Ölüm Sigortası

ÖLÜM SİGORTASI

  1. Genel Olarak

Sigorta kolları kısa vadeli sigorta kolları ve uzun vadeli sigorta kolları olarak ikiye ayrılır. Kısa vadeli sigorta kolları, iş kazası, meslek hastalığı ve analık sigortalarını; uzun vadeli sigorta kolları ise malullük, yaşlılık ve ölüm sigortasını kapsamaktadır.

Ölüm sigortası uzun vadeli sigorta kollarından biridir. Sigortalı tarafından geçimleri sağlanan kişilerin sigortalının ölümü halinde güvence altına alınması gerekmektedir. [1] Çünkü sigortalının ölümü geride kalan hak sahipleri açısından büyük bir mağduriyet doğuracaktır. İşte ölüm sigortası diğer sigorta kollarından farklı olarak, sigortalıyı değil, sigortalının bakmakla yükümlü olduğu bireyleri koruma altına alan bir sigorta türüdür.

Ölüm sigortası, prim ödemekle yükümlü sigortalıyı değil, sigortalının ölmesi durumunda geride kalan hak sahiplerine gelir garantisi sağlamaktadır. Geride kalan hak sahipleri, sigortalının eşi, çocukları ve anne-babası olarak tanımlanmıştır. Burada amaç, sigortalının ölümüne rağmen aile için sosyal güvenlik garantisini sağlayarak toplumun en küçük yapıtaşı olan aileyi korumaktır. [2]

Ülkemizde ilk defa 1957 yılında, 6900 sayılı Maluliyet İhtiyarlık ve Ölüm Sigortaları kanunu ile kurulmuş, sonradan diğer sigorta kolları ile birlikte 5510 sayılı kanunda (md.32-36) düzenlenmiştir. Ölüm sigortası kapsamında hak sahiplerine tanınan haklar; ölüm aylığı, hak sahiplerine toptan ödeme, aylık almakta olan kız çocuklarına evlenme ödeneği, cenaze ödeneğidir.

  1. Ölüm Sigortasından Yararlanma Şartları

2.1. Ölümün Gerçekleşmesi

Ölüm sigortasında sigortalının hak sahiplerinin mağduriyetini gidermesi için sigortalının ölümünün gerçekleşmesi şartı aranır. Ölümün ne zaman gerçekleşmiş sayılacağı doktrinde tartışmalıdır. Ancak bu tartışma 2283 sayılı Organ ve Doku Alınması Aşılanması ve Nakli Hakkında Kanun ile açıklığa kavuşmuş ve sigortalının beyin ölümü gerçekleştiğinde ölüm şartının varlığından söz edebileceği kabul edilmiştir. [3]

Ayrıca TMK md.31-md.32 [4] uyarınca sigortalı hakkında gaiplik kararı verilmesi de sigortalının ölü olarak değerlendirilmesi anlamına gelir ki bu durumda da şahsın geride kalan hak sahipleri ölüm sigortasının yardımlarından yararlanabilir.

2.2. Kurumla Belirli Bir İlişki İçinde Olmak

Bu kanun kapsamına giren tüm sigortalılar için en az 1800 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirmiş, hizmet akdi ile çalışan sigortalılar için her türlü borçlanma süreleri hariç en az 5 yıldan beri sigortalı olup, 900 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları pirimi bildirmiş ise ölüm sigortasının güvencelerinden yararlanılabilir. (5 yıl+90 gün) [5]

Sigortalı, malullük, vazife malullüğü veya yaşlılık aylığı aldığı sırada ölürse veya malullük, vazife malullüğü veya yaşlılık aylığına hak kazanmış olup da henüz aylık alma işlemlerinin tamamlanmaması durumunda sigortalının hak sahipleri ölüm sigortasının güvencelerinden faydalanılabilirler.

Sigortalı; malullük, vazife malullüğü veya yaşlılık aylığına hak kazanmış olmasına karşın tekrar çalışmaya başladığı durumlarda aylığı kesilen kişilerin ölümü halinde hak sahipleri yine ölüm sigortasının güvencelerinden faydalanabileceklerdir.

Hemen belirtmek gerekir ki kurumla sigortalı arasındaki ilişki geride kalan hak sahipleri tarafından da tamamlanabilir. Sigortalının ölümü halinde hak sahipleri ölüm aylığı için gerekli olan eksik primleri aşağıda belirtilen hallerden biri ile tamamlayabilir:

Sigortalının ölümünün tıbbi belgelerle ispatlanması ve hak sahiplerinin yazılı olarak Kuruma başvurmaları ile aylık bağlanması ile ilgili işlemler başlatılır. 4/1-b kapsamındaki sigortalılar için yukarıdaki şartlara ilaveten genel sağlık primleri dâhil olmak üzere Kuruma prim ve prime ilişkin her türlü borcunun ödenmiş olması şartı aranır. [6]

5510 Sayılı Kanunun 3.maddesinin 7.fıkrasında hak sahibi kavramı, sigortalının veya sürekli iş görmezlik geliri ile malullük, vazife malullüğü veya yaşlılık aylığı almakta olanların ölümü halinde, gelir veya aylık bağlanmasına veya toptan ödeme yapılmasına hak kazanan eş, çocuk, ana ve baba şeklinde tanımlanmıştır. [7]

