Üçüncü Kişilere Karşı Eksik Katılma Alacağı Davası

İçerik

Eksik Katılma Alacağı Nedir?

Eksik katılma alacağı davası , edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesinde, eşlerden birisinin katılma alacağının tamamını tahsil edemediği durumlarda, kanunda sayılan hal ve şartlarda üçüncü kişilere karşı açabileceği bir dava türüdür.

Tasfiye sırasında, borçlu eşin malvarlığı veya terekesi, katılma alacağını karşılamadığı takdirde, alacaklı eş veya mirasçıları, edinilmiş mallarda hesaba katılması gereken karşılıksız kazandırmaları bunlardan yararlanan üçüncü kişilerden eksik kalan miktarla sınırlı olarak isteyebilir.

(TMK m.241)

Eksik katılma alacağı davasında, edinilmiş mallara eklenecek değerler kavramı önemlidir. Eşler dışındaki üçüncü kişilerin, katılma alacağından sorumlu olabilmesi için öncelikle ortada, edinilmiş mallara eklenecek malvarlığı değerinin bulunması gerekir.

İlginizi çekebilir : Boşanmada Mal Paylaşımı

Mal Rejimi Sürerken Yapılan Tasarruf ve Devirler

Eşler, mal rejiminin geçerli olduğu evlilik süresince, hangi mal grubuna dahil olursa olsun, kendi malları üzerinde serbestçe tasarrufta bulunabilirler. Bunun için diğer eşin rızası gerekmez.

Her eş, yasal sınırlar içerisinde kişisel malları ile edinilmiş mallarını yönetme, bunlardan yararlanma ve bunlar üzerinde tasarrufta bulunma hakkına sahiptir.

(TMK m.223)

Bu kuralın tek istisnası aile konutu ile ilgili özel düzenlemelerdir. Gerek Medeni Kanun, gerek Borçlar Kanunu’ndaki ilgili hükümler uyarınca; eş, diğer eşin açık rızası olmadıkça aile konutunu devredemez, rehnedemez ve üzerinde üçüncü kişi lehine ayni hak tesis edemez. Diğer eşin açık rızası olmadan yapılan bu gibi tasarruflar, itiraz üzerine iptal edilir.

İlginizi çekebilir : Aile Konutu Nedeniyle Tapu İptal Davası

Bunun dışında, eşlerin kendi malvarlığı üzerindeki tasarruf yetkisi ancak hakim kararıyla kısıtlanabilir.

İlginizi çekebilir : Aile Mallarının Korunması Hakkında Evlilik İçi Tedbir Kararları

Edinilmiş Mallara Eklenecek Değerler

Edinilmiş mallara katılma rejimi nde, eşlerin malvarlığı iki gruba ayrılır; kişisel mallar ve edinilmiş mallar. Eşlerin karşılıklı olarak, birbirlerinin edinilmiş malları üzerinde katılma alacağı hakkı olur.

Mal rejiminin tasfiyesi, boşanma davasının açıldığı tarihteki malvarlığı durumuna göre gerçekleşir. Kural olarak eşler; bu tarihte ellerinde bulunan malvarlığı ile birbirlerine karşı sorumlu olup, ellerinde bulunmayan malvarlığı değerlerinden sorumlu olmazlar. Ancak Medeni Kanun 229. madde düzenlemesi, bu kurala bir istisna getirmiştir.

Aşağıda sayılanlar, edinilmiş mallara değer olarak eklenir:

  1. Eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar,
  2. Bir eşin mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler.
(TMK m.229)

Kanunda sayılan bu malvarlığı değerleri, mal rejiminin sona erdiği tarihte eşin elinde olmasa bile, edinilmiş malvarlığı grubuna dahil edilir ve mal paylaşımı buna göre yapılır. Yani diğer eş, bu malvarlığı değerleri üzerinde de katılma alacağı talebinde bulunabilir.

Satış gibi, karşılık alınarak yapılan devirler, eklenecek değer olarak dikkate alınmaz. Bu devirden elde edilen malvarlığı değeri, tasfiye tarihinde eşin elinde değilse, bundan dolayı eşin sorumluluğu doğmaz. Yine üçüncü kişilerin de ivazlı devir nedeniyle, diğer eşe karşı bir borcu söz konusu olmaz.

