İçindekiler
Bu yazımızda mirasın reddi kurumunu bütün yönleriyle ve uygulamaya dönük bir bakış açısıyla ele alacağız.
Reddi miras; yasal veya atanmış mirasçıların ölenin her türlü hak, alacak, borç ve yükümlülükten oluşan mirasını kabul etmekten kaçınmalarıdır.
Miras bırakanın hak ve alacaklarının yanında borç ve yükümlülüklerini de ihtiva eden miras; murisin ölümüyle birlikte yasal veya atanmış mirasçılara kendiliğinden geçer (TMK m. 599 ) Bunun sonucu, mirasçıların miras bırakanın borçlarından terekeyle birlikte kendi mal varlıklarıyla da sorumlu olmalardır. Miras bırakanın terekesinin borca batık olması halinde mirasçıları ölenin borçlarını üstlenmekten kurtaran bir miras hukuku kurumu olarak reddi miras müessesi düzenlenmiştir.
Mirasın reddi ile terekenin sadece pasifini kabul etmekten kaçınmak mümkün değildir. Miras bir bütün olarak hak ve alacakları da içerecek şekilde reddedilmektedir. Mirası reddetme hakkı sadece yasal ve atanmış mirasçılara aittir. Bu işlem miras bırakanın ölümünden sonra yapılabilir.
Reddi miras, 3 ay içinde yapılmalıdır (TMK m.606). Bu süre hak düşürücü sürelerdendir. Mahkemece kendiliğinden gözetilir. Kanunda yazılı bu süre içerisinde mirasın reddi beyanının mahkemeye ulaşması gerekir.
Yasal mirasçılar için üç aylık reddi miras süresi mirasçı olduklarını daha sonra öğrendikleri ispat edilmedikçe miras bırakanın ölümünü öğrendikleri tarihte, yasal mirasçı olduklarını daha sonra öğrenmişlerse bu durumu öğrenme tarihinden itibaren başlar.
Vasiyetname ile atanmış mirasçılar için miras bırakanın tasarrufunun sulh hukuk m mahkemesi tarafından kendilerine resmen bildirildiği tarihten işlemeye başlar.
TMK m. 606 mirasın reddi için mirasçılara 3 ay süre tanır. Yasal süre içinde reddi miras yapılmazsa TMK m. 610/1 gereği mirasçının mirası red hakkı düşer ve mirası kayıtsız ve şartsız olarak kazanmış sayılır. Bunun istisnası terekenin borca batık olmasıdır. Buna göre, murisin ölümü tarihi itibariyle tereke borca batık ise bir başka ifadeyle terekenin pasifi aktifinden fazla ise tereke mirasçılar tarafından reddedilmiş sayılır. Ancak bunun için aşağıda açıklanacak olan mirasın hükmen reddi davasının açılması gerekir.
Mirasın reddi talebi miras bırakanın son yerleşim yerinde bulunan Sulh Hukuk Mahkemesine yapılır. Ergin ve ayırt etme gücünü haiz mirasçılar, mirası yazılı veyahut sözlü olarak reddedebilirler. Bu beyan kayıtsız ve şartsız olmalıdır, mirasın kısmen reddi örneğin sadece pasifinin reddi mümkün değildir. Ehliyetsizler için reddi miras yasal temsileri tarafından yapılabilir. Kısıtlılar için vesayet makamından alınacak izinle vasi mirasın reddini talep edebilir. Sınırlı ehliyetsizler ise yasal temsilcilerinin onayıyla kendisi yapabileceği gibi yasal temsilcisi de mirası reddedebilir. Yasal veya atanmış mirasçıların mirası reddederken; sonraki mirasçılara mirası kabul veya redde davet edilmelerini talep etmeleri mümkündür. Sonraki mirasçılar bu davetin tebliğinden itibaren 1 ay içerisinde mirası kabul etmezlerse miras onlar tarafından da reddedilmiş sayılır.
Mirasın reddi; murisin yerleşim yerine göre belirlenen mirasın açıldığı yer sulh mahkemesine sözlü veya yazılı beyanda bulunarak yapılabilir. (TMK, m.609). Sulh mahkemesi dışında bir mercii önünde örneğin noterde reddi miras yapılamaz. Yapılmış ise herhangi bir hukuki sonuç doğurmaz.
Reddi Miras için önce sulh hukuk mahkemesinden veya noterden mirasçılık belgesi (veraset ilamı) çıkarılmalı, daha sonra belge aslı hazırlanacak mirasın reddi dilekçesine eklenerek murisin yerleşim yeri sulh hukuk mahkemesine başvurulmalıdır.
Mirasın reddi başvurusu; miras bırakanın son yerleşim yerindeki Sulh Hukuk Mahkemesine yapılır. Mahkeme, sözlü veya yazılı ret beyanını bir tutanakla tespit eder ve şekli olarak inceler. Başvurunun süresi içinde olup olmadığına, mirasçılık sıfatına, dava ehliyetine bakar ve bir engel görmezse mirasın reddi beyanını mahkemenin özel kütüğüne tescil eder. Reddeden mirasçı isterse kendisine reddi gösteren bir belge verilir (TMK m. 609/4)
Mirasın reddi ile yasal ya da atanmış mirasçının mirasçılık sıfatı geçmişe etkili olarak son bulur. Mirası reddeden kişi muristen önce ölmüş gibi kabul edilerek onun payı, miras açıldığı zaman kendisi sağ değilmiş gibi hak sahiplerine geçer.
Murisin sosyal güvenlik kurumundan almakta olduğu maaş ölüm anındaki terekesine dahil değildir. Yargıtay mirası reddetmenin SGK tarafından dul veya yetim maaşı bağlanmasına engel olmayacağı görüşündedir. Aynı şekilde TMk m. 605 hükmü dairesinde mirasın hükmen reddi davası açıldığında daha önce murisin maaşının bağlanmış olması mirası sahiplenme veya benimseme olarak kabul edilemeyecektir.
Mirasçılardan biri tarafından reddi miras yapılması halinde mirası reddeden kişi muristen önce ölmüş gibi kabul edilir. Yasal mirasçılardan biri mirası reddederse onun payı, miras açıldığı zaman kendisi sağ değilmiş gibi hak sahiplerine geçer.
Sağ kalan eşin mirası reddetmesi halinde eş muristen önce ölmüş gibi sonuç doğar. Yani sağ kalan eş yokmuş gibi miras diğer hak sahiplerine geçer.
Miras bırakanın altsoyun tamamının mirası reddetmesi hâlinde, bunların payı sağ kalan eşe geçer. Sağ kalan eşin anne-baba zümresiyle mirasçı olduğu durumda zümredeki yasal mirasçıların tamamının mirası reddetmesi halinde sağ kalan eş yine terekenin tümüne sahip olur.
