Yazı: Heribert Hinzen ve Steffi Robak
Çeviri: Erdoğan Usta
ÖZET: Yetişkin eğitimi konusunda yürütülen uluslararası çalışmalarda çoğu kez, farklılık ve kapsayıcılık, bir başlama noktası oluşturmaktadır. Birçok merkezi dökümanda zikredilmekte, pek çok küresel reform sürecinde yer almaktadırlar. Bu makale, geçmişe kıyasla farklılıkların ve kapsayıcılığın çok daha ileri seviyede yaşandığı bir dünya yolunda yetişkin eğitimine rehberlik eden temel olayların, düşünce süreçlerinin ve yol gösterici fikirlerin bir haritasını çıkarmaktadır. Zira küresel düzeydeki vaatlerin ve bunların yerel düzeyde insanlar için ne anlama geldiğinin takipçisi olmak, büyük önem taşıyor.
Toplumlar farklılıklarla nasıl yüzleşirler ve sadece kendilerine benzeyeni değil, aynı zamanda kendilerine benzemeyeni de nasıl kabullenirler?
Önemli konular ve sorular
Yetişkin eğitiminde kapsayıcı bir yaklaşımı destekleyen açıklamalar yapmak kolay olsa da, bu konuda karşılaşılan kimi zorlu sorulara yanıt üretmek asla aynı ölçüde kolay değildir. Toplumlar farklılıklarla nasıl yüzleşirler ve sadece kendilerine benzeyeni değil, aynı zamanda kendilerine benzemeyeni de nasıl kabullenirler? Farklılığın çeşitli veçhelerine ilişkin kanaatler, fikirler, deneyimler ve önyargılar nasıl ele alınmalıdır? Ayrımcılık meselesinin cinsiyet, yaş, etnik, ırksal ya da dini temelde ayrımcılık gibi çeşitli biçimleri nasıl çözüme kavuşturulabilir? Yabancı düşmanlığına nasıl yaklaşılmalı? Tüm grupların toplumsal yaşama ve eğitime katılımı nasıl mümkün kılınabilir? Kapsayıcı bir eğitim sisteminin toplumların çok daha kapsayıcı bir hale gelebilmesi katkı sunmak üzere şekillendirilmesi nasıl mümkün olabilir, bunun kavramları neler olabilir? Böylesi kapsayıcı eğitim sistemlerini şekillendirmek için temel yaklaşımlar, programlar ve kurumlar nasıl tasarlanabilir?
Çeşitlilik ve kaynaşma konusunda geliştirilmiş söylemler, iki ayrı kaynaktan beslenerek gelişmiştir. Bununla birlikte tüm bu iki konuya ilişkin söylemler, birlikte ele alınmalı ve tartışılmalıdır. Zira, aynı madalyonun iki yüzü gibidirler. Yaşam boyu süren bir perspektif olarak kapsayıcılık, ancak farklılıkların kapsayıcı bir eğitimin parçası olarak ele alınması durumunda kuvveden fiile geçebilir. Küreselleşmiş bir dünyada kapsayıcı toplum talebinin ihtiyaçlarına yanıt verebilmenin yolu, kapsayıcılık ve farklılıklar konusundaki perspektiflerimizin birleştirilmesinden geçmektedir.
Hak temelli bir yaklaşım
Çok temel bir belge ile başlamak anlamlı olabilir: İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi. Bu beyannamenin ikinci maddesi şunu söylüyor: “Herkes, ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal veya başka bir görüş, ulusal veya sosyal köken, mülkiyet, doğuş veya herhangi başka bir ayrım gözetmeksizin bu Bildirge ile ilan olunan bütün haklardan ve bütün özgürlüklerden yararlanabilir.” (Birleşmiş Milletler, 1948). Burada hem farklılıkların kabulüne, hem de dışlamanın tam zıttı olarak kabul görme hakkı ve gereksinimine yapılan vurgu söz konusu.
Hemen devamında 26. Madde ise şunu söylüyor: “1. Herkes eğitim hakkına sahiptir. Eğitim, en azından ilk ve temel eğitim aşamasında parasızdır… 2. Eğitim insan kişiliğini tam geliştirmeye ve insan haklarıyla temel özgürlüklere saygıyı güçlendirmeye yönelik olmalıdır.” Burada söz konusu olan sadece çocuğun okula gitme hakkı değildir. Günümüz dünyasında bu yaklaşımın, tüm insanların yaşam boyu öğrenme hakkı biçiminde ele alınması çok daha doğru olacaktır.
