Boşanma davasında kadının ve erkeğin hakları , Medeni Kanun’da ayrı ayrı düzenlenmemiştir. Esasında boşanmada kadın ve erkeğin hakları eşit olup, bu eşitlik kusurlu olan eş aleyhine bozulur. Boşanmada maddi talepler konusunda kusurla birlikte değerlendirilecek bir diğer konu da tarafların ekonomik durumlarıdır. Tersi de mümkün olmakla birlikte toplumsal koşullar sebebiyle kadın ın ekonomik anlamda genellikle daha dezavantajlı durumda olması, boşanmadaki tazminat, nafaka ve mal paylaşımı gibi hakların, boşanma davası nda kadının hakları olarak tanımlanmasına yol açmıştır.
İçerik
Boşanma davasında davalı eşin itiraz hakkı vardır. Bu itiraz, ancak boşanma davası açan eşin daha ağır kusurlu olması halinde dinlenir. Davalı eşin boşanmada daha ağır kusurlu olması halinde itirazı dinlenmez ve boşanmaya karar verilir. Davalı eşin kusuru bulunmaz veya daha az kusurlu olsa da itiraz hakkı , hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olursa boşanmaya karar verilebilir.
Örneğin fiiliyatta uzun süre önce bitmiş ve eşlerin birbirinden bağımsız hayatlar sürmekte olduğu bir davada, davalı tarafın itirazı dinlenmeyebilir. Burada mahkeme eşler veya müşterek çocuklar bakımında evliliğin sürmesinde bir fayda olup olmadığı kriterini gözetir.
Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.
Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.
(TMK m.166 – Evlilik Birliğinin Temelden Sarsılması Nedeniyle Boşanma)
Boşanmada nafaka nın koşulları, karşı taraftan daha ağır kusurunun bulunmaması ve yoksulluk durumuna düşecek olmadır. Bu koşulların varlığında kadın eş de erkek eş de nafaka talep edebilir. Ancak kadının genellikle çocuk bakımı veya başka nedenlerle çalışmaması, yani bir gelirinin bulunmaması kadına nafaka bağlanması sonucunu doğurur. Bu tür durumlarda kadına nafaka , boşanma davasının açıldığı tarihten itibaren bağlanır. Buna tedbir nafakası denir.
Boşanmada manevi tazminat , boşanmaya neden olan davranışlarla kişilik hakları zedelenmiş tarafa ödenir. Boşanmada kusuru bulunmayan veya daha az kusurlu olan eş için ayrıca bir miktar maddi tazminat a hükmedilir. Buna göre boşanmada kusuru bulunmayan veya daha az kusurlu bulunan kadın maddi ve manevi tazminat alabilir.
Tazminat miktarında, kişilik haklarına saldırının boyutları ve tarafların ekonomik koşulları dikkate alınır.
Kişilerde, boşanma davasını açan eşin kusurlu kabul edileceği gibi bir kanı olabilmektedir. Oysaki, boşanma davasını açma hakkı, asıl olarak boşanmada kusuru bulunmayan veya daha az kusuru bulunan eşe tanınmıştır. Dolayısıyla boşanma davasını açan kadın veya erkeğin bir hak kaybına uğraması söz konusu olmaz. Boşanma davasını açan kadın şartları varsa tazminat ve nafaka alabilir.
Kaldı ki kendisine karşı boşanma davası açılan kadının, kendisi de boşanmak istiyorsa karşı boşanma davası açması gerekecek, yine kendi davasında davacı pozisyonunda olacaktır.
Boşanma davasında davalı olan eş de tazminat ve nafaka talep edebilir. Şöyle ki, eğer davalı olan eş de boşanmak istiyor ancak kusurun kendisinde değil, karşı tarafta olduğunu iddia ediyorsa karşı boşanma davası açmalıdır. Boşanmada kusur, boşanmanın mali sonuçları, yani tazminat ve nafaka bakımından önemlidir. Karşı boşanma davasında davacı eş kendi iddialarını ve maddi taleplerini ileri sürebilir.
Eğer ki davalı eş boşanmak istemiyorsa, doğal olarak karşı boşanma davası açılmayacaktır. Bu durumda davalı kadın , boşanma talebinin reddi ile birlikte, boşanma davasının kabul edilmesi halinde kendisine tazminat ve nafaka ödenmesi talebinde bulunabilir. Örneğin fiili ayrılık nedeniyle ikinci kez boşanma davası açılması halinde davalı kadın, ayrılığa davacının sebebiyet verdiği iddiası ile böyle bir talepte bulunabilir. Ya da daha ağır kusur davacı eşte iken evlilik birliğinin sürdürülmesinde fayda görülmemesi nedeniyle boşanmaya karar verilmesi halinde de davalı lehine tazminat ve nafakaya hükmedilebilir.