TMK m.612 ‘ ye göre “en yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan miras, sulh mahkemesince iflâs hükümlerine göre tasfiye edilir. Bunun anlamı mirasın birinci derecedeki mirasçıların tamamı tarafından reddi halinde mirasın ikinci derecedeki mirasçılara geçmeyeceğidir. Miras en yakın mirasçılar tarafından reddedildiğinde, Sulh Hukuk Mahkemesince süreye ve isteğe bağlı olmaksızın resmen tasfiye edilecek, borçlar ödendikten sonra artık bir değer olursa bu devlete kalmayacak, sanki mirası hiç reddetmemişler gibi birinci derece kanuni mirasçılara verilecektir.
Mirası reddeden atanmış mirasçının payı, miras bırakanın ölüme bağlı tasarrufundan arzusunun başka türlü olduğu anlaşılmadıkça, miras bırakanın en yakın yasal mirasçılarına kalır (TMK m. 611/2) . Yani aksi vasiyetnameden anlaşılmıyorsa atanmış mirasçının altsoyuna veya kanuni mirasçılarına geçmez. Bu durumda terekenin tasfiyesi de söz konusu olmaz. Miras payları terekeye döner ve kanuni mirasçılar arasında paylaştırılır.
Mirasın reddi ancak mirasın geçmesinden sonra yapılır. Mirasın geçmesi ise murisin ölümüyle gerçekleşir. Bu nedenle miras bırakana sağ iken mirasın reddi söz konusu değildir. Bununla birlikte miras bırakanın sağlığında yapılabilecek mirastan feragat sözleşmesi ile mirasçı, miras hakkının tamamından veyahut bir kısmından vazgeçebilir. Mirastan feragat sözleşmesi muris ile herhangi bir mirasçı arasında yapılır.
Yasal mirasçılar mirası reddederken kendilerinden sonra gelen mirasçılardan mirası kabul edip etmeyeceklerinin sorulmasını isteyebilirler. Bunun tasfiyeden önce yapılması şarttır.
Bu durumda reddi miras beyanı, sulh hukuk mahkemesince sonraki örneğin mirası reddedenin alt soyuna bildirilir. Sonra gelen mirasçıların mirası kabul etme hakkı vardır. Bu hak bir aylık hak düşürücü süreye tabidir. Sonra gelen mirasçılar bir ay içinde mirası kabul beyanında bulunulmazlarsa mirası reddetmiş sayılırlar (TMK m.614/2). Bu şekilde tüm sonra gelen mirasçılar mirası reddetmiş sayılırsa, miras yine iflâs hükümlerine göre tasfiye edilir ve tasfiye sonunda arta kalan değerler, önce gelen mirasçılara verilir (TMK m.614/3).
Mirasın kayıtsız ve şartsız reddine ilişkin beyan yasal süresi içinde sulh hukuk mahkemesine ulaştıktan sonra bu beyandan tek taraflı olarak dönülemez. Mirasın reddi beyanı mahkemeye ulaştıktan sonra bundan ancak mirasçıların tamamının muvafakatiyle veya açılacak olan reddin iptali davasının kabulü halinde dönülebilir.
Bunun dışında mirasın reddi beyanı bir hukuki bir işlemdir. Bu nedenle mirasın reddine ilişkin irade açıklaması iradeyi fesada uğratan hata, hile veya korkutma nedenlerinden biriyle sakatlanmış olan kişi borçlar kanunu genel hükümlere göre TBK m. 39’ da yazılı bir yıllık hak düşürücü süre içinde mirasın reddi beyanını iptal ettirme hakkına sahiptir.
Üç aylık reddi miras süresi içinde mirası reddetmeden ölen mirasçının mirası ret hakkı kendi mirasçılarına geçer (TMK m. 607/5). Bu mirasçılar için ret süresi, kendilerinin miras bırakanına mirasın geçtiğini öğrendikleri tarihten başlar ancak kendilerinin miras bırakanından geçen mirasın reddi için mirasçıya tanınan süre (mirasçının mirasçıları için geçerli süre) dolmadıkça sona ermez. Ölen mirasçının mirasçıları için biri kendi murisine karşı diğeri de kendi murisinin miras bırakanına karşı mirasın reddi hakkı doğar. Ancak kendi murisine karşı sahip olduğu miras hakkını reddedip, murisine kalan miras hakkını kabul edemez. Zira kendi murisinin mirasını reddetmekle bu mirasın bir parçası olan önceki mirası da reddetmiş olmaktadır.
Bazı durumlarda yasal veya atanmış mirasçının reddi miras hakkı düşer. Bu durumda reddi miras yapılamaz, yapılmışsa hukuki sonuç doğurmaz.
Reddi miras aşağıdaki hallerde düşer.
TMK m. 606 ile öngörülen 3 aylık ret süresinin dolmasıyla reddi miras hakkı düşer. Bundan sonra mirasın gerçek reddi yapılmaz. Koşulları varsa mirasın hükmen reddi davası açmak mümkündür.
Mirasın reddi hakkından feragat mümkündür. Yasal veya atanmış mirasçılar reddi miras haklarından murisin son yerleşim yerinde bulunan sulh hukuk mahkemesine yöneltilen yazılı veya sözlü bir beyanla feragat edebilirler. Mirası ret hakkından feragat etmiş mirasçı artık reddi miras yapamaz.
Türk Medeni Kanunun 610/2. Maddesinde yazılı fiillerle terekeyi kabul iradesini eylemli ve örtülü olarak gösteren mirasçı mirası reddedemez.
Buna göre;
Yargıtay içtihatlarına göre Bir işlemin olağan yönetim işlemlerinden olup olmadığını belirlemek için özellikle işlemi yapan mirasçının amacını dikkate almak gerekir. Eğer mirasçının amacı mirasçı sıfatıyla terekeden tasarruf değil soyut olarak ileride mirası kabul ettiği zaman ihmal yüzünden gelebilecek zararın önüne geçmek ise yaptığı işlemin olağan yönetim işlemi olarak kabulü zorunludur. Bu kapsamda tereke mallarının çalınmaması için tedbir almak, tereke mallarını deftere kaydetmek, zamanaşımını kesmek için dava açmak, bir otelin, gazinonun müşterilerinin dağılmaması için vergi vermek, davaya veya icra takibine engel olmak için ivedi borçları ödemek olağan idarenin gerektirdiği işlemlerdir. (HGK, 08.02.1950 tarih, Esas/Karar: 140/20) Buna göre yüksek mahkeme mirasçının eyleminin tereke işlerine karışma olarak değerlendirilebilmesi için hangi maksatla hareket ettiğinin belirlenmesi gerektiği, amacı mirasçı sıfatı ile terekede tasarruf değilse, eylemlerinin tereke işlerine karışma olarak nitelendirilmeyeceği ve ret hakkının düşmeyeceği görüşündedir.