Ölen bir kimsenin alacaklarına ve borçlarına halefiyette, yasal mirasçıların sorumluluğu TMK’ da yer alan hükümlere tabi olup, 5510 sayılı Kanun ile herhangi bir ilişkisi bulunmamaktadır. TMK uyarınca mirası reddetme ve miras hakkından düşürülme hak sahipliğini ortadan kaldırmaz. [8]

Hak sahipleri olan dul eş, çocuklar ve anne-babanın ölüm sigortasının sağladığı haklardan yararlanabilmesi için belirli şartlara sahip olması aranmaktadır. Bu şartlar hak sahipleri açısından farklılıklar göstermektedir.

Hak sahiplerinden dul eşin, ölüm sigortasından yararlanabilmesi için erkek veya kadın olması bir şey değiştirmez. Yani şöyle ki, TMK hükümleri uyarınca aralarında evlilik bağı bulunan eşlerden, ölen sigortalı erkek ise karısı, kadın ise kocası hak sahibi olur. Eşlerin dini nikahlı olması veya birlikte yaşamaları yeterli değildir. [9]

Dul eşin, sigortalı veya sigortasız bir işte çalışması veya sosyal güvenlik kurumlarından gelir alması, ölüm sigortasının sağladığı haklardan faydalanmasını etkilemez; ancak ölüm sigortası haklarından olan ölüm aylığının bağlanması esnasında aylık bağlama oranı etkilenir. [10] Dul eş yeniden evlenirse ölüm sigortasından yararlanamaz. Ancak evlenip boşanması halinde yeniden ölüm sigortası kapsamına girebilir ve ölüm aylığından yararlanabilir. Dul eşin, sonradan evlendiği kişiden de ölüm sigortasının sağladığı haklardan yararlanması durumunda tercih edilen aylık kendisine bağlanır. Tabi ki uygulamamızda önceki eşinden ölüm sigortasının sağladığı haklardan yararlanmaya hak kazanan dul eş, bazen aylık almak için hâlihazırda evli olduğu eşinden muvazaalı olarak boşanabilir. İşte ölüm sigortasından yararlanmak için muvazaalı şekilde boşanmanın tespit edilmesi halinde bağlanan aylık kesilir, ödenmiş olan miktar geri alınır.

Sigortalı tarafından evlat edinilmiş, tanınmış veya soy bağı düzeltilmiş yahut babalık hükmüne bağlanmış çocuklar ile sigortalının ölümünden sonra doğan çocukları hak sahibi olmaktadırlar. [11] Çocukların, ölüm sigortası kapsamında sağlanan haklardan yararlanabilmesi için md.5/1, (a), (b), (c) bentleri hariç olmak üzere 5510 sayılı Kanun kapsamında veya yabancı ülke mevzuatı kapsamında yahut kendi sigortalılığı nedeniyle gelir ya da aylık bağlanmamış olması gerekmektedir. [12]

Kanun koyucu çocukların ölüm sigortası kapsamında sağlanan haklardan faydalanabilme şartlarını kız veya erkek çocuk için ayrı ayrı değerlendirmiştir. Erkek ve kız çocuklar için normal şartlar altında bu haklardan yararlanabilmenin ön şartı 18 yaşını doldurmamış olmaktır. Ancak bu yaş sınırı orta öğretim öğrencisi için 20, yükseköğrenim öğrencisi için 25’ dir.

Kız çocukları ise yukarıda genel şartların yanında bazı şartları taşıması halinde verilen yaş sınırlarını geçmiş olsa bile ölüm sigortası kapsamına girebilmektedirler. Sigortalının kız çocuğu evlenmezse, evlenip boşanırsa veya dul kalırsa yaşları ne olursa olsun ömür boyu ölüm sigortasının sağladığı haklardan olan aylık alma hakkından yararlanabilirler.

Belirtmek gerekir ki, 2005 tarihli, 5386 sayılı Kanunla, 506 sayılı Kanuna geçici bir madde eklenmiş ve 06/08/2003 tarihinden önce hak sahibi kız çocuklarına bağlanan gelirlerin ve aylıkların; bunların evlenmeleri, Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi çalışmaları veya kendi çalışmalarından dolayı buralardan gelir veya aylık alma halleri hariç olmak üzere geri alınamayacağı öngörülmüştü.(Geç. Md. 91/1) Maddede ayrıca, bunlardan, yukarıda belirtilen haller haricindeki nedenlerle gelirleri veya aylıkları kesilen veya durdurulan kız çocuklarının gelirlerinin ve aylıklarının, kesme veya durdurma tarihi itibariyle talep şartı aranmaksızın yeniden başlatılacağı belirtilmişti. Gelirin ve aylığın kesilmesi nedeniyle, diğer hak sahiplerine önceki hisselerinden fazla ödenen tutarlar, geliri ve aylığı tekrar başlatılacak hak sahibine yapılacak ödemeden mahsup edilir. Geliri veya aylığı kesilenlerden tahsil edilmiş olan tutarlar aynen iade edilir. Öte yandan, geçici 91. Maddeye konulan bir hükümle, bu maddenin birinci ve ikinci fıkrası gereğince, aylıkları veya gelirleri ödenmeye devam eden kız çocuklarının aylıklarının veya gelirlerinin ödenmesine devam olunması için sahip olmaları gereken şartları, ilk kez veya yeniden 06/08/2003 tarihinden sonra haiz olan kız çocukları da aynı esas ve usullerle aylık veya gelir hakkından yararlandırılırlar. [13] Ancak bu maddenin 31/12/2005 tarihine kadar uygulanacağı belirtilmiş, bu süre daha sonra 31/12/2007 tarihine kadar uzatılmıştır. [14]

