Sahte İçki Alkol Sebebiyle Ölüme Sebebiyet Verme Suçunda Olası Kast – Bilinçli Taksir Ayrımı

Ülkemizde suç türlerinde farklılık sosyal ekonomik ve diğer kültürel etkileşimlerle değişkenlik gösterdiğini ve artış gösterdiğini görmekteyiz. Buna bağlı olarak artış gösteren bir diğer husus ise sahte alkol – içki satışlarıdır. Bu yazıda sahte alkol içki satışını ele almamızda ana unsur bu yargılamalarda failin olası kast mi yoksa bilinçli taksir ile mi sorumlu tutulacağı yönünde olacaktır.

Öncelikle bu davaları ele almadan önce olası kast nedir ? Bilinçli taksir nedir? kısaca tarifi yaptıktan sonra sahte içki alkol satışına değineceğiz.

Olası Kast – Türk Ceza Kanunu Madde 21/2.fıkrası

Kişinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi halinde olası kast vardır.

Olası kaste örnek vermek gerekirse, fail öldürmeyi amaç edindiği kişiyi silahla öldürmek isterken yanındaki kişilerinde ölme ihtimalini öngrörür öngörmesine rağmen yanındaki kişilerin ölmesini istemez. Ancak hareketi yaptığı için olası kast ile hareket ettiği kabul edilebilir.

Bilinçli Taksir

Suçun neticesinin öngörülmesine rağmen istenmemesi olarak tanımlanmıştır.

Yani kısa söylemek gerekirse olası kast ile öldürme suçunda ölüm neticesi öngörülmekte ancak olursa olsun denilerek kabullenilmekte veya kayıtsız kalınmaktadır. Buna karşılık bilinçli taksirde de aynı şekilde bir öngörme durumu söz konusu iken netice istenmemektedir.

Örnekleştirirsek, Bir araç seyir halindeyken kendisi için kırmızı ışık yanan trafik lambasına, yayalar içinde yeşil ışık yanmasına aldırış etmeyerek devam ediyor. Bu sırada karşıdan karşıya geçen bir yayanın bulunmaması durumunda yani henüz yaya yok ama geçebilir sürücü ise kimse yokken bu kırmızı ışığı beklemeyeyim diyerek yani neticenin meydana gelmeyeceğini herhangi bir kişiye çarpmayacağına güvenerek geçmek isterken bir yaya koşar ve çarpar.  Bu durumda bilinçli taksir vardır. Ama yayaların olduğu yoğun olduğu bir durum söz konusu olsa ve araç onların arasında geçmeye çalışırken yayaya çarpmış ise olursa olsun mantığı ile hareket ettiği için kayıtsız kaldığı için olası kast var diyebileceğiz.

Bilinçli taksirle, olası kastın ortak unsurunun öngörme olduğu, bu nedenle sırf sonucun öngörülmüş olması nedeniyle bir eylemin olası kast sonucu mu? yoksa bilinçli taksirle mi? işlenildiği hususunda karar verilemeyeceği açıktır.

Olası kastın bu basit halinde suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceği öngörüldüğü halde suç işlenmeye devam edilmekte suçun sonucunda meydana gelecek netice kabullenilmekte ve sonuç göze alınmaktadır. Bu olaylarda TCK’nin 21/2. maddesinde tanımı yapılan suç tipine uygun bir neticenin meydana geldiği hususunda kuşku bulunmamaktadır. Bir kişiye karşı gerçekleştirilmek istenen suçtan daha farklı bir suçun aynı mağdura karşı gerçekleştirilmesi halinde de olası kast söz konusu olabilir. Bu duruma sanığın tehdit amacıyla ve hasmını savuşturmak için havaya ateş ettiği sırada mermi çekirdeğinin sert bir yere çarparak parçalanıp hasmını yaralaması veya ölümüne neden olmasını örnek gösterebiliriz. Verilen örnekten olası kastın sadece olayın tarafı olmayan kişilere karşı değil, sanığın hasmı olan kişiye karşı da var olabileceği sonucu çıkmaktadır. Yukarıda belirtilen olası kast sayılan hallerde temel hareketin kasta bağlı olduğunu görmekteyiz. Bu kast neticelenen suçla benzerlik gösterebileceği gibi netice suçtan tamamen farklı bir suça yönelikte olabilir. Ama her iki örnekte de temel özellik bir kişiye yönelmiş kasti bir eylemin varlığıdır. Herhangi bir kimseye zarar verilmesi ya da bir suç işlenmesi düşüncesiyle hareket edilmeyen hallerde, taksir veya bilinçli taksir halleri söz konusu olabilir.

