YARGITAY KARARLARI IŞIĞINDA BOŞANMA SEBEPLERİ NELERDİR?

Boşanma Sebepleri

Evlilik içerisinde boşanma sebepleri pek çok unsura göre değişiklik göstermektedir. Fakat anlaşmalı ya da çekişmeli boşanma davalarında boşanmanın sebepleri çok önemlidir. Bu boşanma sebepleri dava sürecinde tazminat miktarını, nafakayı ve velayeti etkilemektedir.  Boşanma sebeplerini Yargıtay Kararları ışığında detaylı olarak aşağıda verilmiştir.

İlgisiz davranmak

Eşlerin ailesiyle ilgilenmemesi, çocuklara ve eşe karşı ilgisiz davranması boşanma sebeplerindendir. Eşin doğumunda ilgilenmemek, arabasına eşini almamak, hastalığında ilgilenmemek, hamileliğinde yalnız bırakmak vb. eşlerin birbirlerine karşı ilgisizliğinin kanıtı olup evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanma davasında boşanma sebebi sayılmaktadır.

‘’ karısının doğumu ile ilgilenmediği davacının ise kocası ve ailesine sürekli hakaret ettiği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya (TMK.md. 166/1)karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır.’’

Yargıtay Kararı: YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ 07.10.2009 TARİHLİ 2008/14223 E.  ,  2009/16865 K. Sayılı İlam

Alay Etmek

Eşlerin birbirlerinin her türlü özellikleriyle alay etmeleri küçültücü davranışlardan bulunmakla duygusal şiddete yönelik bir davranıl olduğundan evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanma davasında boşanma sebebi sayılmaktadır. Eşin kilosuyla alay etmek, bana yakışmıyorsun şişko, yiye yiye dana gibi oldun, vb. demek, organlarıyla alay etmek, görüntüsüyle alay etmek boşanma sebebidir.

Yargıtay Kararı: YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ 2017 TARİHLİ 2016/6232 E. 2017/11551 K.

Aldatmaya Çalışmak

Eşler birbirine sadakat göstermekle yükümlüdür. Bu görevin ihmal edilmesi ortak hayatı çekilmez hale getirir. Bu bakımdan davacı, davalı eşinin işbu olumsuz davranışını genel boşanma sebebi yapabileceği gibi zina sebebiyle de boşanma davası açabilir. Zina için gerekli ortama girip de elde olmayan sebeplerle eylemin tamamlanmamış olması yani Ceza Kanununun deyimi ile eylemin eksik kalkışma derecesinde kalması da boşanma için yeterlidir.

Sevgisiz Davranmak

Sevgisizlik olayında yer almak ve bunu açıklamak duygusal şiddete yönelik bir davranıl olduğundan evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanma davasında boşanma sebebi sayılmaktadır. Başkasını sevdiğini söylemek, eşini sevmediğini söylemek, zorla evlendirildiğini söylemek, başkasıyla evleneceğini söylemek, eşinden sıkıldığını söylemek, eşinden soğuduğunu söylemek, eşini istemediğini söylemek, eşinden bıktığını söylemek… boşanma sebebidir.

Yargıtay Kararı: YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ 2012 TARİHLİ 2011/22013E. 2012/19316 K.

Kilit Değiştirmek

Eşlerin kilit değiştirmek suretiyle birbirlerini evden uzaklaştırmaları evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanma davasında boşanma sebebi sayılmaktadır.

‘’ …davalının eşini küçümsediği ve evin kilidini değiştirdiği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir.’’

Yargıtay Kararı: YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ 2008 TARİHLİ 2007/19744 E. 2008/240 K.

Cinsel İlişkiye Girmemek

Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre evlenmenin sosyal amacının yanında cinsel arzuları tatmin etme amacı da vardır. Bu sebepten cinsel ilişki kurmada bir kusuru olmayan taraftan evlilik birliğini devam ettirmesi beklenemez . Cinsel ilişkinin hiç kurulamamış olması, cinsel tedaviden kaçınmak, yatağını ayırmak, cinsel ilişkiden kaçınmak, istenmeyen şekilde cinsel ilişki kurmak, zorla cinsel ilişkiye girmek, cinsel yetersizliği açıklamak, cinsel içerikli uygunsuz sitelere girmek, başkasıyla cinsel güveni sarsıcı davranışta bulunmak…. boşanma sebeplerindendir.

Uzun süre boyunca cinsel ilişkinin başarılamamış olması halinde aile birliğinin temelinden sarsıldığının kabulü ile boşanmaya karar verilmesi gerekir. Evlenmenin sosyal amacı yanında, nesli devam ettirme ve cinsel arzuları tatmin etme gayesi de vardır. Tarafların cinsel organları normal yapıda olmasına rağmen, psikolojik sebeple de olsa evlilik süresi içinde cinsel ilişki kuramadıkları doktor muayenesi ile anlaşılmaktadır. Bu hal evlilik birliğini temelinden sarsar. Aylarca cinsel ilişkinin başarılamamış olması karşısında eşlerde birbirine karşı haklı bir nefretin, en azından isteksizliğin doğacağı şüphesizdir. Böyle bir durumu davacı açısından bir kusur olarak kabul etmek mümkün değildir. Ne zaman gerçekleşeceği belli olmayan ve ondan sonrada devam edip etmeyeceği şüpheli bulunan cinsel yakınlaşmayı beklemek için davacıyı zorlamak açık bir haksızlıktır. Bu koşullar altında davacıdan evlilik birliğini devam ettirmesi beklenemez.