Ölen sigortalının, Kurum Sağlık Kurulu kararı ile çalışma gücünü en az %60 oranında yitirip malul olduğu anlaşılan ve md.5/1, (a), (b), (c) bentleri hariç olmak üzere 5510 sayılı Kanun kapsamında veya yabancı ülke mevzuatı kapsamında yahut kendi sigortalılığı nedeniyle gelir ya da aylık bağlanmamış olan çocuğu yaşı kaç olursa olsun, ölüm sigortasının sağladığı haklardan olan ölüm aylığından yararlanır (md.31/1,b,2). Malul çocuklarda yaş [15] , öğrencilik niteliği ve bekar olma şartı aranmaz. Fakat bu statüde bulunan çocuklara evlenme yardımı yapılmayacaktır. [16]

Kanun koyucu, ana babanın durumunu ayrıca düzenlemiştir. İki genel koşula bağlanmıştır. Bunlar, hak sahibi eş ve çocuklardan artan hisse bulunması [17] ve her türlü kazanç ve irattan elde edilmiş olduğu gelirinin asgari ücretin net tutarından daha az olması ve diğer çocuklarından hak kazanılan gelir ve aylıklar hariç olmak üzere gelir ve/veya aylık bağlanamamış olmasıdır. (md.34/1,d) [18] Önemle belirtmek gerekir ki anne-babanın 65 yaşın üstünde olması durumunda artan hisse koşulu aranmaz. Her türlü kazanç ile anlatılmak istenen yalnızca serbest meslek kazancı değildir bunun yanında her türlü ticari gelir kazanç kapsamına girecektir.

ÖLÜM SİGORTASINDA SAĞLANAN HAKLAR

  1. Ölüm Aylığı

5510 sayılı Kanun, sigortalının ölümü halinde, hak sahiplerine aşağıda sıralanan hakları tanımıştır:

Bunlardan en önemlisi, hak sahiplerine aylık bağlanmasıdır. Toptan ödeme, aylık bağlanma şartlarının mevcut olmadığı durumlarda ortaya çıkan istisnai bir durumdur. Evlenme ve cenaze ödenekleri ise bir defaya mahsus olarak yapılan ödemelerdir.

Sigortalının ölümünün tıbbi belgelerle ispatlanması ve hak sahiplerinin yazılı olarak Kuruma başvurmaları ile aylık bağlanması ile ilgili işlemler başlatılır. 4/1-b kapsamındaki sigortalılar için yukarıdaki şartlara ilaveten genel sağlık sigortası primleri dâhil olmak üzere Kuruma prim ve prime ilişkin her türlü borcun olmaması şartı aranmaktadır.

Örneğin, 05/02/2009 tarihinde ölen sigortalının 4/b bendi kapsamında geçmiş 2500 prim ödeme gün sayısı ve bu prim gün sayısının son altı aya ait kısmı için de borcu bulunsun. Hak sahipleri tarafından bu altı aylık süreye ait prim borçlarının 15/10/2009 tarihinde ödenmesi halinde, ölüm aylığı prim borçlarının ödendiği tarihi takip eden aybaşı olan 01/11/2009 tarihi itibarıyla başlatılarak ödenecektir. [19]

Sigortalının, hak sahiplerine bağlanacak olan aylığın miktarı ve hesaplanması, sigortalının öldüğü tarihteki durumuna göre farklılık göstermektedir:

sigortalının ölümü halinde hak sahiplerine bağlanacak aylığın tutarını belirleyecektir. Fakat sigortalı aktif olarak çalışırken ölürse, 9000 günden az prim ödemiş olması halinde 9000 gün prim ödeme gün sayısı üzerinden yaşlılık sigortasına benzer hükümlerle ölüm aylığı hesaplanacaktır. Ancak kanun koyucunun ayırdığı duruma da dikkat çekmek gerekir. 4/1-a kapsamındaki sigortalılar için 9000 gün prim ödeme gün sayısı 7200 gün olarak uygulanacaktır. [20]

5510 sayılı Kanun’ un md. 33 hükmüne göre, kanunun yürürlük tarihinden sonra sigortalı olanlar için 2018 yılında ölümleri halinde hak sahiplerine bağlanacak ölüm aylığı 2017 Aralık ayında ödenen en düşük yaşlılık aylığından daha düşük olmayacaktır. [21] Sigortalının prime esas kazançlarından hareketle hesaplanacak ölüm aylığı miktarı bir önceki yılın aralık ayında ödenen miktardan düşük ise kendi statüsünden bir önceki yılın aralık ayında ödenen en düşük yaşlılık aylığı esas alınacaktır.

