İşçinin çalışma süresi gibi tatil ve izin süreleri de İş Kanunu uyarınca belli kurallara bağlanmıştır. Bu yazımızda bu kurallara değineceğiz.
Çalışma süresi, işçinin çalıştırıldığı işte geçirdiği süredir. Bu süre İş Kanunu ’na göre haftada en çok 45 saattir. İş sözleşmelerinde aksine bir düzenleme yoksa çalışma süresi, haftanın çalışılan günlerine bu en çok 45 saatlik süre eşit ölçüde bölünerek uygulanır.
Haftalık çalışma süresi günlere farklı şekilde bölünürse, günlük çalışma süresi hiçbir şekilde 11 saati aşamaz. Yargıtay, yeni tarihli kararlarında bu yönde bir anlaşmanın işçi ile işveren arasında yazılı şekilde yapılmasını aramaktadır. Ayrıca günlük çalışmanın başlama ve bitiş saatleri ile dinlenme saatleri işverenlerce işçilere duyurulur. İşin niteliğine göre işin başlama ve bitiş saatleri işveren tarafından farklı şekilde düzenlenebilir.
Çalışma sürelerini ve günlük azami 11 saati hesaplarken hem fiilen çalışılan süreyi hem de fiili bir çalışma olmasa bile aşağıda sayılan süreleri dahil etmek gerekir. İş Kanunu’na göre aşağıdaki süreler işçinin günlük çalışma sürelerinden sayılır:
1- Madenlerde, taş ocaklarında yahut her ne şekilde olursa olsun yer altında veya su altında çalışılacak işlerde işçilerin kuyulara, dehlizlere veya asıl çalışma yerlerine inmeleri veya girmeleri ve bu yerlerden çıkmaları için gereken süreler
2- İşçilerin işveren tarafından işyerlerinden başka bir yerde çalıştırılmak üzere gönderilmeleri halinde yolda geçen süreler.
3- İşçinin işinde ve her an iş görmeye hazır bir halde bulunmakla beraber çalıştırılmaksızın ve çıkacak işi bekleyerek boş geçirdiği süreler. Örneğin bir garson müşteri yokken servis yapıp çalışamayacağı için bu boşta geçen süre de çalışılmış sayılır.
4- İşçinin işveren tarafından başka bir yere gönderilmesi veya işveren evinde veya bürosunda yahut işverenle ilgili herhangi bir yerde meşgul edilmesi suretiyle asıl işini yapmaksızın geçirdiği süreler.
5- Çocuk emziren kadın işçilerin çocuklarına süt vermeleri için günde 1,5 saatlik süre.
6- Demiryolları, karayolları ve köprülerin yapılması, korunması ya da onarım ve tadili gibi, işçilerin yerleşim yerlerinden uzak bir mesafede bulunan işyerlerine hep birlikte getirilip götürülmeleri gereken her türlü işlerde bunların toplu ve düzenli bir şekilde götürülüp getirilmeleri esnasında geçen süreler.
Ancak, işin niteliğinden doğmayıp da işveren tarafından sırf sosyal yardım amacıyla işyerine götürülüp getirilme esnasında araçlarda geçen süre çalışma süresinden sayılmaz.
İş Kanunu’na göre yer altı maden işlerinde çalışan işçilerin çalışma süresi; günde en çok 7,5 haftada en çok 37,5 saattir. Dikkat edilmelidir ki tüm yer altından çalışanlar değil; sadece madenlerde çalışan işçiler için bu süre geçerlidir. Yeri gelmişken belirtelim ki maden ocakları ile kablo döşemesi, kanalizasyon ve tünel inşaatı gibi yer altında veya su altında çalışılacak işlerde 18 yaşını doldurmamış erkek ve her yaştaki kadınların çalıştırılması yasaktır. Dolayısıyla çalışma süreleri ve çalışma esaslarının belirlenmesinde buna da dikkat edilmelidir.
Çalışma hayatında “gece” en geç saat 20.00’de başlayarak en erken saat 06.00’ya kadar geçen dönemdir. Bir çalışmanın gece çalışması sayılabilmesi için vardiyanın yarısından fazlasının 20.00 – 06.00 aralığına denk gelmesi lazımdır. Örneğin 12.00-21.00 arası geçe çalışması değildir.
İşçilerin gece çalışmaları yedi buçuk saati geçemez. Ancak, turizm, özel güvenlik ve sağlık hizmeti yürütülen işlerde işçinin yazılı onayının alınması şartıyla yedi buçuk saatin üzerinde gece çalışması yaptırılabilir.