İlginizi çekebilir : Boşanma Öncesi Eşten Mal Kaçırma

Edinilmiş Mallara Eklenecek Değerler Konusundaki Davanın Üçüncü Kişiye İhbarı

Mal rejiminin tasfiyesi nedeniyle doğacak alacak hakları, kural olarak eşe karşı ileri sürülür. Kanun, eklenecek değerler üzerindeki alacak hakkının eşten tahsil edilememesi durumunda, karşılıksız kazandırmadan faydalanan üçüncü kişiden tahsil edilmesine olanak sağlamıştır.

Bu tür kazandırma veya devirlere ilişkin uyuşmazlıklarda mahkeme kararı, davanın kendisine ihbar edilmiş olması koşuluyla, kazandırma veya devirden yararlanan üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilir.

(TMK m.229/3)

Mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan katılma alacağının, karşılıksız kazanım sağlanan üçüncü kişiye karşı ileri sürülebilmesi için;

Belirtmek gerekir ki, eklenecek değerin varlığının kabulü halinde dahi, devrin geçersizliğinden söz edilemez. Katılma alacağı, ayni değil, şahsi bir alacak hakkı teşkil eder. Dolayısıyla, ister karşılıksız kazandırma olsun, ister mal kaçırma amacıyla yapılsın, diğer eş ile üçüncü kişi arasında yapılan işlem geçerliliğini korur. Burada sözü edilen, eşten tahsil edilemeyen katılma alacağının, kazanımla sınırlı olarak, üçüncü kişiden de talep edilebilmesi olanağıdır.

TMK 229. madde hükmüne göre davanın üçüncü kişiye ihbarı, bu kişiyi doğrudan borçlu haline getirmez. Ancak, kendisine yapılan karşılıksız kazandırmanın, eklenecek değerlerden olduğunun tespiti sonucunu doğurur. Bu tespit, katılma alacağının tamamının eşten tahsil edilememesi durumunda, kendisine karşı açılacak eksik katılma alacağı davası nda kesin delil oluşturur ve kazandırmanın eklenecek değerlerden olup olmadığı araştırmasına tekrar girişilmez. İhbarın yokluğunda, üçüncü kişi, kendisine karşı açılacak eksik katılma alacağı davasında, yapılan kazandırmanın, eklenecek değerlerden olmadığı itirazında bulunabilir.

Üçüncü Kişiye Karşı Eksik Katılma Alacağı Davası

Üçüncü kişilere karşı eksik katılma alacağı davası açabilmenin bazı şartları vardır. Bu şartlar:

  1. Eklenecek değerler kapsamında karşılıksız bir kazandırmanın bulunması,
  2. Mal rejiminin tasfiyesinden doğan katılma alacağının eşten tahsil edilememiş olması,
  3. Yapılan karşılıksız kazandırmaya ilişkin eksik kalan miktarın talep edilmiş olmasıdır.

Üçüncü Kişinin Katılma Alacağından Sorumluluğunun Sınırları

Kendisine karşılıksız kazandırmada bulunulan üçüncü kişinin, katılma alacağından sorumluluğu sınırlıdır. Sorumluluk; kendisine yapılan kazandırmadan, diğer eşin katılma alacağı miktarı kadardır. Karşılıksız kazandırma da bulunmuş olan borçlu eş, diğer eşin katılma alacağını tamamını ödemişse, üçüncü kişinin hiç bir sorumluluğu kalmaz. Ancak eksik ödeme durumunda, bu eksik kalan tutar için sorumluluk doğar.

Karşılıksız kazanım elde eden üçüncü kişi, diğer eşin edinilmiş tüm mallar üzerindeki katılma alacağı toplamından değil, kendisine yapılan kazandırma üzerindeki katılma alacağından sorumlu olabilir.

Üçüncü kişi, hiç bir zaman elindekini vermekle sorumlu değildir. Kazandırma geçerliliğini korur. Ancak bir alacak ilişkisinde borçlu durumuna düşer.

Eşten Mal Kaçırma -Tapu İptal ve Tescil

Eklenecek değerlere tabi karşılıksız kazandırma bir tapu devri olabilir. Bu durumda eksik katılma alacağı davasında tapu iptal talebinde bulunulabilir mi?

Eksik katılma alacağında tapu iptal talebinde bulunulamaz.

Bilindiği üzere TMK m.223 hükmüne göre her eş, yasal sınırlar içerisinde kişisel malları ile edinilmiş mallarını yönetme, bunlardan yararlanma ve bunlar üzerinde tasarrufta bulunma hakkına sahiptir…. Eklemenin olması o kazandırma ya da devre ilişkin hukuki işlemin geçerliliğini ortadan kaldırmaz.

