Adli kontrol kararı, Türk hukuk sistemi içinde 5271 saylı Ceza Muhakemesi Kanunu ilgili 109’uncu maddesi kapsamında düzenlenmiştir. Yasaya göre adli kontrol, tutuklamanın alternatif bir yöntemi olarak, tedbir için düzenlenen bir uygulamadır. Adli kontrol tedbiri tutuklamanın meydana getireceği zararlı sonuçları önlemek amacıyla şüpheli veya sanığın sosyal çevresinden uzaklaşmaksızın kontrol altına almayı hedefler. Adli kontrol kararıyla birlikte verilen adli bir kararla idari bir işlem uygulanması söz konusudur. Ceza mahkemesince veya Sulh Ceza Hakimliğince sanığın idari bir işlemi yerine getirmesine örneğin; kolluğa giderek imza atmasına, yurt dışına çıkmamasına karar verilir. Hakim tarafından sanık veya şüphelinin bir veya birden fazla yükümlülüğü yerine getirmesine karar verilir.
Adli kontrol kararı kapsamında birçok farklı alternatif tedbir uygulamasının yapılması öngörülmüştür. Şartları oluştuğunda şüpheli veya sanığın aşağıda belirtilen adli kontrol tedbirlerine uymasına karar verilir. Bu tedbirler;
Adli kontrol şartları genellikle kanun kapsamında kişiye verilecek uygulama kararının niteliğine göre değişiklik gösterebilir. Ölçülülük ilkesi kapsamında tutuklama gerekçesi mevcut olsa bile adli kontrol kararına ve uygulamalarına başvurulması mümkündür. Bunun için üst sınırı iki yıldan daha az olan cezalar için kişi hakkında adli kontrol kararı uygulanabilir. Şüphelinin kaçma ihtimaline karşı alınan tedbirlerin yetersiz olacağının düşünülmesi tutuklama kararının verilmesini gerektirmektedir.
Adli kontrol kararı kapsamında CMK’da öngörülen tüm uygulamalar için farklı koşullar belirlenmiştir. Uygulama türüne göre farklı koşullar ve unsurların ortaya çıkması aranabilir. Bu nedenle hâkimin takdiri son derece önemlidir.
Adli kontrol şartıyla serbest bırakılanlar için alınan alternatif tedbirler arasında elektronik kelepçe oldukça yaygındır. Kişi hakkında verilen adli kontrol kararının niteliğine göre, şüphelinin belirli sınırla içinde (evi ve ev çevresi) hareket etmesine izin veren bir uygulamadır. Bu tedbirde kişinin serbest hareket edebileceği alan belirlendikten sonra elektronik kelepçe takılır. Kişinin ayak bileğine takılan elektronik kelepçe sayesinde hareketleri sürekli takip edilebilmektedir. Bu sayede serbest hareket edebileceği alan içinden çıkan kişinin tespit edilmesi ve gerekli işlemin uygulaması mümkündür. Kelepçeyi açan kişiler için tutuklama kararı uygulanabilmektedir.
Adli kontrol kararı yargılama sürecinin iki farklı ayağında da verilebilen bir karardır. Soruşturma ve kovuşturma süreçlerinde de uygulanan bu kara kapsamında soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısının istemesi üzerine sulh ceza hakimi tarafından veya doğrudan hakim tarafından karar verilebilir. Kovuşturma sürecinde ise yargılama yapmakta olan mahkeme tarafından karar verilebilir. Sulh ceza hâkimliği, asliye ceza mahkemesi, çocuk mahkemesi ağır ceza mahkemesi, çocuk ağır ceza mahkemesi adli kontrol kararı ve uygulaması hakkında gerekli tedbir kararlarını vermektedir.
CMK ilgili kanun maddesine göre şüphelinin Cumhuriyet savcısının istemi ve sulh ceza hakiminin karıyla, yargılamanın soruşturma aşamasında adli kontrol kararı vermesi mümkündür.
Adli kontrol kararı ayrıca kovuşturma aşamasında, yargılamada görevli ve yetkili mahkeme tarafından uygulanabilir. Bu yönüyle kararının yargılama sürecinin tüm evrelerinde uygulanabildiği görülmektedir.
