2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. Maddesi’ne göre trafik kazası “Karayolları üzerinde bir veya birden fazla aracın karıştığı ölüm, yaralanma ve zararla sonuçlanmış olaydır.” Trafik kazaları ülkemizde her yıl binlerce insanın canına mal olmaktadır. Gerek sürücü hataları gerek yolların durumu gerekse dikkatsiz yayalar her yıl yüzlerce kazaya sebebiyet vermektedir.
Karayolları Trafik Kanunu, Türk Ceza Kanunu ve Borçlar Kanunu bu konuda ağır yaptırımlar öngörse de bu yaptırımların hiçbiri bu kazaların önüne geçememekte ve maalesef binlerce kişi ciddi zararlara uğramaktadır. İşte burada bu tür kazalardan kaynaklanan maddi ve manevi zararların tazmini sorunu ortaya çıkmaktadır.
Trafik kazası geçiren kişiye uğradığı zararı tazmin için hukuk sistemimiz ciddi imkânlar tanımışsa da vatandaşlarımız bu hakların varlığından dahi haberdar değillerdir. Uğranılan trafik kazası sonucu zarara uğrayan şahıs bu zararın tazmini için önemli imkânlara sahiptir.
Örnek vermek gerekirse gece vakti ışıklandırması olmayan bir yolda ilerleyen sürücü uyarı tabelası olmayan köprü, kavşak vb. bir durumla karşılaşır ve kaza geçirip bir zarara uğrarsa bu zararını devletten tazmin edebilir. Zira devletin bu tür yollarda gerekli uyarı levha ve tabelalarını koymak gibi ciddi bir yükümlülüğü vardır. Bu yükümlülüğüne uymayan İdare (devlet) vatandaşa tazminat ödemekle yükümlüdür. Bu husus birçok yüksek mahkeme kararı ile de sabittir.
Örnekten de anlaşıldığı gibi trafik kazasında zarar tazmini için karşılıklı iki kişinin kaza geçirmesine lüzum yoktur. Devletin bu tür eksiklikleri sonucu kazaya uğrayan şahıs dahi zararını tazmin edebildiğine göre her gün onlarca alkollü, agresif, acemi, dikkatsiz sürücü veya yayanın neden olduğu kazalardan oluşan zararların tazmini çok daha anlaşılabilir olmaktadır.
Ölümlü trafik kazalarında zarara uğrayanların talep edebilecekleri tazminatların neler olduğu kanunda açıkça zikredilmiştir. Türk Borçlar Kanunu ’nun 53. Maddesi’ne göre “Ölüm halinde ölenin mirasçıları; cenaze giderlerini, ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderlerini ve ölenin desteğinden yoksun kaldıkları miktarı tazminat olarak talep edebilirler.” Kanuna göre ölüm halinde tazmin edilebilecek zararlar 3 başlık altında toplanmıştır. Bu başlıkları biraz açarsak;
1- Cenaze Giderleri: Ölümlü trafik kazalarında ölenin mirasçılar ölümden dolayı ortaya çıkan cenaze masraflarını kazaya sebep olan kişi veya kurumlardan talep edebilirler. Bu cenaze masrafları için defin masrafları, cenazenin bir yerden başka bir yere taşınması vs. gibi zararlar girmektedir.
2- Ölüm Hemen Gerçekleşmemişse Tedavi Giderleri: Ölümlü trafik kazalarında ölüm hemen gerçekleşmemiş ve kazaya uğrayan kişi hastanede bir dönem tedavi görmüş ve ardından ölmüşse bu süreçte yapılan tedavi giderleri kazaya sebep olan kişi veya kurumlardan talep edilebilir. Bu masrafların içine hastane masrafları, ameliyat masrafları ve ilaç masrafları girmektedir.
3- Destekten Yoksun Kalma Tazminatı: Ölümlü trafik kazalarından ölen şahsın mirasçıları kazaya uğrayan kişiden gördükleri destek oranında kazaya sebep olan kişi veya kurumlardan tazminat talep edebilirler. Örnek vermek gerekirse bir aile babasının geçirdiği kaza sonucunda ölmesi halinde bu şahsın maaşı ve ortalama yaşam süresi dikkate alınarak bir tazminata hükmedilir.
Ölen şahsın mesleki nitelikleri, yaşı ve yaptığı iş bu tazminatın belirlenmesinde ciddi bir önem arz etmektedir. Olayı daha da somutlaştırırsak 40 yaşında ve aylık 1.500,00 TL geliri olan bir şahsın trafik kazası neticesinde ölmesi halinde ortalama yaşam süresi 65 olarak alınır ve bu şahsın ailesine 25 yıl daha bakabileceği varsayılarak 25 yıllık süre için bir tazminata hükmedilebilir.
Bu tazminatı ölenin ailesi talep edebileceği gibi ölenle hiçbir bağlantısı olmayan 3.şahıslar dahi ölenin desteğini aldıklarını ispatlarlarsa bu tazminatı talep edebilirler. Çocuk ölümlerinde de ölen çocuğun ailesi kazaya sebep olan kişi veya kurumlardan destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilirler. Bu tazminat belirlenirken çocuğun ileriki dönemlerde ailesine yapacağı katkı göz önüne alınarak bir tazminata hükmedilir.
Danıştayda veya idari mahkemelerde dava açılması dava edilen idari işlemin yürütülmesini durdurmaz.
(Değişik: 2/7/2012-6352/57 md.) Danıştay veya idari mahkemeler, idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda, davalı idarenin savunması alındıktan veya savunma süresi geçtikten sonra gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebilirler.
Uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari işlemlerin yürütülmesi, savunma alındıktan sonra yeniden karar verilmek üzere, idarenin savunması alınmaksızın da durdurulabilir. (Ek cümle: 21/2/2014-6526/17 md.) Ancak, kamu görevlileri hakkında tesis edilen atama, naklen atama, görev ve unvan değişikliği, geçici veya sürekli görevlendirmelere ilişkin idari işlemler, uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari işlemlerden sayılmaz.
Yürütmenin durdurulması kararlarında idari işlemin hangi gerekçelerle hukuka açıkça aykırı olduğu ve işlemin uygulanması halinde doğacak telafisi güç veya imkânsız zararların neler olduğunun belirtilmesi zorunludur. Sadece ilgili kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükmünün iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurulduğu gerekçesiyle yürütmenin durdurulması kararı verilemez.
(Ek: 2/7/2012-6352/57 md.) Dava dilekçesi ve eklerinden yürütmenin durdurulması isteminin yerinde olmadığı anlaşılırsa, davalı idarenin savunması alınmaksızın istem reddedilebilir.
Vergi mahkemelerinde, vergi uyuşmazlıklarından doğan davaların açılması, tarh edilen vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümlerin ve bunların zam ve cezalarının dava konusu edilen bölümünün tahsil işlemlerini durdurur. Ancak, 26 ncı maddenin 3 üncü fıkrasına göre işlemden kaldırılan vergi davası dosyalarında tahsil işlemi devam eder.
Bu şekilde işlemden kaldırılan dosyanın yeniden işleme konulması ile ihtirazi kayıtla verilen beyannameler üzerine yapılan işlemlerle tahsilat işlemlerinden dolayı açılan davalar,tahsil işlemini durdurmaz. Bunlar hakkında yürütmenin durdurulması istenebilir.
Yürütmenin durdurulması istemli davalarda 16 ncı maddede yazılı süreler kısaltılabileceği gibi, tebliğin memur eliyle yapılmasına da karar verilebilir.(1)
Yürütmenin durdurulması kararları teminat karşılığında verilir; ancak, durumun gereklerine göre teminat aranmayabilir. Taraflar arasında teminata ilişkin olarak çıkan anlaşmazlıklar, yürütmenin durdurulması hakkında karar veren daire, mahkeme veya hakim tarafından çözümlenir. İdareden ve adli yardımdan faydalanan kimselerden teminat alınmaz.
Yürütmenin durdurulması istemleri hakkında verilen kararlar; Danıştay dava dairelerince verilmişse konusuna göre İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurullarına, bölge idare mahkemesi kararlarına karşı en yakın bölge idare mahkemesine, idare ve vergi mahkemeleri ile tek hakim tarafından verilen kararlara karşı bölge idare mahkemesine kararın tebliğini izleyen günden itibaren yedi gün içinde bir defaya mahsus olmak üzere itiraz edilebilir. İtiraz edilen merciler, dosyanın kendisine gelişinden itibaren yedi gün içinde karar vermek zorundadır. İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir.
Yürütmenin durdurulması kararı verilen dava dosyaları öncelikle incelenir ve karara bağlanır.
(Ek: 2/7/2012-6352/57 md.) Yürütmenin durdurulmasına dair verilen kararlar onbeş gün içinde yazılır ve imzalanır.
(Ek: 2/7/2012-6352/57 md.) Aynı sebeplere dayanılarak ikinci kez yürütmenin durdurulması isteminde bulunulamaz.