Küresel Gündemler
Bugünlerde her şeyi, Birleşmiş Milletler tarafından 2015 zirvesinde ilan edilmiş olan Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (SKH) ile ilişkilendiriyoruz. [1] Bu hedefler, 2030 yılına kadar devam edecek bir zaman dilimi boyunca geçerli birer taahhüt olarak tüm hükümetler tarafından imzalanmış olduklarından, sivil toplum çalışmalarında politik açıdan büyük önem taşıyorlar ve bu çalışmaların yol haritasının tayininde hatırı sayılır bir etmen durumundalar. Bununla birlikte, konu farklılık ve kapsayıcılık olduğunda biraz daha eskiye gitmekte fayda var. Zira, fırsat eşitsizlikleri, ayrımcılık, dezavantajlılık ve yaftalama gibi alanlarda geçmişte yürütülmüş olan mücadelelere ve uzun süren yoğun tartışmalara dönüp bir kez daha bakmak, çok daha anlamlı olacaktır.
Önemli uluslararası konferanslar, tartışmanın derinleşmesini sağladı ve değişime giden yolu hazırladı. Bu bağlamda pek çok kişinin aklına ilk gelen örnek, 1995 yılında toplanan Dördüncü Dünya Kadın Konferansı olacaktır. O konferansta, Pekin deklarasyonu ve Eylem Platformu ilan edilmişti. Bu deklarasyon, “kadın haklarının insan hakkı olduğunu” ilan ediyor ve aşağıdakileri de içeren stratejik hedefleri ortaya koyuyordu:
Diğer iki küresel platform hakkında ise muhtemelen daha az şey biliniyor:
Salamanca Özel İhtiyaçlar Eğitimi Bildirgesi ve Eylem Çerçevesi (UNESCO 1994), 1994 yılında bağımsız bir UNESCO konferansında ortaya çıktı. “Son yirmi yıl boyunca sosyal politikalar alanında gözlemlenen eğilim, entegrasyonu ve katılımı teşvik etmek ve dışlama ile mücadele etmekti. Kapsayıcılık ve katılım, insan onuru için de, insan haklarını yaşama geçirebilmek açısından da çok temel bir işleve sahiptir. Bunun eğitim alanındaki karşılığı, sahici bir fırsat eşitliğini yaratmayı amaçlayan stratejilerin geliştirilmesidir.”
Birleşmiş Milletler tarafından 2006 yılında yayınlanan Engelli Hakları Sözleşmesi de giriş kısmında “Irk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal ya da başka fikir, ulusal, etnik veya toplumsal köken, mülkiyet, doğum, yaş veya başka bir statü bakımından birden fazla nedene dayalı olarak veya ağır ayrımcılığa uğrayan engellilerin karşılaştığı zor koşulları dikkate alarak” vurgusu yapıldıktan sonra, eğitimi konu alan 24. Maddede şu söyleniyor: “Taraf devletler (…) engellilerin genel yüksek öğretime, mesleki eğitime, yetişkin eğitimine ve yaşam boyu öğrenmeye, hiçbir ayrımcılıkla karşılaşmaksızın ve diğerleri ile eşitlik temelinde erişebilmesini güvence altına almalıdır” (BM, 2006)
Küresel Eğitim İzleme Raporlarına bakmak
2000 yılında iki önemli küresel konferans düzenlendi: Dünya Eğitim Forumu, Herkes için Eğitim (EFA)’in başarılabilmesi için altı hedef belirledi. [2] Aynı yıl toplanan Birleşmiş Milletler Zirvesi de, 2015 yılına kadar ulaşılması amaçlanan ve Binyıl Kalkınma Hedefleri (MDG) olarak adlandırılan sekiz farklı hedef saptadı [3] . Elde edilen başarıların takibi için her yıl EFA Küresel İzleme Raporu ’nun yayınlanması kararlaştırıldı. Süreç içerisinde, hedeflerin tümüne arzu edilen zaman zarfında ulaşılamayacağı ortaya çıktı ve Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (SKH) perspektifinin Eğitim 2030 gündemini de bütünüyle içermesi ile birlikte, 2015 sonrasında da uzanan yeni bir stratejik düşünme biçimi öne çıktı [4]