5510 sayılı Kanun uygulaması ölüm aylığı için hak sahipleri bakımından 3 farklı durum ortaya çıkarmıştır. Buna göre ilk defa 01/10/2008 tarihinden sonra sigortalı olanların ölmesi halinde hak sahiplerinin ölüm aylığı; [22]

  1. Ölüm, sigortalının hesaplanan reel aylığının hak sahibi hissesi ile çarpımı,
  2. 5510, md.34 kapsamında belirtilen bir önceki yıl en düşük aylığın hak sahibi hissesi ile çarpımı,

Sonucu hesaplanmış olan aylıklardan yüksek olanıdır.

Çalışmamızın yukarıdaki bölümünde ölen sigortalının geride kalan eşinin hangi şartlar altında hak sahibi olacağını ifade ettiğimiz için bu bölümde ayrıntılı olarak bu konuya değinmeyeceğiz. [23] Ancak en temel olarak şunu belirtmek isteriz ki, ölen sigortalı erkek ise karısı, kadın ise kocası ölüm aylığından faydalanır.

Sigortalının ana-babasının aylığa hak kazanması, eşin aylık oranını etkilemez. Ancak çocukların hak kazanması etkiler. Çocuklarla birlikte hak sahibi olan dul eşe aylık bağlama oranı %50’ dir. Ancak çocuğu bulunmayan veya bunula birlikte sigortalının ana-babası ile hak sahibi olan dul eşin md.5/1, (a), (b), (c) bentleri hariç [24] olmak üzere 5510 sayılı Kanun kapsamında veya yabancı ülke mevzuatı kapsamında yahut kendi sigortalılığı nedeniyle gelir ya da aylık bağlanmamış olması halinde, aylık bağlama oranı %75’ dir.

Asli sigortalının nikâhlı eşinden doğan çocuklar gelire hak kazanmaktadırlar. Yasal evlilik birliği içinde doğmayan bazı kişiler de çocuk kavramı kapsamına alınmışlardır. Kadın sigortalıdan doğan çocuklar evlilik koşulu aranmadan, kapsam içindedirler. Erkek sigortalının, evlilik dışında doğmuş olmakla birlikte sigortalı tarafından tanınmış, soy bağı düzeltilmiş veya babalığı hükme bağlanmış çocukları meşru sayılır. Ayrıca evlat edinilen çocuklarda aynı kapsamda sayılırlar. [25] Sigortalı babanın ölümünden sonra 300 gün içinde doğan çocuklarda aylığa hak kazanabileceklerdir. [26] Çalışmamızın yukarıda yer alan ölüm sigortasından yaralanma şartları başlığı altında yer alan bölümünde çocuklara ilişkin şartlara değindiğimizden bu başlık altında aylık bağlama şartlarına değinmeyeceğiz. [27]

5510 sayılı Kanun da yer alan düzenleme uyarınca yabancı ülke mevzuatı kapsamında yahut kendi sigortalılığı nedeniyle gelir ya da aylık bağlanmamış olan çocuklardan,

  1. 18 yaşını, lise ve dengi öğrenim görüyor ise 20 yaşını, yüksek öğrenim görüyor ise 25 yaşını doldurmayanlar ile,
  2. Kurum sağlık kurulu kararı ile çalışma gücünü en az %60 veya daha fazla kaybeden malul çocuklar ve

Sigortalının ölümü halinde hak sahibi olurlar ve aylık bağlama oranları %25’ dir. Fakat sigortalının ölümü ile anasız babasız kalan veya sonradan bu duruma düşenlerle ana ve babası arasında evlilik bağı bulunmayan ya da tek sahibi olan çocukların [28] aylık bağlama oranı %50’ dir.

Sigortalının eş ve çocuklarından artan hisse olması halinde, her türlü kazanç ve irattan elde etmiş olduğu gelirinin asgari ücretin net tutarından az olması ve diğer çocuklarından hak kazanılan gelir ve aylıklar hariç olmak üzere gelir ve/veya aylık bağlanmamış olması şartıyla anne baba da hak sahibidir ve toplam %25 oranında aylık bağlanır. [29]

Üvey evlat veya evlatlıklar üzerinden ölüm sigortası kapsamında hak sahibi olamazlar. Anne ve babalar evlilik birlikleri içinde doğan çocuklardan hak sahibi olurlar.

Hak sahiplerine bağlanacak aylık bağlama oranları yukarıdaki gibi belirlenmiş olmakla birlikte, “hak sahiplerine bağlanacak aylık tutarı, sigortalıya ait aylığın tutarını geçemeyeceği için gerekirse hak sahiplerinin aylıklarından orantılı indirim yapılacaktır.” (md.34)

Öte yandan ölüm sigortasından hak sahiplerine bağlanacak aylıklarla ilgili olarak bir alt sınırlama getirilmiştir;

Hak sahibi kimselerin aylıkları; hak sahibi bir kişi, ise bu fıkraya göre hesaplanan alt sınır aylığının %80’ inden, hak sahibi iki kişi ise %90’ ından az olamaz.

