Yem Bitkilerinin Kraliçesi Yonca

Yem Bitkilerinin Kraliçesi Yonca

Yonca, baklagiller familyasından uzun yıllar yaşayan, gerek yeşil ot gerekse kuru ot olarak değerlendirilebilen çok yıllık bir serin mevsim yem bitkisi türüdür.

Yonca, Dünya’da en çok yetiştirilen bir yem bitkisidir. Diğer tüm yem bitkilerinden daha yüksek bir yem değerine sahiptir. Birim alanda yüksek protein verimi olan bu bitkinin kuru ve yeşil otu her türlü hayvan için lezzetli ve besleyicidir. Ancak yonca otu yeşil olarak yedirildiği veya otlatıldığında işkembeli    hayvanlarda şişkinlik yapmaktadır. Yonca otu kurutularak hayvanlara yedirildiği gibi, silo yemi ve pelet yem olarak da kullanılabilmektedir.

Yoncanın kökleri toprağın alt katlarına kadar inebildiğinden toprağın neminden ve besin maddelerinden kolayca  yararlanabilmektedir.Ayrıca baklagil yem bitkisi olması  nedeniyle köklerindeki yumrucuklar ile toprakta fazla miktarda azot biriktirmektedir .

İKLİM VE TOPRAK İSTEĞİ

Yonca bitkisi, ılık ve nemli yerleri sever. Ülkemizde sulanan alanlarda yetiştirildiği gibi kıraç şartlarda da tarımı yapılmaktadır.

Yıllık yağışı 350-450 mm olan alanlarda sulamadan yetişebilmektedir. Bu bölgelerde, ilkbahar yağışlarına bağlı olarak 1-2 biçim alınabilmektedir.

Toprak yönünden fazla seçici değildir. Ancak derin, nemli, sulanabilir ve su birikimi olmayan nötr topraklarda iyi gelişir.

Kıraç koşullarda toprak derinliği fazla olmalıdır.

TOPRAK HAZIRLIĞI

Tohumlarının küçük olması nedeniyle ekilecek tarlada toprak hazırlığı çok iyi yapılmalıdır. Toprak tam tavında derince sürülmeli, kesek kalmayacak şekilde diskaro ve tırmık çekilerek iyice ufalanmalıdır. Yağış ve sulama sularının birikerek kaymak tabakası oluşturmaması için toprak iyi biçimde tesviye edilmelidir. Aksi takdirde oluşacak kaymak tabakası, yeni çimlenen yonca tohumlarının toprak yüzeyine çıkışına engel olur. Tohum yatağı sert, yabancı otlardan temizlenmiş olmalı ve toprak nemli olmalıdır. Yonca bitkisinin yabancı otlarla rekabeti ilk devrelerinde çok düşüktür. Yabancı ot bakımından temiz bir tarlaya ekim yapılmalıdır. Bunun için bir yıl önce çapa bitkisi ekilmiş tarlalar seçilmelidir. Böyle bir tarla yoksa, yabancı otlar çimlendikten sonra tarla sürülmeli ya da bir yıl Macar fiği ekilerek, ota biçilmelidir.

EKİM

İlk kez yonca yetiştiriciliği yapılan alanlarda, ekimden önce yonca tohumları bakteri kültürü ile aşılanmalıdır. Özellikle yonca bakterilerince fakir olan alanlarda, bakteri kültürü ile aşılanmış tohumlarla yapılan ekimde aşılamanın etkisi daha belirgin olarak görülmektedir.

Yonca ekimi değişik yöntemlerle yapılabilir. Eskiden beri en   çok uygulanan yöntem serpme ekimdir. Serpme ekim, düzenli çıkış olmaması ve fazla tohum kullanılması nedeniyle tavsiye edilmemektedir.Ancak yağışlı bölgelerde toprak nemli olduğundan serpme ekim uygulanabilir.

En iyi ekim yöntemi sıraya ekimdir. Bazı yörelerimizde tahta tırmıklar ile belirli aralıkta çiziler açılarak tohum bu çizilere bırakıldıktan sonra toprak ile kapatılmak suretiyle küçük parsellerde ekim yapılmaktadır. Ancak bu, geniş alanlarda yapılacak bir uygulama değildir. Geniş alanlarda yonca ekimine uygun ekim makinaları kullanılmalıdır.