Gece çalışmasında; hamile kadınları, 18 yaşından küçükleri, doğum yapmış çocuğu 1 yaşına gelmemiş işçiyi çalıştırmak mümkün değildir.
İş Kanunu’na göre, zorunlu nedenlerle işin durması, ulusal bayram ve genel tatillerden önce veya sonra işyerinin tatil edilmesi veya benzer nedenlerle işyerinde normal çalışma sürelerinin önemli ölçüde altında çalışılması veya tamamen tatil edilmesi ya da işçinin talebi ile kendisine izin verilmesi hallerinde, işveren iki ay içinde çalışılmayan süreler için telafi çalışması yaptırabilir. Bu çalışmalar fazla çalışma veya fazla sürelerle çalışma sayılmaz.
Telafi çalışmaları, günlük en çok çalışma süresini aşmamak koşulu ile günde üç saatten fazla olamaz. Tatil günlerinde telafi çalışması yaptırılamaz.
Anayasamıza göre, dinlenmek çalışanların hakkıdır. Günlük çalışma süresinin içinde işçilere dinlenmeleri ve yemek, içmek gibi ihtiyaçlarını karşılamaları için dinlenme süreleri verilmesi zorunludur. Dinlenme süreleri çalışma süresinden sayılmaz. Örneğin, sabah 09.00 Akşam 19.00 çalışan işçiye 1 saat öğle arası dinlenme süresi verilmişse her ne kadar 10 saat geçmiş olsa da işçinin çalışma süresi 9 saat olarak değerlendirilir. Bunun önüne geçebilmek için iş sözleşmeleri ile dinlenme süresinin de iş çalışma süresine dâhil edilmesi sağlanabilir.
İş Kanunu’na göre, günlük çalışma süresinin ortalama bir zamanında o yerin gelenekleri ve işin gereğine göre ayarlanmak suretiyle işçilere dinlenme süreleri verilmesi zorunludur.
Dinlenme sürelerini İş Kanunu şu şekilde belirlemiştir:
– 4 saat veya daha kısa süreli işlerde 15 dakika,
– 4 saatten fazla ve 7,5 saate kadar (7,5 saat dâhil) süreli işlerde 30 dakika,
– 7,5 saatten fazla süreli işlerde 1 saat.
Bu dinlenme süreleri asgari olup işçiye aralıksız verilir. Ancak dinlenme süreleri, iklim, mevsim, o yerdeki gelenekler ve işin niteliği göz önünde tutularak iş sözleşmeleri ile aralı olarak kullandırılabilir. Örneğin sigara molası kullanılmak isteniyorsa ya da yoğun dikkat gerektiren işlerde dinlenme süreleri aralarla kullandırılabilir.
İşçi, belirtilen sürelerde serbesttir. Ancak bazı işyerlerinde (örneğin petrol rafinerisi) güvenlik sebebiyle işyerinde dinlenme süresi geçirilebilir. Dinlenme süresini başlı başına işyerinde geçirmek çalışıldığı anlamına gelmiyor. Ancak dinlenme sürelerinde de çalışılmışsa ve bu çalışmayla birlikte haftalık 45 saat aşılmışsa, işveren fazla çalışmanın da ücreti ödemelidir.
Dinlenme süreleri bir işyerinde işçilere karşı aynı veya değişik saatlerde kullandırılabilir. Yani nöbetleşe bir kullanım söz konusu olabilecektir. Son olarak sıklıkla karşılaşıldığı gibi bir işçi “Bizde dinlenme süresi yok, öğle tatili var” derse, aslında yukarıda belirtilen dinlenme sürelerini kastetmiş olur.
