ABD Çalışma İstatistikleri Bürosu Temmuz 2022 verilerine göre çalışanların bu yıl işten ayrılma oranı, tüm ABD işgücünün %2,8’ini temsil ediyor yani 4,2 milyon gönüllü istifa söz konusu. Çalışanlar kendi istekleriyle işlerinden gruplar halinde ayrılıyor ve bu ayrılanların önemli bir kısmı da başka bir işe girmenin güvenliği konusunda endişe duymuyor. Yine danışmanlık firması Grant Thornton tarafından yapılan State of Work in America anketine göre geçen yıl iş değiştiren beş çalışandan ikisi daha şimdiden başka bir iş arıyor. Başlı başına bu anket bile çalışanların çeşitli gerekçelerle işten ayrılmalarının başlı başına bir fenomen haline geldiğini gösteriyor. Peki istatistiklere göre çalışanlar neden işten ayrılıyor?
Aslında bu yoğunluğun başlangıcı pandemiye dayanıyor zira bu süreçte tüm çalışanlar ortak olarak aynı anda stres, endişe, panik, depresyon, hüsran, izolasyon, tükenmişlik gibi olumsuzlukları deneyimledi ve bu bazılarında toplu travmaları tetikledi. Bunun sonucu olarak da çalışanlar ileriye dönük hedeflerini, önceliklerini, ilgi alanlarını ve tercihlerini yeniden değerlendirmeye başladı.
Duruma işverenler açısından baktığımızda bir işveren olarak işinizi arzu edilen bir işyeri haline getirmemişseniz, çalışanları çekmek ve elde tutmak için çaba sarf etmeniz, onların değişen ihtiyaçlarına ayak uydurmanız gerekecek. Bunun için bir işveren olarak çalışan bağlılığını devam ettirebilmek için öncelikle şu soruları sormakla başlayabilirsiniz;
Araştırmalara göre çalışan bağlılığı sağlayabilen en iyi şirketler aşağıdaki kriterler konusunda çalışanlarda şüphe bırakmadan bu kriterleri yerine getiriyor:
İletişimin Önemi
İşverenler ve çalışanlar arasındaki güçlü bağ iki taraf arasındaki iletişimin gücüyle şekillenir. İletişimde karşılıklı eksikliklerin yaşanması endişe, kızgınlık, yanlış anlama gibi olumsuz durumlara yol açar; iletişim ve bilgi eksikliğinin olduğu bir ortamda kendi varsayımlarımız devreye girer, bu da durum ve olayları oldukları gibi görememe sıkıntısına neden olur. Bir işveren olarak çalışanlarınızı tanımıyorsanız, onlar ve yapabilecekleri olumlu ya da olumsuz şeyler sizin için tam bir muammadır çünkü ne düşündüklerini ve hissettiklerini bilmiyorsunuzdur. Davranışlarını yanlış anlayabilir, ihtiyaçlarını tahmin edemezsiniz. İletişim yeterli düzeyde olmayınca çalışanlar şirket kararlarının arkasındaki gerekçeyi anlamayabilir, liderliğinizi yanlış yorumlayabilirler. Sorunlarını bildirmek, yardım istemek için güvenilir bir kaynakları olduğunu düşünmezler; bu durumlar da şirketten ayrılmak için zemin yaratabilir.
Dolayısıyla çalışanları iş ve özel yaşamlarında düzenli olarak kontrol etmek ve neye ihtiyaçları olduğunu öğrenmek önemlidir, bir işveren olarak aşağıdaki kriterleri sağlamak fark yaratacaktır;
İş-yaşam Dengesinin Sağlanması
Pandemiyle birlikte uzaktan çalışma sistemiyle içli dışlı olduk, pandemi biterken hibrit sistemi deneyimlemeye başladık ve bunlar artık sistemimizin ayrılmaz parçaları oldular ancak bunlar denklemin sadece bir parçası. Çalışanlar işyerlerinden daha çok nerede ve nasıl çalışacaklarına karar verme özerkliği istiyorlar. Programların kendilerine dikte edilmesinin yerine bireysel ihtiyaçları doğrultusunda kendilerine uyan çalışma programını ve ortamını seçmek istiyorlar. Şirketin gereksinimlerini ve son teslim tarihini karşıladıkları sürece izin almaya gerek kalmadan çocuklarının aktivitelerine katılabilmeyi, doktora ya da spor salonuna gidebilmeyi ve bunun için şirkette iş-yaşam dengesinin sağlanmasını istiyorlar. Dolayısıyla şirketler de aşağıdaki gibi düzenlemeler yaparak işyerlerinde iş- yaşam dengesini kurmaya çalışıyorlar zira bu dengeyi kurmayan şirketlerin zaman içinde yetenekli çalışanlarını elde tutma konusunda sıkıntı yaşayacakları öngörülüyor.
Çalışanlardan Geribildirim Alınması
Çalışanlarınız için neyin en önemli ya da anlamlı olduğunu veya sorunlarının neler olduğunu anlamazsanız, iş yerinizi nasıl daha çekici hale nasıl getireceğinizi bilemeyebilirsiniz. Bunu anlamanın en iyi yollarından biri de çalışan anketleri yaparak geri bildirim almaktır. Çalışanınız istifa ettiğinde onu geri döndürmek için artık çok geçtir ancak buna rağmen durumu daha avantajlı hale getirmek adına onlardan değerli içgörüler toplayabilirsiniz. Şirkette neler yanlış gitti ve sizi istifa etmeye kadar götürdü? Şirkette eksik olduğunu gördüğünüz şeyler neler? Yeni anlaştığınızı şirketteki rolünüz ve şirketiniz hangi açıdan bizim şirketten daha üstün nitelikler taşıyor? gibi dürüstçe sorular sorun ve gerekçeleri öğrenerek gerekirse değişime gidin.
Şirkette hangi değişiklikleri uygulayacak olursanız olun, çalışanlara eşit davranmak elzemdir. Şirketler üst düzey yetenekleri çekmek için yeni işe alınanlara karşı daha cömert davranabiliyor ancak halihazırda bulunan kadrolu çalışanlarını göz ardı edebiliyor. Burada yapılması gereken en iyi uygulama, tüm çalışanlara eşit davranmaktır. Tüm politika değişikliklerini belgeleyin ve çalışanları yazılı olarak bilgilendirin.
Son söz olarak şunu söylemek yanlış olmaz; çalışanları işe alma ve elde tutma sorunları, işverenlerin potansiyel çalışanların ne istediğini anlamamasından veya vaat ettiklerini sağlamamasından kaynaklanır. Ancak iyi çalışanları elde etmek ve tutmak için gereken en önemli şey, onlara değerli ekip üyeleri gibi davranmaktır.
Kaynaklar: