Vajinismus nedeniyle boşanma konularına girmeden önce vajinismus hakkında genel bir bilgi vermek uygun olacaktır. Kavram olarak vajinismus, kadınların cinsel ilişki sırasında aşırı kasılma nedeniyle cinsel ilişki kuramaması durumudur. Bu rahatsızlığın altında çeşitli sosya-psikolojik nedenler ve korku gibi dürtülerin etkisi bulunkatadır. Vajinismus niteliği gereği cinsel ilişki kurulmasını çok zorlaştıran ve bazen cinsel ilişkiyi imkansız hale getiren bir rahatsızlıktır. Vajinismus, evliliğin temel unsurlardan birisi olan cinsel ilişkiyi engelleyen bir özelliğe sahiptir. Bu yapısı onu boşanma davalarında sık duyulan bir terim haline getirmektedir. Zira vajinismus cinsel birlikteliği olumsuz yönde etkileyip her iki taraf için de evliliği çekilmez hale getirmektedir. Vajinismus, tıp biliminde primer (primary) ve sekonder (secondary) olarak 2 kategoriye ayrılmaktadır. Psikolojik yönü ağır basan sekonder vajinismus bizim ülkemiz daha sık görülmektedir. Vajinismusun sekonder olması tedavi edilebilir nitelik taşıması anlamına geldiğinden, sekonder vajinismus boşanma davası bakımından önem arz etmektedir.
Boşanma davası hakkında sorular dan birisi de bu rahatsızlığın boşanma sebepleri arasında olup olmadığıdır. Zira, eşlerin vajinismus yüzünden boşanma noktasına gelmesi özellikle Türkiye’de sık karşılaşılan bir durumdur. Vajinismus boşanma nedeni olarak gündeme gelince hakim ilk olarak vajinismusun tedavi edilebilir olup olmadığını araştıracaktır. Hakim bu hususta bilirkişi raporu alarak vajinismusun tedavisinin mümkün olup olmadığını araştıracaktır. Eğer rapora göre tedavi edilebilir yapıda ise o zaman hakimin ikinci bir unsura bakacaktır. O da vajinismus problemi olan kadının tedaviden kaçınıp kaçınmadığıdır. Eğer kadın tedaviden kaçınmıyorsa o zaman kocanın tedavi sürecini desteklemesi beklenecektir. Zira tedavi olmak için çabalayan kadını eşinin bu konuda yalnız bırakmaması gerekir. Nitekim Yargıtay tedavi edilebilir vajinismusu olan kadının tedaviden kaçınma durumu olmadığı için kocanın açtığı boşanma davasının reddedilmesini haklı bulmuştur. Dolayısıyla tüm olaylar ve kişiler için geçerli şekilde “ vajinismus bir boşanma sebebidir” veya “ vajinismus boşanma nedeni değildir” demek mümkün değildir. Her olay ve davanın kendi çerçevesinde değerlendirilmesi ve yorumlanması gerekir.
Yargıtay şu ana kadar vermiş olduğu pek çok kararda cinsel birlikteliğin evlilik için olmazsa olmaz unsurlardan biri olduğunu ve evlilik süresi içinde cinsel ilişkinin kurulamamış olmasını evliliğin birliğini sarsan bir unsur olarak vurgulamıştır. Cinsel sorunlar nedeniyle boşanma başlıklı makalemde de belirtiğim gibi Yargıtay, herhangi bir cinsel sorunun boşanma gerekçesi olması için bazı kriterler belirlemiştir. Bu anlamda her cinsel sorun bir boşanma sebebi teşkil etmemektedir. Bunun bir boşanma sebebi olması için cinsel sorunun cinsel ilişkinin kurulmasını engellemesi gerekmektedir. Ayrıca cinsel soruna sahip olan tarafın makul sürede tedavi olmayı kabul edip tedavi olması gerekmektedir. Ancak cinsel bir rahatsızlık veya vajinismus nedeniyle cinsel ilişki kuramayan taraf bir de tedavi olmayı reddediyorsa bu hem bir boşanma hem de tazminat sebebi olabilecektir. Nitekim Yargıtay, eşlerden birisinin cinsel sorun taşımasına rağmen tedaviden kaçınmasını kusur saymaktadır. Bu durumda diğer eşin evi terk etmesini ve boşanma davası açmasını haklı görmektedir.
Boşanma davası istatistikleri ne gör vajinismus yüzünden boşanma davası çoğu zaman koca tarafından açılmaktadır. Vajinismus, özellikle sosyo-kültürel ve psikolojik yönleri ağır basan bir rahatsızlıktır. Bundan dolayı cinsellik konusunda daha açık olan Batı toplumlarında vajinismus görülme sıklığı %1’in altındadır. Ancak Türkiye ve Ortadoğu ülkeleri gibi cinsel konularda kapalı toplumlarda bu oran %10 civarına yaklaşmaktadır. Türkiye de vajinismusun dünyada en sık görüldüğü ülkelerden birisidir. Nitekim boşanma avukatı olarak buna uygulamada sıkça tanık olmaktayız. Bunun sonucu olarak da ülkemiz vajinismus nedeniyle boşanma oranın yüksek olduğu bir ülkedir.