5510 sayılı kanunun yürürlük tarihinden önce ölen sigortalıların hak sahiplerine gelir ve aylık bağlanırken sigortalıya ilişkin şartların tespiti, gelir ve aylıkların hesaplanması ile paylaştırılmasında ölüm tarihindeki, hak sahiplerine ilişkin şartların tespitinde ise hak sahibi olma niteliğinin kazanıldığı tarihteki Kanun hükümleri geçerli olur. (SSİY, geçici md.4) [30]

Ölüm sigortasından hak sahiplerine aylık bağlanmasını aşağıda verilen birkaç örnekle açıklamak isteriz.

  1. Sigortalının ölümü ile geride dul eş ve 2 çocuk var ise, dul eşin aylık bağlama oranı %50, çocuklardan her birinin aylık bağlama oranı %25 olur.
  2. Sigortalının ölümü halinde dul eş ve 3 çocuk var ise, dul eş için %50 ve çocuklar için %25 aylık bağlama oranın uygulanması halinde bağlanan aylıkların toplamı %125 olacaktır. Ancak bu oranın hiçbir zaman %100’ ü geçmemesi gerekir. Böyle bir durumda hak sahiplerinin paylarında orantılı indirim yapılacak ve eşin aylık bağlama oranı %40, çocukların %20 olacaktır.

Aylığın ödenmesi hak sahiplerinin, hak sahibi sıfatını elde etmesine bağlıdır. Ölüm aylığı, normalde hak sahibine, sigortalının ölüm tarihini takip eden aybaşından itibaren bağlanır. Ancak hak sahibi, sigortalının ölüm tarihinden sonra aylık bağlanması hakkını kazanmış ise bu niteliğin kazanıldığı tarihi takip eden aybaşından itibaren ölüm aylığı bağlanır. [31] [32]

Başlangıçta var olan koşullar ortadan kalktığında tahsis edilmiş olan aylıkta kesilecektir. Örneğin, kız çocuğu evlendiğinde veya çalışmaya başladığında, üniversitesi de eğitim gören erkek çocuk 25 yaşını doldurduğunda, anne veya babanın kazancı asgari ücreti aştığında aylık bağlama şartları ortadan kalkmış olacağından artık bağlanan aylıklar kesilecektir.  Polis okulu veya askeri okul öğrencileri öğrencilik statülerine bağlı olarak sigortalı sayılmaları halinde, varsa ölüm aylıkları kesilmez.

Aylık bağlama hakkına sahip kişilerin başlangıçta veya sonradan var olan koşuların ortadan kalkması sonucu kesilen aylıkları, koşulları oluştuğunda yeniden bağlanabilir. Evlenen dul eş, dul kalabilir [33] , ebeveynlerin gelir düzeyi düşebilir. Bahsi geçen durumların yaşanması durumunda bağlı sigortalının talebi aranır. Aylık, talep tarihi izleyen aybaşından itibaren bağlanacaktır.

Ölen sigortalının hak sahiplerinden;

  1. Kendisinden aylık bağlanacak, sigortalıyı veya gelir veya aylık bağlanmış sigortalıyı kasten öldürdüğü veya öldürmeye teşebbüs ettiği veya bu Kanun gereğince sürekli iş göremez duruma veya malul duruma getirdiği,
  2. Kendisinden aylık bağlanacak sigortalıyı veya gelir ya da aylık bağlanmış sigortalıya veya hak sahibine karşı ağır bir suç işlediği veya bunlara karşı aile hukukundan doğan sorumlulukları yerine getirmemesi nedeniyle ölüme bağlı bir sebeple mirasçılıktan çıkardıkları,

hususunda hakkında kesinleşmiş yargı kararı bulunan kişilere gelir ve aylık bağlanmaz. Ödenmiş olan aylıkları ise geri alınır.

  1. Toptan Ödeme ve İhya

Sigortalının, ölümü halinde, hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanma şartlarının oluşmadığı zamanlarda, sigortalının ölüm tarihi dikkate alınarak ödenmiş olan malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası primleri güncellenerek hak sahiplerine toptan ödeme şeklinde bir hak tanınmıştır. Hak sahibine yapılacak toptan ödemenin toplamı, sigortalıya yapılacak toptan ödeme tutarını geçemez. Bu sınırın aşılmaması için hak sahiplerinin hisselerinde orantılı indirime gidilir. [34]

Kanun koyucu, sigortalının toptan ödeme almak suretiyle tasfiye dilmiş ve sona erdirilmiş sigortalılık süreleri var ise, borçlanma, yurt dışı hizmet tespiti gibi uygulamalarla hak kazanılan sürelerin birleştirilmesi ile aylık bağlanmasına hak kazanılması halinde sigortalının hak sahiplerine istekleri halinde toptan ödeme suretiyle sona erdirilen sigortalılık süresini ihya etme imkânı vermektedir. Bu durumda, ihya edilen süreye ilişkin primler ve her türlü borç ödendikten sonra bu tarihi takip eden aybaşından itibaren hak sahiplerine aylık bağlanır. [35]

