Mesafeli sözleşmeler bilişim hukuku ve elektronik ticaret hukuku konusuna giren ve aynı zamanda tüketici mevzuatıyla alakalı olan bir kavramdır. E-ticaret sözleşmeleri ve mesafeli sözleşmelerbazen karıştırılsa da aralarında önemli farklar vardır. Şöyle ki e-ticaret sözleşmelerinde taraflar tüketici veya satıcı ya da sağlayıcı olabilir ancak mesafeli sözleşmelerde “alıcı” konumunda olan kişi daima tüketicidir. Dolayısıyla “alıcı taraf”ın tüketici olmadığı sözleşmeler mesafeli sözleşme olarak nitelendirilemez.
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a tabi olarak çıkartılmış olan Mesafeli sözleşmeler Yönetmeliği oldukça ayrıntılıdır. Bu yönetmelik, mesafeli sözleşmeler hakkında ayrıntılı düzenlemeler getiren ve ayrıca hangi tip sözleşmelerin bu yönetmeliğe tabi olacağını düzenleyen bir yönetmeliktir. Bu yönetmeliğe göre hazırlanacak mesafeli sözleşmelerin bilişim hukuku ve elektronik ticaret hukuku alanında uzman bir sözleşme avukatı tarafından hazırlanması tercih edilmelidir.
Bu yönetmelik genel olarak bir mal veya hizmet alımına dair sözleşmenin alıcı ve satıcının fiziken karşı karşıya gelmeden uzaktan iletişim araçları kullanılarak eş zamanlı olarak yapıldığı ve alıcının “tüketici” sıfatı taşıdığı durumlarda uygulanır. Genel bir yanlış anlama neticesinde bu yönetmeliğin salt internet üzerinden yapılan e-ticaret sözleşmelerine özgü olduğu düşünülse de, aslında bu yönetmelik alıcı ve satıcının karşı karşıya gelmediği, alıcı ve satıcı arasında bir mesafenin (uzaklığın) bulunduğu ve sözleşmenin iletişim araçlarının kullanılarak yapıldığı durumlara ilişkindir. Dolayısıyla sadece internet üzerinden yapılan satışları değil, telefonla, faksla mal veya hizmet alımına dair yapılan sözleşmeler de bu yönetmelik kapsamındadır. Ayrıca, bu yönetmelik her tür alıcı ve satıcının yaptığı sözleşmelere değil, alıcının “tüketici” statüsünde olduğu daha açık bir ifadeyle alıcının ticari veya mesleki bir amaç gütmeden mal veya hizmet aldığı sözleşmelerde uygulanacaktır.
Mesafeli Sözleşmelere Dair Yönetmelik’e göre, internet ortamında yapılan herhangi bir mal veya hizmet satışlarında tüketicinin 14 gün içerisinde sözleşmeden cayma ve ödediği bedelin tamamını herhangi bir cezai şart ve benzeri kesinti olmadan iadesini talep etme hakkı bulunmaktadır. Ancak bu haktan yararlanılabilmesi için alışveriş yapanın “tüketici” olması bir başka deyişle ticari veya mesleki amaçlı bir satın alma işleminin olmaması gerekir.
14 günlük cayma hakkı süresi ise, mal satışlarında malın tüketiciye teslim edildiği tarihte diğer içerikteki satışlarda (hizmet satışı vs) ise sözleşmenin internet ortamında akdedildiği tarihte başlayacaktır. Mesafeli sözleşmeler bakımından cayma hakkı konusunda önemli olan hususlardan biri de cayma hakkı tüketici tarafından mal veya hizmet satışı yapan yere mutlaka yazılı olarak bildirilmelidir. Yazılı olarak bildirimi yapılmayan cayma hakkı kullanımlarında satıcının bedel iadesi yapma zorunluluğu bulunmamaktadır. Bu itibarla telefonla yapılan cayma bildirimleri, konuşmalar kayıtlı olsa dahi geçerli bir cayma bildirimi hükmünde olmayacaktır.
Mesafeli sözleşmeler söz konusu olduğunda satıcı, malın teslimine kadarki süreçte oluşan her türlü kayıp ve hasarlardan kanunen sorumludur. Teslim alcısı tüketici veya tüketicinin sipariş aşamasında belirleyeceği bir başka kişi de olabilir. Bu itibarla malın henüz teslim edilmeden önce taşıma veya kargo yapılma esnasında kaybolması veya hasara uğraması halinde tüketicinin hiçbir sorumluluğu yoktur. Ancak, malın teslimden önce hasara uğradığının ispatı bakımından tüketicinin malı teslim aldığına dair imzasını atmadan önce malı iyice kontrol edip hasarsız olduğundan emin olması mesafeli sözleşmeler bakımından son derece önemlidir. Aksi takdirde tüketicinin malı teslim aldıktan sonra hasarı fark etmesi halinde hasarın ne zaman ve nasıl oluştuğu konusunda uyuşmazlık ve ispat sorunu yaşanabilir. Ancak “gizli ayıp” söz konusu ise, tüketici malı teslim alındıktan sonra dahi bunu ileri sürebilir.