Yargıtay bir kararında mirasçının murisin ölümünden sonra yasal yükümlülüklerini yerine getirerek veraset ve intikal vergisi beyannamesini vermiş olmasının, yasal süresi içinde verilmemesinin sorumluluk yaratacağı düşüncesiyle mirası kabul anlamında yorumlanamayacağına karar vermiştir (14. H.D. E. 2016/16104, K. 2020/6246, T. 15.10.2020)
Diğer tüm dava ve kişiye sıkı surette bağlı haklardan olmayan hukuki işlemler gibi mirasın gerçek reddi işlemi ile mirasın hükmen reddi davaları avukat aracılığıyla takip edilebilir. Ancak bunun için vekaletnamede özel yetki olmalıdır. Özel yetki yoksa mahkemece bu eksiklik tamamlattırılacaktır
Destekten yoksun kalma tazminatı, mirasçılık sıfatına bağlı bir hak değildir. Yargıtay’a göre , destekten yoksun kalma tazminatı ölüm ile doğmasına rağmen, miras bırakandan mirasçılara geçen bir hak değil, doğrudan desteğin gelir ve yardımından yoksun kalan destek olunanın şahsından doğan bağımsız bir haktır. Bu nedenle ölenin mirasçısı olmayan kişiler de , koşulları varsa, bu tazminatı talep edebilirler. Aynı şekilde ölenin mirasını reddetmiş olan kişi de destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilir. Daha geniş bir açıklama için https://demirbas.av.tr/destekten-yoksun-kalma-tazminati-mirasin-reddi/ linkinde yer alan kararı inceleyebilirsiniz.
Türk Medeni Kanunu, mirasçının alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddetmesi durumunda, mirasçıların alacaklılarını korumak amacıyla bazı hükümler sevk etmiştir.
TMK’nun “Mirasçıların Alacaklıların Korunması” başlıklı 617 maddesi “Malvarlığı borcuna yetmeyen mirasçı, alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddederse; alacaklıları veya iflâs idaresi, kendilerine yeterli bir güvence verilmediği takdirde, ret tarihinden başlayarak altı ay içinde reddin iptali hakkında dava açabilirler. Reddin iptaline karar verilirse, miras resmen tasfiye edilir. Bu suretle tasfiye edilen mirastan reddeden mirasçının payına bir şey düşerse bundan, önce itiraz eden alacaklıların, daha sonra diğer alacaklıların alacakları ödenir. Arta kalan değerler ise, ret geçerli olsa idi bundan yararlanacak olan mirasçılara verilir.” hükmünü havidir.
Reddi mirasın iptali davası, ret tarihinden itibaren altı ay içinde mirası reddedene ve reddedenin mirasçılarına karşı açılır. Reddin iptaline karar verilmesi halinde miras resmen tasfiye edilir.
Bulunduğunuz yerde baroya kayıtlı her avukat bu davalara bakabilir. Avukatınız mirasın gerçek ve hükmen reddinde dilekçelerin hazırlanması, dava açılması, davanın takibi işlerini görecek ve size miras hukukuna ilişkin konularda tavsiyelerde bulunacaktır.
Avukat yardımı olmadan mahkemelerde dava ve iş yürütmek çeşitli hak kayıplarına neden olabilir. Her türlü hukuki iş ve işlemlerinizde mutlaka bir avukattan yardım alınız. Öte yandan yargısal başvurularda internetten alınmış hazır dilekçe içeriklerinin kullanılması uygun değildir. Özellikle mirasın hükmen reddi davasında terekenin borca batıklığı, davacı mirasçı tarafından sahiplenilmediği gibi huşulara ilişkin vakıa (olgu) ve deliller ayrıntılı olarak ortaya konulmalıdır. Aşağıdaki dilekçe örnekleri, dilekçenin zorunlu unsurlarını göstermek ve içeriği hakkında bir fikir vermek için paylaşılmıştır.
SULH HUKUK MAHKEMESİ’ NE
BURSA
DAVACI :…….
VEKİLİ :…….
KONU : Mirasın reddinin tescili talebidir.
AÇIKLAMALAR :1- Müvekkilimizin annesi ve babası geçirdikleri bir trafik kazası neticesinde ……. tarihinde ölmüşlerdir. Mirasçı olarak müvekkilimiz ve kız kardeşi kalmışlardır. Nüfus kayıtları ……. İli, ……. İlçesi, ……. Mahallesi, ……. Cilt No, ……. Sayfa No ve ……. Kütük Sıra Nodadır.
2- Müvekkilimizin anne ve babasının ölümü üzerinden üç aylık yasal süre geçmeden murislerin miraslarını kayıtsız ve şartsız olarak reddediyoruz.
YASAL NEDENLER : MK,HUMK
DELİLLER : Nüfus kaydı, tanık beyanı
İSTEM SONUCU : Açıklanan nedenlerle müvekkilimizin murisleri …. ve…. nin miraslarını reddettiğinin tesciline karar verilmesini talep ederiz.
DAVACI VEKİLİ
Avukat Hüseyin Demirbaş
Miras bırakanın ölüm tarihi itibariyle borçlarını ödemekten aciz durumda olduğu açıkça belli yahut miras bırakanın borçlarını ödemeden aczinin resmen tespit edilmiş olması hallerinde miras reddedilmiş sayılır. Bu durumda da mirasçıların yukarıda açıklandığı üzere mirasın gerçek reddi yoluna giderek ret beyanların tescil ettirmeleri gerekir.
Süresi içinde mirasın reddi yoluna gitmeyen mirasçılar murisin alacaklıların kendilerine müracaat etmeleri halinde açacakları bir dava ile mirasın hükmen reddi yoluna gidebilirler. Bu davada terekenin borca batık olduğunu kanıtlamaları gerekecektir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve Hukuk Dairelerinin içtihatları ile terekenin borca batık olduğunun tespiti için, tereke alacaklıları aleyhine dava açılabileceği, bu davanın herhangi bir süreye tabi olmadığı, görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu yerleşik bir uygulama haline gelmiştir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E. 2012/10850, K: 2013/3904 Sayılı, 8.2.2013 tarihli kararında “Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına dair davalarda görevli mahkemenin aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesi olduğunu hükme bağlamıştır ( m. 2/1 ). Medeni Kanun’da bu konuda aksine bir düzenleme bulunmadığına göre 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra açılan terekenin borca batık olduğunun tespitine dair davalarda dava değeri ne olursa olsun asliye hukuk mahkemesi görevlidir ” şeklindeki gerekçe ile görev ve sair yönlerden önceki uygulamasını aynen sürdürmüştür.