“Kapsayıcı” kelimesi, sürdürülebilir kalkınma hedeflerinden on yedisinde belirgin bir biçimde kendisine yer buluyor, hatta pek çoğunun metninde de somut olarak yer alıyor:
Aşağıda sıralanan maddeler de son derece önemlidir ve konu ile yakından ilgilidir:
Yeni Küresel Eğitim İzleme Raporu (GEM) başarıları takip etmek için önemli bir araç olacaktır. Kapsayıcılık zaten 2016 raporunda ele alınan önemli bir göstergeydi; 2018 raporunda göçmenlik göstergeleri de yer alacak. [5]
Eğitim 2030 için Sivil Toplum Örgütleri Toplu İstişaresi (CCNGO – STKTİ) geçtiğimiz aylarda, Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin, özellikle de 4 numaralı hedefin uygulamadaki durumunu değerlendirmek için ilk küresel toplantısını Kamboçya’da yaptı. Toplantının sonuç bildirgesinde şunlar vurgulandı: “Cinsiyet eşitliği ve kapsayıcılık, 2030 gündeminin merkezinde yer alıyor. Hükümetleri, özellikle cinsiyet eşitliği, engellilik, göçmenlik, mültecilik, LGBTQI bireyler için insan hakları başta olmak üzere, her türlü farklılığa saygıyı gözeten kapsayıcı bir eğitimin güvence altına alınması doğrultusunda harcadıkları çabayı arttırmaya; ayrımcı politika ve pratikleri, erişimi, müfredatı, öğrenme ve öğretme süreçlerini bu perspektifle ele almaya çağırıyoruz” (CCNGO 2017).
Eğitim ve yaşam boyu öğrenmenin, Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin tümünü enlemesine kesen ve onların başarıya ulaşması için hayati rol oynayan çok temel bir konu olduğu, sıklıkla dile getirilmektedir. Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin yaşama geçirilmesinde özel bir rol oynayan bir diğer önemli bileşen ise, her düzeyde ve yaşta öğrenme ve öğretme ile ilgilidir. Tam da bu konuda UNESCO, yakın zamanda Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri için Eğitim: Öğrenme Hedefleri adlı son derece yararlı bir kaynak kitap yayınlamış bulunuyor. Bu kitap, bilişsel ve sosyo-duygusal davranışsal öğrenme hedefleri, konu başlıkları, yöntem ve yaklaşımlar gibi çok temel alanlarda fikir ve önerileri içeriyor. (UNESCO 2017)
Farklılık – farklılık eğitimi
Eğitim altdisiplini içerisinde farklılık konusunda çeşitli yaklaşımlar vardır (Baader 2013; Vertovec 2015). Şunu söyleyebiliriz: Yetişkinler açısından ve yetişkinlere dönük yaşam boyu öğrenme pratiklerinde farklılıklar, üçüncü bir sosyal alanda, kişisel imzalarımıza benzer bir işlev görürler ve kişiye özel bir konfigürasyon oluştururlar. Bahse konu bu sosyal alanın bir kısmı, birey ve yaşam dünyası arasındaki bağlantıdır. Habitat da sosyalleşmenin bir sonucu olarak kişisel imzanın bir parçasıdır. İmza içindeki yapısal çekirdek ise cinsiyet, yaş, nesil, sosyal arka plan, sosyal çevre, yeterlilik altyapısı, din ve yetenekler gibi çok çeşitli etmenlerden oluşmaktadır. Tüm bu etmenler karakterin biçimlenmesine etki eder ve ortaya çıkan karakter de kişisel konfigürasyona nihai şeklini verir (Robak 2013).
Diğer altdisiplinler bu meselenin farklı yönlerini öne çıkartırlar; ama nihayetinde hepsi, farklılık eğitiminin şu iki doğrultuda kavramsallaştırılması gerektiği konusunda hem fikirdirler: farklılık eğitimi bir yandan eşitsizlikleri önleyici bir işlev görür; bir yanıyla da bireyi, kendi yetkinliklerini, ilgi alanlarını, yeteneklerini ve kişiliğini yaratmasını doğrultusunda destekler ve güçlendirir.
Kapsayıcılık – kapsayıcı eğitim – kapsayıcı toplum?