Yonca ekiminde sıra arası 15-20 cm olmalıdır. Kıraç alanlarda ise sıra arası 30-60 cm’ye kadar çıkarılmalıdır. Tohum üretmek amacıyla yapılan ekimlerde, sıra arası 60-90 cm., sıra üzerinde 25-30 cm olmalıdır. Ekim sonrası toprağın bastırılması çıkış düzensizlikleri ve boşluk oluşumunu azaltmaktadır. Ekim zamanı, kışları sert geçen bölgelerde ilkbahar, ılıman bölgelerde sonbahardır.

Mibzerle ekimde 1 kg/da, serpme ekimde ise 4-5 kg/da tohum kullanılmalıdır.

BAKIMI

Ekimden sonra en önemli bakım işlerinden birisi, yabancı ot mücadelesidir. İlk gelişme dönemlerinde bitkilerin zayıf olmaları nedeniyle yabancı otlarla rekabet edemezler. Bunun için mekanik veya kimyasal yöntemlerle mücadele yapılmalıdır. Küsküt bitkisi yoncanın en önemli asalağı olup, küskütle mücadele, sertifikalı tohum kullanarak, temiz  tarlaya ekim yaparak ve kimyasal yöntemle mümkündür.

SULAMA

Yoncanın sulanması, salma veya yağmurlama yöntemleri ile  yapılabilir. Geniş alanlarda yağmurlama sulama başarı ile uygulanır. Salma sulamada suyun dengeli dağılımı için tarlanın düzgün olarak tesviye edilmesi gereklidir.

Bitkilerin yeteri kadar güçlenmediği devrede salma sulama yapılmamalıdır. Bu dönemde yapılan hatalı sulama, köklerin açığa çıkmasına ve bitkilerin toprakla örtülmesine yol açar. Genel olarak bitkiye biçimden bir hafta önce ve sonra olmak üzere her biçim için iki kez su verilmelidir.

GÜBRELEME

Yonca, topraktan fazla miktarda besin maddesi kaldıran bir bitkidir. Ekim öncesinde veya ekimde yapılacak fosforlu gübre uygulaması, verimi uzun yıllar olumlu yönde etkilemektedir. Sulanabilir koşullarda ekimle birlikte 2-5 kg/da saf azot ve 5-10 kg/da saf fosfor verilmesi yeterlidir. İkinci sene 3.5- 4.5 kg/da saf fosfor verilmelidir. Geçit ve sahil bölgelerinde biçim sayısına bağlı olarak bu miktar 3-4 kat artırılabilir. Gübreler ekim esnasında  tohumun yanına bant şeklinde verilmelidir.

HASAT

Ot üretimi için biçim zamanı, verim ve kalite birlikte düşünülerek ayarlanmalıdır. Çiçeklenmenin başlangıç dönemi genel olarak ideal biçim dönemi olarak kabul edilir. Bu dönemde sap ve yaprakların besleme değeri oldukça yüksektir. Biçimde dikkat edilecek önemli hususlardan birisi de bitkinin 10 cm yükseklikten biçilmesidir. Daha alttan yapılan biçimlerde, kök tacındaki sürgün gözleri yok olur. Buda daha sonraki biçimlerin gecikmesine ve biçim sayısının azalmasına yol açmaktadır.

