Maddi Ve Manevi Tazminat Kimlerden İstenebilir

Maddi ve Manevi Tazminat Davası Kime Karşı Açılır?

Maddi ve manevi tazminat davası, ölüm, yaralanma veya başkaca maddi zarara neden olan eylem veya işlemi gerçekleştiren gerçek veya tüzel kişilere karşı açılır.

Haksız fiillerde, haksız fiil kimin tarafından işlenmişse, tazminat davası da o kişiye karşı açılır. Ancak, bazen haksız fiili işleyen kişi ile birlikte tazminat sorumlulukları olan bazı kimseler de bulunabilir. Örneğin, haksız fiili işleyen kişi ile iş ilişkisi olan işveren iş nedeniyle üçüncü kişiye verilen zarardan sorumludur. Yine, trafik kazası ile üçüncü kişiye zarar veren aracın şoförü ile birlikte aracın sahibi de sorumludur. Bu duruma borçlar hukukunda tehlike sorumluluğu denilmektedir.

Motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölmesi, yaralanması veya eşyanın zarara uğramasına neden olursa tazminat hukuku gereği ilgililerin tazminat sorumluluğu vardır ( Karayolları Trafik Kanunu md. 85/1). Trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası, aracın sürücüsü, işleteni, sahibi ile aracı sigortalayan sigorta şirketine karşı birlikte veya ayrı ayrı açılabilir.

Doktor hatası nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası, hatayı yapan doktora, doktorun çalıştığı hastaneye veya sağlık kuruluşuna, doktor Sağlık Bakanlığı bünyesinde çalışıyorsa bakanlığa karşı, bir üniversite veya vakıf hastanesinde çalışıyorsa ilgili vakfa veya üniversiteye tazminat davası açılabilir.

Maddi ve Manevi Tazminat Davası Nasıl ve Nerede Açılır?

Maddi ve manevi tazminat davası, tüm davalar için yetkili yer olan davalının ikametgahında, davalı tüzel kişi (şirket, vakıf, dernek, üniversite vs.) ise tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye hukuk mahkemesinde açılabilir (Hukuk Muhakemeleri Kanunu md.6). Davalı sayısı birden fazla ise, tazminat davası herhangi birinin yerleşim yerinde açılabilir (HMK md.7).

Örneğin, trafik kazasına neden olan aracı sigortalayan şirketin merkezi İstanbul/Çağlayan, araç sahibinin ikametgahı İstanbul/Bakırköy araç şoförünün adresi İstanbul/Kartal olsa bile, trafik kazası nedeniyle açılacak tazminat davası İstanbul Çağlayan Adliyesinde, İstanbul Bakırköy Adliyesinde veya İstanbul Anadolu Adliyesinde açılabilir.

Sözleşmenin ihlali nedeniyle açılacak tazminat davaları, yukarıdaki yetkili mahkemelerde açılabileceği gibi sözleşmenin ifa edileceği yerdeki asliye hukuk mahkemesinde de açılabilir ( HMK md. 10).

Haksız fiil (trafik kazası, iş kazası, doktor hatası vs.) nedenine dayalı maddi ve manevi tazminat davası, yukarıda belirttiğimiz genel yetkili mahkemelerde açılabileceği gibi aşaığıdaki mahkemelerde de açılabilir (HMK md. 16):

Haksız fiilin işlendiği yer mahkemesinde tazminat davaları açılabilir.
Zarar haksız filin işlendiği yerden başka bir yerde meydana gelmişse, zararın meydana geldiği yerde de tazminat davası açılabilir. Örneğin, İstanbul’da bilişim sistemi üzerinden İzmir’de bulunan bir şirkete zarar verildiğinde hem İstanbul mahkemeleri hem de zararın meydan geldiği yer olan İzmir mahkemeleri yetkilidir.
Haksız fiillerde zarar görenin ikametgahında da tazminat davası açılabilir. Örneğin, Balıkesir’de iş kazası geçiren bir işçinin ikametgahı İstanbul’da ise tazminat davası İstanbul’da da açılabilir.
Ticari bir iş veya işlemden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davaları açısından görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesidir.

Maddi ve manevi zarar kavramı neleri kapsar?

Trafik kazalarında meydana gelen zararlar maddi olabileceği gibi manevi zararlar da söz konusu olabilir. Ortaya çıkan maddi ve manevi zararların yanında zarar gören kişinin tedavisinden kaynaklanan veya ölüm halinde defin masraflarını da talep edilebilir. Hatta araçta meydana gelen zararlar ve araçta bulunan eşyanın uğradığı zararın da tazmini mümkündür.

Borçlar kanunumuzun maddi tazminatı düzenleyen 45. madde göre, “Bir adam öldüğü takdirde zarar ve ziyan, bilhassa defin masraflarını da ihtiva eder. Ölüm, derhal vuku bulmamış ise zarar ve ziyan tedavi masraflarını ve çalışmağa muktedir olamamaktan mütevellit zararı ihtiva eder. Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde, onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir” şeklindedir.

Aynı konuyu düzenleyen 46. maddesi ise ” Cismani bir zarara düçar olan kimse külliyen veya kısmen çalışmağa muktedir olamamasından ve ileride iktisaden maruz kalacağı mahrumiyetten tevellüt eden zarar ve ziyanını ve bütün masraflarını isteyebilir.

Eğer hükmün Sudur’u esnasında, kafi derecede kanaat ile cismani zararın neticelerini tayin etmek mümkün değil ise; hükmün tefhimi tarihinden itibaren iki sene zarfında hakimin, tetkik salahiyetini muhafaza etmeğe hakkı vardır.” Şeklindedir.

Borçlar Kanunu’nda yer aldığı üzere, trafik kazalarında; eğer yaralanma söz konusu ise tedavi giderleri, kalıcı bir maluliyet varsa kalıcı maluliyetin getirdiği maddi gelir kaybı en önemli maddi tazminat talepleri arasındadır. Zararn görenin ölümü halinde ise defin cenaze masrafları ve vefat eden mağdurun desteğinden yoksun kalanlar destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilrler.

Borçlar kanunu nun 47 maddesin de, “Hakim, hususi halleri nazara alarak cismani zarara düçar olan kimseye yahut adam öldüğü takdirde ölünün ailesine manevi zarar namiyle adalete muvafık tazminat verilmesine karar verebilir” denilmiştir.

Trafik kazalarında maddi zararın yanı sıra mağdurun manevi zararının da ortaya çıkacağı bir gerçektir.Zira vuku bulan kaza ile birlikte araçta yer alan kişilerin fizik bütünlüklerinin bozulması sonucu duydukları elemve üzüntünün de giderilmesi gerekir. Öte yandan kaza neticesinde ölüm meydana gelmiş ise meydana gelen manevi zararın büyük olması nedeniyle manevi tazminatın kapsamı da artacaktır.

Fakat bazen meydaan gelen daimi iş göremezlik (sakatlanmalar) felç durumların da olduğu gibi çok ağır maddi ve manevi zararlara yol açabilir. Hatta vücudun çeşitli organlarının kullanamayacak ölçüde bozulması da aynı derecede kişinin maddi ve manevi yönden büyük zarar görmesine neden olur.

Bu konu hakkında benze makaleler için tıklayın

Avukatlarımızın Yazısını Oylar mısınız?