Kapsayıcılık, toplumları kapsayıcı bir biçimde şekillendirebilmeye, farklılıkları tanımaya ve küreselleşmiş bir dünyanın zorluklarını olduğu kadar sunduğu imkanları da görmeye dönük bir yanıt oluşturabilir. Eğitim açısından bakıldığında ise, kapsayıcılığa dair çeşitli yaklaşımlar aşağıda özetlenmiştir:
“Kadınların iş yaşamına, siyasete ve toplumsal hayata artan oranda katılması, cinsiyet eşitliğini teşvik eden siyasal inisiyatifler ve yeterli bir altyapıya sahip olmak arasında pozitif bir ilişki olduğunu ortaya koyan güçlü kanıtlara sahibiz.”
Kadınların iş yaşamına, siyasete ve toplumsal hayata artan oranda katılması, cinsiyet eşitliğini teşvik eden siyasal inisiyatifler ve yeterli bir altyapıya sahip olmak arasında pozitif bir ilişki olduğunu ortaya koyan güçlü kanıtlara sahibiz (Cornelißen 2005). Ancak pek çok vakada, dışlamayı tetikleyen tek bir faktörün olmadığını görüyoruz. Eğitime düşük düzeyde katılım da, cinsiyet, yaş, istihdam, konum gibi çeşitli etmenler tarafından şekillendirilmektedir. Tüm bu etmenler bir araya geldiğinde, katılımı teşvik eden ya da engelleyen bir yapının ortaya çıkmasına neden olabilir. Sözgelimi göçmen geçmişine sahip kişiler genellikle vasıfsız işlerde niteliksiz işçi olarak çalışan, dil becerisi son derece sınırlı insanlar arasında yer alırlar ve bu durum onların eğitimde düşük bir katılım düzeyi sergilemelerine neden olur. Aynı zamanda, göçmen geçmişine sahip iyi eğitimli kişilerin de gerek çalışma gerekse de eğitim hayatında son derece başarılı olduklarını; öğrenme aktivitelerine ve eğitime de yüksek bir katılım gösterdiklerini ortaya koyan çok sayıda örnek ve veri mevcuttur (Leven ve diğerleri, 2013).
Halk eğitim merkezleri gibi kurumlar, insanların ihtiyaçlarını, taleplerini ve ilgi alanlarını tespit etmek ve bunları çeşitli tekliflere ya da projelere aktarmak için programlar ve projeler tasarlayabilir. Zira bu kurumlar, belli bir bölgede halkın nasıl profesyonelce ele alınıp eğitime motive edileceğinin bilgisine sahip olan ve dahası bizzat da bundan sorumlu olan yapılardır. Yapılan bir örnek olay incelemesi, bir halk eğitim merkezinin göçmenler için tiyatro gibi sanat eğitimi programlarını nasıl tasarlayıp hayata geçirdiğini ele almaktadır. Bu inceleme, söz konusu sanat eğitimi çalışmalarına katılan bireylerin, temel eğitim ve mesleki eğitim gibi diğer eğitim alanlarına da daha yüksek bir motivasyon ile katılım gösterdiğini ortaya koymuştur. Sanat eğitimi sınıflarının, eğitime katılmak için bir başlangıç noktası işlevi üstlenebildiği görülmüştür (Käpplinger ve diğerleri, 2017)
“Kapsayıcı kuruluşlar ve farklılıklara duyarlı bir eğitim ortamı konusunda, çok daha verimli kavramlara ihtiyacımız var.”
Farklılık bir hakikat, kapsayıcılık ise bir tercihtir
“Farklılık bir hakikat, kapsayıcılık ise bir tercihtir.” Bu cümle, Kanada’da faaliyet yürüten Royal Bank’ın 2015 farklılık ve kapsayıcılık raporunda yer alan, bankanın insan kaynakları yöneticisi Zabeen Hirji’nin mesajından. Hirji mesajında şunu ileri sürüyor: “Farklılık, temel tanımlamaların ve yasal mevzuatın gereklerini yerine getirmeye dönük adımların çok ötesine geçiyor. Farklılıklara sahip olmak, hikayenin sadece bir kısmıdır. Bu farklılıkların bir arada nasıl iyi işlediği sorusuna verilecek yanıt ise asıl anahtarı oluşturuyor. Bizim yaklaşımımız, kapsayıcılığın teşvik edilmesini, düşünsel farklılıkları bir imkan olarak görmeyi ve temel insan hakları ilkelerini içermektedir. Bu, bir bireye bütünlüklü bir biçimde bakabilmektir. Sadece aldığı eğitime, fiziksel özelliklerine, kültürel geçmişine ya da sahip olduğu iş deneyimlerine değil; bütün bunların birlikte nasıl çalıştığına bakabilmektir” (RBC 2016).