(Ömer U. Gençcan -Türk Medeni Kanunu Yorumu – 4. Baskı- s.1731)

Üçüncü kişilere yapılan temliklere ilişkin işlemler, iptali veya geçersizliğinden söz edilmediği için geçerliliğini korur. Bu işlemlerin sonucu olarak sadece diğer eşten tahsil edilemeyen alacağın ödenmesi istenebilir.

(Ömer U. Gençcan – Türk Medeni Kanunu Yorumu – 4. Baskı- s.1734)

Mal rejiminden kaynaklanan katılma ve katkı payı gibi alacaklar, ayni değil, şahsi alacak haklarıdır. Bu tür davalar sonunda, tapu devrine değil, edinilmiş mallar üzerindeki katkı ve katılma alacağına hükmedilir. Yine eşler evlilik süresince hangi mal gurubuna dahil olursa olsun, kendi malları üzerinde istedikleri şekilde tasarruf edebilirler. Tüm bunların sonucu olarak da, eksik katılma alacağı davasında da tapu iptal ve tescil gibi ayni bir talepte bulunulamaz. Bu dava, bir alacak davası türüdür.

Eşin talep hakkı, edinilmiş malın mülkiyetine yönelik bir ayni hak olmayıp, malın değeri üzerinden hesaplanan bir alacak hakkı niteliğinde olduğundan; karşılıksız kazandırma veya devrin yapıldığının tespit edilmesi halinde, işlemin (tasarrufun) iptaline karar verilemez ve eşle birlikte üçüncü kişi davalı olarak gösterilse bile, bu aşamada davacı lehine hüküm altına alınan katılma alacağından üçüncü kişi sorumlu tutulamaz…. Bu sonuç, ancak hüküm altına alınan katılma alacağının tahsili aşamasında borçlu eşin malvarlığı ya da terekesinin borcu ödemeye yetmediğinin anlaşılması durumunda, sonradan üçüncü kişi aleyhine eksik kalan ve borçlu eşin malvarlığı veya terekesi tasfiye borcunu ödemeye yetiyorsa, hiç bir zaman lehine kazandırma yapılan üçüncü kişi, davacıya ödenecek katılma alacağından sorumlu tutulamayacağına ilişkin TMK 241. Maddesi hükmüyle de uyumlu olacaktır.

(Yargıtay 8. HD 2015/911 E, 2016/8977 K, 23.05.2016 T )

Eksik Katılma Alacağı Davası Zamanaşımı

Mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı alacak davalarında zamanaşımı değil, hak düşürücü süre ler söz konusu olur. Yani davanın süresinde açılıp açılmadığı, itiraz olmasa dahi mahkeme tarafından gözetilir.

Eksik katılma alacağı davasında hak düşürücü süre ; alacaklı eş veya mirasçılarının haklarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her halde mal rejiminin sona ermesinden itibaren beş yıldır.

Kanunda öngörülen bir yıllık süre;

Her halükarda işleyecek beş yıllık süre ise;

Mersin aile hukuku ve boşanma avukatı olarak hizmet veren avukatlık büromuza, anlaşmalı ve çekişmeli boşanma davaları, mal rejiminin tasfiyesi ne ilişkin davalar, aile konutuna ilişkin uyuşmazlık ve evlilik içerisindeki tedbir kararları hakkında hukuki danışma ve destek için ulaşabilirsiniz.

Mersin avukat faaliyet alanlarımıza buradan ulaşabilirsiniz.

Üçüncü kişilere karşı katılma alacağı davası açılabilir mi?

Katılma alacağı davası esasen eski eşe karşı açılır. Ancak TMK 241. maddesi şartlarında, eski eşten tahsil edilemeyen katılma alacağı, üçüncü kişilerden istenebilir. Bunun için, borçlu olan eş, mal rejimi devam ederken, üçüncü kişiye olağan hediyeler dışında kazandırmada bulunmuş olmalıdır.

Eksik katılma alacağı davasında tapu iptali olur mu?

Eksik katılma alacağı davası , ayni değil, şahsi bir alacak hakkına dayanır. Bu nedenle bu davada kazandırma konusu tapu iptali mümkün değildir. Ancak üçüncü kişi, elde ettiği kazanımdan, alacaklı eşin tahsil edemediği kısım için borçlu hale gelir. Ancak muvazaa veya icra takibi aşamasında tasarrufun iptali koşulları varsa devrin iptali mümkün olabilir.