Yeryüzünün tamamında sıcaklık aynı değildir. Sıcaklık çeşitli faktörlere bağlı olarak değişir (Tablo 1.3).
Dünya genelinde sıcaklık değerlerinde önemli farklılıklar görülmektedir. Sıcaklığın dağılışını etkileyen faktörler şunlardır:
Dünya’nın ısınmasında temel kaynak Güneş’ten gelen enerjidir. Güneş ışınlarının düşme açısı sıcaklığı etkiler. Güneş ışınlarının dar açılarla düştüğü dönemlerde ve yerlerde sıcaklık değerleri düşüktür. Buna karşın Güneş ışınlarının dik ya da dike yakın açılarla düştüğü dönemlerde ve yerlerde sıcaklıklar yüksektir.
Güneş ışınlarının düşme açısını etkileyen faktörler şunlardır:
a) Dünya’nın Şekli: Dünya küresel bir şekle sahip olduğu için Güneş ışınlarının her yere aynı açıyla düşmesi mümkün değildir. Güneş’ten yeryüzüne ulaşan ışın demeti Ekvator ve çevresine dik ya da dike yakın açılarla düşer. Bu nedenle dar bir alanı aydınlatan ve ısıtan Güneş ışınları sıcaklık değerlerinin de yüksek olmasına neden olur.
Ancak Ekvator’dan kutuplara doğru gidildikçe Güneş ışınlarının düşme açısı daralır. Dar açıyla düşen Güneş ışınları aynı zamanda geniş bir alana yayıldığı için sıcaklık azalır (Şekil 1.33).
b) Dünya’nın Günlük Hareketi: Dünya’nın günlük hareketine bağlı olarak Güneş ışınlarının düşme açısı gün içerisinde değişir (Şekil 34). Sabahları Güneş ışınları dar açılarla düştüğünden sıcaklık değerleri düşüktür. Ancak öğlene doğru Güneş ışınlarının düşme açısı giderek arttığı için sıcaklık değerleri de artar.
Öğlen yerel saat 12.00’de Güneş en yüksek noktaya ulaşır. Bu saatten sonra Güneş ışınlarının düşme açısı giderek daralır ve sıcaklık değerleri düşer. Ancak gün içerisinde en yüksek sıcaklıklar enerji birikiminin en fazla olduğu 14.00 civarında görülür (Grafik 1.2).
c) Eksen Eğikliği ve Dünya’nın Yıllık Hareketi: Dünya’nın yıllık hareketi ve eksen eğikliğine bağlı olarak Güneş ışınlarının düşme açısı yıl içerisinde değişir (Grafik 1.3).
Güneş ışınlarının dik ya da dike yakın açılarla düştüğü yaz mevsiminde sıcaklık değerleri artarken Güneş ışınlarının dar açılarla düştüğü kış mevsiminde sıcaklık değerleri azalır.
d) Eğim ve Bakı: Güneş’e dönük yamaçlar gölgede kalan yamaçlara göre Güneş ışınlarını daha büyük açılarla alır ve daha fazla ısınır (Şekil 1.35). Güneş’e dönük yamaçlar bulunulan yere göre değişebilir, örneğin Kuzey yarım kürede orta kuşakta güneye bakan yamaçlar bakı özelliği taşırken Güney yarım kürede orta kuşakta kuzeye bakan yamaçlar aynı özelliği taşır.
Güneş’e dönük yamaçlar zamana göre de değişebilir. Örneğin dönenceler arasında bazen kuzey bazen ise güneye bakan yamaçlar bakıya dönüktür. Güneş’e dönük olan yamaçlar daha fazla ısındığı için karlar daha çabuk erir (Görsel 1.38) ve tarım ürünleri daha erken olgunlaşır.
Yerden yükseldikçe sıcaklık düşer. (Görsel 1.39) Bu durumun nedeni şunlardır:
Yerden yükseldikçe sıcaklığın hangi oranda değişeceği havanın kuru ya da nemli olması, yer şekilleri gibi faktörlere bağlı olarak değişir.
Cismin bir gramının sıcaklığını 1 °C artırmak için gerekli enerji miktarı özgül ısı olarak adlandırılır. Kara ve denizlerin özgül ısıları arasında fark vardır. Suyun özgül ısısı yüksek olduğundan sıcaklığını yükseltmek için fazla miktarda enerjiye ihtiyaç vardır.
Buna karşın su kütlelerine göre daha çabuk ısınan karaların özgül ısısı düşüktür. Bu nedenle karalar ve denizlerin ısınma özellikleri birbirinden farklıdır. Denizler ise karalara göre daha yavaş ısınıp yavaş soğur (Şekil 36).
Denizlerde ısınıp soğumayı yavaşlatan bir diğer etken deniz suyunun hareketli olmasıdır. Deniz yüzeyinde ısınan suda buharlaşmalar olur ve suyun tuzluluğu az da olsa artar. Dolayısıyla ağırlaşan sıcak su derine çöker. Bu yolla sıcaklık derine taşınmış olur. Dibe inen sıcak suların yerine deniz yüzeyine soğuk sular çıkar. Bu nedenle su ısındığı oranda sıcaklığı artmaz, adeta ısıyı derinlere gönderip orada depo eder.