Hakkında adli kontrol tedbiri uygulanmasına karar verilen şüpheli veya sanık, verilen karara karşı şahsen veya ceza avukatı aracılığıyla itiraz edebilir. Adli kontrol kararına itiraz süresi 7 gündür. Bu süre kararın tefhimi veya tebliği ile başlar.
Adli kontrol tedbirinde sanık veya şüphelinin istemesi üzerine, yetkili Cumhuriyet savcısının görüşüne başvurularak, sulh ceza hakimi ya da mahkeme tarafından CMK madde 110 kapsamında adli kontrol tedbirinin kaldırılmasına beş gün içinde karar verebilir. Talep adli kontrolün kaldırılması olmasına rağmen mahkeme veya sulh ceza hakimliğince uygulanan tedbirlerin hafifletilmesi, kısmen kaldırılması ve değiştirilmesi de mümkündür.
Adli kontrol kararına uymama durumunda şüpheli veya sanık hakkında hükmedilecek infaz cezasının süresi fark etmeksizin, mahkeme tarafından hemen tutuklama kararına başvurulabilir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta adli kontrol tedbirine uymamanın kasten yapılmasıdır. Adli kontrol kararı bazı durumlarda azami tutukluluk süresinin dolmasının ardından da verilebilmektedir. Bu tip durumlarda yine mahkeme tarafından uygulama yöntemlerinin ihlal edilmesi halinde tutuklama kararı verilebilir. Azami tutukluluk süresinin dolması nedeniyle verilen adli kontrol tedbirinin ihlali hâlinde tutuklama süresi ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde dokuz aydan, diğer işlerde iki aydan fazla olamaz. Adli kontrol kararında belirtilen yükümlülüklerin ihlal edilmesi tüm yönleriyle farklı tür tutuklama veya uygulama cezalarına tabi tutulabilir. Kişinin durumu ve suç unsurlarına göre verilen cezaların içeriğinde de farklılık ortaya çıkmaktadır. Adli kontrol karının ihlal edilmesi halinde, tutuklama yerine benzer şekilde adli kontrol uygulamasının içeriği de yine soruşturma evresinde sulh ceza hakimi, kovuşturma evresinde mahkeme tarafından değiştirilebilir.
Adli kontrol kararı güvence ile sanığın veya şüphelinin göstereceği ve kanunda belirlenen koşulları yerine getirmesini sağlayan bir uygulamadır. Kefaletle serbest bırakılma olarak da bilinen güvence uygulamasında ödemelerin belirli sıralara göre yapılması öngörülmektedir. Buna göre:
Şeklinde güvence sağlanabilir.
Ceza Muhakemesi Kanunu madde 109/6 uyarınca adli kontrol tedbirinde geçen sürelerin, şahsi hürriyeti sınırlama sebebi sayılarak belirlenen cezadan indirilemez. Ancak bu maddenin de istisna bir uygulaması vardır. 109. Maddenin 3. Fıkrasının e bendinde belirlenen “Özellikle uyuşturucu, uyarıcı veya uçucu maddeler ile alkol bağımlılığından arınmak amacıyla, hastaneye yatmak dahil, tedavi veya muayene tedbirlerine tâbi olmak ve bunları kabul etmek.” Tedbirinin uygulanması sırasında geçen süreler belirlenen cezadan mahsup edilir.
Sulh Ceza Hakimliğince veya mahkemece verilen adli kontrol kararına şüpheli ve sanık itiraz edebileceği gibi cumhuriyet savcısı da itiraz edebilir. Cumhuriyet savcısının verilen adli kontrol tedbirinin yerinde olmadığına dair tutuklama talebiyle yaptığı itirazı sonucunda itirazı inceleyen merci tarafından talep uygun görülerek kişi hakkında tutuklama kararı verilebilir. Ancak önemle belirtmek gerekir ki, herhangi bir itiraz olmaksızın, adli kontrol yükümlülüklerini gereği gibi yerine getiren kişinin tutuklanması mümkün değildir.
Daha detaylı bilgi almak için, Bilgiç Hukuk Bürosu ile iletişim kurabilirsiniz.
0553 351 62 23
Avukat Ezgi Merve SAPMAZ
BİLGİÇ HUKUK BÜROSU