  1. Evlenme Ödeneği

Evlenme sebebiyle, aylıkları kesilmesi gereken kız çocukları, almakta oldukları aylık veya gelirin 2 yıllık tutarını, evlenme ödeneği olarak bir defaya mahsus olmak üzere peşin olarak alabileceklerdir. Ancak şunu belirtmek isteriz ki, bu haktan yararlanan hak sahibi daha sonradan yeniden aylık alma hakkına haiz olursa 2 yıllık bir sürenin dolmasından sonra kendisine gelir veya aylık bağlanacaktır. Ancak 2 yıllık bekleme süre içerisinde kanun koyucu kendilerine genel sağlık sigortasından faydalanma hakkı tanımıştır.

Hak sahiplerinden birinin evlenme ödeneği alması diğer hak sahiplerini de etkileyecektir. Şöyle ki, evlenme ödeneği almayan hak sahibinin aylık bağlama oranı evlenme ödeneği verilen sürenin sona ermesine kadar değişmeyecek, bu sürenin sonundan itibaren yeni duruma göre yeniden hesaplanacaktır.

  1. Cenaze Ödeneği

İş kazası veya meslek hastalığı sonucu veya sürekli iş görmezlik geliri, malullük veya yaşlılık aylığı almakta iken veya kendisi için en az 360 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası primi bildirilmiş olup da ölen sigortalının hak sahiplerine, Kurum Yönetim Kurulunca belirlenip Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı tarafından onaylanan tarife üzerinden cenaze ödeneği ödenir. Cenaze ödeneği, sırasıyla sigortalının eşine, yoksa çocuklarına o da yoksa ana babasına, o da yoksa kardeşlerine ödenir. [36]

Cenaze ödeneğinin yukarıda sayılanlara ödenememesi ve sigortalının cenazesinin gerçek veya tüzel kişiler tarafından kaldırılması durumunda, Kurum Yönetim Kurulunca belirlenip Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı tarafından onaylanan tarifeyi geçmemek üzere belgelere dayanan masraflar, masraf yapan gerçek veya tüzel kişilere ödenir. [37]

Sigortalının hak sahiplerine, sigortalının ölümü ile ilgili mevzuat gereği ölüm yardımı hariç cenaze gideri, cenaze nakil gideri vb. ödemelerin bulunması halinde cenaze ödeneğinin ödenmesi söz konusu olmaz.

  1. Kamu Görevlisinin Ölümü Halinde Özel Bir Yardım: Emekli İkramiyesi

Geride kalan hak sahiplerine emekli ikramiyesi ödenmesi, sigortalının ilk defa 5510 sayılı Kanun yürürlüğe girmesinden önce ya da sonra sigortalı olmasına göre farklı maddelerde düzenlenmiştir.

Sigortalının ilk defa 5510 sayılı Kanun yürürlüğe girmesinden sonra 4/1-c uyarınca sigortalı olması halinde bu kapsamda çalışmakta iken ya da ölüm tarihi itibarıyla uzun vadeli sigorta kollarına tabi olarak çalışmamakla birlikte, son olarak uzun vadeli sigorta kolları açısından 4/1-c kapsamında çalışmış olanların ölmesi halinde ölüm aylığı bağlanan veya ölüm toptan ödemesi yapılan hak sahiplerine Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından emeklilik ikramiyesi ödenir. [38]

KURUMUN BAĞLADIĞI ÖLÜM AYLIĞINI ÜÇÜNCÜ KİŞİLERE RÜCU EDİLMESİ

Genel Olarak

5510 sayılı Kanun, uzun vadeli sigorta kolundan bağlanan aylıklar için Kuruma rücu hakkı tanımıştır. Bu hakka göre, sigortalının ölümü üçüncü bir kişinin kastı ile meydana gelmişse, hak sahiplerine bağlanacak aylığın başlangıç tarihindeki ilk peşin sermaye değerinin yarısı, Kurumca zarara sebep olan üçüncü kişilere rücu edilir. Kurumun bu hakkı ilk peşin sermaye değerinin yarısı ve üçüncü kişinin kastı fiili ile sınırlandırılmıştır.

Sigortalının ölümüne, kamu görevlilerinin veya er ve erbaşlar ile kamu idareleri tarafından görevlendirilen diğer kişilerin vazifelerinin gereği olarak yaptıkları fiiller sebep olmuşsa işbu fiillerden dolayı haklarında kesinleşmiş mahkûmiyet kararı bulunanlar hariç, hak sahiplerine bağlanan aylıklar için Kurumca, kurumuna veya ilgililerine rücu edilmez. [39]

Av. Arb. İshak Kamil KİSBET

KAYNAKÇA

ALPER Yusuf , Sosyal Sigortalar Hukuku Türk Sosyal Güvenlik Sistemi, 9. Baskı, Dora, 2018

Corpus Hukuk Mevzuat ve https://www.corpus.com.tr/

İçtihat Programı

EKİN Ali/ ŞAHİN Turan, Ölüm Sigortasından Yararlanma Şartları ve Esasları, Terazi Hukuk Dergisi, Cilt:8, Sayı: 81