Mirasın hükmen reddi davasında, murisin ölüm tarihi itibariyle terekesinin açıkça borca batık olup olmadığı ve mirasçıların terekeyi kabul anlamına gelen işlemler yapıp yapmadıkları araştırılmalıdır. Miras bırakanın varsa taşınmaz ve araçlarının, diğer taşınır mallarıyla hak ve alacaklarının değerleri ile borçlarının ölüm tarihine göre belirlenmesi ve karşılaştırmasının yapılarak borca batıklığın ortaya konulması gerekmektedir.
Murisin ölümünden sonra yapılan ödemelerin miktar, tarih, kim tarafından ödendiği ve icra tehdidi altında ödenip ödenmediğinin araştırılması, varsa banka hesaplarında miras bırakanın ölüm tarihinden sonraki hareketler de davacılar açısından terekenin benimsenmesi niteliğinde olup olmadığı yönünden değerlendirilmelidir. (14. H.D. E. 2016/16104, K. 2020/6246, T. 15.10.2020)
İHTİYATİ TEDBİR TALEPLİDİR
BURSA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’ NE
DAVACILAR : 1- … …
2- … …
3-… …
VEKİLİ : Avukat Hüseyin Demirbaş – Avukat Meral Demirbaş, adres başlıktadır.
DAVALILAR : 1) … …, Edremit/Balıkesir
2) … …, Nilüfer, Bursa
3) … … , Tavşanlı/KÜTAHYA
4) … …, Karacabey/BURSA
KONU : Mirasın Hükmen Reddi (Terekenin Borca Batık Olduğunun Tespiti) Talebidir.
AÇIKLAMALAR :
1) Davacılar murisi olan … TC kimlik numaralı … … 06.01.2016 tarihinde vefat etmiştir. Müteveffa … … ‘ın vefat tarihinde terekesinde hiç bir mal varlığı olmadığı için varislerince her hangi bir mirasçılık işlemiş yapılmamış veraset ilamı dahi çıkarılmamıştır. Aynı sebeple müvekkillerim tarafından murislerinin terekesi hakkında mirasın gerçek reddi yoluna da gidilmemiştir. Bununla birlikte müteveffa … …’ın terekesinin borca batık olduğu sabittir.
2) Müteveffa … …’ ın vefat tarihinde üzerine kayıtlı hangi bir menkul yada gayrimenkul mal bulunmamaktadır. Üçüncü kişilerde her hangi bir alacağı, bankalarda mevduatı, emekli maaşı yoktur.
3) Müvekkillerimin miras bırakanı ölüm tarihinde maddi değere sahip herhangi bir varlığa sahip olmadığı gibi terekesinin borca batık olduğu aşağıda dosya numaraları yazılı icra takipleri ile bellidir.
a) Edremit 2. İcra Müdürlüğünün 2014/3573 E. Sayılı dosyasının alacaklısı davalılardan … … ‘ dur. Bu dosyanın takip tutarı 16.581,92 TL dir. İşlemiş faizi ve icra giderleri ile birlikte borç tutarının 25.000 TL civarında olduğu düşünülmektedir. (EK 1 ÖDEME EMRİ/MİRASÇILARA ÇIKARILAN MUHTIRA)
b) Bursa 5. İcra Müdürlüğünün 2015/11580 E. Sayılı dosyasının alacaklısı davalılardan … …a San ve Tic.Ltd.Şti.’dir. Bu dosyanın takip tutarı da 16.824,01 TL dir. Dosya borcu İşlemiş faizi ve icra giderleri ile birlikte 25.000 TL ye yaklaşmış olmalıdır. (EK 2 : MİRASÇILARA ÇIKARILAN MUHTIRA)
c) Tavşanlı İcra Dairesinin 2016/2686 E. Sayılı dosyasının alacaklısı davalılardan … …’ dir. (EK 3 : MİRASÇILARA ÇIKARILAN MUHTIRA)
d) Bursa 5. İcra Müdürlüğünün 2016/5564 E. Sayılı dosyasının alacaklısı davalılardan … …’ dır. Dosya takip tutarı 10.848,40 TL olup işlemiş faizi ve icra giderleri ile birlikte 15.000 TL ‘ nı geçmiş olmalıdır. (EK 4: MİRASÇILARA ÇIKARILAN MUHTIRA)
4) Tavşanlı İcra Dairesinin 2016/2686 E. Sayılı dosyasından yapılan icra takip işlemleri sonucunda davacılardan … … adına kayıtlı 16 … …Plaka sayılı Hyundai H 100 marka/model beyaz kamyonet ile 16 … … Plaka sayılı Renault marka/model binek oto haczedilerek muhafaza altına alınmıştır. (EK 5 : MEZKUR ARAÇLARIN BAĞLANMASINA İLİŞKİN TUTANAKLAR İLE HACZİN İHBARI DAVETİYESİ)
Haczedilen bu araçların, dava sonuçlanıncaya kadar ihtiyati tedbir yolu ile davalı … … ‘a teslimi ile yine dava sonuçlanıncaya kadar davacı mirasçılar yönünden icra takip işlemlerinin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmekteyiz.
5) Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve Hukuk Dairelerinin içtihatları ile terekenin borca batık olduğunun tespiti için, tereke alacaklıları aleyhine dava açılabileceği, bu davanın her hangi bir süreye tabi olmadığı, görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu yerleşik bir uygulama haline gelmiştir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E. 2012/10850, K: 2013/3904 Sayılı, 8.2.2013 tarihli kararında “Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına dair davalarda görevli mahkemenin aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesi olduğunu hükme bağlamıştır ( md. 2/1 ). Medeni Kanun’da bu konuda aksine bir düzenleme bulunmadığına göre 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra açılan terekenin borca batık olduğunun tespitine dair davalarda dava değeri ne olursa olsun asliye hukuk mahkemesi görevlidir ” şeklindeki gerekçe ile görev ve sair yönlerden önceki uygulamasını aynen sürdürmüştür.
6) Açıklandığı üzere müvekkillerim borca batık olan terekenin borçlarını ödemek tehlikesi ile karşı karşıya kalmışlardır. Bu nedenlerle müvekkillerimin babaları … …’ ın terekesinin borca batık olduğunun ve mirasın hükmen reddedildiğinin TESPİTİ ile zararın büyümesinin önlenmesi bakımından ihtiyati tedbir kararı verilmesi için işbu davanın açılması gerekmiştir.
HUKUKİ SEBEPLER: TMK. HMK ve sair yasal mevzuat.,
DELİLLER : 1) Edremit 2. İcra Müdürlüğünün 2014/3573 E. Sayılı dosyası
2) Bursa 5. İcra Müdürlüğünün 2015/11580 E. Sayılı dosyası
3) Tavşanlı İcra Dairesinin 2016/2686 E. Sayılı dosyası
2) Bursa 5. İcra Müdürlüğünün 2016/5564 E. Sayılı dosyası
(İCRA DOSYALARININ CELBİ TALEP OLUNMAKTADIR)
3) Nüfus kayıtları.