Mersin Boşanma Avukatı
Bir eşin evlilik birliği içerisinde edindiği mallar üzerinde diğer eşin katılma alacağı hakkı bulunur. Edinilmiş mallara katılma rejimi 2002 yılından bu yana yasal mal rejimi olarak yürürlüktedir. Bu tarihten sonra erkeğin çalışma karşılığında edindiği taşınmaz ve taşınır mal varlığı üzerinde kadının katılma alacağı hakkı bulunur. Taşınır malvarlığına banka hesaplarındaki nakit ve yatırım cinsinden değerler de girer. Ayrıca erkek adına edinilen bir menkul veya gayrimenkulde kadının doğrudan payı olmuşsa, katılma alacağı dışında bir de katkı (değer artış) payı alacağı bulunur.
Aynı şekilde erkeğin de kadının evlilik içerisinde edindiği mallar üzerinde katılma alacağı hakkı vardır.
Aile içi şiddet karşısında kadının hakları 6284 sayılı Kanunda ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Temelde bu hakların bütünü kadının şiddete karşı korunma hakkı olarak tanımlayabiliriz. Kadının boşanma öncesi veya boşanma aşamasında şiddet tehdidi altında olması halinde, emniyet birimlerine, savcılık veya aile mahkemeleri ne başvurusu halinde bir takım koruma tedbirleri alınır. Eşler arasında bir boşanma davası varsa, koruma tedbirlerinin boşanma davasına bakan aile mahkemesinden istenmesi gerekir. Aile içi şiddete karşı alınabilecek tedbirlerden bazıları;
Boşanma davası
açmak için kusursuz olmak şart değildir. Evlilik birliğinin sarsılmasında kusuru bulunan eş de boşanma davası açabilir. Ancak davanın kabul edilmesi için davalı tarafın eşit veya daha ağır kusurlu olması gerekir.
Boşanma davasının açan eşin daha ağır kusurlu olmasına rağmen evlilik birliğinin sürdürülmesinde eşler veya müşterek çocuklar bakımından bir fayda kalmamışsa yine boşanmaya karar verilebilir.
Boşanmada kadın için tanımlanan özel haklar yoktur. Kanun kusur durumu ve ekonomik koşullara göre her iki eş için eşit haklar belirlemiştir. Kadın veya erkek; evlilik birliğinin sarsılmasında daha ağır kusuru bulunmayan eş, diğerinden tazminat ve nafaka talep edebilir.
Boşanma davası sonucunda nafaka, kadın için mutlak bir hak değildir. Kadının, geçimine yetecek maddi gelirinin bulunması veya boşanmada daha ağır kusurlu olması halinde nafaka alamaz. Yoksulluğa düşme hali ve boşanmada daha ağır kusurlu olmama şartları birlikte gerçekleşirse yoksulluk nafakası bağlanır.
Boşanma öncesinde, haklı bir neden olmaksızın müşterek evi terk etmek kusurlu bir davranıştır. Ancak şiddet, geçimsizlik gibi haklı bir nedenin varlığında veya boşanma kararı aldıktan sonra evden ayrılmak kusur olarak kabul edilmez.
Boşanmada, eşlerin kişisel malları paylaşılmaz. Kişisel mallar; eşlerden birisinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya, mira veya bağış gibi karşılıksız kazanımlar ve manevi tazminat alacaklarıdır. Diğer eşin bu mallar üzerinde katılma alacağı hakkı bulunmaz.
Boşanma davasını açmak, mali haklar bakımından bir avantaj veya dezavantaj yaratmaz. Boşanmak isteyen eş, boşanma davası açabilir. Boşanma sonucunda tazminat ve nafakayı belirleyen konu kusur durumudur. Boşanma davasında, davalı tarafın da tazminat ve nafaka talep etme hakkı vardır. Ayrıca davalı eş, diğerinin ileri sürdüğü boşanma nedenlerinden farklı nedenlerle boşanmak istiyorsa karşı boşanma davası açabilir. Bu durumda, davalı eş, karşı boşanma davasında davacı konumunda bulunur.
Boşama davasında en iyi sonucu alabilmek için avukat desteği şarttır. Mersin boşanma avukatı olarak hizmet veren avukatlık büromuza, anlaşmalı ve çekişmeli boşanma davalarında avukat desteği ve hukuki danışma için ulaşabilirsiniz.
Mersin uzman avukat çalışma alanlarımıza buradan ulaşabilirsiniz.