Clinical dergisinde yayımlanan bir çalışmada, Majör Depresif Bozukluğu (MDB) olan ve semptomları iyileşen hastaların, suçluluk uyandıran anılar üzerine düşünürken bazı beyin bağlantılarını güçlendirebildikleri ve böylece öz saygılarını artırabildikleri görüldü.
Araştırma, daha önce depresyon geçmişi olan kişilerde suçluluk duygusu hissedildiğinde azaldığı tespit edilen belirli beyin bölgeleri arasındaki bağlantının, işlemden önce ve sonra çekilen fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (fMRI) yoluyla tek bir duyusal geri bildirim (nörofeedback) seansında güçlendirilebileceğini gösterdi. Çalışma Brezilya’daki D “Or Araştırma ve Eğitim Enstitüsü (IDOR), Rio de Janeiro Federal Üniversitesi (UFRJ) ve ABC Federal Üniversitesi tarafından Birleşik Krallık’taki King’s College London ile işbirliği içerisinde yürütülmüştür.
Depresyon olarak da bilinen Majör Depresif Bozukluk (MDB) , bir dizi sosyal, psikolojik ve biyolojik faktörün neden olduğu ruhsal bir bozukluktur. Belirtileri, günlük yaşamda sürekli ilgi ve zevk kaybı, olumsuz ruh hali, kendini suçlama ve düşük benlik saygısı gibi olumsuz duyguların yaygınlığı ile karakterizedir. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) verilerine göre, geçtiğimiz yıl depresyon dünyada 300 milyondan fazla insanı etkilemiş ve günümüzün en problemli hastalığı haline gelmiştir. Küresel halk sağlığı sorununun ciddiyetini göz önünde bulunduran tıp ve bilim toplulukları, yeni tedavilerin geliştirilmesi ve hastaların yaşam kalitesinin iyileştirilmesi amacıyla depresif bozukluğu anlamaya yönelik çabalarını artırmaktadır.
Araştırmacıların beyin yapısını ve işlevini girişimsel olmayan bir şekilde analiz etmelerine olanak tanıyan bir teknik olan fMRI aracılığıyla MDB’yi inceleyen ve kısa süre önce yayınlanan makale, depresyondaki kişilerin semptomlardan kurtulmuş olsalar bile suçluluk duygusu yaşarken iki belirli beyin bölgesi arasında daha az bağlantı kurdukları bilimsel bulgusuna dayanıyordu: sağ ön üst temporal ve anterior singulat korteks . Çalışma, bağlanabilirlikle, sosyal etkileşimlerin yorumlanmasıyla doğrudan bağlantılı olduğu için bu yapılar arasındaki bilgi alışverişine atıfta bulunuyor.
Çalışma, hastaların beyinlerindeki bu “nöral imzaya” dayanarak, katılımcıların beyin faaliyetlerini gerçek zamanlı olarak gözlemlemelerine ve değiştirmelerine olanak tanıyan duyusal geri bildirim yoluyla, bu bağlantıları güçlendirme olasılığını test etti. Henüz ilk aşamalarında olmasına rağmen, sonuç oldukça dikkat çekiciydi:
Sadece bir eğitim seansında, katılımcılar söz konusu alanlar arasında daha güçlü bir bağlantı kurduklarını gösterdiler ve duyusal geri bildirim deneyiminden sonra özgüvenlerinde bir artış olduğunu bildirdiler.
Çalışmanın ilk yazarı, King’s College London’dan Dr. Roland Zahn, çalışmanın neden semptomları iyileşmiş kişilerde gerçekleştirildiğini açıklıyor: “Aşırı kendini suçlamanın nöral imzası, semptomları hafiflemiş olan Majör Depresif Bozukluk hastalarında keşfedildi, bu da depresyon semptomlarından önce gelebileceğini ve insanları bu soruna karşı daha savunmasız hale getirebileceğini düşündürüyor. İkinci olarak, güvenlik nedenleriyle, insanların depresyonunun tedaviden sonra daha da kötüleşmeyeceğinden emin olmak istedik. MDB semptomları hafiflemiş kişilerin kötüleşme riski, mevcut semptomları olan kişilere göre önemli ölçüde daha azdır.”