5) Tapu kayıtları.
6) Trafik kayıtları.
7) Tanık beyanları.
8) Gerekirse bilirkişi incelemesi.
9) Yasal her türlü delil.
SONUÇ VE İSTEK :
Açıklanan nedenlerle;
1) Öncelikle Tavşanlı İcra Dairesinin 2016/2686 E. Sayılı dosyasından yapılan icra takip işlemleri trafikten men ile muhafaza altına alınan 16 … Plaka sayılı Hyundai H 100 marka/model beyaz kamyonet ile 16 … ….Plaka sayılı Renault marka/model binek otonun, dava sonuçlanıncaya kadar malik davacı … …’ a teslimi ve yine dava sonuçlanıncaya kadar, tüm icra dosyalarında, davacı mirasçılar yönünden icra takip işlemlerinin tedbiren durdurulması hususunda İHTİYATİ TEDBİR KARARI VAAZINA,
2) Yargılamanın yapılarak terekenin borca batık olduğunun ve hükmen reddedildiğinin TESPİTİNE ,
3) Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa YÜKLETİLMESİNE
karar verilmesi talep ve dava olunur.
Saygılarımla. 28/11/2017.
Davacılar vekili
Av. Hüseyin DEMİRBAŞ
(E-imza)
EKİ: Vekaletname sureti.
Açıklamalar ve deliller bölümünde ekli olduğu bildirilen yazılı belgeler
T.C.
BURSA . ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2017/551
KARAR NO : 2022/293
HAKİM : …
KATİP : …
DAVACILAR : 1- …
2- …
3- …
4- …
5- …
6- …
VEKİLİ : Av. HÜSEYİN DEMİRBAŞ – Demirtaşpaşa Mah. Ankara Yolu Cad. No:36 Tüze İş Merkezi Kat:10/34-35 Osmangazi/ BURSA
DAVALI : 1- … – Edremit / Balıkesir
VEKİLİ : Avukat …
DAVALI : 2- … – Tavşanlı / KÜTAHYA
VEKİLİ : …
DAVALI : 3- … MOBİLYA SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. – Nilüfer / BURSA
VEKİLİ : Avukat … – Osmangazi/ BURSA
DAVALILAR : 4- … – Tavşanlı / KÜTAHYA
5- … – Nilüfer / BURSA
6- … – Kırkağaç/ MANİSA
7- … – Kırkağaç/ MANİSA
8- … – Osmangazi/ BURSA
9- … – İznik/ BURSA
10- … – Kırkağaç/ MANİSA
11- … – Karacabey/ BURSA
12- … –
MÜTEVEFFA : … – Kırkağaç/ MANİSA
MİRAS BIRAKAN : … – Orhaneli/ BURSA
DAVA : Mirasın Hükmen Reddi
DAVA TARİHİ : 28/11/2017
KARAR TARİHİ : 02/06/2022
YAZIM TARİHİ : 22/06/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Mirasın Hükmen Reddi davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafın, müteveffanın borcuna karşılık olarak davacı aleyhine icra takipleri başlattığını, ancak murisin terekesinin borca batık olması nedeniyle davacı yönünden mirasın hükmen reddine karar verilmesi gerektiğini, müteveffa …’ın, davacıların babaları olup 06.01.2016 tarihinde vefat ettiğini, müteveffa …’ın vefat tarihinde terekesinde hiç bir mal varlığı olmadığı için varislerince herhangi bir mirasçılık işlemi yapıldığını, veraset ilamı dahi çıkarılmadığını, aynı sebeple davacılar tarafından murislerinin terekesi hakkında mirasın gerçek reddi yoluna da gidilmediğini, daha sonra davalıların alacaklısı olduğu icra takiplerinden vekil edenlere tebligatlar yapılması üzerine müteveffa …’ın terekesinin borca batık olduğu anlaşıldığını, müteveffa …’ın vefat tarihinde üzerine kayıtlı herhangi bir menkul yada gayrimenkul mal bulunmadığını, üçüncü kişilerde herhangi bir alacağı, bankalarda mevduatı, emekli maaşının olmadığını, davacıların miras bırakanı ölüm tarihinde maddi değere sahip herhangi bir varlığa sahip olmadığından terekesinin borca batık olduğu adına açılan icra takipleri ile de ortada olduğunu, müteveffa vefat ettikten sonra davalı tarafların, Edremit 2. İcra Müdürlüğünün 2014/3573 E. Sayılı dosyası, Bursa 5. İcra Müdürlüğünün 2015/11580 E. Sayılı dosyası, Tavşanlı İcra Dairesinin 2016/2686 E. Sayılı dosyası, Bursa 5. İcra Müdürlüğünün 2016/5564 E. Sayılı dosyası, Tavşanlı İcra Dairesinin 2016/2686 E. Sayılı dosyaları üzerinden müteveffanın borçlarına istinaden davacı aleyhine icra takibi başlattığını, Tavşanlı İcra Dairesinin 2016/2686 E. Sayılı dosyasından yapılan icra takip işlemleri sonucunda davacılardan … adına kayıtlı 16 … Plaka sayılı Hyundai H 100 marka/model beyaz kamyonet ile 16 … Plaka sayılı Renault Brodway marka/model binek oto haczedilerek muhafaza altına alındığını, haczedilen bu araçların, dava sonuçlanıncaya kadar, ihtiyati tedbir yolu ile davalı …’a teslimi ile yine dava sonuçlanıncaya kadar davacı mirasçılar yönünden icra takip işlemlerinin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep ettiklerini, açıklanan bu nedenlerle davacıların borca batık olan terekenin borçlarını ödemek tehlikesi ile karşı karşıya kalmış olduklarını, bu nedenlerle; davacıların babaları …’ın terekesinin borca batık olduğunun ve mirasın hükmen reddedildiğinin tespiti ile zararın büyümesinin önlenmesi bakımından; Tavşanlı İcra Dairesinin 2016/2686 E. Sayılı dosyasından yapılan icra takip işlemleri trafikten men ile muhafaza altına alınan 16 … … Plaka sayılı Hyundai H 100 marka/model beyaz kamyonet ile 16 .. … Plaka sayılı Renault Brodway marka/model binek otonun, dava sonuçlanıncaya kadar malik davacı …’a teslimi ve yine dava sonuçlanıncaya kadar, tüm icra dosyalarında, davacı mirasçılar yönünden icra takip işlemlerinin tedbiren durdurulması hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı … adına Bursa 5. İcra Müdürlüğü’nün 2015/5564 Esas sayılı dosyası ile davacılara karşı taraflarınca icra takibi başlatıldığını, Davacı tarafça 3 aylık süresinde reddedilmeyen mirasın, yapılan icra takipleri sonrasında kötüniyetli olarak mirasın hükmen reddi yoluna gidildiğini, davacı tarafça mirasbırakanın terekesinin borca batık olduğu ileri sürülerek açılan kötüniyetli davayı ve ileri sürülen nedenleri kabul etmediklerini, açılan davada dosya borçlusu 03/10/1986 tarihinde vefat eden …’ın babası … tarafından Bursa İli, Orhaneli İlçesi, Karıncalı Mah., Yukarıtarla Mevkii 34 Parsel ve Bursa İli, Orhaneli İlçesi, Karıncalı Mh., Ayvacık Mevkii, 226 Parselde kayıtlı taşınmazların mirasçısı olduğunu, bu sebeple davacılar tarafından ileri sürülen …’ın vefat tarihinde terekesinde hiçbir malvarlığı olmadığı iddiası gerçek dışı beyan olduğunu, tapu kayıtlarını dayanak alarak karşı tarafın beyanlarını red ettiklerini, miras bırakanın ölümü tarihi itibariyle kendisine yapılan icra takipleri bulunmakta olduğunu, TMK 605. dikkate alındığında ölümü tarihi itibariyle kendisine yapılan icra takipleri var olmasına rağmen miras reddedilmemesi sebebiyle terekenin borca batıklığı söz konusu olmamakta, mirasçılar mirasbırakanın ölümü tarihi itibariyle terekenin aktif ve pasif kısımlarını öğreneceklerinden dolayı yasal süresi içerisinde reddi miras yapmadıklarını, bu nedenlerle kötüniyetli davanın reddine, yargılama masraflarının ve vekil ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmişlerdir.
