Anılarına ve hafızasına sahip çıkmayan toplumlar neden savrulup gider?

Antalya coğrafyasında her gün bu soruya yanıt olabilecek birçok örnekle karşılaşıyoruz…

Bu örneklerden biri de Akdeniz ile İç Anadolu coğrafyasını, antik çağdan bakarsak da Pamfilya ile Pisidya ve Frigya coğrafyalarını, kentlerini birbirine bağlayan geçitlerden biri olan ünlü Çubuk Beli ve Çubuk Boğazı.

Geçmişte Döşemealtı kışlaklarında kışı geçiren konar-göçer Yörüklerin yaz aylarını geçirdiği Korkuteli yaylalarına ya da Kızılkaya platosuna çıkmak için kullandığı doğal bir geçit olan Çubuk Belinde 1950’li yıllara kadar bir karakol bulunduğu biliniyor. Bu karakolun hep geçidin güvenliğini sağladığı hem de yaylaya çıkan ya da yayladan inen Yörüklerin hayvanlarının sayımının yapıldığı bir tür kontrol ünitesi olan karakolun kalıntıları yakın zamana kadar varlığını sürdürüyordu.

Yeni Çubuk Boğazı yolu

Dağbeli rampasından çıkıp Çubuk Belinden inerek boğazı geçip Döşemealtı Platosuna inen tek şeritli kıvrımlı yol, geçmişte türkülere, öykülere ve türlü anlatılara konu olmuştur. Bu türkülerden en ünlüsü “hey heeeey” diye başlayan ve “çekemedim Akça kızın göçünü, yol ver bana Çubuk Beli geçeyim” diye sürüp giden Çubuk Beli türküsüdür.

Ege ve Akdeniz bölgelerinin kültürel coğrafyasının halk türkülerini başarılı şekilde yorumlayan Tolga Çandar’ın sesinden Çubuk Beli türküsünü bir kez daha anımsayalım:

Çubuk Belindeki eski yol, zor koşullarda yapılmasına rağmen özenli istinat duvarı işçiliği ve kıvrımlı görünümüyle güzel bir manzara oluşturur. Ayrıca yapıldığı dönemin ruhunu yansıtmasıyla da tarihi değeri de olan yolun yerine yenisi yapılınca eski yol tahrip edilerek kaderine terk edildi.

Çubuk Boğazı’nın yaklaşık 6 kilometre doğusunda yer alan bir başka geçitte Roma döneminde inşa edilen ve Osmanlı’nın son dönemine kadar aktif olarak kullanılan taş döşeli antik bir yol bulunuyor.

Antik Çubuk Boğazı yolu

Günümüzde Döşeme Boğazı olarak anılan, antik dönemde Klimax olarak bilinen, Osmanlı döneminde ise Döşeme Derbenti denilen geçit, binlerce yıldır önemini korumuş. Cumhuriyet döneminde Çubuk Belindeki karayolu yapılınca da eski önemini yitirmiş. Bugün halen antik yolun Kovanlık köyü sınırlarındaki başlangıç kısmında geçmişte önemli bir gümrük ve garnizon işlevi gören tarihi yapıların kalıntıları bulunmaktadır. Antik yolun yaklaşık 2 bin yılık bir geçmişi bulunmaktadır.

Birbirine paralel olarak kenti binlerce yıldır kuzeye bağlayan iki geçit ve iki yol. Biri antik çağda şatafatlı Roma ordularının, posta arabalarının ve Selçuklu ticaret kervanlarının geçişine tanıklık etmiş. Eşkıyalara da geçit vermiş, devrimci ruhları da saklamış koynunda.

Eski yolun istinat duvarları kalıntısı

Diğeri ise ağır savaşlardan çıkmış genç Cumhuriyet’in zorluklar içerisinde yeniden inşa etmeye çalıştığı bir ülkenin turunç kokan kentine uzanan yolları inşa eden idealist bir kuşağın anılarına sinmiş. Yörük göçlerine, keçi çanlarına, deve haykırışlarına, yanık türkülere ve çeşme başında efkarlı molalara eşlik etmiş… Kimi zaman da jandarma ve tahsildar korkusuna…

Bugün iki yol da kaderine terk edilmiş durumda. Döşemealtı ilçesine de adını veren antik yol (taş döşeli yolun altı) yalnızca meraklılarının ya da yürüyüş tutkunlarının arada ziyaret ettiği bir tarihi değer. Döşeme Boğazındaki antik yol arkeolojik sit alanı olarak koruma altında.

Eski ve kaderine terkedilen yeni yol

Çubuk Belindeki yeni yolun inşası sırasında büyük ölçüde tahribata uğrayan eski yol ise tamamen kaderine terk edilmiş durumda. Oysa bir ülkenin ve kentin ulaşım tarihinde önemli bir yeri olan, türkülere, öykülere konu olmuş bu tür yapıların bir kültür mirası olarak korunması için illaki tescil edilmesine de gerek yok. Hiç değilse Çubuk Beli Yolunun sağlam kalmış kısımlarının çevresindeki moloz yığınları temizlenip bilgilendirme tabelaları konularak kentin hafızasındaki öneminin altı çizilebilir.

Çubuk Beli türküsünün anısını yaşatmak gibi bir amaç bile tek başına bu girişim için yeterli bir sebeptir.

Son yıllarda Çubuk Belinde bir tünel inşaatı da başlamış ancak bir süredir çalışmalar durmuştur. Bu tünel bittiğinde eski yolu tahrip eden yeni yol da büyük olasılıkla benzer şekilde kaderine terk edilecektir.

Antik Yol ve Çubuk beli eski yolu

Çubuk beli boyunca sağlı sollu sürüp giden taş ocaklarının yürek burkan manzaraları bir yana coğrafyanın ve kentin hafızasına sinmiş, bölge insanının kültürel kodlarına işlemiş bir geçidin bu denli umarsızca görülmesi toplumsal savrulmanın ve değerbilmezliğin bir sonucu sanki. Yine de coğrafyanın ve kentin ruhuna işleyen bu mirası anımsamak için geç değil…

(Antalya Miras ve Hafıza Platformu) sayfasını beğenip izlemek ve yaygınlaştırmak için tıklayınız.

ata-eti-ite-otu İndir