Yeni Türk edebiyatına genel bir bakış
Türk edebiyatında, Batı edebiyatında benzer bir edebî topluluk yoktur. Türk edebiyatı bu kadardır; Dönemlere, dönemlere veya gruplara ayırarak incelemek eğitimsel bir zorunluluktur.
Tanzimat’tan sonra Türk edebiyatının başlangıcı için 3 Kasım 1839 gibi bir tarih vermek, kronolojik edebi tarihi siyasal karmaşayla anlamak açısından adlandırma mantığına uygun görünmektedir. Bu nedenle başlangıç dönemi için sıklıkla kullanılan terim Tanzimat dönemi Türk edebiyatı (ya da Tanzimat sonrası Türk edebiyatı) dır.
Tanzimat literatüründe gruplara verilen isimler incelendiğinde genel olarak iki temel bakış açısının tespit edildiği görülmektedir. Bunlardan ilki, eserlerin işlevsel yapısı ve ilk sanatçıların eserleri yaratmadaki amaçlarına dayanmaktadır. İkinci mantık, politik düğümdür.
Tanzimat’ın ilanından Servet-i Fünun edebî camiasının başladığı 1896 yılına kadar olan edebî hayat okullarımızda genel olarak şu gruplar etrafında yapılmaktadır:
Bu sınıflandırmanın “Paşa Beşlisi” ve “Yeniliğe karşı çıkanlar” gibi çeşitli grup ve temsilciler tarafından körüklendiği de şüphelidir. Bu bakış açılarının edebiyat eğitiminde yararları vardır. Ayrıca, diğer sınıflandırma önerileri de dikkate alınmaya değerdir.
Muhammed Kaplan, Tanzimat’tan Servet Fonon’a kadar olan süreci üç bölümde inceliyor:
İsmail Habib, güncel literatürümüzü derlerken, olağan tipolojiyi tekrarlamakla birlikte, dikkatimizi 19. ve 20. yüzyıl Türk hareketlerine çekiyor.
Bilge Ersilson da önce dönem terminolojisini değerlendirmiş, ardından İsmail Habib, Mehmet Kaplan ve Orhan Okay’ın görüşlerini yorumlayarak fikirlerini açıklamıştır.
19. yüzyılın başından itibaren edebiyatımızda meydana gelen değişimler gözden geçirilmeli ve edebî dönemlere kesin adlar verilmelidir. Tanzimat’tan günümüze gelen edebiyata “Batı etkisindeki Türk edebiyatı” diyoruz ama bu edebiyata “Çağdaş Türk edebiyatı” veya “yenileşme çağındaki Türk edebiyatı” demek belki daha doğru olur.
1- Tanzimat Edebiyatı (1859-1908)
-Eddie Neviller
Türk hareketi
2- Zulüm Çağı Edebiyatı (1883-1908)
– Servet-i Fünunun Öncesi (1889-1896)
– Edebiyat Servet-i Funun (1896-1901)
Türk hareketi
Ardından anayasal dönemin literatürü gelir. Bunun bir alt kolu olan 1911-1920 yılları arasındaki edebiyata “Yurtsever Edebiyat Akımı” adı verilir. “Türkçülük” ifadesi bu döneme daha uygun görünmektedir, çünkü “milli edebiyat” ifadesinin daha genel bir kavram olduğu ve Türk akımının bu dönemin en belirleyici özelliği olduğuna inanılmaktadır. Bu yorumda ortaya çıkan ölçüt eserdeki tarihsel gelişim ve içeriktir.
Sadık Toral, araştırma çağında yeni Türk edebiyatı olarak bilinen Türk edebiyatını incelemeyi teklif eder ve yaklaşık iki yüz yıl süren edebî hayatını şu dönemlere ayırır:
Bu önermeler, özellikle Tanzimat dönemi olmak üzere yeni edebiyat dönemlerinin ve toplumlarının son, değişmeyen sözlerinin henüz söylenmediğini göstermektedir. Sadece Tanzimat’ın ilanından sonraki edebiyatımız için değil, 1923 sonrası edebiyatımız için de mecmuaların farklı kavramlarla yorumlandığı açıktır. Cumhuriyet döneminde edebî eserleri inceleyen uzmanlar özeleştiriden kurtulmaya çalıştılar. Bu sorun bilimsel tekniklerin yaygınlaşmasıyla açıklanabilir.
