Zombi Nörolojisi: Giriş

Zombi nörolojisi mi olurmuş? İsterseniz olur!

Bilim kurgu filmleri ve kitaplarında fazlasıyla şahit olmuşsunuzdur: Dünyayı amansız bir virüs ele geçirir, virüsü kapanlar birdenbire zombiye dönüşmeye başlar. “ I am Legend ” mesela; hala izlemeyen kaldıysa, mutlaka bir şans vermeli!

Bu Zombiler Alkolü Fazla Kaçırmış Olabilir Mi?

Doktorlar çaresizce panzehir bulmaya çalışırken insanlar zombilerden kaçmaya çalışır, amansız takip ve adrenalini yüksek dövüş sahneleriyle karşı karşıya kalırız! Çürüyen deriler, tökezleyerek –alkolü fazla kaçırmış bir ayyaşı anımsatan- yürüyüşler, anlaşılmayan iniltiler ve beyin yoğunluklu diyetler, zombilere özgü klişelerden sadece bazıları.

Frankestein, Kont Drakula gibi efsanelerin yanına ismini yazdırmaya cüret etmiş zombiler sadece kurgu aşıklarını değil, bilim adamlarını da meşgul ediyor aslında. Neden mi?

Zombilerin Tuhaf Hareketlerinin Sırrı

California Üniversitesi San Diego’dan Bradley Voytek ve Carnegie Mellon Üniversitesi’nden Tim Verstynen, “zombi hayranı” iki nörobilimci. Zombilerin davranışlarının arkasında yatan (olası) biyolojiyi merak eden bu ikili, üniversite zamanlarında kafa kafaya verip buna bir cevap aramaya başlamış. Malum, dizilerde ve filmlerde karşılaştığımız genellikle iki tür zombi vardır:
1) Çok yavaş zombiler;
2) Çok hızlı zombiler.

Voytek’e göre, yavaş zombiler vücut koordinasyonundan yoksun olduklarından ve kapıları açamamalarından dolayı, beyinciklerinde bir sorun yaşıyor olmalılar (“yaşıyor” derken, lafın gelişi!). Çünkü küçük beyin olarak bilinen bu bölge, koordine hareket etme konusunda büyük bir rol oynuyor.

Buna ilaveten tüm zombiler oldukça zayıf bir hafızaya sahip gibiler. Araştırıcılar bu zihinsel özelliklerin sorunlu olmasını da muhtemelen ön lobların düzgün çalışmaması durumunda olabileceğini ortaya atıyorlar. Bu açıklamalara göre nihayetinde aslında zombiler bir “iletişim sorunu” yaşıyor olmalılar. (Modern insanın durumuna rahatsız edici derecede benziyor aslında!) Peki bu konuda şikayetçi miyiz? Sanmıyorum. En son istediğimiz şey herhalde bizimle muhabbet eden zombiler olurdu.

Zombilerin Beyni Bildiğiniz Gibi Değil

Zombilerin beyin fonksiyonlarının birçok yönden bozuk olduğunu kabul etmek zor değil, ancak keskin bir koku alma duyusuna sahip olduklarını es geçemeyiz. Konu, canlı insanla leş-vari zombileri ayırt etmek olunca oldukça başarılı gözüküyorlar. Çoğu zombi versiyonunun sese karşı da ilginç bir duyarlılığı var. Hani deyim yerindeyse “müzik kulağı” diyeceğimiz kadar hassaslar. Doymaz iştahları minicik bir tıkırtı oldu mu coşuveriyor!

Bu kurgusal yaratıklar hakkında kafa yoran başka bir araştırmacı, Harvard’da çocuk psikiyatristi olarak görev yapan Dr. Steven Schlozman. Kendisi, “Zombi Otopsileri” kitabında, zombiler, biyolojileri ve zombi virüsünün hayali bir gerçekte nasıl mümkün olabileceğini tartışıyor.

Schlozman sorgulamaya bu virüsü tetikleyecek hadiseyi sorgulamakla başlıyor. Zombi hastalığı kurbanlarına nasıl bulaştırır? Tabii ki ısırarak! Ancak Schlozman’ın romanı, parçacıkları havada dolaşabilen ve tek bir hapşırmayla bir kişiden diğerine atlayacak kadar güçlü kalabilen, kasıtlı olarak tasarlanmış bir virüs hayal ediyor. Schlozman’ın tanımladığı şekliyle zombi virüsü, beyinlerini “Savaş ya da Kaç” yanıtından sorumlu, badem şeklindeki bir yapı olan amigdala ya kadar kemiriyor olmalı.

Zombiler genellikle beyin diyetlerine ara vermezler. (Vegan zombi olmaz mesela). Çünkü beynin bir diğer kritik kısmı -doyduğumuzun sinyalini veren- ventromedial hipotalamus, onlarda aşikar ki pek iyi çalışmıyor gibidir (zombiye neren doğru demişler…). Beynin problem çözmekten sorumlu ön lobları da virüs tarafından kemirildiği için, zombiler karmaşık kararlar da veremiyorlar. Mesela döviz kurlarındaki düşüş ve çıkışlar onların pek de umurunda değil.

Ya 2020 Yılında Bir Zombi İstilası Olsaydı?

Diyelim ki zaten güzelliklerle dolu şu 2020 yılı daha da güzelleşti ve zombiler dünyayı ele geçirdi. O zaman tuhaf bir ikilemle karşı karşıya kalacağız. Bir zombiyi nasıl öldürebiliriz? Çoğu zombi kurgusunda, zombilerle mücadele eden kahramanlarımız bu yaratıkları bir şekilde kafalarından (vurarak, ezerek, keserek… anladınız işte..) öldürebiliyorlardı, hatırlayınız. Acaba neden? Bunun nedeni olsa olsa bedenin en temel işlevlerini yöneten beyin sapı dediğimiz kısmın bedenle bağını kesmek olsa gerek. Zira burası yoksa ne nefes var, ne de kalp atışı. E, zombilerde var mıydı ki zaten? Onu tam bilemiyoruz…

Neyse; bu yazının temel amacı aslında şu: Bilim her zaman gerçek ve çoğu zaman sıkıcı dertlerle ilgilenmek zorunda değildir. Siz nasıl isterseniz bilim ve bilimsel düşünce o işe yarar. Ama sizi uyaralım: Mesela Marvel kahramanlarının yahut sıradan bir aksiyon filmindeki karakterlerin fizyolojik ve zihinsel imkanlarını bilimle analiz etmeye kalkarsanız, filmlerin tadı bir hayli kaçabilir; bizden uyarması. En iyisi oturup, izleyip keyfine varmak!

Not: Zombilerden sarımsakla kurtulamazsınız.

Eğer bu yazı ilginizi çektiyse sıradaki yazı sizin için geliyor: Müzik De Bulaşır, Ama Öldürmez