GÜZEL Ali/ OKUR  Ali Rıza Sosyal Güvenlik Hukuku, 16. Bası, Beta

CANİKOĞLU Nurşen ,

GÜZEL Ali/ OKUR Ali Rıza, Sosyal Güvenlik Hukuku,8. Baskı, Beta, İstanbul, 2002

KORKUSUZ Refik/ UĞUR Suat, Sosyal Güvenlik Hukuku, 4. Baskı, Ekin, 2015

KAYNAK Zeki ,                                 Sosyal Sigorta Ve Uygulaması , 11. Bası, Adalet, 2018

Sinerji Yazılım Hukuk ve

İçtihat Programı

ŞAKAR Müjdat , Sosyal Sigortalar Uygulaması, 11. Baskı, Beta, 2014

SÖZER Ali Nazım, Türk Sosyal Sigortalar Hukuku, Beta, İstanbul, 2013

TUNCAY A.Can/EKMEKÇİ, Yeni Mevzuat Açısından Sosyal Güvenlik Hukukunun Esasları, 2. Baskı, 2016, İstanbul, 2009,

YORULMAZ Çiğdem ,                      Ankara Barosu Dergisi, Yıl 68,  S. 2010/3

YÜKSEL Hasan , Sosyal Güvenlik Hukuku, Ekin, 2016

[1] YORULMAZ, Çiğdem , Ankara Barosu Dergisi, Yıl 68,  S. 2010/3, 289

[2] YÜKSEL, Hasan , Sosyal Güvenlik Hukuku, Ekin, 2016, 167

[3] ŞAKAR, Müjdat, Sosyal Sigortalar Uygulaması, 11. Baskı, Beta, 2014, 266

[4] TMK Madde 31 – Bir kimse, ölümüne kesin gözle bakılmayı gerektiren durumlar içinde kaybolursa, cesedi bulunamamış olsa bile gerçekten ölmüş sayılır.

TMK Madde 32 – Ölüm tehlikesi içinde kaybolan veya kendisinden uzun zamandan beri haber alınamayan bir kimsenin ölümü hakkında kuvvetli olasılık varsa, hakları bu ölüme bağlı olanların başvurusu üzerine mahkeme bu kişinin gaipliğine karar verebilir.

[5] KORKUSUZ Refik/ UĞUR Suat, Sosyal Güvenlik Hukuku, 4. Baskı, Ekin, 2015, 371

[6] ALPER, Yusuf , Sosyal Sigortalar Hukuku Türk Sosyal Güvenlik Sistemi, 9. Baskı, Dora, 2018, 341

[7] EKİN, Ali/ ŞAHİN Turan, Ölüm Sigortasından Yararlanma Şartları ve Esasları, Terazi Hukuk Dergisi, Cilt:8, Sayı: 81, 2013, 28, dn.1

[8] KORKUSUZ/UĞUR , 373

[9] GÜZEL, Ali/ OKUR, Ali Rıza/ CANİKOĞLU Nurşen , Sosyal Güvenlik Hukuku, 16. Bası, Beta, 557

[10] TUNCAY, A.Can/ EKMEKÇİ, Ömer, Yeni Mevzuat Açısından Sosyal Güvenlik Hukukunun Esasları, 2. Baskı, 2016, İstanbul, 2009, 360

[11] KORKUSUZ/UĞUR, 374

[12] Ancak, 21.03.2018 tarih ve 7103 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle hak sahiplerine aylık bağlanmasına ile ilgili olarak “sigortalı olarak çalışmama ilkesi” terk edilmiştir. Hak sahibi olan çocuklardan normal şartlar altında 18 yaşını, orta öğretim öğrencisi olanlar için 20 yaşını, yükseköğrenim görenler  için 25 yaşını doldurmayanların, 4/1-a kapsamında sigortalı sayılmalarını gerektiren bir işte çalışmalarının aylık bağlanmasına engel teşkil etmeyeceği ifade edilmiştir.

[13] Yargıtay 10. HD. 12/12/2005 tarihli, E. 2005/9564, K. 2005/13012 sayılı Karar: Davacının Bağ-Kur’dan aldığı aylığın, kendi çalışmasından kaynaklanmadığı, Bağ-Kur sigortalısı eşinin ölümü nedeniyle hak sahibi olarak bağlanan ölüm aylığı olduğu anlaşıldığından 06.08.2003 tarihinden önce hak sahibi olan davacıya bağlanan ölüm aylığı kesilemez. Açıklanan maddi ve hukuki ilkeler doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

[14] YORULMAZ, 294

[15] Maluliyet Kurum Sağlık Kurulu kararı ile onanmış olmalıdır. Engeliler ayrıca 2022 SK’ a göre de aylık bağlanabilmektedir. Bu durumda bağlanan ölüm aylığı düşük ise özürlü aylığına ulaşmak için gereken tutar Hazine tarafından karşılanmaktadır.