Davalı … ‘nun cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davada yetkili mahkemenin davalının davanın açıldığı zamandaki ikametgahı mahkemesi olduğundan bahisle dava dilekçesinin yetki yönünden reddinin gerektiğini, mirasbırakanın terekesinin borca batık olmadığını, mirasçıların mirasbırakanın vefatından önce her türlü ticaretle, her türlü alım satım işleriyle uğraştığını, mirasbarakanın vefatından önce, piyasaya bilerek ve isteyerek borçlanarak satın aldığını ve vadesi geldiğinde de ödeme yapmayarak satın aldığı ev, arsa, araç, canlı hayvanları bakıp besleyip nakde çevirdiğini ve piyasadan vadeli olarak aldığı her türlü gayrimenkul, araç ve kıymetli malları kısa zamanda eksiğine satarak paraya çevrilebilen (Toplu olarak alınan, zeytin, zeytinyağı, bal, meyve, sebze, bakliyat, beyaz eşya, mobilya, canlı hayvan; koyun, kuzu inek, dana, vs ) edindiğini, bu malları senet karşılığı alıp kendi üzerine, ne noterden ne de tapu dairesinden işlem yapmadan direk olarak sağlığında çocuklarının üzerine kaydettirdiğini, mirasbırakan ve oğlu davacı …’ın benimle olan hukuki ilişkilerinde vefatından önceki kurban bayramında canlı hayvanlarını taşımak ve satışlarını yapmak için benden 2 ay vadeli senet karşılığında 2000 model kamyonumu satın aldıklarını, aracı senet karşılığında mirasbırakana sattığını ve kefilinin de oğlu olduğunu, sözleşme ve senetler yapılıp kamyonu teslim ettikten sonra kimseye ulaşamadığını, borçlarını ödemediklerini, alacağı için Edremit 2. İcra dairesi 2014/3573 esas sayılı dosyasında icra takibi başlattığını, murislerin mirasçıları tarafından borca itiraz edilerek takibi durduklarını, bu nedenlerle mirasbırakana ait tüm malvarlığının eksiksiz olarak araştırılmasını, borçlarının eksiksiz tespiti ve sonucunda terekenin borca batık olup olmadığının tespitini, davanın öncelikle yetki yönünden mahkeme aksi kanatteyse esasen reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretlerinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … San. ve Tic. Ltd. Şti. Vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinin tebliğinin usulsüz olduğunu, vekil edilen firmaya yapılmış bulunan tebligatın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Türk Medeni Kanunu’nun 605/2. Maddesi hükmü gereğince mirasbırakanın ödemeden aczi, ölüm tarihine göre esas alınacağından, dava konusu tereke, mirasbırakanın ölüm tarihi itibarıyla borca batık vaziyette olmadığını, mirasbırakanın tapu kayıtlarının incelemeye alınması halinde, mirasbırakanın babası … ‘dan kalan taşınmazlara mirasçı olduğu anlaşılacağını, açılan bu davanın haksız ve kötüniyetli olup hukuki mesnetten yoksun olduğunu, davacıların borçlu konumda oldukları icra takipleri bakımından alacaklıların tahsilini sürüncemede bırakmak gayesi içerisinde olduklarını, davacı yanların, davaya konu tereke üzerinde mirasbırakanın ölüm tarihinden sonra dahi tasarrufta bulunduklarını, bu nedenlerle öncelikle usulsüz tebligata ilişkin beyanlarının baki kalmak kaydı ile cevap dilekçesinin kabulüne, haksız, kötüniyetli ve hukuki mesnetten yoksun ikame edilen işbu davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yanlar üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacılar vekilinin cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalı yanların cevap dilekçesini kabul etmediklerini beyan etmiş olup, dava dilekçesini tekrarla açılan davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Taraf vekillerinden HMK 140.maddesi gereğince uzlaşıp uzlaşamadıkları konular ve sulh olmalarının mümkün olup olmadığı sorulmuş olup, aralarında uzlaşma ve sulh olma durumu olmadığını, arabuluculuğa da başvurmayacaklarını, aralarındaki uyuşmazlığın; muris …’ın terekesinin borca batık olup olmadığı ve mirasın hükmen reddi koşullarının oluşup oluşmadığı hususuna ilişkin olduğunu beyan ve imza etmişlerdir.
Davacı vekili tarafından 23/11/2018 tarihli dilekçesinde; muris …’dan alacaklı olduğu ve icra takibi bulunduğu sonradan öğrenilen alacaklılardan; Bursa 3. İcra Müdürlüğü’nün 2014/1602 esas sayılı dosyasında alacaklı olarak bulunan …”ın dahili davalı olarak eklenmesi talebini içerir dilekçe sunduğu, dosyaya dahili davalı olarak …’ adına usulüne uygun tebligat çıkartıldığı ve dosyaya ulaşan herhangi bir cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşıldı.