Deniz suyu içindeki sıcaklık taşınmasını artıran olaylardan biri de yatay ve dikey yöndeki deniz akıntılarıdır. Büyük su akıntıları, tıpkı rüzgârlar gibi çok uzaklara ve derinliklere kadar sıcaklık taşır. Ayrıca denizlerde buharlaşma nedeniyle nem arttığından sıcaklık farkları azalır.
Sonuç olarak karalar çabuk ısınıp çabuk soğurken, denizler geç ısınıp geç soğur. Bu nedenle en yüksek ve en düşük sıcaklıklar karalar üzerinde ölçülür. Karalar daha geniş yer tuttuğu için Kuzey yarım kürenin ortalama sıcaklığı, Güney yarım küreye göre 2 ila 4 °C daha yüksektir.
Orta kuşakta denize kıyısı olan yerlerde ortalama sıcaklık değerleri iç kesimlere göre daha fazladır. Denizden uzaklaştıkça yıllık sıcaklık farkları artar ve karasallık belirginleşir.
Okyanus akıntıları, büyük miktarlardaki su kütlesinin hareketi sonucunda oluştuğu için gittikleri kıyılarda sıcaklığı etkiler. Bu nedenle okyanus akıntıları denizlerde sıcaklığın Ekvator’dan kutuplara doğru düzenli bir şekilde azalmasını engeller.
Ekvator yönünden gelen akıntılar sıcaklığı yükseltirken kutup yönünden gelen akıntılar sıcaklığı azaltır . Örneğin 50°-57° kuzey enlemleri arasında yer alan İngiltere kıyıları Gulf Stream (Golf Strim) sıcak su akıntısı nedeniyle çevresine göre daha sıcak ve nemli bir iklime sahiptir.
Buna karşın İngiltere ile aynı enlemlerde yer alan Kanada’nın doğu kıyılarında ise Labrador soğuk su akıntısı nedeniyle daha soğuk bir iklim etkilidir (Harita 1.9).
Rüzgârlar, doğdukları bölgenin sıcaklık ve nem gibi özelliklerini gittikleri yerlere taşır. Kutup yönünden gelen rüzgârlar sıcaklığı düşürürken Ekvator yönünden gelen rüzgârlar sıcaklığı artırır (Şekil 1.37). Örneğin Kuzey yarım kürenin orta enlemlerde güney yönlü rüzgârların sıcaklığı, kuzey yönlü rüzgârlara göre daha yüksektir.
Bir yerin gün içinde Güneş’i gördüğü süre güneşlenme süresi olarak adlandırılır. Güneşlenme süresi uzadıkça atmosferdeki ısı birikimi artar ve sıcaklık yükselir. Ancak güneşlenme süresinin çok uzun olduğu kutuplarda sıcaklık değerlerinin düşük olması Güneş ışınlarının dar açılarla düşmesinin sonucudur (Grafik 1.4).
Nem atmosferdeki su buharıdır ve sıcaklığı dengeleme özelliğine Havadaki nem aşırı ısınma ve soğumayı önler (Şekil 1.38). Bu nedenle gün ve yıl içerisindeki sıcaklık farkını azaltır. Örneğin Güneş ışınlarının yıl boyunca dik ve dike yakın açılarla düştüğü Ekvator çevresinde nem miktarının fazla olması bu bölgenin dünyanın en sıcak yeri olmasını engellemiştir.
Buna karşın dönenceler civarında yer alan çöller, nem azlığına bağlı olarak dünya üzerindeki en sıcak yerler hâline gelmiştir.
Bitki örtüsü gündüzleri fazla ısınmayı, geceleri ise aşırı soğumayı engeller. Bitkiler, koruyucu bir örtü oluşturarak toprağın nemli kalmasını sağlar. Aynı zamanda buharlaşmanın artmasına da engel olur.
Gündüzleri fazla ısınmayı engellediği gibi geceleri de ışımayla enerji kaybını engelleyip soğumayı da en aza indirir. Bu yüzden bitki örtüsünün gür olduğu yüzeylerde gündüz-gece arasındaki sıcaklık farkları ve değişimleri, açık alanlara göre daha azdır. Bitki örtüsünün sıcaklık üzerinde dengeleyici bir etkisi vardır (Görsel 1.40).
BİLGİ KUTUSU |
Kar örtüsünün sıcaklık üzerinde farklı bir etkisi vardır. Kar beyaz ve oldukça parlak olduğu için Güneş ışınlarını büyük ölçüde yansıtır. Yansıtma etkisiyle birlikte karın özgül ısısı da oldukça düşüktür.
Bu nedenle yüksek dağlarda Güneş ışınları daha güçlü olduğu hâlde kar kolay ısınmaz ve uzun süre yerde kalır. Bununla birlikte kar yeryüzünde gevşek bir örtü oluşturur ve kar tanecikleri arasında hava bulunur. Bu hareketsiz hava adeta yalıtkan bir rol oynayarak yerden ışımayı geniş ölçüde engeller. Bu nedenle kar az ısınan ancak toprağın aşırı soğumasını da engelleyen bir örtü durumundadır. |