[16] Evlenme yardımı için bkz. Sayfa 19

[17] Yargıtay 21. HD. 11/07/1996 Tarih, E.1996/2662, K.1996/4250 Sayılı Kararı: Dava konusu olayda, sigortalının ölümü tarihinde, aylık almağa hak kazandığı anlaşılan çocuğun aylığa girmesi ile anaya bağlanan aylık iptal edilmiştir. Çocuğun sonradan gelirden çıkması durumunda düşen hakkının yeniden ihyası mümkün değildir. Bu nedenlerle ananın açtığı, çocuğa verilen aylığın tekrar kendisine bağlanmasına ilişkin davanın reddine karar vermek gerekirken, aksine düşünceler ile kabulü, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

[18] GÜZEL / OKUR/CANİKOĞLU, 592

[19] ŞAKAR, 272

[20] KAYNAK, Zeki , Sosyal Sigorta Ve Uygulaması , 11. Bası, Adalet, 2018, 1054

[21] 5510 sayılı Kanunda gelir ve aylıklar için özel bir alt sınır belirlenmemiş olmakla birlikte, “sigortalının ölümleri halinde ölüm sigortasından dosya bazında her yıl bağlanan aylıkların, aylık bağlanan yılın ocak ayı itibarıyla bulunacak tutarının, bir önceki yılın son ödeme ayında söz konusu sigortalılar için bağlanacak en düşük aylığından düşük olamaz .(md.33)

[22] ALPER, Yusuf, 342

[23] Bkz. Sayfa 9

[24] Kısmi sigortalılık çıraklık, stajyer, yükseköğretim kurularında kısmi zamanlı çalışan öğrenci olmak, hükümlü/tutuklu iken çalışmak ve İŞKUR kursiyeri olmak) hak sahipliğine engel sayılmamaktadır.

[25] SÖZER, Ali Nazım, Türk Sosyal Sigortalar Hukuku, Beta, İstanbul, 2013, 408

[26] GÜZEL, Ali/ OKUR, Ali Rıza, Sosyal Güvenlik Hukuku,8. Baskı, Beta, İstanbul, 2002, 361

[27] Bkz. Sayfa 10-11

[28] Sigortalının ölüm tarihinde evlilik bağı bulunmamakla birlikte anne veya babaları sonradan evelenenler, yani eşlerin hak sahipliğinde çıktığı hallerde de çocukların her birine %50 oranında aylık bağlanır.

[29] Düzenlemede bulunan “ ana ve babaya toplam % 25 oranında” aylık bağlanır ifadesinden anlaşılacağı üzere her ikisinin sağ olması halinde her biri için aylık bağlama oranı %12,5 olacaktır.

[30] ALPER, Yusuf , 346

[31] SÖZER, Ali Nazım , 411

[32] Örneğin, sigortalı öldüğünde evli olan ancak sonradan boşanan ve aylık bağlanmasına hak kazanan kız çocuğu

[33] İkinci eşinden de dul kalan kişiye tercih ettiği aylık bağlanır.

[34] ALPER, Yusuf, 349, dn. 259: Sigortalı öldüğünde, dul eş ve 3 çocuk var ise, toptan ödeme miktarı da 1000 TL ise, bu miktarın %40’ ı  (400 TL) dul eşe, %20’ şerlik 3 hisse de (200’ er TL ), her bir çocuğa verilir.

[35] ALPER, Yusuf, 349, dn. 260: Örneğin, Öldüğü tarihte 1350 gün ödenmiş prim gün sayısı bulunan sigortalı, daha önceden 450 günlük bir sigortalılık süresinin toptan ödeme suretiyle tasfiye etmişse, hak sahibi eş ve çocukları bu 450 günlük süre için alınan parayı, güncellenmiş değeri üzerinden Kuruma ödeyerek (450+1350=1800 gün, ölüm aylığı bağlaması için gerekli olan 900 günü aşmaktadır.), hizmet ihyası yapabilirler ve borcu ödedikleri tarihi takibe den aybaşından itibaren aylık bağlanır.

[36] KORKUSUZ/UĞUR, 380

[37] YÜKSEL, Hasan, 173

[38] GÜZEL / OKUR/CANİKOĞLU, 612

[39] GÜZEL / OKUR/CANİKOĞLU, 613


Av. Arb. İshak Kamil KİSBET

2017 yılında Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ nden mezun olan Kisbet, aynı yıl Amerika Birleşik Devletleri’ ne İngilizce dil eğitimi için gitti. Yaklaşık altı aylık eğitimini tamamladıktan sonra 2017 yılında Aydın Hukuk Bürosu’nda avukatlık stajına başladı. Kentsel Dönüşüm Hukuku alanında yüksek lisans çalışmalarına başlayan Kisbet, 2022 yılında Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Özel Hukuk Tezli Yüksek Lisans bölümünden mezun oldu. Enerji Hukuku, İş Hukuku, Ticaret hukuku, Şirketler Hukuku, Gayrimenkul Hukuku, Kişisel Verileri Koruma Hukuku, Sağlık Hukuku, İcra ve İflas Hukuku, Ceza Hukuku alanlarındaki çalışmalarına Aydın Hukuk Bürosu çatısı altında devam etmektedir.