“İşçi, ara dinlenme saatinde tamamen serbesttir. Bu süreyi işyeri içinde ya da dışında geçirebilir. İşyerinde geçirmesi ve bu süre içinde çalışmaya devam etmesi durumunda ara dinlenmesi verilmemiş sayılır. Ancak işçi işyerinde kalsa bile, ara dinlenmesi süresini serbestçe kullanabilir, bu süre içinde çalışmaya zorlanamaz. Ara dinlenmesi için ücret ödenmesi gerekmez. Ancak, bu süre işçiye dinlenme zamanı olarak tanınmamışsa, işçinin normal ücretinin ödenmesi gerekir.” (Yargıtay Kararı – 9. HD., E. 2015/9517 K. 2017/9381 T. 30.5.2017)
“İşçinin salt ara dinleme sırasında işyerinde bulunması önemli olmayıp, bu süre içinde ara dinlenme yokmuş gibi çalışıyor olması da gerekir. İşçinin ara dinlenme sırasında kendi isteği ile veya başka bir yere gitme imkânının o sırada fiziken mümkün olmaması nedeniyle işyerinde bulunması halinde söz konusu alacağa hak kazanması mümkün değildir. Bu nedenle öncelikle işçinin vardiyalı çalışıp çalışmadığı, ara dinlenmesini işyerinde işin niteliği gereği fiilen çalışarak geçirip geçirmediği belirlenmelidir. Davacı tanıkları davacının ara dinlenme sırasında işyerinde bulunduğunu belirtmiş ise de işyerinde bulunmanın nedenini ve işyerinde bulunmanın gerekli olup olmadığı konusunda her hangi bir açıklamada bulunmamışlardır. Mevcut delillerle bir sonuca varma olanağı görülmemektedir. Bu nedenle, gerekirse işyerinde keşif yapılmak ve tanık anlatımları ile birlikte değerlendirme yapılmak suretiyle davacının yaptığı işin niteliği gereği ara dinlenme sırasında fiilen çalışarak işyerinde bulunmasının gerekip gerekmediği belirlenmeli sonucuna göre karar verilmelidir.” (Yargıtay Kararı – HGK., E. 2006/191 K. 2006/193 T. 12.04.2006)
İşçiyi 7 günlük zaman dilimi içerisinde mutlaka en az 24 saatlik bir dinlenme yani hafta tatili sağlanmalıdır. Yasal sürelere uygun olarak 6 iş günü çalışan işçi, 7. günü hafta tatili olarak alır. Burada hafta tatili için Pazar veya Pazartesi vb. günleri kastetmiyoruz. Hafta tatili gününün ne olacağı işe göre değişir. Örneğin, vardiyalı çalışılan yerlerde bütün yıl belirli bir tatil günü olmayabilir.
İşveren, 7. gün gelmedi diye işçinin iş sözleşmesini feshedemez. Sözleşmedeki “işçi hafta içi veya hafta sonu gelmekle yükümlüdür” şeklindeki hükme rağmen 7. gün gelmezse işverenin yapabileceği bir şey yoktur. Sözleşme feshedilirse haksız fesih olur.
“Hafta tatili izni kesintisiz en az 24 saattir. Bunun altında bir süre haftalık izin verilmesi durumunda, usulüne uygun şekilde hafta tatili izni kullandığından söz edilemez. Ayrıca, hafta tatili bölünerek kullandırılamaz. Buna göre hafta tatilinin 24 saatten az olarak kullandırılması halinde hafta tatili hiç kullandırılmamış sayılır.” (Yargıtay Kararı – 9. HD., E. 2010/796 K. 2010/14544 T. 25.05.2010)
Çalışılmayan hafta tatili günü için de işveren tarafından bir iş karşılığı olmaksızın o günün ücreti tam olarak işçiye ödenir. Bu bir ücretsiz tatil değil, ücretli hafta tatilidir. Örneğin, 30 günlük ücretin içinde 26 çalışma gününe ek 4 hafta tatili günü vardır.
İşçinin hafta tatilinde dinlenmesi hem anayasal bir zorunluluk hem de iş sağlığının korunması için çok önemlidir. İşçi hafta tatili gününde çalışırsa, kanuna aykırı fazla çalışma yapılmış olur. Bu sebeple, hafta tatili çalışmasının ücrete dâhil olduğu kabul edilemez. Ayrıca hafta tatilinde çalışmasının sonucunda işçiye serbest zaman tanınması da bir anlam ifade etmez.
Koşulları gerçekleşmişse bu gün de çalışan işçiye 2,5 gündeliğine kadar ücret ödenmesi gerekebilecektir. Örneğin günlük 200 TL’ye çalışan bir işçi, hafta tatilinde çalıştığı için koşulları gerçekleşmişse günlük 500 TL’ye kadar ücretine hak kazanır. Hafta tatillerinde de çalışmış bir işçinin fazla çalışmanın karşılığı olan alacaklarını da alabilmesi için bir avukata danışması yararlı olacaktır.
“Hafta tatili gününde çalıştığını iddia eden işçi, norm kuramı uyarınca bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda yer alan hafta tatili ücreti ödemesinin yapıldığı varsayılır. Bordroda ilgili bölümünün boş olması ya da bordronun imza taşımaması halinde, işçi hafta tatilinde çalışma yaptığını her türlü delille ispat edebilir.
