinde dava zamanaşımı süresi 8 yıldır.
Yardım veya bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeme suçunda görevli ve yetkili mahkeme suçun oluştuğu yerde bulunan Asliye Ceza Mahkemesi dir.
DAVA : 63 maddeleri gereğince mahkumiyet
2-) Yardım veya bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeme suçu
hakkında; TCK 98/2, 53/1-3, 63 maddeleri gereğince
mahkumiyet, Taksirle öldürme ile yardım veya bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeme suçundan, sanığın mahkumiyetlerine dair hükümler, sanık müdafii ile katılanlar vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : 1-) Taksirle öldürme suçu hakkında yapılan temyiz isteminin incelenmesinde :
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin, kusura ve takdire, katılanlar vekilinin, üst hadden ceza verilmesi gerektiğine dair sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Sanık hakkında bilinçli taksir hükmü tatbik edilirken, uygulanan kanun maddesinin gösterilmemesi suretiyle 5271 Sayılı CMK’nın 232/6 maddesine muhalefet edilmesi,
Kanuna aykırı olup, hükmün bu sebeple 5320 Sayılı Kanun’un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 Sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden, hüküm fıkrasının, 2. paragrafının başına “TCK 22/3” ibaresinin eklenmesi suretiyle, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
2-) Yardım veya bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeme suçu hakkında yapılan temyiz isteminin incelenmesine gelince :
Sanığın trafik kazası sonucu yaralanan kişinin bir an önce tedavi edilmesini sağlama konusunda yardım yükümlülüğü mevcut ise de, dosya kapsamına göre, sanığın katılan yayaya çarptığı olayın, saat 20:00 sıralarında, meskun mahal içinde gerçekleşmesi ve olaya tanık olan başka kişinin öleni hastaneye kaldırdığı hususu da dikkate alındığında, 5237 Sayılı TCK 98. maddesinde tanımlanan ve unsurları itibariyle oluşmayan yardım veya bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeme suçundan mahkumiyetine karar verilmesi,
SONUÇ : Kanuna aykırı olup, sanık müdafii ile katılanlar vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 Sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 Sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 29.01.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
• YARDIM VEYA BİLDİRİM YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜ YERİNE GETİRMEME SUÇU ( Sanığın Gerçekleşen Eyleminin İdari Para Cezasını Gerektirir Kabahat Olarak Kabulü Gerektiği – Unsurları İtibariyle Oluşmayan Suçtan Mahkumiyete Karar Verilmesinin Hatalı Olduğu )
• İDARİ PARA CEZASINI GEREKTİRİR KABAHAT ( Yardım veya Bildirim Yükümlülüğünü Yerine Getirmeme Suçu – Unsurları İtibariyle Oluşmayan Suçtan Mahkumiyete Karar Verilmesinin Hatalı Olduğu )
• ATILI SUÇUN YASAL UNSURLARININ OLUŞMAMASI ( Sanığın Dayısının Oğlu Olan Diğer Sanığın Kendisine Ait Aracını Sanığın Babasına Ödünç Olarak Verdiği – Akabinde Sanığın Aracı Teslim Etmek İstediği Sırada Seyir Halinde İken Kazanın Meydana Geldiği Olay Akabinde Sanığın Çarpma Olayından ve Ölenin Yaralı Halde Olay Yerinde Beklediğinden Haberdar Olduğuna Dair Açık Bir Tespit Bulunmadığından Sanığın Atılı Suçtan Beraati Gerektiği/Mahkumiyet Hükmünün Hatalı Olduğu )
• DELİLLERİN HATALI DEĞERLENDİRİLMESİ ( Sanığın Dayısının Oğlu Olan Diğer Sanığın Kendisine Ait Aracını Sanığın Babasına Ödünç Olarak Verdiği – Akabinde Sanığın Aracı Teslim Etmek İstediği Sırada Seyir Halinde İken Kazanın Meydana Geldiği Olay Akabinde Sanığın Çarpma Olayından ve Ölenin Yaralı Halde Olay Yerinde Beklediğinden Haberdar Olduğuna Dair Açık Bir Tespit Bulunmadığı Gibi Sanığa Atılı Suçun Yasal Unsurları da Oluşmadığından Sanığın Atılı Suçtan Beraati Gerektiği/Mahkumiyet Hükmünün Hatalı Olduğu )
2918/m.TCK 82 5237/m.TCK 98
ÖZET : Sanığın gerçekleşen eyleminin idari para cezasını gerektirir kabahat olarak kabulü gerekirken, unsurları itibariyle oluşmayan yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçundan mahkumiyetine karar verilmesi hatalıdır.
