Madde döngüsü, su döngüsü, karbon döngüsü ve azot döngüsü nedir bakalım.
Organik bileşiklerin temel yapısı karbon (C), hidrojen (H) ve oksijen (O) atomlarından oluşur. Karbonhidrat ve yağların yapısı bu atom çeşitlerinden meydana gelir. Proteinlerin, nükleik asitlerin ve bazı vitaminlerin yapısında ise azot (N) atomu da bulunur. Doğadaki madde döngüleri ile bu maddeler biyotik ve abiyotik ortamlar arasında döngüsel olarak hareket eder. Doğada en fazla su, karbon, azot, kükürt ve fosfor döngüleri görülür.
Atık maddelerin çoğu, madde döngülerinden yararlanılarak endüstriyel olarak geri kazanılabilir ve bu sayede büyük ölçüde çevre kirliliği önlenebilir. Metaller, cam, kâğıt vb. atık maddelerle, besin atıkları geri dönüşümle değerlendirilebilemektedir. Örneğin, kâğıt gibi bitkisel kaynaklı lignin ve selüloz içeren atıklardan hazırlanan besi ortamlarında kültür mantarcılığı yapılabilmektedir.
Maddelerin ekosistemdeki devrine madde döngüsü denir.
Su, güneş ışınlarının etkisiyle okyanuslar, göller, nehirler ve kara parçalarının yüzeyinden buharlaşarak atmosfere geçer. Ayrıca bitki ve diğer canlılardan terleme ve solunum yoluyla buharlaşan su da atmosfere geçer.
Canlılar, ihtiyaçları olan maddeleri su yardımıyla sindirir ve taşır. Bitkiler, ihtiyacı olan mineralleri suda çözünmüş olarak topraktan alır.
Doğadaki su kaynaklarından buharlaşan su, atmosferde yoğunlaşarak yeryüzüne yağış olarak döner ve böylece yeryüzü tatlı ve tuzlu su kaynakları ile yer altı su kaynaklarını oluşturur. Magmaya yakın bölgelerde yer altı suları ısınarak sıcak su kaynaklarını oluşturur. Su devri bu şekilde devam eder.
Bütün organik bileşiklerin yapısında karbon (C) atomu bulunur. Yer yüzünde karbon döngüsü, CO2 ve CO gibi gazlar üzerinden gerçekleşir. Ototrof canlılar, CO2 ve su kullanarak organik besin maddelerini sentezler. Oksijenli solunum ve etil alkol fermantasyonu sonucunda ise atmosfere CO2 verilir. Su yosunları ve kara bitkileri, fotosentez yaparak atmosferdeki CO2 oranını düşürürler.
Ancak kömür, doğal gaz, fosil yakıtların kullanımı; hücre solunumu, yanardağlar ve orman yangınları atmosferin CO2 oranını artırır. Atmosferdeki CO2 oranı % 0,3’tür. Atmosferdeki CO2 oranının yükselmesi atmosferin ısınması na neden olur. Bu duruma sera etkisi denir.
Yerküredeki (litosfer) karbon kaynaklarından biri de kireç taşıdır (CaCO3). Kireç taşı havayla temas ettiğinde aşınmaya ve erozyona uğrar. Kireç taşının içinde bulunan mineral hâlindeki karbon, yavaş yavaş ayrışıp CO2 hâlinde denizlere ve atmosfere karışarak karbon döngüsü ne katılır.
Karbon döngüsünde, ayrıştırıcıların metabolik aktiviteleri de etkilidir.
Atmosferdeki azotun, canlılar tarafından kullanımı ve tekrar atmosfere dönmesi olayına azot döngüsü denir. Bazı bakteri türleri hariç hiçbir canlı, havanın % 78’ini meydana getiren serbest azottan doğrudan yararlanamaz. Hiçbir bitki ve hayvan türü serbest azotu doğrudan kullanamaz.
Bitkiler, topraktan azotu nitrat tuzları şeklinde alarak kullanabilir. Nitrat tuzlarını nükleik asit, protein ve vitaminlerin sentezinde kullanır. Ancak baklagiller köklerinde yaşayan azot bağlayıcı bakteriler sayesinde atmosfer azotundan yararlanabilmektedir.
Siyanobakteriler (maviyeşil algler) de atmosfer azotunu bağlayarak toprağı azot bakımından zenginleştirir.
Hayvanlar ise besin zinciri yoluyla diğer calılardan azot ihtiyacını karşılar. Canlıların organik atıkları ve cesetleri, çürükçül (saprofit) canlılar tarafından ayrıştırılarak NH3, CO2 ve H2O moleküllerine dönüştürülür.
Amonyak (NH3) zehirli bir maddedir. Doğada birikmesi canlılara zarar verir. Dış ortama verilen amonyak, kemosentetik canlılar tarafından nitrite ve daha sonra nitrata dönüştürülür. Bu olaya nitrifikasyon denir.
Atmosfer ile toprak arasında da azot geçişleri söz konusudur. Atmosferin % 78’i azottur. Atmosfer olayları (yıldırım, şimşek gibi) ve yağışlarla atmosferde oluşan azotlu bileşikler (NO3 ve NH3 gibi) yeryüzü ne döner. Toprakta biriken nitrat tuzlarının bir kısmı ise azot bakterileri tarafından atmosferin serbest azotuna (N2) dönüşür. Bu olaya ise denitrifikasyon adı verilir.
Toprağın azot ihtiyacı, endüstriyel yollarla üretilen suni gübrelerle giderilmeye çalışılmaktadır.
—————– O —————–