Davacı vekili tarafından 11/01/2019 tarihli dilekçesinde; muris …’dan alacaklı olduğu ve icra takibi bulunduğu sonradan öğrenilen alacaklılardan; Kırkağaç İcra Müdürlüğü’nün 2018/402 esas sayılı dosyasında alacaklı olarak bulunan …’ın dahili davalı olarak eklenmesi talebini içerir dilekçe sunduğu, dosyaya dahili davalı olarak … adına usulüne uygun tebligat çıkartıldığı ve dosyaya ulaşan herhangi bir cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşıldı.
Mahkememizin 08/10/2019 tarihli duruşmasında; davacı tarafa Bursa 15. İcra Müdürlüğü’nün 2017/13347 esas sayılı takip dosyasında alacaklı …, Bursa 19. İcra Müdürlüğü’nün 2014/7494 sayılı takip dosyasında alacaklı …, Tavşanlı İcra müdürlüğünün 2016/4577 esas sayılı dosyasında alacaklı …, İznik İcra Müdürlüğü’nün 2017/1012 esas sayılı takip dosyasında alacaklı …’ı davaya dahil etmek üzere süre verildiği, davacılar vekilince süresi içerisinde dilekçe vermiş olmakla, söz konusu icra takip dosyalarında alacaklı olarak gözüken adı geçenler davaya dahili davalı olarak dahil edilmişlerdir.
Muris …’ın terekesinin borca batık olup olmadığının tespiti amacıyla, resmi kurum ve kuruluşlara, tevzi bürolarına, bankalara müzekkereler yazılmış olup, ilgili kurumlardan cevabi yazılar temin edilmiştir.
Davaya dayanak bilgi ve belgeler temin edildikten sonra müteveffaya ait olduğu tespit edilen Bursa İli, Orhaneli İlçesi, Karıncalı Mah., 34 ve 226 parsel sayılı taşınmazların murisin ölüm tarihi itibariyle değerinin tespiti için dava dosyasının Orhaneli Asliye Hukuk mahkemesince seçilecek konusunda uzman bilirkişi heyeti ile keşif yapılması ve bilirkişi heyetinden rapor aldırılmasına karar verilmiş ve konusunda uzman fen (kadastro) bilirkişisinden 07/12/2020 günlü rapor temin edilmiş olup, söz konusu raporda özetle; dava konusu Karıncalı Mahallesi 34 nolu parsel yerleşik alan içerisinde ve 226 nolu parsel yerleşik alan dışında tarım amaçlı olduğunun tespit edildiğini, Orhaneli İlçesi Karıncalı Mahallesi 34 nolu parsel sayılı tapuda 1.160,00m2 tarla vasfında İbrahim oğlu: … adına kayıtlı olduğunu, Orhaneli İlçesi Karıncalı Mahallesi 226 nolu parsel sayılı tapuda 310m2 bahçe vasfında İbrahim oğlu: … adına kayıtlı olduğunu, keşif tarihi itibari ile ekili dikili olmadığını bildirmiştir. Konusunda uzman değer belirleyen bilirkişisinden 18/12/2020 günlü raporda özetle; Bursa ili Orhaneli ilçesi Karıncalı Mahallesi 34 Parselde bulunan ve ana taşınmaz niteliği “Tarla” olan 1.160,00 m2 yüzölçümündeki taşınmazın üzerinde ekili dikili bir ürün bulunmadığını, taşınmazın bir kısmının meyilli olduğunu, taşınmaz çevresinin tarım arazileri ile çevrili olduğunu, Taşınmazın tapu kaydındaki vasfı, halihazırdaki durumu, mahal, mahallin özellikleri, yüzölçümü, topoğrafyası, konumu, ulaşım imkanı olup olmadığı, sulanabilme imkanının olup olmaması, Karıncalı Mahallesi merkezine ve Orhaneli ilçe merkezine olan mesafesi başta olmak üzere sahip olduğu özelliklerin tamamı dikkate alındığında 06/01/2016 tarihi itibariyle metrekare (m2) birim fiyatının 25,00 TL/m2 alındığında, taşınmazın değerinin 06/01/2016 tarihi itibariyle; 1.160,00 m2 x 25,00 TL/m2= 29.000,00 TL olarak hesaplandığını, Bursa ili Orhaneli ilçesi Karıncalı Mahallesi 34 Parselde kayıtlı bulunan ve ana taşınmaz niteliği “Bahçe” olan 310,00 m2 yüzölçümündeki taşınmazın bakımsız bahçe durumunda olduğunu, taşınmazın hafif meyilli olduğunu, taşınmaz çevresinin bahçe ve çalılar ile çevrili olduğunu, taşınmazın tapu kaydındaki vasfı, halihazırdaki durumu, mahal, mahallin özellikleri, yüzölçümü, topoğrafyası, konumu, ulaşım imkanı olup olmadığı, sulanabilme imkanının olup olmaması, Karıncalı Mahallesi merkezine ve Orhaneli ilçe merkezine olan mesafesi başta olmak üzere sahip olduğu özelliklerin tamamı dikkate alındığında 06/01/2016 tarihi itibariyle metrekare (m2) birim fiyatı 15,00 TL/m2 alındığında, taşınmazın değerinin 06/01/2016 tarihi itibariyle; 310,00 m2 x 15,00 TL/m2= 4.650,00 TL olarak hesaplandığını bildirmiştir.
Mahkememizin 04/03/2022 tarihli oturumunda; müteveffanın ölüm tarihi itibariyle terekenin borca batık olup olmadığı hususunda terekenin aktif ve pasifinin de değerlendirilmek suretiyle dosyanın konusunda uzman hesap bilirkişiye tevdi ile bilirkişi raporu aldırılmasına karar verilmiş olup, konusunda uzman bilirkişi tarafından 13/04/2021 tarihli raporunda özetle; murisin vefatı tarihi itibariyle pasif varlığının 127.386,33 TL ve aktif varlığının 6.730,00 TL olarak tespit edilmiş olduğunu, terekenin murisin vefat ettiği tarih itibariyle borca batık olduğunu, yargısal içtihatlar çerçevesinde mirasçı davacı tarafından mirası kabul anlamına gelebilecek bir davranış biçiminin mevcut olmadığı yönünde olduğunu bildirmiştir.
Dava, Türk Medeni Kanununun 605/2 maddesinde yer alan “ölümü tarihinde mirasbırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise miras reddedilmiş sayılır.” hükmü gereğince mirasın hükmen reddine terekenin borca batık olduğunun tespitine ilişkindir. Bu maddeye dayalı talepler süreye tabi olmayıp, mirasçıların iyiniyetli ya da kötüniyetli olmalarının bir önemi bulunmamaktadır. Murisin ödemeden aczi ölüm tarihine göre belirlenir. Bilindiği üzere ölüm tarihi itibariyle, murisin tüm malvarlığı terekesinin aktifini, tüm borçları ise terekesinin pasifini oluşturur. Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin harca batık olduğunun açık delilidir. (TMK m. 605/2)
Mirasçılar Türk Medeni Kanununun 610/2 maddesinde yazılı eylemlerde bulunmadıkça yani zımnen mirası kabul etmiş duruma düşmüş olmadıkça, her zaman terekenin borca batık olduğunun tespiti istenebilir.
