Dyt. Ezgi Eskiköy
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından 2011 yılında başlatılan ‘SAVE FOOD (GIDAYI KORU): Gıda Kayıp ve İsraflarının Azaltılması Küresel Girişimi’ ne ülkemizde Tarım ve Orman Bakanlığı, “Sıfır Atık Sıfır Açlık: Gıda Kayıplarını ve İsrafını Azaltmak için Destek Projesi” ile destek vermektedir. Bu proje ile gıda kayıpları ve israfı konusunda toplumsal farkındalığı arttırmak, yiyeceğin boşa harcanmasının engellenmesi amacıyla artan gıdaları tüketilebilir hale getirmek ve gıdayı paylaşan toplum modelinin benimsenmesini sağlayarak FAO’nun Sıfır Açlık hedefine destek olmak amaçlanmaktadır.
Küresel bir amaç haline gelen projenin sonucunda, dünyanın her yerinde her bir bireyin güvenilir, sağlıklı ve besleyici gıdaya ulaşması hedeflenmektedir. Bu hedefe uygun olarak, herkesin daha sürdürülebilir bir hayat modelini benimsemesi ve tüm dünyayı daha yaşanabilir bir yer kılmak için tüketim alışkanlıklarını ‘Sıfır Atık’ felsefesi ile yeniden kurgulaması büyük önem taşımaktadır. Gıda ve yan sektörlerde çalışacak olan veya çalışan bireyler öncelikli olmak üzere çevremizi sıfır açlığa karşı bilinçlendirmek, hedefe ulaşmak için atılabilecek adımların en başında yer almaktadır.
BCFN (Barilla Center For Food & Nutrition) tarafından, Dünya’nın en kapsamlı “Gıda Sürdürülebilirlik Endeksi” yayınlandı ve Türkiye’nin de içinde olduğu 67 ülke araştırıldı. Değerlendirmeler Beslenme Zorlukları, Sürdürülebilir Tarım, Gıda Kaybı ve Atık kategorilerinde yapıldı. 100 puan, “En Sürdürülebilir Çevre” sıfatını ifade ederken, genele bakıldığında Türkiye 60,10 puanla 57. sırada yer aldı. Gıda kaybı ve atık kategorisinde 48,20 puanla 65. sırada, sürdürülebilir tarımda 68,30 puanla 35. sırada, beslenme zorlukları kategorisinde ise 63,70 puanla 33. sırada yer aldı. BCFN yayımlamış olduğu 2018 yılına ait teknik rapor da, gıda ve tarım sistemlerindeki doğal farklılıkların, beslenme ve beslenmeye dair endişelerin, farklı gelir düzeylerindeki ülkelerin geliştirmiş oldukları politikaların göz önüne alınmasını ve küresel sıralamaların dikkate alınmasını önerdi.
Dünya’da açlık ve obezitenin bir arada bulunması, doğal kaynakların fazla kullanımı ve kaybedilen, israf edilen yüksek miktarlarda gıdanın varlığı BCFN tarafından tanımlanan üç gıda paradoksudur. Besin güvencesinin sağlanamaması, çağın olumsuz getirisiyle beslenme örüntüsünün değişmesi ve geleneksel gıda kültüründeki kayıplar beslenme sorunlarının nedenlerinden bazılarıdır.
Her gün soframıza gelen yemeğe, yalnızca gıda olarak bakmamalıyız. Yemeğe koyduğumuz her bir ürünün topraktan başlayıp tabağımıza kadar uzanan uzun bir serüvenin mahsulü olduğunun farkına varmamız gerekiyor. Gıdanın serüvenine tarım, beslenme, gıda bilimi, antropoloji, gastronomi vb. farklı açılardan bakmayı hedeflemeliyiz.
Gıdayı Sürdürülebilir Hale Getirmek Bizim Elimizde
Maalesef, en çok ekmeği israf ediyoruz.
Eğer hala sebze ve meyveleri nasıl muhafaza edeceğinizi veya “atık” sandığınız kısımları nasıl değerlendireceğinizi bilmiyorsanız, okumaya devam edin.
Lif ve vitamin yönünden zengin, bağırsak dostu sebzelerin kökünden yaprağına kadar her kısmı bizler için büyük önem taşıyor. Vücudumuza faydası saymakla bitmeyen bu özel gıdaların israf edilmesini önleyecek birkaç örnek derledim:
Tam bir C vitamini , demir ve potasyum deposu olan ıspanak yapraklarıyla salata, sulu yemek yapabilir, sebze çorbanıza ıspanak ekleyebilirsiniz.
Peki ya kökleriyle?
Ispanağın köklerini iyice yıkayın. Yıkama işleminden sonra, zeytinyağlı ıspanak kökü yemeği yapmayı deneyebilirsiniz.