Üretim izni olmaksızın üretilen rakılara etil alkol yerine metil alkol konularak ölüme neden olunması durumunda olduğu gibi, olası kastın farklı hallerde ortaya çıkması da söz konusudur. Bu tür üretimi yapan kişi metil alkolün öldürücü olduğunu bilmekte yine de rakıları piyasaya sürmektedir. Bu olaylarda genellikle mağdur ya da maktullerin sanıklarla bir araya gelmeleri birbirlerini tanımaları da söz konusu değildir. Bu halin olası kast olarak değerlendirilmesinin nedeni taksirde olduğu gibi dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık değil, onun ötesinde dikkat ve özen yükümlülüğünü aşan bir durumun var olmasıdır. TCK’nin 21/2. maddesinde tanımı yapıldığı gibi, öldürme suçunun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceği öngörüldüğü halde fiilin işlenmesi söz konusudur. Peki üretim izni olmadan üretilen rakılardan değişik zamanlarda alan, bu rakıları değişik zamanlarda sattığı halde hiç bir sorunla karşılaşmayan ancak en son aynı kişiden aldığı rakıyı satan ve ölüme neden olan tekel bayiinin durumu ne olacaktır. Üretimi kendisi yapmadığı etil alkol yerine metil alkol kullanıldığını bilmediği halde olası kastla öldürmeden sorumlu tutulacak mıdır?

Burada tekel bayiinin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davrandığı konusunda bir şüphe yoktur. Ancak öldürme suçunun unsurlarının gerçekleşebileceğini öngördüğü kabul edilecek midir? Tekel bayii aldatılarak kendisine sahte bandrollü rakı satılması ve onunda ölüme neden olması hali de yine olası kast kabul edilecek midir? İster üretimi yapan olsun isterse bunu satan olsun neden olunan netice aynıdır. Ancak 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu sistematiğinde haksızlık içeriğinin azlığına veya çokluğuna göre ceza tayini söz konusudur. Her iki halde de tekel bayiinin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davrandığını düşündüğümüzden, olası kasttan sorumlu tutamayacağımız düşüncesindeyiz.

Her suçun muhakemesi kendi içinde somut olarak ele alınmalıdır. Fail, kendisinin üretip tükettiği sahte alkolü bir başkasına vermesi ile olası kast unsurlarının oluşmadığı düşüncesindeyim. Kişi hem kendini hemde alkolü verdiği kişileri öldürmek istemeyeceği ihtimali daha yüksek ve dikkate alınması değer bir ihtimaldir. Failin ürettiği veya sattığı içki orjinal değil sadece kalitesiz bir içki olduğunu biliyordur. Objektif olarak failin bu davranışı ceza hukuku açısından sahte içki olarak nitelendirilmiştir. Kişi ürettiği veya sattığı içkinin sonunda birinin ölme ihtimalini düşünmemektedir.  Ancak bir tekel bayii bu sahte içkiyi üretip satıyorsa yani sahte alkolün verebileceği zararı bilen biri olarak ne olursa olsun mantığı ile hareket ediyorsa olası kast ile hareket ettiği kabul edilmelidir. Tekel bayii işleten kişinin bu içkiyi kendisinin de kullandığını iddia etmiş olmasının bir önemi olmamalıdır. Basiretli bir tacire yüklenen yükümlülük kişilere şahıslara yüklenen dikkat ve özen yükümlülükten daha ağır olmalıdır. Suçu işleyen fail bir kimyager ise tekel bayiisi olmasa dahi sahte alkolün verebileceği zararı kendisinden bilmesi beklenebilir.  Bu sebeple bu davalarda olası kast – bilinçli taksir ayrımının faile subjektif uygulanabilirliğinin, suçun işleniş biçiminin tümüyle ele alınması gerektiğini düşünüyorum.

İlgili Makaleler :