Somut uyuşmazlıkta; davacı tarafların, müteveffa …’ın mirasçısı olduğunu, murisin terekesinin borca batık olması nedeniyle mirasın hükmen reddini talep etmişlerdir. Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, murisin ölüm tarihi itibariyle üzerine kayıtlı Bursa İli, Orhaneli İlçesi, Karıncalı Mah., 34 ve 226 parsel sayılı taşınmazların dışında başkaca taşınmazının bulunmadığı, söz konucu taşınmazın murisin ölüm tarihi itibariyle değerinin tespiti için konusunda uzman fen (kadastro) bilirkişisi tarafından düzenlenen 07/12/2020 günlü raporda da; dava konusu Karıncalı Mahallesi 34 nolu parsel yerleşik alan içerisinde ve 226 nolu parsel yerleşik alan dışında tarım amaçlı olduğunun tespit edildiği, Orhaneli İlçesi Karıncalı Mahallesi 34 nolu parsel sayılı tapuda 1.160,00m2 tarla vasfında İbrahim oğlu: … adına kayıtlı olduğu, Orhaneli İlçesi Karıncalı Mahallesi 226 nolu parsel sayılı tapuda 310m2 bahçe vasfında İbrahim oğlu: … adına kayıtlı olduğu, keşif tarihi itibari ile ekili dikili olmadığı bildirildiği anlaşılmıştır. Konusunda uzman değer belirleyen bilirkişisinden 18/12/2020 günlü raporda da; Bursa ili Orhaneli ilçesi Karıncalı Mahallesi 34 Parselde bulunan ve ana taşınmaz niteliği “Tarla” olan 1.160,00 m2 yüzölçümündeki taşınmazın üzerinde ekili dikili bir ürün bulunmadığı, taşınmazın bir kısmının meyilli olduğu, taşınmaz çevresinin tarım arazileri ile çevrili olduğu, taşınmazın tapu kaydındaki vasfı, halihazırdaki durumu, mahal, mahallin özellikleri, yüzölçümü, topoğrafyası, konumu, ulaşım imkanı olup olmadığı, sulanabilme imkanının olup olmaması, Karıncalı mahallesi merkezine ve Orhaneli ilçe merkezine olan mesafesi başta olmak üzere sahip olduğu özelliklerin tamamı dikkate alındığında 06/01/2016 tarihi itibariyle metrekare (m2) birim fiyatının 25,00 TL/m2 alındığında, taşınmazın değerinin 06/01/2016 tarihi itibariyle; 1.160,00 m2 x 25,00 TL/m2= 29.000,00 TL olarak hesaplandığı, Bursa ili Orhaneli ilçesi Karıncalı Mahallesi 34 Parselde kayıtlı bulunan ve ana taşınmaz niteliği “Bahçe” olan 310,00 m2 yüzölçümündeki taşınmazın bakımsız bahçe durumunda olduğu, taşınmazın hafif meyilli olduğunu, taşınmaz çevresinin bahçe ve çalılar ile çevrili olduğu, taşınmazın tapu kaydındaki vasfı, halihazırdaki durumu, mahal, mahallin özellikleri, yüzölçümü, topoğrafyası, konumu, ulaşım imkanı olup olmadığı, sulanabilme imkanının olup olmaması, Karıncalı Mahallesi merkezine ve Orhaneli ilçe merkezine olan mesafesi başta olmak üzere sahip olduğu özelliklerin tamamı dikkate alındığında 06/01/2016 tarihi itibariyle metrekare (m2) birim fiyatı 15,00 TL/m2 alındığında, taşınmazın değerinin 06/01/2016 tarihi itibariyle; 310,00 m2 x 15,00 TL/m2= 4.650,00 TL olarak hesaplandığının tespit edildiği, müteveffanın ölüm tarihi itibariyle terekenin borca batık olup olmadığı hususunda terekenin aktif ve pasifinin de değerlendirilmek suretiyle konusunda uzman bilirkişi tarafından alınan 13/04/2021 tarihli raporda da; murisin vefatı tarihi itibariyle pasif varlığının 127.386,33 TL ve aktif varlığının 6.730,00 TL olarak tespit edilmiş olduğu, terekenin murisin vefat ettiği tarih itibariyle borca batık olduğu, yargısal içtihatlar çerçevesinde mirasçı davacı tarafından mirası kabul anlamına gelebilecek bir davranış biçiminin mevcut olmadığı yönünde tespit edildiği, miras bırakanın vefatından sonra mirasçıları adına intikali yapılmış taşınmaz ve miras bırakana kendi murislerinden intikal eden taşınmazın bulunmadığı, muris adına kayıtlı taşınmazların değeri ve muris aleyhine başlatılan icra takip dosyalarında belirtilen borç miktarları dikkate alındığında terekenin borca batık olduğunun açık olduğu, davacıların mirası kabul ettiğine dair herhangi bir davranışına rastlanılmadığı ve mirasın hükmen reddi koşulları oluştuğu anlaşılmakla, açılan davanın kabulü ile, Davacının murisi 37654048096 T.C. Kimlik numaralı …’ın ölüm tarihi olan 06/01/2016 tarihi itibariyle terekesinin borca batık olduğunun ve davacıların murisin mirasını hükmen red ettiğinin tespitine dair karar verilmiştir.
Ayrıca davanın niteliği gereği davalı-alacaklının, murisin terekesinin borca batık olduğunu bilmediği, bilmesinin mümkün olmadığı, yapılan yargılama sonrasında terekenin borca batık olup olmadığına karar verildiği göz önünde bulundurularak, yargılama gideri ve harçtan davacı sorumlu tutularak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Açılan davanın KABULÜ ile,
Davacının murisi … T.C. Kimlik numaralı …’ın ölüm tarihi olan 06/01/2016 tarihi itibariyle terekesinin borca batık olduğunun ve davacıların murisin mirasını HÜKMEN RED ETTİĞİNİN TESPİTİNE,
492 sayılı Harçlar Yasası uyarınca alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 80,70TL alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin, davalıların davanın açılmasına sebebiyet vermediklerinden üzerinde bırakılmasına,
Bakiye gider avanslarının karar kesinleştiğinde ödeyenine iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal sürede ilgili İstinaf dairesi nezdinde yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen tefhim kılındı. 02/06/2022
Katip Hakim