Hafta tatillerinde çalışıldığının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, yazılı delil niteliğindedir. Ancak, sözü edilen çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. Hafta tatili çalışmalarının yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkân dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.” (Yargıtay Kararı – 22. HD., E. 2012/10831 K. 2013/372 T. 22.1.2013)
İş Kanunu’na göre ulusal bayram ve genel tatil günlerinde işyerlerinde çalışılıp çalışılmayacağı toplu iş sözleşmesi veya iş sözleşmeleri ile kararlaştırılır. Sözleşmelerde hüküm bulunmaması halinde söz konusu günlerde çalışılması için işçinin onayı gereklidir.
Ulusal bayram ve genel tatil günlerini aşağıdaki gibi sıralayabiliriz.
-1923 yılında Cumhuriyetin ilan edildiği 29 Ekim günü. Bayram 28 Ekim günü saat 13.00’ten itibaren başlar ve 29 Ekim günü devam eder.
– 1 Ocak yani yılbaşı günü
– 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü
– 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü
– 23 Nisan günü Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı
– 19 Mayıs günü Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı
– 30 Ağustos günü Zafer Bayramı
– Ramazan Bayramı; Arefe günü saat 13.00’ten itibaren 3,5 gündür.
– Kurban Bayramı; Arefe günü saat 13.00’ten itibaren 4,5 gündür.
Ulusal bayram ve genel tatil günleri olarak kabul edilen günlerde, işçiler çalışmazlarsa, bir iş karşılığı olmaksızın o günün ücretleri tam olarak, tatil yapmayarak çalışırlarsa ayrıca çalışılan her gün için bir günlük ücreti ödenir. Yani çalışan işçi 2 günlük ücrete hak kazanmış olacaktır.
İşçiler de memurlara tanınan mazeret izinlerine benzer şekilde bir izin kullanabilirler. İşçiye; evlenmesi veya evlat edinmesi ya da ana veya babasının, eşinin, kardeşinin, çocuğunun ölümü hâlinde 3 gün, eşinin doğum yapması hâlinde ise 5 gün ücretli izin verilir. İşçilerin en az % 75 engelli veya süreğen hastalığı olan çocuğunun tedavisinde, hastalık raporuna dayalı olarak ve çalışan ebeveynden sadece biri tarafından kullanılması kaydıyla, bir yıl içinde toptan veya bölümler hâlinde 10 güne kadar ücretli izin verilir.
Kadın işçilerin doğumdan önce 8 ve doğumdan sonra 8 hafta olmak üzere toplam 16 haftalık süre için çalıştırılmamaları İş Kanun’u uyarınca uygun bulunmuştur. İkiz veya üçüz gibi çoğul gebelik hallerinde doğumdan önce çalıştırılmayacak 8 haftalık süreye 2 hafta süre eklenir.
Kadın işçinin sağlık durumu uygun olduğu takdirde, doktorun onayı ile işçi isterse doğumdan önceki 3 haftaya kadar işyerinde çalışabilir. Bu durumda, kadın işçinin çalıştığı süreler doğum sonrası sürelere eklenir. Kadın işçinin erken doğum yapması halinde ise doğumdan önce kullanamadığı çalıştırılmayacak süreler, doğum sonrası sürelere eklenmek suretiyle kullandırılır.
Erkek işçinin de doğum izni kullanabilmesi mümkündür. Doğumda veya doğum sonrasında annenin ölümü hâlinde, doğum sonrası kullanılamayan süreler babaya kullandırılır.
3 yaşını doldurmamış çocuğu evlat edinen eşlerden birine veya evlat edinene, çocuğun aileye fiilen teslim edildiği tarihten itibaren 8 hafta izin kullandırılır.
Yukarıda değindiğimiz gibi kullanılan doğum sonrası analık hali izninin bitiminden itibaren çocuğun hayatta olması kaydıyla, kadın işçiye (anneye) birinci doğumda 60 gün, ikinci doğumda 120 gün, sonraki doğumlarda ise 180 gün süreyle haftalık çalışma süresinin yarısı kadar ücretsiz izin verilir. Çoğul doğum hâlinde bu sürelere 30 gün eklenir. Çocuğun engelli doğması halinde bu süre 360 gün olarak uygulanır. Bu öngörülen süreler işçinin sağlık durumuna ve işin özelliğine göre doğumdan önce ve sonra gerekirse artırılabilir.
Kadın işçilere 1 yaşından küçük çocuklarını emzirmeleri için günde toplam 1,5 saat süt izni verilir. Bu sürenin hangi saatler arasında ve kaça bölünerek kullanılacağını işçi kendisi belirler. Bu süre günlük çalışma süresinden sayılır. Süt izninde çalışan kadın işçiye fazla çalışma ücreti ödenmesi gerekir.