Evlilik birliğinin önde gelen gayesi tarafların cinsel uyum içinde bulunmalarıdır. Tarafların evlenme gününden itibaren 22 gün bir arada kalmalarına rağmen cinsel birleşmenin olmadığı tartışmasızdır. Davalı tarafça birleşmeye davacı kadının yanaşmadığı, ya da buna engel olabilecek bir kusuru bulunduğu iddia ve ispatlanmış değildir. Davalının fizik olarak normal bulunmasının şu durum karşısında önemi yoktur. Cinsel ilişkiden yoksun bir birliğin davacı için çekilebilirliğinden söz edilemez. Öyle ise istek doğrultusunda boşanmaya karar verilmesi gerekir.


Yargıtay Kararı: YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2001/4956 K. 2001/6274 T. 19.4.2001

Sağlığı İle İlgilenmemek

Davacının, davalı eşinin yaşamsal önem taşıyan böbrek ameliyatı ile herhangi bir şekilde ilgilenmemesi, kişilik haklarına saldırı niteliğindedir.

Türk Medeni Kanunu’nun 174/2. maddesi, boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların kişilik haklarına saldın teşkil ettiği anlaşılmaktadır.


Yargıtay Kararı: YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2005/9973 K. 2005/10409 T. 30.6.2005

Yapılan soruşturma, toplanan delillerle davalının eşine salak, manyak dediği, aşağıladığı ve hastalığında ilgilenmediği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında müşterek hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilmesi gerekir.


Yargıtay Kararı: YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 1999/2-610 K. 1999/777 T. 6.10.1999

Eşi Küçük Düşürücü Sözler Söylemek

Davacı tanıklarının anlatımlarıyla davalının, sakatsın ne biçim adamsın, paranın nasıl harcanması gerektiğini dahi bilemiyorsun şeklinde sözlerle davacı eşini küçük düşürücü hitaplarda bulunduğu ayrıca ‘ben bu adamla Almanya ya gidebilmek için evlendim’ gibi söylentileri yaydığı gerçekleşmiştir. Davalının belirlenen tutumu ve davranışları ortak hayatı kendilerinden beklenemeyecek derecede temelinden sarstığı açıktır.


Davalı eşine muhtelif zamanlarda ağır hakaretlerde bulunmuş, kocası da bu hakaretler karşısında davalıyı evin kilidini değiştirip eve almamış, davalıya bakmamıştır. Bu halde taraflar arasında müşterek hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün olmadığından, boşanmaya karar verilmelidir.


Yargıtay Kararı: YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2001/2-432 K. 2001/482 T. 6.6.2001

Küçük Düşürücü Suçtan Mahkumiyet

‘’Davalının, on iki yaşında bir kız çocuğuna cinsel tacizde bulunduğu, suçu sabit görülerek bundan dolayı ceza aldığı yapılan soruşturma ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Mahkemece, “davalının bu suçu bir kere işlemiş olmasının tek başına boşanmaya neden olmayacağı vicdani kanaatine varıldığı, bu durumun evliliği diğer eş bakımından çekilmez hale getirdiğinin ispatlanması gerektiği, bu yolda delil getirilmediği” gerekçesiyle dava reddedilmiştir. Dava Türk Medeni Kanununun 163’üncü maddesinde yer alan “küçük düşürücü suç işleme” sebebine dayanılarak açılmıştır. İşlenen suçun niteliğine göre davacının dava açması karşısında onunla birlikte yaşaması kendisinden beklenemeyeceği açık ve tartışmasızdır. Boşanma sebebi gerçekleşmiştir. Davanın kabulü gerekirken, isteğin reddi doğru görülmemiştir.’’


Yargıtay Kararı: YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2014/20560 K. 2015/4947 T. 19.03.2015

Eşini Kendi Ailesiyle Beraber Oturmaya Zorlamak

Eşini ailesi ile birlikte oturtmak da, oturmaya zorlamak da evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını ve dolayısıyla boşanma kararı verilmesi gerektiğini gösterir.


Yargıtay Kararı: YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2003/1637 K. 2003/2987 T. 6.3.2003

Eşini İşyerinde Küçük Düşürmek

Yapılan soruşturma toplanan delillerle davalının davacıyı bulunduğu iş ortamında küçük düşürdüğü, hakaret ettiği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında müşterek hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilebilir.

Ağız Kokusu veya Vücut Kokusu

Ağız veya vücut kokusu, başlı başına boşanma nedeni değildir. Davalıda varolduğu iddia edilen bu rahatsızlığın tedavisinin mümkün olup olmadığı, davalının tedaviden kaçınıp kaçınmadığı, bu rahatsızlığın evlilik birliğini davacı eş için çekilmez hale getirip getirmediğinin, uzman hekimlerden oluşan sağlık kurulu raporu ile belirlenmesi, sonucuna göre karar verilmesi gerekir.