Aynı raporun diğer bölümlerinde, iki önemli veriyle daha karşılaşıyoruz:
Sivil toplum açısından şirketlerle ilişki kurmak asla kolay olmamıştır. Ne var ki konu eğitim ve kalkınma olduğunda, kamu ile özel sektör işbirliklerinin kurulması yönünde giderek artan da bir talep söz konusu. Bu nedenledir ki şirketlerin kullandıkları kavramlara ve uygulamalarına yakından bakmak, son derece büyük bir önem kazanmış bulunuyor.
Bundan sonraki adımlar
Farklılıkların kapsayıcılığın bir parçası haline gelmesi ve kapsayıcı bir eğitimin hayata geçirilebilmesi, dört aşamalı bir yaklaşıma ihtiyaç duyuyor:
Politika ve Finansman: Kapsayıcı bir sistemin, kamu kaynakları ile finanse edilen kurumlar ve kapsayıcı eğitim programları geliştirme yetkisine haiz profesyoneller ile geliştirilip biçimlendirilmesi isteği
Kurumlar ve Programlar: Kurumların, kapsayıcılık ve farklılık konusunda, bulundukları bölgeye ve yöre halkına uygun kendi çerçevelerini oluşturmalarına ihtiyaç var. Bu anlamda, planlama süreçlerinden sorumlu olan personel, talep ve ihtiyaçları, kapsayıcılık ve farklılık perspektifinden ele almalıdır.
Araştırma ve Teori: Eğitim bilimi alanında çalışan bilimsel topluluğun kuramsal bir temel oluşturması ve farklılık, dışlama ve kapsama mekanizmaları ve öğrenme süreçleri gibi alanlarda ampirik araştırmalar yürütmesi gerekmektedir.
Planlama ve eğitim için profesyonel bir kadro: Bu alanda çalışan personel, profesyonel planlama süreçlerine ve gerekli bilgi kaynaklarına olduğu gibi, her yönüyle farklılık ve kapsayıcılık konusuna da vakıf kişilerden oluşmalıdır.
REFERANSLAR
Baader, M. (2013): Diversity Education in den Erziehungswissenschaften. “Diversity” as a buzzword. In: Hauenschild, K., Robak, S. & Sievers, I. (eds.) (2013): Diversity Education. Zugänge – Perspektiven – Beispiele. Frankfurt a. M.: Brandes & Apsel, 38–60.
CCNGO (2017): Collective Consultation of NGOs (CCNGO) for Education 2030. Implementing SDG4-Education 2030. Global meeting declaration. http://unesdoc.unesco.org/images/0024/002489/248929e.pdf
Cornelißen, W. (2005): Gender-Datenreport. 1. Datenreport zur Gleichstellung von Frauen und Männern in der Bundesrepublik Deutschland im Auftrag des Bundesministeriums für Familie, Senioren, Frauen und Jugend. http://www.genderkompetenz.info/genderkompetenz-2003-2010/w/files/gkompzpdf/gender_datenreport_2005.pdf
Fleige, M.; Zimmer, V.; Lücker, L.; Thom, S. (2014): Diversität und Weiterbildung. Expertise im Auftrag der Kommunen Bremen und Bremerhaven. Bonn.
Käpplinger, B.; Robak, S.; Fleige, M.; Hippel v., A.; Gieseke, W. (eds.) (2017): Cultures of Program Planning in Adult Education. Concepts, Research Results and Archives. In: Studies in Pedagogy, Andragogy, and Gerontagogy. Volume 70. Frankfurt (Main): Peter Lang.
Kronauer, M. (ed.) (2010): Inklusion und Weiterbildung. Reflexionen zur gesellschaftlichen Teilhabe in der Gegenwart. Bielefeld: Bertelsmann.