T.C.D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2018/1795
Karar No : 2019/1098
TEMYİZ EDEN (DAVACI) :
VEKİLİ :
KARŞI TARAF (DAVALI) :
VEKİLİ :
MÜDAHİL (DAVALI YANINDA) :
VEKİLİ :
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davacıya ait aracın 29/8/2012 günü …. sevk ve idaresinde … ili, Merkez istikametinden, … ilçesi istikametine seyir halinde iken meydana gelen tek taraflı trafik kazasında davalı idarenin kusuru olduğu ileri sürülerek, araçta meydana geldiği belirtilen 38.610,57-TL hasar bedeli ile 346,50-TL tespit masrafı olmak üzere toplam 38.957,07-TL tutarındaki zararın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazmini istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:… kararda; mahkemelerinin … tarih ve E:… sayılı ısrar kararının Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun …. tarih ve E:… sayılı kararı ile bozulması üzerine bozma kararına uyularak, bahse konu trafik kazasında kusur oranlarının tespiti amacıyla alınan Adli Tıp Kurumu Raporunda özetle: yol sathında gevşek malzeme olduğu, bu malzeye ait trafik uyarı işaret levhalarının olmadığı, sürücünün %25, davalı idarenin %75 oranında kusurlu olduğu kanaatine varıldığının bildirildiği,
Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği’nden alınan yazıya görearacın 2. El değerinin 39.900,00-TL olduğunu görüldüğü, …. Sulh Hukuk Mahkemesi’nce yaptırılan bilirkişi incelemesinde hasar miktarının 38.610,57-TL olarak hesaplandığı, aracın tamir ettirilmeksizin 30.000,00-TL bedelle üçüncü kişiye satıldığı görüldüğünden, tamir ettirilmeden satılan araç nedeniyle kesinleşmiş bir zararın bulunmadığı, tespit davasında davacı tarafından yapılan masrafın asıl alacağın feri’si niteliğinde olduğundan bu masrafın karşılanmasına olanak bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, davanın erken sonuçlanmaması nedeniyle aracın tamir ettirilmeden satıldığı,idarenin kusuru oranında sorumlu olduğu, kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, mahkeme kararının onanması gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …… ‘ın DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacıya ait araç 29/8/2012 günü …. sevk ve idaresinde …. ili, Merkez istikametinden, … ilçesi istikametine seyir halinde iken mıcırlı yolda takla atarak devrilmiştir.
… Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından alınan bilirkişi raporuna göre araçta 38.610,00-TL maddi hasar meydana gelmiştir. Tespit Davasında yapılan dosya masrafı 346,00-TL’dir.
davacı tarafından hasar bedeli ile tespit davası masraflarının tazmini amacıyla 23.01.2013 tarihinde idare başvurulmuş, başvuru 04.02.2013 tarihli yazı ile reddedilmiştir.
Bunun üzerine bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu
‘nun, 7. maddesinin (a) bendine göre, yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak davalı idarenin görevi olup,
6001 sayılı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’
a göre ise davalı idare, karayollarını yapmak, yaptırmak, emniyetle kullanılmasını sağlamak, karayollarını onarmak, işletmek, işlettirmekle görevli bulunmaktadır. Davalı idarenin, karayolları üzerinde işleyen trafiği can ve mal güvenliğini sağlayacak şekilde yürütmesi ve bu hizmetin yürütülmesi sırasında hizmet kusurundan meydana gelecek zararları ödemesi yukarıda anlatılan mevzuat gereğidir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosyanın incelenmesinde, trafik kazası tespit tutanağı ve adli tıp raporunna göre, kazanın meydana geldiği yol sathında mıcır bulunduğu ve mıcırlı bölgeyi gösteren trafik işaret levhasının bulunmadığı anlaşılmış olup, adli tıp raporunda işaretleme eksikliği nedeniyle davalı idareye kazanın meydana gelmesinde %75 oranında kusur verildiği görülmüştür. Delil Tespitine göre, araçta 38.610,00-TL hasar meydana gelmiş ve 346,50-TL delil tespiti masrafı davacı tarafından yapılmıştır.
Dava konusu olayda, sorumlu olduğu karayollarında yukarıda anlatılan mevzuat çerçevesinde can ve mal güvenliğini sağlamakla görevli olan idarenin, bu görevini tam anlamıyla yerine getirmeyerek kazanın meydana gelmesinde %75 oranında kusurlu olduğu, hizmet kusuru bulunan idarenin kusuru oranında tazmin yükümlülüğü altında olduğu sonucuna varılmaktadır.
Davaya konu aracın tamir ettirilmeden 30.000,00-TL bedelle satılması nedeniyle davalı idarenin, bilirkişi raporu ile belirlenen 38.610,00-TL tamir masrafı ile satış bedeli arasındaki fark olan 8.610,00-TL’den ve 346,50-TL yargılama giderinden kusuru oranında sorumlu olduğu göz önüne alınmadan davanın reddi yönünde verilen ….. İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
Bu konu hakkında benzer makaleler için tıklayın