Araştırmayı yürütmek üzere, depresif semptomları hafiflemiş olan 28 katılımcı rastgele iki gruba ayrıldı. Bir gruba beyin bağlantılarını aynı seviyede tutmaları gereken bir kontrol duyusal geri bildirim eğitimi uygulanırken, diğer gruba eğitim sırasında bu bağlantıları artırmaları talimatı verildi. Bu yöntem, insanların beyin egzersizini talimat verilen şekilde yapıp yapmadıklarını gösteren, bir ekrandaki görsel geri bildirim aracılığıyla gerçekleştirildi. “Katılımcıların geçmişlerinde, başkalarına karşı suçluluk veya öfke hissetmelerine neden olan belirli bir anıyı hayal etmeleri gerekiyordu. Ekranda, beyin bağlantılarını yansıtan renk göstergesinin de değişmesi için bu konudaki duygu durumlarını değiştirmeleri gerekiyordu. Ölçüt, tepesine kadar doldurulduğunda katılımcıların eğitimde başarılı olduklarını gösteren bir termometreydi” diye açıklıyor yazar.
Duyusal geri bildirimi uygulama süresi her iki grupta da aynı olmasına rağmen, fMRI sonuçlarında, beyin bağlantılarındaki aktiviteyi artırma talimatı verilen katılımcıların, egzersiz yapılan bölgeler arasındaki bağlantılarının güçlendiği gözlenmiştir. Aynı zamanda, bağlantılarını aynı başlangıç seviyesinde tutan grubun özsaygılarında bir artış gözlenmemiştir ki bu da eğitimin etkinliğini kanıtlayan sonuçlardır.
Çalışma aynı zamanda “Fonksiyonel Gerçek Zamanlı İnteraktif Endojen Nöromodülasyon ve Kod Çözme” ya da kısaca FRIEND olarak adlandırılan özel bir duyusal geri bildirim yazılımının geliştirilmesini gerektirdi. IDOR’da sinirbilim uzmanı ve çalışmanın sorumlu yazarı olan Dr. Jorge Moll, programı oluşturan gruba liderlik etti. “FRIEND, fMRI kullanan her türlü duyusal geri bildirim çalışması için geliştirilmiş bir araç kutusudur. Mevcut uygulama MDB patofizyolojisinin bu yönüne yöneliktir, ancak gelecekteki araştırmalarda diğer tasarımlar, bilişsel durumlar, duygular ve hasta popülasyonları da odak noktası olabilir” dedi.
IDOR’da Dr. Moll, duyusal geri bildirim yoluyla beyin bağlantı değişikliklerinin uyarılmasını içeren başka çalışmalar da yürütmüştür. Ona göre fMRI, beyin fonksiyonlarını müdahalesiz bir şekilde analiz etmek için en güçlü araçlardan biridir, ancak duyusal geri bildirim ile ilgili klinik uygulamalar henüz erken bir aşamadadır. “Önümüzde uzun bir yol var. Patofizyoloji, yan etkiler, terapötik etkiler ve ideal hedef hasta popülasyonlarının yanı sıra maliyet etkinliğini de belirlememiz gerekiyor. FMRI süresi pahalı olmasına rağmen, diğer tedavilerden çok daha fazla değildir ve bu, geleneksel tedavilere düşük yanıt veren hastalar için potansiyel olarak bir alternatif sunabilir. Henüz yapılması gereken çok sayıda temel araştırma var, ancak potansiyel klinik uygulamalar ortaya çıkmaya başlıyor.”
Dr. Jorge Moll, bu alanda daha fazla araştırma yapılmasına olanak tanımak amacıyla, duyusal geri bildirim yazılımı FRIEND’in, ilgilenen tüm araştırmacıların erişimine açık olarak ücretsiz bir şekilde çevrimiçi kullanıma sunulduğunu belirtiyor. Kullanımı mevcut çalışma kapsamı ile sınırlı değildir ve duyusal geri bildirim araştırmalarında daha yaygın olarak uygulanabilir. Yazarlar, bu araştırmanın tekrarlayan depresyon için yeni bir tedavi geliştirmenin ilk adımı olduğunu, ancak bu yaklaşımın etkinliğini kanıtlamanın amaçlanmadığını, bunun daha uzun takip gözlemleri ile gelecekteki daha büyük çalışmalarda araştırılması gerektiğini bildirmektedir.
Daha fazla bilgi: Roland Zahn et al, Blame-rebalance fMRI neurofeedback in major depressive disorder: A randomised proof-of-concept trial, NeuroImage: Clinical (2019). DOI: 10.1016/j.nicl.2019.101992
Dergi bilgisi: NeuroImage: Clinical
Çeviri: Zeynep Sude Öztekin