Biçilen ot tarlada zaman zaman ters düz edilerek kısa sürede kurutulmalıdır. Yoncada en fazla besin yapraklarda bulunur. Kurutma esnasında bu yapraklar saplara göre daha çabuk kuruyarak dökülmeye başlar. Bu da otun besleme değerinin düşmesine yol açar. Bunun için yonca otu tarlada fazla bekletilmeden toplanmalıdır.
Yoncanın yapraklarıyla gövdesinin aynı anda kurumasını sağlamak için saplarının ezerek biçen biçer-ezer makinaları geliştirilmiştir. Tarlada yapılan kurutmalarda besin kaybı % 35’lere ulaşmaktadır. En az besin kaybı % 3 -5 oranında sıcak hava ile yapılan suni kurutmada olmaktadır. Biçim sayısı bölgelere göre değişmekte olup, Doğu Anadolu Bölgesinde 2-4, İç Anadolu Bölgesinde 4-5, Ege Bölgesinde 5-7, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu’nun batı kesiminde 7-10 biçim alınabilir. Her biçimden ortalama dekara 1 ton yeşil ot veya 250-300 kg kuru ot verimi alınabilir.
Ot üretimi için ekilmiş tarlalardan tohum alınmak istenirse, ilk biçim ot üretimi için yapılmalı, ikinci biçim tohuma bırakılmalıdır. Tohumluk üretiminde, tozlayıcı böceklerin azalmasına ve tohum dökülmesine yol açtığı için yağmurlama sulama yerine yüzey sulama tercih edilmelidir. Tohum için hasat, meyvelerin büyük bir kısmı esmerleştikten sonra yapılmalıdır. Hasat gecikirse meyveler açılarak tohumlar dökülmeye başlar. Üretilen tohumluklar iyice kurutulduktan sonra depolanmalıdır. Tane verimi, sulu şartlarda 30-100 kg/da, kıraçta ise 10-30 kg/da’dır.

YETİŞTİRİCİLİĞİNDE SORUN OLAN YABANCI OTLAR


1) Küsküt(Cuscuta Spp.)

Yoncanın en büyük düşmanıdır. Küsküt otu ince sarı sülükleri ile yoncanın gövdesini sararak onu zayıf düşürür.

Verem otu, şeytan saçı, cin saçı, kızıl ot gibi yöresel isimlerle de anılan küsküt, iplik şeklinde sarı-turuncu gövdeleri olan, köksüz ve yapraksız tam parazit bir bitkidir. 200’e yakın türü bulunan küskütlerin konukçu sayıları oldukça fazladır, genellikle çift çenekli bitkileri tercih ederler. Ülkemizde 15 kadar türü bulunmaktadır. Küskütler tohum ve gövde parçaları ile çoğalırlar. Bir küsküt bitkisi 5000 ila 25000 arasında tohum verebilir ve tohumlar toprakta 15 yıla kadar çimlenmeden canlı kalabilir. Tohumlar çimlenmek için canavar otlarında olduğu gibi bir stimilatöre ihtiyaç duymaz. Uygun koşullarda çimlenen tohum toprak yüzeyine iplik şeklinde bir sürgün çıkartır. Bu sürgün, saat yönünün tersi istikamette dairesel hareketler yaparak tutunacak bir konukçu arar. Eğer bir konukçu bulamaz ise bir süre sonra ölür. Bu süre türden türe ve özellikle tohum iriliğine bağlı olarak 1 ila 4 hafta arasında değişir.

Konukçuya tutunduktan sonra emeçleri ile su, besin maddesi ve fotosentez ürünlerini sömürerek konukçusunu zayıf düşürür, ayrıca konukçunun gövde, dal, sürgün, yaprak ve çiçek gibi organlarını boğarak, mekanik olarak gelişmesini sınırlar. Ayrıca bazı küsküt türleri enfekteli bitkilerden sağlıklı bitkilere bitki patojeni virüslerin geçişine vektörlük yapar.

MÜCADELE YÖNTEMLERİ

KÜLTÜREL MÜCADELE

Sertifikalı veya temiz tohum kullanılmalı, küskütle bulaşık   tarlalardan tohum  alınmamalıdır. Tohumların küskütör adı verilen bir tür selektörden geçirilmesi, bulaşmanın engellenmesi adına oldukça önemlidir.

Hayvan gübresi kullanılacaksa, iyi yanmış olmasına özen gösterilmelidir.Zira küsküt tohumları hayvanların sindirim sisteminden zarar görmeden çıkabilmektedir.

Tarla çevresinde küskütle bulaşık yabancı otlarla mücadele edilmelidir.

Küskütü elle toplama gibi bir şansımız yoktur. Çünkü geride kalan veya gözden kaçan 1-2 cm’lik küsküt parçası yeniden üreme yeteneğine sahiptir.

2) Çobançantası (Capsella bursa-pastoris),

3)Yabani Hardal (Sinapis arvensis)
4) Isırgan Otu (Urtica Arens)
Hazırlayan: Ziraat Mühendisi Onur ŞAHİNKUL
Uşak Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü