Kalp Çakrası (Anahata) Nedir?

İçindekiler

Kendinizi Aşka Dördüncü Çakra İle Açın!

Kalp çakrası, vücumuzun yedi çakrasının merkezi olan, dördüncü çakradır. Ruhsal ve fiziksel bütünlüğün alanı, kesişim yeri, adeta her iki boyutun buluşma noktasıdır. Sevginin ve aşkın can noktasıdır. Dördüncü çakra, kalp çakrası olarak adlandırılmakta, göğsün ortasına yerleştirilmiş ve kalbi, kalp pleksusunu, timus bezini, akciğerleri ve göğüsleri içermektedir. Yine aynı zamanda lenfatik sistemi de yönetmektedir.

Kadim zamanların dili olan Sanskritçe bir kelime “Anahata” dördüncü çakra “vurulmamış” veya “kırılmamış” anlamına gelmektedir. Bu kelime, geçmişte yaşanan deneyimlerin, acıların ve şikayetlerin altında, hiçbir incinmenin olmadığı saf ve manevi bir yer olduğu anlamını taşımaktadır. İçsel yanımızın, özümüzün dış etkilerden arınmış bozulmayan yanını temsil eder. Suçlamanın, dramın ve kederciliğinin özde olmadığını bunu zihnin yarattığını algılayabiliriz.

Kalp çakrası açık olduğunda, sevgi ve şefkat duygularının hakim olduğu bir ruh hali mevcut olmakta ve affetmek daha kolay olduğu gibi hem kendinizi, hem de başkalarını olduğu gibi kabul edebilme özelliğine sahip olabilirsiniz. Sakin ve huzurlu yanınızın arttığını fark edebilirsiniz.

Etrafınızdakileri eleştirdiğiniz kadar kendinize de kimsenin söylemediği eleştiriler yaparak kalp çakranızın kapanmasına neden olabilirsiniz. Dördüncü çakra doğru çalışmadığında hayatınızda ilk olarak fiziksel rahatsızlıkların etkisini görebilirsiniz. Kalp çakrası kapalı olduğu zaman ise kendinize karşı ve başkalarına karşı da keder, öfke, kıskançlık ve ihanet korkusu, güvensizlik ve nefret gibi duyguların yaşanmasına neden olacak durumları yaşamak kaçınılmaz olmaktadır. Bu tarz güçlü negatif duygular sürekli olduğunda önce ruhsal sonra ise fiziksel olarak yara almamıza neden olur. Birçok hastalığın nedenin artık temelinde bulunan psikolojik nedenlerine bakılmaktadır. Bunlar tam olarak bahsettiğimiz çakraların doğru çalışıp çalışmadığı ile ilgilidir.

Anahata’nın Özünde Kalın!

Zaman, zaman bazı insanları tam da şikayetlerin yerinde yaşamayı tercih edebiliyor. Aslında farkında olmadan kendimizi sorunların içinde yaşamaya itebiliyoruz. Hatta daha ileri gidip bizzat hayatımızda sorun olması için çaba bile harcaya biliyoruz. Geçmişlerinde ebeveynleri, kardeşleri, arkadaşları veya aşklarıyla sorunlar yaşayanlar olabilir, bu yaşadıklarından yara alanlar olabilir. Belki sen de orada bulunuyordun. Tabii ki herhangi birinin size zarar verebileceği durumlar söz konusu olacaktır ve bu durumlardan her zaman kaçınmak olanaksızdır. Fakat bu karşılaştığın acı ile ne yapacağını seçmek sizin tercihiniz olacaktır. Çünkü yaşanılan olaylar ve durumlar karşısında bizim ne yaptığımız çoğu zaman gelecek zamanda da bizi etkileyecek olaylar zincirinin başlangıcını oluşturmaktadır. Unutmayın kader diye nitelendirdiğimiz bizim tercihlerimizin neticesidir.

Bazı insanlar diğerine zarar vermek amacında olabilirler. Ancak, bu amaç Anahata yerinde yaşamamaktan, yani kalp çakrasının açık olmamasından, özümüzde kalamamaktan ileri gelir. Güçlü bir ego kapalı bir kalp çakrası negatif her duygunun haklı olduğu düşüncesini yaratır. Başkalarına acı çektirmeyi tercih eden bir kişi, hepsi kapalı bir kalp çakrasını ifade eden korku, cehalet veya nefret yerinden gelmektedir.

Merhamet Ve Empati Duyguları Açık Bir Çakra Yaratır!