1923 yılından sonra ortaya çıkan aydın insan tipi, kültürel değişime bağlı olarak bazı değişimler kazanmıştır. Bu değişimin ölçütü, halkın geleneklerinde, sanatçıların estetik yorumlarında, aydınların tavırlarında ve nihayet devlet politikalarının şekillendirdiği tercihlerde aranmalıdır. Bu, Aiden’ın modellerini çizerken büyük önem taşıyacaktır. Alplerin, azizlerin ve eğitimcilerin fikri prototipi yüzyıllardır Tanzimat sonrası edebiyatta aranmakta ve edebiyatın aydınlar tasnifinde etkisi Cumhuriyet sonrası dönemde belirginleşmektedir.
Türk dünyası ile Türkiye arasında kurulacak ilişkilerin en önemli dayanağı tarih ve edebiyat birliği olmuştur. Cumhuriyet döneminde Türk edebiyatı çok mutluydu.
Kaynaklarda Cumhuriyet sonrası Türk edebiyatı ağırlıklı olarak edebî gruplara göre incelenmiştir. Şiir, edebî grupların oluşumunda yol gösterici edebî türdür. Kaynaklarda bağımsız şairler de yer alsa da hemen hemen her şair edebî ekole yaklaşarak ya da uzaklaşarak incelenir.
En yaygın gruplamaya göre Cumhuriyet sonrası Türk edebiyatı tahlil şeması şöyle tanımlanır: Dergah, Yedi Meşaleciler, Garip Akım (I. Yeni), Mavi, Hisar, İkinci Yeni… Bu tasnifte millî edebiyata devam edenler , bağımsız şairler, saf 1960’tan sonra şiirin ve edebiyatımızın takipçisini bulmak çok zordur. Üstelik bu şiiri ölçü olarak alan bir tasniftir. Gerçekten de, edebi dönemleri tanımlayan hemen hemen her sınıflandırma, zorluk ve hatta kusurluluk taşır.
Şimdiye kadar yapılan çalışmalarda Cumhuriyet sonrası Türk edebiyatı tasnifi tüm türleri bir arada içermekten uzaktır. Bu bulgu, tarihsel gerekliliğe ve yaşanılan dönemi kategorize etmenin zorluğuna dayanmaktadır. Genel değerlendirmeler şiire dayalıdır.
Cumhuriyet dönemi Türk şiiri kaynaklarda farklı şekillerde tasnif edilmektedir. Bu tasniflerden birine göre gruplar şu şekilde sıralanmaktadır:
• 1923-1940 dönemi
– Antikalar
vatan edebiyatı
öz-şiir
• 1940-1960 dönemi
– garip
Kuşatma Şairleri
Nazım Hikmet’in devamı
– Yeni saniye
Bu tasnif için kriterler şunlardır: kronoloji, tema, estetik tercih, edebiyatın teknik özellikleri, siyasi eğilimler, kültürel değişim…
Yeni Türk edebiyatındaki edebî mecmualarda ilgileneceğimiz husus, Türkiye Türkçesinin genel Türk dili tarihi içindeki yeridir. Türkiye Türkçesinde oluşan yeni Türk edebiyatı, Türk dilinin diğer lehçe ve lehçeleri ile bağlantılı görülmedikçe bir yönü eksik kalacaktır. Bu nedenle öncelikle genel Türk dili tarihi ana hatları incelenmelidir. Kanaatimizce edebiyat eğitiminde öğrencilerimize tanıtacağımız yeni Türk edebiyatının gelişimi günümüze kadar devam etmelidir. Tek yönlü ve değişmeyen bir edebiyat grubu taslağı ezberlemek yerine, derslerde öğrencilerle farklı ama tutarlı çalışma planları ve edebiyat grubu planları öğrenilmelidir.
Yeni Türk edebiyatının oluşumunun temelleri. Tanzimat öncesi edebiyatımız »
[wpcin-random-posts]