Leven, I.; Bilger, F.; Strauß; A.; Hartmann, J. (2013): Weiterbildungstrends in verschiedenen Bevölkerungsgruppen. In: Bilger, F.; Gnahs, D.; Hartmann, J.; Kuper, H. (eds.): Weiterbildungsverhalten in Deutschland. Resultate des Adult Education Survey 2012. Munich: Bertelsmann.
RBC (2016): 2015 Diversity and Inclusion Report of the Royal Bank of Canada, 3. [For future aims see also RBC (2016): Diversity & Inclusion. Blueprint 2020]
Robak, S. (2013): Diversität in der Erwachsenenbildung(sforschung) im Spiegel theoretischer und empirischer Reflexionen – eine Standortdiskussion. In: Hauenschild, K.; Robak, S.; Sievers, I. (eds.) (2013): Diversity Education. Zugänge – Perspektive – Beispiele. Frankfurt (Main): Brandes & Apsel., 183-203.
Schmidt-Hertha, B.; Tippelt, R. (2013): Inklusion in der Weiterbildung. In: Döbert, H.; Weishaupt, H. (eds.): Inklusive Bildung professionell gestalten. Münster, 241–262.
UN (1948): Universal Declaration of Human Rights [İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi]. www.un.org/en/universal-declaration-human-rights/
UN (1995): Beijing Declaration and Platform for Action. http://www.un.org/womenwatch/daw/beijing/pdf/BDPfA%20E.pdf [Daha fazla bilgi için: http://www.un.org/womenwatch/daw/beijing/platform/ ]
UN (2006): Convention on the Rights of Persons with Disabilities [Engelli Hakları Beyannamesi] [Daha fazla bilgi için: https://www.un.org/development/desa/disabilities/convention-on-the-rights-of-persons-with-disabilities.html ]
UN (2015): Transforming our world: the 2030 Agenda for Sustainable Development. http://www.un.org/ga/search/view_doc.asp?symbol=A/RES/70/1&Lang=E
UNESCO (1994): The Salamanca Statement and Framework for Action on Special Needs Education. http://www.unesco.org/education/pdf/SALAMA_E.PDF
UNESCO (2017): Education for Sustainable Development Goals. Learning Objectives. Paris.
Vertovec, S. (2015): Introduction: formulating diversity studies. In: Vertovec, S. (ed.) (2015): Routledge International handbook of diversity studies. Routledge: London, 1-20.
YAZARLAR HAKKINDA
Prof. Dr. Heribert Hinzen doktorasını Heidelberg Üniversitesi’nde, Tanzanya’da Yetişkin Eğitimi başlıklı doktora tezi ile tamamladı ve Pécs Üniversitesi’nden fahri doktora aldı. 1977-2005 yılları arasında DVV International için Bonn, Sierra Leone, Macaristan ve Laos’ta çalıştı. Çok sayıda üniversitede ders verdi. Daha önce ICAE ve EAEA’nın Başkan Yardımcısı olarak görev yapmıştır.
İletişim : [email protected]
Prof. Dr. Steffi Robak, Hanover’deki Leibniz Üniversitesi’nde Yetişkin Eğitimi ve Farklılık Eğitimi profesörüdür. Mesleki Eğitim ve Yetişkin Eğitimi Enstitüsü’nde yetişkin eğitiminde eğitim yönetimi ve profesyonelleşme gibi alanlarda çalışmalar yürütmekte ve kültürlerarası eğitim ve uluslararası eğitim araştırmalarına odaklanmaktadır.
İletişim: [email protected]
[1] Sürdürülebilir Kalkınma konusunda daha fazla bilgi için: https://sustainabledevelopment.un.org/topics/sustainabledevelopmentgoals
[2] Konuya ilişkin daha fazla bilgi için: https://en.unesco.org/gem-report/report/2015/education-all-2000-2015-achievements-and-challenges
[3] Konuya ilişkin daha fazla bilgi için: http://www.un.org/millenniumgoals/
[4] Bunun bir örneği olarak, Eğitim 2030 Incheon Deklarasyonu ve Eylem Çerçevesi’ne bakılabilir: http://www.unesco.org/new/fileadmin/MULTIMEDIA/HQ/ED/ED/pdf/FFA_Complet_Web-ENG.pdf
[5] Konuya ilişkin daha fazla bilgi için: https://en.unesco.org/gem-report/