Sanığın dayısının oğlu olan diğer sanığın kendisine ait aracını sanığın babasına ödünç olarak verdiği, akabinde sanığın aracı teslim etmek istediği sırada seyir halinde iken kazanın meydana geldiği, olay akabinde sanığın çarpma olayından ve ölenin yaralı halde olay yerinde beklediğinden haberdar olduğuna dair dosya içeriğinde açık bir tespit bulunmadığı gibi sanığa atılı suçun yasal unsurları da oluşmadığından sanığın da atılı suçtan beraati yerine, delillerin hatalı değerlendirilmesi sonucu mahkumiyetine karar verilmesi kanuna aykırıdır.
DAVA : Taksirle öldürme ve yardım bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeme suçlarından sanığın mahkumiyetine, yardım veya bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeme suçundan sanığın mahkumiyetine dair hükümler sanık müdafi ile sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR :
2- )Yardım veya bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeme suçundan sanıkların mahkumiyetlerine dair hükme yönelik temyiz istemlerinin incelenmesine gelince;
Ölenin olay günü saat 20.10 sıralarında, iki yönlü ve sağında 1.2 metre banketi olan ve aydınlatması bulunan köy yolunda, alacakaranlık havada bisiklet ile seyri sırasında, karşı yönden gelen sanık idaresindeki araç ile çarpıştığı, olay akabindeki tespitlere göre, ölenin gidiş istikametine göre yolun sağ şeridi üzerinde ve yol bitimine yakın bir yerde seyir halinde olduğu, çarpmanın etkisi ile yolun sağındaki banket üzerine düştüğü, bisiklete ait herhangi bir ışıklı uyarıcı cihazın mevcut olmadığı, diğer aracın ise yolu ortalayarak her iki şeridi de ihlal ettiği, sanığın aracı ile yavaşladıktan sonra bir şahsa çarptığını gördüğü halde olay yerini terk ettiği, olay yerindeki far parçalarından aracın önce modeline, sonra da araç sahibi olan sanığa ulaşıldığı, ilgilinin kendi rızası ile kolluk kuvvetlerine teslim olarak, olay günü 20.30 da sanığın aracı kendisine getirdiğini,
aracı hasarlı olduğundan teslim almadığını belirttiği, sanığın ise aracı Denizli iline tamir amaçlı götürdüğü, aracın ertesi gün saat 21.45’te kolluk kuvvetlerine getirildiği ve sanığın da araç ile birlikte teslim olduğu, olay yerinde yaralı olarak bulunan ölene ise olay yeri yakınında evi bulunan ve çarpma sesi duyması üzerine hemen olay yerine giden tanık tarafından yardım edilerek ambulansa haber verildiği, ölenin hastaneye sevki sağlanmasına rağmen aynı gün saat 21.45 te hastanede vefat ettiği olayda, sanığın gerçekleşen eyleminin 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun 82. maddesinde, “Trafik Kazalarında Yükümlülük” başlığı altında düzenlenen idari para cezasını gerektirir kabahat olarak kabulü gerekirken, 5237 Sayılı TCK 98. maddesinde tanımlanan ve unsurları itibariyle oluşmayan yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçundan mahkumiyetine karar verilmesi; yine sanığın dayısının oğlu olan diğer sanığın kendisine ait aracını sanığın babasına ödünç olarak verdiği, akabinde sanığın aracı teslim etmek istediği sırada seyir halinde iken kazanın meydana geldiği, olay akabinde sanığın çarpma olayından ve ölenin yaralı halde olay yerinde beklediğinden haberdar olduğuna dair dosya içeriğinde açık bir tespit bulunmadığı gibi sanığa atılı suçun yasal unsurları da oluşmadığından sanığın da atılı suçtan beraati yerine, delillerin hatalı değerlendirilmesi sonucu mahkumiyetine karar verilmesi;
SONUÇ : Kanuna aykırı olup, sanık müdafi ile sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 Sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 Sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA; 15.06.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.