Liposuction (Liposakşın)

Yağların vakumla alınması (Liposuction)

Şişmanlık her zaman başa bela ve güzelliğe gölge olmuştur. Bu durumun vücuttaki yağ birikiminin bir sonucu olduğu herkesçe bilinmektedir. Kişileri zayıflatmak amacı ile vücuttaki yağların ameliyatla alınması çok eski bir uygulamadır. Bunun ilk örnekleri karındaki aşırı yağ birikimi sonrası oluşan karın derisi sarkıklıklarında görülmektedir. Aşırı şişmanlığa bağlı karın derisi sarkmalarında bu sarkık derinin ameliyat ile çıkartılması işlemi daha çok hastanın rahatlaması ve doğal ihtiyaçlarını kolaylıkla sağlayabilmesi için yani fonksiyonel amaçla yapılmakta idi. Bunun yanında bir miktar estetik yarar da sağlanıyordu. Karın germe ameliyatı günümüzde daha çok estetik amaçlar ile sık olarak yapılmaktadır.

Yağların ameliyat ile alınmasının başlangıçta geniş kabul görmemesinin en önemli nedeni derideki kesilere bağlı olarak ortaya çıkan rahatsız edici izler idi. İz bırakmadan deri altı yağlarının alınması fikri de çok eskidir. Bunun için yağları dışarıdan çeşitli yöntemler ile eritmeyi amaçlayan girişimlerde bulunulmuştur. Örnek olarak masaj, dışarıdan vibrasyon uygulama verilebilir. Bunların hiçbiri istenen sonucu vermemiştir.

Deri altı yağları küret dediğimiz kazıyıcı veya kesici aletler ile deri altından almak fikri de çok eskidir. Deride açılan küçük deliklerden sokulan kazıyıcı aletler ile yağlar dışarı alınmaya çalışılmıştır. Ancak bu sırada damar ve sinirlerin yaralanmasına sık olarak rastlanmış ve alınan yağlar yeterli olmadığı gibi tedavi edilen bölgelerde çirkin görüntülere de yol açmıştır.

Yağların vakum gücü ile emilmesi fikri de eskilere dayanır. Ancak bu iş için gereken güçlü vakum pompaları ancak 1970 lerden sonra üretilmeye başlanmıştır ve ilk liposuction yani yağların emilerek alınması Fransa’da uygulanmaya başlamıştır.

Liposuction da özel borular kullanılır. Bunlara kanül denilir. Kanüller ucu künttür. Künt ucun yan taraflarında küçük delikler bulunur. Borunun diğer ucunda ise tutmayı kolaylaştıran bir sap vardır ve ayni zamanda buradan hortum kanalı ile vakum pompasına bağlanır. Günümüzde kullanılan vakum pompaları çok güçlüdür. Bilindiği gibi bir atmosfer basıncı 760 mm/Hg dir. Bu pompalar sıfır atmosfer basıncına kadar düşük miktarda vakum yaratabilirler. Bu sayede yağ parçaları kanülün ucundaki deliklerden içeri çekilerek kendiliğinden kopar ve bir kavanozda toplanır. Kanülün ucu künt olduğu için damar ve sinirleri iterek kenarlarından geçer ve onlara zarar vermez. Bu şekilde yalnız yumuşak olan yağların içinde ilerleyerek diğer sert dokulara zarar vermeden yağlar güvenli şekilde alınmış olur.

Liposuction’ın giderek yaygınlaştığı 1980 li yıllarda amaç yalnızca yağların alınması idi. Ancak bir süre sonra bu işlemin şişmanlığa çözüm olmadığı görüldü. Vücudun her tarafındaki yağları ayni anda total olarak almak mümkün değildi. Karın, bel, kalça, bacaklar ve sırtın belli bölgelerindeki deri altı yağlar alınabiliyor ancak karın içindeki, adalelerin altındaki ve arasındaki yağların alınması mümkün olmuyordu. Ayrıca deri altından aşırı düzeyde yağ alınması özellikle obez kişilerde deride sarkmalara yol açıyordu. Bu nedenle liposuction şişman kişilerde değil kilo verdiği halde belli bölgeleri erimeyen kişilerde uygulanmaya başlandı.

Liposuction hakkındaki yanlış inanışlardan biri de yağ alınan bölgelerde bir daha yağ birikmeyeceği idi. Evet liposuction yapılan bölgelerde yağ hücresi sayısı azalıyordu ama hiçbir zaman sıfıra inmiyordu. Yağ hücrelerinin bir özelliği de tek bir hücrenin bile inanılmaz ölçülerde şişerek yağ toplayabilmesidir. Bu nedenle liposuction sonrası kilo alındığında burada kalan yağ hücreleri de yağ depolayarak şişebiliyorlardı. Ancak bu şişme liposuction yapılmayan bölgelere göre daha az oluyordu (yağ hücre sayısı azaldığı için).