Başka birisinin penceresinden bakmak, onun gözünden görebilmek her zaman kolay değildir, lakin empati duygusunu arttırmak için doğru bir yol olabilir. En çok zorlayan bir durumdur karşısındakini anlamak. Çünkü benlik yani ego bunu engelleyen en güçlü duygu olmuştur. Fakat bazen karşınızdaki kişi olmak, onun hisleri ve duyguları ile bakmak sizin kendi benliğinizden başka benlikleri de hissetmenizi sağlayacak ve sizi daha anlayışlı biri haline getirecektir. Empati ve merhamet duygularını yaratmaya yardımcı olmak için zaman zaman kendinizce bir senaryo yazabilirsiniz ve bir oyun yaratabilirsiniz. Örneğin; hoş olmayan veya geçmişte bir şekilde size kötü davranan biriyle karşılaştığınızda, o kişiyle ilgili hızlıca bazı düşünceler yaratabilirsiniz. “Ya kötü bir gün geçiriyorsa” veya “O kişi işini yeni kaybetmişse” “Ya eşinin bir ilişkisi olduğunu anlamışsa” “Ya gerçekten öyleyse” gibi sınırsız seçeneklerde kafanızda bu senaryoları oluştururken, karşınızdaki kişi ile ve onun davranışından dolayı yaşabileceği durumu ile ilgili empati kurabilmeye başlarsınız. Bu şekilde düşünebilme yeteneği yaşanan her durum ve olay karşısında çok yönlü düşünebilmenizi sağlayacak güzel bir pratik olacaktır. Bu yöntem, karşınızdaki kişiye karşı daha merhametli ve şefkatli duygular hissetmenizi sağlayacaktır. Karşınızdaki kişiye pozitif duygular ile yaklaşmak sadece empati kurmanızı değil aynı zamanda oluşan herhangi bir olumsuz durumun çözülmesinde de faydalı olacaktır. Çünkü olumlu hisler daima daha duru bir zihne sahip olmanızı sağlar ve bu da yaratıcı çözümler üretmenizi kolaylaştırarak sizi daha mutlu kılar.

Sevgi verin, sevgi alın!

Her şeyin var olma nedeni esasında sevgidir. Görüp görebileceğiniz her şey aslında sevgi ile yaratılmıştır. Hayatı yaşamayı bu kadar sevmeniz sizi hayatta tutan yegane şey değil mi? Ve çoğaldıkça güzelleşen en güzel duygudur aynı zamanda. Bilin ya da bilmeyin her hareketinizin temelinde bulunan sebep daima sevgidir. Örneğin sevdiğiniz bir yemeği yersiniz, sevdiğiniz yerlere, sevdiğiniz kişilerle gitmek istersiniz. Sevdiğiniz bir eşyayı saklarsınız. Bunun gibi tüm duyguların itiş kaynağı yine sevgidir. Dolayısı ile dördüncü çakra olan kalp çakrasının özünde yatan muhteşem tetikleyici budur.

Sevgiyi alabilmenin en iyi yolu sevgi verebilmektir. Almak için önce daima vermek gerekir. Yazar ve motivasyon konuşmacısı olan Leo Buscaglia konuşmalarında, optimal sağlık için günde 12 kez kucaklaşmak gerektiğini önemle ifade ederdi. O halde sarılmak ve öpmek gerçekleştirilebilecek en sağlıklı eylemler arasında. Tabii ki sevgi verebileceğiniz ve sevginizi ifade edebileceğiniz başka yollarda var:

Sevgiyi beslemek, sevgi dolu duyguları güçlendirmek için elinizden geleni yapmaya çalışın. Aşkı bir para birimi gibi düşünün böylelikle verdiğiniz her şeyin bir şekilde size geri döneceğini anlayacaksınız. Verdiğiniz değer, değerinde bazen değerinden de fazlası ile yine size dönecektir. Biliyorsunuz ki evrenin kuralı tektir, ne verirseniz daima onu alacaksınız.

Dördüncü Çakrayı Dengelemek İçin Sesler, Renkler Ve Asanalar(duruş, pozisyon) Birer Mücevher!

Göğüs bölgesini açabilecek her yoga pozisyonu kalp çakrasını dengelemek için yardımcı olacaktır. Bu pozisyonlardan bazıları deve, ayakta duran yay ve inek yüzü gibi yoga pozlarıdır.

Dördüncü çakra olan kalp çakrasına karşılık gelen mantra sesi YUM sesidir. Belli frekansları olan bu anlamlı kelimelerin titreşimleri büyük ölçüde etkilidir. Her ses bir frekans her frekans belli duyguları güçlendiren titreşimlerdir. Sevgi ve şefkat duygularının artmasına yardımcı olacak önemli bir mantra OM MANI PADME HUM. Bu niteliklere daha fazla kazanabilmek için bu mantrayı meditasyonlarınızda tekrarlayabilirsiniz.

Dördüncü çakra ile alakalı renk zümrüt yeşili ve kalp ile ilişkili olan değerli taşlar ise zümrüt, malakit, yeşim gül kuvarsdır. Bu tarz taşları yanınızda bulundurarak destek sağlayabilirsiniz.