Yargıtay Kararı: YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2005/2-208 K. 2005/262 T. 13.4.2005

Eşini Yurtdışına Götürmemek

Tarafların evliliği 4 yılı bulmasına rağmen davacının isteğine rağmen davalının karısını yanına yurtdışına götürmediği, infak ve iaşesini sağlamadığı, Türkiye’ye senelik izinlerinde geldiğinde de karısına ilgisiz olduğu toplanan delillerden anlaşılmış olup davalının bu tutumu evlilik birliğini temelden sarsıcı nitelikte olup boşanmaya karar verilmesi gerekir. Bu halde taraflar arasında müşterek hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilmelidir.

Kadının Ev İşlerini Yapmaması

Davalı kadının ev işlerini yapamamasının hastalığından kaynaklandığı anlaşılmaktadır. İradi olmayan bu davranış ile hastalık, tek başına boşanma sebebi sayılamaz. Medeni Kanunun 134/1-2. maddesi uyarınca; Boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, müşterek hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Oysa dinlenen davacının tanıklarının sözlerinin bir kısmı Medeni Kanunun 134/1 maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir. Bu itibarla davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.

Kayınpeder – Kayınvalide Problemleri

Davalının ve davcının anne-babasının davacıyı sürekli azarladıkları, kocanın bu davranışlara sessiz kaldığı gibi evlilik birliğinin kendisine yüklediği görevleri de yerine getirmediği, kimseyle görüşmesine izin vermedikleri anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya ( TMK.md. 166/1 )karar verilmelidir.


Yargıtay Kararı: YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2003/2609 K. 2003/4066 T. 24.3.2003

Kadının kocasına hakaret ettiği, kayın validesini de tehdit ettiği ve dövdüğü kesinleşen ceza dosyası ile sabit olup kocanın da karısını başkası ile ilişki kurmakla suçlayıp, bağımsız ev temin etmediği, geçimsizlikle her iki tarafın da eşit kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında müşterek hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Boşanmaya karar verilmesi gereklidir.


Yargıtay Kararı: YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2003/164 K. 2003/1430 Sayılı İlam

Kadının Hakaret Etmesi & Kocanın Alkol Alması

Toplanan delillerden davalının muhtelif yer ve zamanlarda eşine karşı ‘adi, şerefsiz içki içiyorsun, evin bereketi kalmıyor’ şeklinde hakaret ettiği, kocası ile ilgilenmediği, onun çamaşırlarını yıkamadığı, yemeğini yapmadığı, kocanın da aşırı şekilde alkol aldığı, hakaret ettiği ve eşini dövdüğü anlaşılmaktadır. Bu durumda evlilik birliği eşler bakımından müşterek hayatı sürdürmelerine imkan bırakmayacak biçimde temelinden sarsılmıştır. Eşlerin birinin kusurunu, diğerinden üstün tutmaya imkan yoktur. Eşit kusurludurlar. O halde mahkemece boşanmaya karar verilmesi gerekir.

Eşin Sara ( Epilepsi) Tedavisinden Kaçınması

Davalının ‘temporal tipte epilepsi ( sara )’ hastası olduğu anlaşılmaktadır. Eşlerden birinde bu hastalığın varlığı başlı başına bir boşanma sebebi değildir. Davalının hastalığının tedavisinden kaçındığına dair bir delil olmadığı gibi, alınan raporda ruhsal bakımdan evliliği, yürütebilecek yeterliğe sahip olduğu da belirlenmiştir. Davalının sara hastası olması dışında evlilik birliğini temelinden sarsacak ve müşterek hayatın devamına imkan bırakmayacak nitelikte başkaca somut bir hadisenin varlığı ortaya konulmamıştır. O halde, davanın reddi gerekir.


Yargıtay Kararı: YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2004/4941 K. 2004/7899 Sayılı İlam

Giyim Konusunda Baskıda Bulunmak

Eşine örtünmesi için baskıda bulunmak, çarşaf giyinmesi için baskıda bulunmak, eşinin olağan giyimine karışmak, eşinin giyimine ailesinin müdahalesine sessiz kalmak sosyal şiddet olup boşanma sebeplerindendir.

‘’davalı-davacı kadının kocasına sürekli olarak hakaret ettiği, davacı-davalı kocanın da, karısına giyim tarzına müdahale ederek “örtünmesi” için sürekli baskıda bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan bırakmayacak nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. ‘’

Yargıtay Kararı: YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ 2010/3765 E.  ,  2011/4773 K. Sayılı İlam

Yargıtay içtihatlarında geçen diğer boşanma sebepleri

Boşanma davanızı Yaşar Hukuk Bürosu olarak etkin şekilde yürüterek, kısa sürede tazminat ve nafaka alacaklarınızın tahsili ile boşanmanızı sağlamaktayız. 0538 308 59 87 numaralı hattan bize ulaşabilirsiniz.