Bütün bu deneyimlerin ışığında liposuction yapılma nedenleri günümüzde daha gerçekçi olarak belirlenmektedir.

Her ne kadar liposuction işlemi sırasında yalnız yağlar hedeflense de küçük damarların yırtılmasına bağlı olarak hafif kanamalar ve serum sızmaları olabilmektedir. Az miktarda yağ alındığında bu sızıntılar önem taşımaz. Ancak yüksek miktarlarda yağ alındığında vücutta önemli rahatsızlıklar ortaya çıkabilmektedir.

Yağlar bir kavanoz içinde biriktirildiği için liposuction sırasında alınan yağ miktarı genellikle litre olarak belirtilir. Geçmiş yıllarda bir seferde güvenli olarak alınacak yağ miktarı 2 litre olarak gösterilirken günümüzde bu miktar 3,5 litreye kadar çıkmıştır. Ancak özel önlemler alınarak bu miktar çok daha yüksek miktarlara çıkartılabilir. Bu durumda hastaya kan, plazma, uzun süreli sıvı verilmesi ve daha uzun süreli hastanede yatırma gibi tedaviler uygulanmalıdır.

Yağların alınması sırasında kanül yağ dokusu içerisinde kol gücü ile ilerletilir. Yağların gevşek olduğu bölgelerde bu işlem kolay olsa da yağların deri ile sıkı yapışıklık gösterdiği bölgelerde (örneğin sırt) ciddi bir güç harcamayı gerektirir. Bu da cerrahı yorar.

Yağ alma işlemini kolaylaştırmak için vakum pompasına yardımcı olarak yardımcı cihazlar kullanılabilir.

Yağları önceden eritmek iyi bir fikir gibi görünse de bazı riskleri vardır. Hem ultrason hem de laser yalnız yağ dokusunu değil çevredeki diğer dokuları da ısıtarak hasar verebilir. Bu nedenle ancak deneyimli ellerde kullanılmaları uygundur. Ayrıca klasik liposuction işlemine göre daha az efor harcatmaları dışında belirgin yararlarının olup olmadığı hala tartışılmaktadır.

Liposuction işleminde ince uzun bir çubuk ile yağların düzgün bir yüzey oluşturacak şekilde homojen olarak alınmaları gerekmektedir. Bu işlem düşünüldüğü kadar kolay değildir. Yağlar kanallar oluşturularak alınmaktadır. Bu kanalların bazı bölgelerde daha yoğun bazı bölgelerde de daha seyrek olması alınan yağ miktarını değiştirir. Sonuçta bazı bölgeler daha çukur kalabilir. Bu da deride girintili çıkıntılı bir görüntünün ortaya çıkmasına yol açabilir. Bu ancak deneyimle önlenebilir.

Özellikle son 10 yılda vücut şekillendirme teknikleri çok daha sık uygulanmaya başlandı. Burada yağların alınmasından çok vücut yağının dengeli bir şekilde dağılımını sağlamak amaçlanır. Örneğin bel bölgesinden alınan yağlar kalçaya verilerek daha uyumlu bir vücut görünümü sağlanmaktadır. Bu nedenle artık liposuction ile alınan yağlar atılmamakta mikropsuz yani steril olarak toplanmaktadır. Ayni anda alınan yağlar ile gerekli bölgelere dolgu yapılmaktadır. Yağların verildikleri bölgede sağlıklı olarak kalmaları için alınırken zedelenmemeleri gerekmektedir. Bu nedenle Prof. Dr. Ege Özgentaş ultrason ve laser kullanarak yapılan liposuction yöntemini seyrek olarak kullanmaktadır.

Liposuction her ne kadar küçük deliklerden girilerek yapılsa bile çoğu zaman genel anestezi altında yapılan ciddi bir ameliyattır. Ameliyattan korkan hastalar liposuction işlemine sıcak bakmamaktadır. Bunun yerine ameliyat gerektirmeden dışarıdan yapılan girişimler ile yağların eritilmesi yeniden hız kazanmıştır. Bu konuda iki ana yöntem vardır:

Her iki yöntemi kullanan ticari cihazlar piyasada mevcuttur ve giderek geliştirilmektedirler. Soğuk ile dondurma veya sıcak ile eritme yöntemlerinden hangisinin daha başarılı olduğu henüz açık olarak belirlenememiştir. Ayrıca bu cihazlar henüz yağlarda çok sınırlı miktarda erime sağlamakta ve yararları da klasik liposuction’da görüldüğü kadar belirgin olmamaktadır.

Görünen odur ki bütün teknolojik gelişmelere karşın fazla yağların giderilmesinde hala klasik liposuction tekniği en güvenilir ve sık uygulanan tekniktir.

Muayene randevusu almak veya online konsültasyon için tıklayınız