Ayrıca ıspanağın yapraklarıyla yapacağınız salatayı, kökleriyle de yapmanız mümkün. Sebze çorbanızı da ıspanak kökleriyle zenginleştirebilirsiniz.
Enginar, besin ögeleri açısından oldukça zengin bir sebzedir. Yüksek miktarda potasyum, magnezyum ve vitaminlere ek olarak içeriğindeki “ciarin” maddesi sayesinde karaciğer, safra kesesi, bağırsak ve böbreklerin düzenli çalışmasına yardım eder. Ayrıca, kan kolesterol seviyelerinin de dengede tutulmasına yardımcıdır. İşte tam da bu yüzden yalnızca karaciğer değil, vücut dostumuzdur.
Neredeyse her kısmının tüketilebildiği enginarın kabuklarını dolma, saplarını salata, tablasını ve kalbini zeytinyağlı yemek yaparak değerlendirebilirsiniz.
Eğer yemek yaparken kabak, domates ve patlıcanın kabuklarını soyuyorsanız, çöpe atmayın. Soyduğunuz kabukları üzerine ağırlık koyarak yağlı fırın kağıdına dizin ve fırında düşük ısıda uzun süre pişirerek kurumaya bırakın. Sebze kurularını bir kavanozda biriktirin, hepsini blenderdan geçirin ve sebze çeşniniz hazır!
Kırmızı veya beyaz etlerinizi marine ederken, fırın patates yaparken, köfte baharatı olarak veya makarna sosunda kullanabilirsiniz.
Kabak dolması yaptığınızda, çıkardığınız iç kabaklardan mücver veya yoğurtlu meze yapabilirsiniz.
Havucu rendeleyin. İç kabağı, zeytinyağı, sarımsak ve rendelenmiş havuç ile tavada pişirdikten sonra üzerine süzme yoğurt ve ufak ufak doğradığınız ceviz içini ekleyin. Tüm malzemeleri karıştırın ve pratik mezeniz/salatanız hazır! Dilerseniz, yapmış olduğunuz ev yapımı sebze çeşninizi; iç kabağı pişirme aşamasında kullanarak lezzeti ikiye katlayabilirsiniz. Şimdiden afiyet olsun…
Kırmızı pancar, ıspanakgiller ailesinden toprak altında yetişen vücut dostu bir kök sebzedir. Egzersiz öncesinde içilen pancar suyunun spor performansını arttırdığı bilinmektedir. Pancarı haşlayıp sebzesini salatalarınızda kullanabileceğiniz gibi, sebzesini ve suyunu birlikte mutfak robotundan geçirerek kendinize spor öncesi ara öğünü hazırlayabilirsiniz.
Ayrıca, makarnanızı pancar suyunda haşlayarak besin değerini arttırırken, pembe rengiyle göz alıcı tabaklar çıkarabilirsiniz.
Sararan nane ve maydanozlarınızı ise kaynatıp içebilirsiniz, dilerseniz içerisine çubuk tarçın ve limon kabuğu da ekleyebilirsiniz. Hazırlamış olduğunuz su, vücudunuzdaki ödemi atmanıza yardımcı olacaktır.
Topraktan Aldığımızı, Ona İade Edebiliriz.
Kompost, kısaca organik atıkların çeşitli yöntemlerle gübreye dönüştürülmesidir. Sebze, meyve ve yumurta kabukları gibi gıda atıklarının ve yaprak, dal gibi ağaç parçalarının ayrıştırıcılar tarafından ayrışması sonucunda ortaya çıkan doğal bir gübre olarak düşünebilirsiniz. Mutfak artığını azaltmada ve toprağa mineral kazandırmada en etkili yollardan biridir.
Kompost zamanla gıda atıklarını çöpe atmak gibi, mutfaktan çıkan artıkları süreklilik halinde değerlendirmenizi sağlayacak bir alışkanlık haline getirebileceğiniz bir eylem.
Sürdürülebilir Yaşam İçin, Sıfır Atığı Sadece Mutfakta Değil Hayatta Da Felsefe Edinmeliyiz!
Son verilere göre, Dünya’da 1.3 milyonu aşkın insan obeziteyle mücadele ederken, yaklaşık 821 milyon insan da açlıkla mücadele ediyor. Son yıllarda açlıkla mücadele konusunda ilerleme kaydedilmiş olsa da, küresel nüfusun artışı, gıdaya olan talebin de artışı anlamına gelmektedir. Bu küresel talebe karşılık verebilmemiz için “Sıfır Atık Sıfır Açlık” projesini benimseyerek, yaşadığımız Dünya’yı bir başkasına da yaşanılabilir kılma sorumluluğunu üstlenmeliyiz.